Durum, yorum, sonuç!

Asiye Tanrıöver TÜRKAN

19-02-2022 11:58

İnsanlık hızla dibe gidiyor. Tsunami gibi önüne gelenleri çöp gibi süpürüp götürüyor. Dünyada olan olayları alt alta yazıp bütünden parçaya inmek gerek. Bir yanda yok oluşlar, bir yanda da kendi kabuğumuzda eriyişler. Oyunlar büyük lakin bizler günlük telaşımızın dışına pek çıkamıyoruz.

 

Hayata herkes kendi gözlükleriyle ve dar algılarıyla bakmakta, günlük telaşların içinde kaybolmalar yaşanılmaktadır. Her esen yelden nem kapılıp hasta olunmakta, korkular üretilerek gelecek karartılmaktadır. Bu hal bizi gözümüzün önünü göremez duruma getirmektedir.

 

Gözlüğümüz kirli, camımız kırıksa, vizyonumuz dar, hayalimiz yoksa bakışımız bulanık ve kırık olur. Geleceğe yönelik de planlarımız da olmaz. Evlerimizde baş köşeye konulan televizyon, ellerimizin içinde dünya varken, aklımızı birileri kullanıyor bizler de buna göz yumuyorken, hep beraber ninnilerle uyutulup her gece ceplerimizdekiler ve yüreklilerimizdekiler soyuluyorken görebileceğimizi mi sandık?

 

Bakmadan göremeyiz.  Bakmak ve görmek arasında da dağlar kadar fark vardır. “Öküzün tirene baktığı gibi” tabiri geçenin tiren olduğunu geçtikten sonra algılandığından ya da anlamsız boş bakıldığından dolayıdır. Acaba olaylara bu şekilde mi bakar olduk?

 

Bir yandan etrafımızda büyük olaylar dönerken, bir yandan da günlük sıkıntılar ile boğuşur durumlardayız. Etrafımızda bizi bire bir etkileyen olaylardan çıkamamamız, büyük sahneyi görmemize engel olmaktadır. O halde gözümüzün önünde oluşan durumları güzel yorumlamalıyız. Güzel yorumlanmayan müspet sonuçlanabilir mi?

 

Yaşanılanları farklı görmeye odaklanmalıyız. Kusura odaklanırsak yargılarız, suçlarız. Bir hikaye anlatılır;

 

-“Yeni evli genç karşı balkonda asılan çamaşırlara her seferinde laf atar. “Komşum çamaşır yıkamasını bilmiyor, beyazları sapsarı. Acaba hangi çamaşır tozunu kullanıyor?” Bir gün çamaşırların bembeyaz olduğuna şahit olur. Eşine; “Komşu çamaşır yıkamasını öğrenmiş” der. Halbuki durum farklıdır. Eşi; “Dün ben pencereleri sildim. Sakın ondan olmasın…” der.

 

Hayatın akışından yaşadıklarımız bizim en büyük öğretmenlerimizdir. “Bir musibet bin nasihatten evladır” sözü ciltler dolusu kitap okuyup da anlayamayacağımız kadar ibreti içinde barındırır. Göz görmek, kulak nasihat dinlemek, kalp de gerçeği anlamak içindir. Aksi takdirde hayvanlardan da aşağı olunacağı Araf suresi 179. Ayetin konusudur.

 

Yaşanmışlıklarımız her ne kadar olumsuz gibi olsa da, Rahman her şer görünenin ardında bir hayır olduğunu vaat etmektedir. Hangi yorumu ekliyorsak o yorum ile bir duygunun dünyamıza düşeceğini bilmeliyiz. Bu duygu bizi hayatta tutan ya da çökerten olgu değil midir? Ya mutluluğumuzun yolunu ya da dibe çöküşümüzü hızlandıran değil midir?

 

Psikolojik süreçlerimizin kalpte yaşandığını bilmeliyiz. Düşünmemizi, akıl yürütmemizi, doğru anlayıp uygulamayı seçmemizi, mutmain olmamızı, acımamızı, af etmemizi, üzülmemizi, bunalmamızı,  hatta hasret çekmemizi, hiddet duymamızı, kin duymamızı, nefret etmemizi kalbimizde yaşarız. Bundan dolayı iman, takva, inkar, nifak, şüphe, korkular hep kalpte oluşur. Rabbimiz şu şekilde dua etmemizi ister;

 

“Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin. “ (Al-i İmran 3/8)

 

Çaresizlik dindarlık oluşturur derler. Bu gerçeği Rahman, Lokman 32. Ayetinde şu şekilde anlayışımıza sunar.

 

“Dağlar gibi dalgalar onları kuşattığı zaman dini tamamen Allah’a has kılarak ( ihlasla) O’na yalvarırlar. Allah onları karaya çıkararak kurtardığı vakit içlerinden bir kısmı orta yolu tutar.  Zaten bizim ayetlerimizi ancak nankör hainler bilerek inkar eder. ”

 

Etrafımızda oluşan olaylara gerek makro gerek se mikro düzleminde bakacak olursak çaresiz asla değiliz. Bizim bir Rabbimiz var. O bizim yardımcımız, dostumuz, velimizdir. Her ne kadar dünyada gelişen olayların altında eziliyor gibi görünsek de, yaşadıklarımız bizi yıpratıyor olsa da durumumuzu iyi yorumlarsak hem bu dünyada hem de ahirette güzel sonuçlar olacaktır. 

 

Ves-Selam...

DİĞER YAZILARI Gönüllerimize inşirah ver! 01-01-1970 03:00 Suyumuzu bozarsak duru bakışımız olmaz! 01-01-1970 03:00 Zulümden yorgun düşen bizler! 01-01-1970 03:00 Göz aydınlığı eşler ve evlatlar! 01-01-1970 03:00 Dualarımız Neden Kabul Olmuyor! 01-01-1970 03:00 Algılarımızla mı oynanıyor! 01-01-1970 03:00 Oyun başladı! Rolüne hazır mısın? 01-01-1970 03:00 Sadece Saniyelerle 01-01-1970 03:00 Başarı; altın kafeste sunulan kadeh misalidir! 01-01-1970 03:00 BİR DAKİKA! 01-01-1970 03:00 Kıyamda Olmayan Kayyum Olamaz! 01-01-1970 03:00 Dayanın Uygurlu Kardeşlerim! 01-01-1970 03:00 The secret, sırra vakıf olmak! 01-01-1970 03:00 Kuyuya atılan taşlar! 01-01-1970 03:00 Amaç, araç ve semboller! 01-01-1970 03:00 Hak, gerçek nedir? 01-01-1970 03:00 UYANMAK! 01-01-1970 03:00 Amaç, araç ve semboller! 01-01-1970 03:00 Vicdanın Sesi Kesilmezse Aklın Sesi Duyulur! 01-01-1970 03:00 İlla edep! 01-01-1970 03:00 Canım Babama Atfen 01-01-1970 03:00 Bizi af edin gençler..! 01-01-1970 03:00 Sabreden Nezaketle Taçlanır 01-01-1970 03:00 Dinsiz Bir Toplumda Hayal Ön Plandadır! 01-01-1970 03:00 Yaslandığın yer kadar güçlüsün! 01-01-1970 03:00 Gönlüm Uçmak İstiyor! 01-01-1970 03:00 Dünyanın bize ihtiyacı var! 01-01-1970 03:00 Ruh iklimimizi canlı tutalım! 01-01-1970 03:00 Rahmet, Mağfiret, Kurtuluş... 01-01-1970 03:00 Geldi rahmet ayı! 01-01-1970 03:00 Hâlâ vakti gelmedi mi? 01-01-1970 03:00 Bilim ilerledikçe din biter mi! 01-01-1970 03:00 Mavi Dünya Gemisi Batıyor! 01-01-1970 03:00 Zaman Ahir Zaman! 01-01-1970 03:00 Varlığını kabul etmeyen farkındalık oluşturamaz! 01-01-1970 03:00 Hayaller ve Rüyalar 01-01-1970 03:00 Güncelleme kime göre ve nasıl yapılmalı! 01-01-1970 03:00 Psikoterapi Eğitimleri Ve Anlam Arayışı 01-01-1970 03:00 Yerdeki gölgeler! 01-01-1970 03:00 Selam Yerdeki Gölgelere Takılmayanların Üzerine Olsun 01-01-1970 03:00 Zaman her derdin devasıdır! 01-01-1970 03:00 İkinci ilişkiye yelken açan birinciyi gözden çıkarmıştır! 01-01-1970 03:00 Müslümanların ilki olmak! 01-01-1970 03:00 İyilikle Kötülük Bir Olur Mu! 01-01-1970 03:00 Başka bir aile mümkün mü! 01-01-1970 03:00 Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az! 01-01-1970 03:00 Güncelleme kime göre ve nasıl yapılmalı! 01-01-1970 03:00 Çocuklarımıza ölümü nasıl anlatalım! 01-01-1970 03:00 Rakip Mi Ekip Mi Olalım! 01-01-1970 03:00 Müslümancılık oyunu mu oyunuyoruz! 01-01-1970 03:00 İnsana iman, gence haya, aileye mutluluk yakışır! 01-01-1970 03:00 Nokta! 01-01-1970 03:00 Hâlâ vakti gelmedi mi! 01-01-1970 03:00 İlim mi bilim mi! 01-01-1970 03:00