Her karanlık gece, sabaha gebedir. Her fani ölmeye, her varlık yok olmaya, her güzel şey sonlanmaya, her insan imtihan edilmeye mahkumdur. Hayatta yaşadığımız her olgu imtihanımızdır. Kalitemiz anda etkisi altında olduklarımıza tepkimizdir.
Her eli kalem tutan güzellikler adına yazıyor, her dili iyi laf yapan Hak üzerine konuştuğu, sanal ortamlarda kesmelerin ve yıkmaların bol olduğu bir ortamın figüranlığı yapılır durumdadır.
Asıl mesele, imtihan ile karşı karşıya kalındığında takılan tavırdır. Bilgiler ile imtihan edilecek olunsaydı, dersini iyi çalışıp sorulara doğru cevap verenlerin kazanacağı kesindir. Lakin imtihanın bilgi üzerine değil, eylem üzerine olduğu herkesin bildiği bir gerçektir.
İmanını hayatına şahit kılma eylemi, diller ile söylenenlerin eylem halindeki ispat halidir. İyiliği sonsuz olan Hak Teala elbette imanına hayatını şahit kılan kullarına ikramını bol bol yapacaktır.
Allah; dinine yardım edene yardım edecek ve ayaklarını sabit tutacaktır. Muhammed suresinde ki bu vaadi, ancak güvenip teslim olan kullarına verdiği bir ikramıdır.
Gerek dünyalık gerekse ölüm sonrasına ait kaybetme korkusu içinde olup, Allah’a tam güvenip teslim olanlara muhakkak Rabbi bir yol gösterecek ve kalplerine bir ferahlık verecektir. Belini kıran imtihanını kaldıracak ve üzerindeki yükü hafifletecektir.
Bunun yanında da şanını yükseltecektir. Elbette bunun olması için güvenmek ve teslim olmak gerekecektir. Lakin insan oğlu, gemiye binip de kaptana güvenmeyerek yükünü bırakmak istemeyen ve bütün yolculuk boyunca yükünü sırtında taşıyan zavallının durumu gibidir.
Halbuki yerlerin, göklerin ve dahi her şeyimiz ile bizim yegane sahibimiz olan Hak Teala, her güçlüğün yanında bir kolaylık olacağını vaat etmiştir. Hatta anlamayanlar için önemine binaen bir daha tekrar etmiştir.
إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا “Muhakkak ki o güçlüğün yanında bir kolaylık daha vardır. “
Şu bir hakikattir ki, bir güçlük iki kolaylığı asla yenemeyecektir. Lakin kolaylığın olması için de çalışıp çabalamayı, boş kalmamayı, yorulmayı ve Rabbe giden yola sarılmayı şart koşmuştur.
Bu da ancak; Rabbe giden yolda, gururun etkisinde kalmadan, indirdiği ve yarattığı kitabını iyi okuyarak ya da iyi okuyanların sözlerine kulak vererek gerçekleşecektir.
Hayatın hiçbir alanı boşluk kabul etmemektedir. Gururuna yenilen şeytan dahi bunu itiraf etmektedir. Lakin gururu onu tövbeye değil daha fazla yaşamaya, kaybettiğini kazanmaya değil kinini tatmin etmeye itmiştir.
Kıyamete kadar hayat dileyen iblis, kendinden o kadar emindir ki, af yolunu değil, kendi nefsini tatmin etme yolunu tercih etmiştir. Hayallerini, yaptığı hatasını telafi etmek yerine değil, kendini haklı çıkarma eylemi üzerine kurmuştur.
Şu bir gerçektir ki; emek verilmeden, gayret edilmeden alınan her değer kaybedilmeye mahkumdur. Zira emek olmadan yemeğin olmadığı bir gerçektir. Değer verilen her şey kaybedilmemek için emek verilmelidir.
Gayretin ve emeğin olmadığı, isteklerin tam oluşmadığı, gönüllerin mutmain olmadığı hiç bir girişim başarılı olmayacaktır.
İnşirah; gayret etmeden, yorulmadan, terlemeden, Rabbe sarılmadan olmaz.
Hayattaki bütün zorluklar insanın yetişmesi ve kişiliğini oluşturması için bir fırsattır. Fıratlar da değerlendirmek için vardır. Değerlendirilmeyen her fırsat, gelecekte pişmanlık gerekçesidir.
Bir kul azmayınca asla Mevla bela yazmaz. Başımıza gelenler kendi ellerimizle yaptıklarımız yüzündendir. Ne ki zamanla bunu fark edebiliriz. Bütün zorlukları aşmada elbette zaman en büyük ilaçtır.
Sıkıntıların bu kadar yoğun yaşandığı, imtihanın ağırlığından bellerin büküldüğü zaman diliminde gönüllerimize inşirah et Ya Rabb-el Alemin…
YA RAB! SEN AF EDİCİN. AF ETMEYİ SEVERSİN. BİZİ AF ET.
( ELHAMDULİLLAHİ RABBİL ALEMİN)