Çocuklarımıza ölümü nasıl anlatalım!

Asiye Tanrıöver TÜRKAN

06-12-2021 10:27

Her nefis istese de istemese de hayatın en gerçek yönü olan ölüm ile karşılaşacaktır.

Hiç ölmeyecek gibi koşturmacalar bir gün bitecek, kaçınılmaz olan ölüm ile karşılaşılacaktır.  

Sevdiklerimizin vefatına istesek de istemesek de şahit olunacaktır. Koca insanların kaldıramadığı ağır yükü, küçük bedenler de kaldıracaktır. 

Bilinmezlik ve ya çok fazla bilgi küçük bedenleri daha çok kaygılandıracak, korkularını ve sıkıntılarını atlatamayıp depresyonlara sokabilecektir.  

En hassas olan konulardan biri olan ve hayatın dışında bırakılan  ölüm, yaşlara uygun, kısa, net ve somut örneklerle anlatılmalıdır.  

Dengenin güzel tutulmaması, anlatımların yanlış olması ya hayata küstürüp her şeyi boş verdirebilecek, ya da hayata sımsıkı sarılıp ben merkezli düşündürecektir. Ya ölüm gerçeğinden uzaklaştıracak ya da acının ve üzüntünün içinde bıraktıracaktır. 

Sevdiklerin kaybını ifade etme şekli elbette yaşlara göre önem arzeder.  

Okul öncesi ölüm hakkında net fikir yoktur.  

3 yaşında ölümün ne olduğuna anlam verilemez.

5 yaşlarında bakılan çizgi filmlerin etkisiyle kahramanın diğer filmde olduğu gibi, sevdiklerinin de hayatta olmasını bekler. 

Somut dönemden soyut dönem geçiş olan 7 yaşlarında ise, ölümün ne olduğu anlaşılır.  

Lâkin içinde geri dönmesi için hala bir ümit vardır.  Ancak 12 yaşlarında asla geri dönüşümün olmadığının bilinci vardır.

Küçük yaşlarda sevdiklerinin kaybını en yakını ve en güvendiği somut kavramlarla anlatmalıdır.  Gizlenmemeli, ölüm sebebi tam olarak anlatılmalıdır.  

Asla başka birinden duymamalı ve duygularını tam olarak ifade etmesine izin verilmelidir. 

“Sen erkeksin erkekler ağlamaz”, “Uzun bir yolculuğa çıktı”, “Kuş oldu uçtu”, “Allah onu sevdiği için yanına aldı”,”Melek oldu” “O şimdi uykuda. Sonra kalkacak”, “Cennete gitti, orada çok mutlu” “Allah iyi olanları yanına alır”  gibi tabirler ile asla ölüm haberi verilmemelidir.  

Ölüm sebep üzerinden anlatılmalı ve korkularını büyütecek her söylemden uzak olunmalıdır. Bu şekilde anlatımlar çocukları Allah’a düşman, uyku uyumak istemeyen, kötü olmak isteyen, yolculuğu sevmeyen, ağlamayı acizlik kabul eden sadist insanlara dönüştürebilir. 

Somut olarak algılayan çocuklara ölüm haberi, “Gittiği yerde bizi bekliyor, bir gün buluşacağız” demek de yakınının yanına hemen gitmeyi istetebilir.  

Ölüm anı ve defin hali de anlatılmamalı, şahit de edilmemelidir. Toprağın altında boğulacağı, üşüyeceği, yağmurda ıslanacağı düşüncesinde olacaktır. 

Hasılı ölüm, ne kadar kendimizden uzaklaştırsak da hemen yanımızda, her an karşılaşılabilecek olan hayatın en gerçek yönüdür.  

 

Çocuklarımızı ne kadar korumaya çalışsak da bir gün başka birinden duyacak ve hayatta kalan sevdiklerine de güvenini yıkılabilecektir.  

Demem o ki, ölümü hayatımızın bir parçası haline getirmek gerekir. Zira bizi yaşatan şey de öldüren şey de aynıdır; kalbimizin atması yaşatır ancak atmaması ise öldürür.

Ölümü hayatın bir parçası haline getirmek ise acak  mezarlıkları sıkça ziyaret etmek ve oradan ibret almakla mümkündür.

DİĞER YAZILARI Gönüllerimize inşirah ver! 01-01-1970 03:00 Suyumuzu bozarsak duru bakışımız olmaz! 01-01-1970 03:00 Zulümden yorgun düşen bizler! 01-01-1970 03:00 Göz aydınlığı eşler ve evlatlar! 01-01-1970 03:00 Dualarımız Neden Kabul Olmuyor! 01-01-1970 03:00 Algılarımızla mı oynanıyor! 01-01-1970 03:00 Oyun başladı! Rolüne hazır mısın? 01-01-1970 03:00 Sadece Saniyelerle 01-01-1970 03:00 Başarı; altın kafeste sunulan kadeh misalidir! 01-01-1970 03:00 BİR DAKİKA! 01-01-1970 03:00 Kıyamda Olmayan Kayyum Olamaz! 01-01-1970 03:00 Dayanın Uygurlu Kardeşlerim! 01-01-1970 03:00 The secret, sırra vakıf olmak! 01-01-1970 03:00 Kuyuya atılan taşlar! 01-01-1970 03:00 Amaç, araç ve semboller! 01-01-1970 03:00 Hak, gerçek nedir? 01-01-1970 03:00 UYANMAK! 01-01-1970 03:00 Amaç, araç ve semboller! 01-01-1970 03:00 Vicdanın Sesi Kesilmezse Aklın Sesi Duyulur! 01-01-1970 03:00 İlla edep! 01-01-1970 03:00 Canım Babama Atfen 01-01-1970 03:00 Bizi af edin gençler..! 01-01-1970 03:00 Sabreden Nezaketle Taçlanır 01-01-1970 03:00 Dinsiz Bir Toplumda Hayal Ön Plandadır! 01-01-1970 03:00 Yaslandığın yer kadar güçlüsün! 01-01-1970 03:00 Gönlüm Uçmak İstiyor! 01-01-1970 03:00 Dünyanın bize ihtiyacı var! 01-01-1970 03:00 Ruh iklimimizi canlı tutalım! 01-01-1970 03:00 Rahmet, Mağfiret, Kurtuluş... 01-01-1970 03:00 Geldi rahmet ayı! 01-01-1970 03:00 Hâlâ vakti gelmedi mi? 01-01-1970 03:00 Bilim ilerledikçe din biter mi! 01-01-1970 03:00 Mavi Dünya Gemisi Batıyor! 01-01-1970 03:00 Zaman Ahir Zaman! 01-01-1970 03:00 Varlığını kabul etmeyen farkındalık oluşturamaz! 01-01-1970 03:00 Hayaller ve Rüyalar 01-01-1970 03:00 Güncelleme kime göre ve nasıl yapılmalı! 01-01-1970 03:00 Durum, yorum, sonuç! 01-01-1970 03:00 Psikoterapi Eğitimleri Ve Anlam Arayışı 01-01-1970 03:00 Yerdeki gölgeler! 01-01-1970 03:00 Selam Yerdeki Gölgelere Takılmayanların Üzerine Olsun 01-01-1970 03:00 Zaman her derdin devasıdır! 01-01-1970 03:00 İkinci ilişkiye yelken açan birinciyi gözden çıkarmıştır! 01-01-1970 03:00 Müslümanların ilki olmak! 01-01-1970 03:00 İyilikle Kötülük Bir Olur Mu! 01-01-1970 03:00 Başka bir aile mümkün mü! 01-01-1970 03:00 Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az! 01-01-1970 03:00 Güncelleme kime göre ve nasıl yapılmalı! 01-01-1970 03:00 Rakip Mi Ekip Mi Olalım! 01-01-1970 03:00 Müslümancılık oyunu mu oyunuyoruz! 01-01-1970 03:00 İnsana iman, gence haya, aileye mutluluk yakışır! 01-01-1970 03:00 Nokta! 01-01-1970 03:00 Hâlâ vakti gelmedi mi! 01-01-1970 03:00 İlim mi bilim mi! 01-01-1970 03:00