Varlığını kabul etmeyen farkındalık oluşturamaz!

Asiye Tanrıöver TÜRKAN

15-03-2022 10:51

Bizler iki kapılı han olan yeryüzünün misafirleriyiz. Bir gün “bir varmış bir yokmuş” diye başlayan masalları misali, bir kapısından girdiğimiz dünyadan gerçek alemimize gideceğiz.

Yalnız ve sahipsiz olmadığımızı, her an yanımızda olan, dualarımıza icabet eden Rahman’a boyun eğmemiz gerekliliğini, yapılan hiçbir yanlışın karşılıksız kalmayacağını, okuyarak ve hayatın içinde aktif olarak, nesne  olmaktan çıkarak özne olacağımızı fark etmeliyiz.

Zalim olmamız gücümüzle eş orantılıdır. Devlet reisi, iş veren ya da evde ailesine kan kusturan kadın ya da erkek veya evlat olsun asla ayrı olmadığını, huzur ve sükûnete her birimizin ihtiyacımız olduğunu fark etmeliyiz.

Mutlu olmamız ancak sevmeyi bilmemizle, merhamet ve adalet üzere yaşamamızladır. Bu hal ise yakın olan dünyada öncelikle Rahman olan Allah’a güvenmekle, O’nun koyduğu yasalara uymakla olur. Zira iç dünyamızı mutlu etmemiz, içimizden gelen sesleri dikkate almamızla mümkündür.

En çok su-istimal ettiğimiz, en az kullandığımız yerimiz olan aklımız, bize verilen en büyük nimettir ve korumalıyız. Değerini düşürmemeliyiz. İçki dahi aklımızı örttüğü ve değerini düşürdüğü için yasak değil midir?

Bunun yanında aşırı derecede sevinmemiz ve aşırı derecede üzülmemiz de aklımıza zarar verir. Olmazsa olmaz sadece Allah’tır. O’nun dışında her şey olur ya da olmaz.

Aklımızı tüketmemeli, daima kontrol altına almalıyız. Okumalı, görmeli, düşünmeliyiz.

Bilgi yoldaşımız olursa insanlaşır, aklımızı da kontrol altında tutarız. İnsanlaşma sürecimizde herkesin bizim için olmadığını biliriz. Aynı zamanda da köleleşmeyiz!

Varlığını kabul etmeyen farkındalık oluşturamaz. Varlık sorularını sormalıyız.

Ben kimim? Bana en yakın cisim ne? Kâinatta yaratılan her şey bizim için, o zaman biz kimin içiniz? Yeryüzünün en değerli varlığı insandır. İnsan bu değerini nereden alıyor?

Dünyaya ilk gelen aciz varlık insanın ilk hareketi sığınmak oluyor, annesine sığınıyor. Bunu nereden öğreniyor?

Bütün meselemiz insan olmak ve insan kalmak olmalıdır. Eğer insan kalırsak tıpkı Hz. Muhammed (as) gibi rahmet kaynağı oluruz. “Ben insanlara zahmet olayım diye değil, rahmet olayım diye gönderildim.” diyebiliriz.

Yağmura da rahmet denilmiştir. Çatlayan dudaklara su, kanayan yüreklere merhemdir. Su gibi olursak gittiğimiz her yeri  yeşertiriz. Problem yapan değil problemleri çözen oluruz.

Kur’an-ı Kerim; kafasında soruları olan, ayrıca yaşadığı hayata dair sorunları olan  (ailevi, toplumsal vs…) insanların kitabıdır.

Müslümanlık: insan olmaktır. İnsanlığın yaşanmış halidir. Gönülden teslim olmaktır.

Ritüel ibadetler bir araçtır. Duadır. Eylemdir. İyi insan olmaya götüren vasıtalardır.

Göz görmek için, lisan ise konuşmak içindir. Bize verilen emanetleri istediğimiz gibi kullanıp, israf etmemeliyiz.

Soru sormalı ve cevabını buluncaya kadar gayret etmeliyiz. Ki mutmain olabilelim.“ Ey iman edenler! İman edin” ( Nisa: 4/136 ) buyrulmuştur. Fatih Sultan Mehmet bu ayeti anlayamamış, hocasına sormuş hocası da;

-“Davulcu vur bakalım” dersin o da vurur. Devam etmezse ve ritimli olmazsa çalmış olur mu?  

Hayatımıza fetret dönemini yaşatmamalı, kesintisiz iman etmeliyiz. Sürekli imanı tazeleyecek ameller üzerinde olmalıyız.

 

Hayvani tabiatlara dönüşmekten amellerimiz ile imanımızı canlı tutarak kurtarmalıyız. Kalıbımız değişmez ama ruhumuz değişebilir. Bunun için ruh iklimimizi canlı tutmalıyız.

 

Ves-selam

DİĞER YAZILARI Gönüllerimize inşirah ver! 01-01-1970 03:00 Suyumuzu bozarsak duru bakışımız olmaz! 01-01-1970 03:00 Zulümden yorgun düşen bizler! 01-01-1970 03:00 Göz aydınlığı eşler ve evlatlar! 01-01-1970 03:00 Dualarımız Neden Kabul Olmuyor! 01-01-1970 03:00 Algılarımızla mı oynanıyor! 01-01-1970 03:00 Oyun başladı! Rolüne hazır mısın? 01-01-1970 03:00 Sadece Saniyelerle 01-01-1970 03:00 Başarı; altın kafeste sunulan kadeh misalidir! 01-01-1970 03:00 BİR DAKİKA! 01-01-1970 03:00 Kıyamda Olmayan Kayyum Olamaz! 01-01-1970 03:00 Dayanın Uygurlu Kardeşlerim! 01-01-1970 03:00 The secret, sırra vakıf olmak! 01-01-1970 03:00 Kuyuya atılan taşlar! 01-01-1970 03:00 Amaç, araç ve semboller! 01-01-1970 03:00 Hak, gerçek nedir? 01-01-1970 03:00 UYANMAK! 01-01-1970 03:00 Amaç, araç ve semboller! 01-01-1970 03:00 Vicdanın Sesi Kesilmezse Aklın Sesi Duyulur! 01-01-1970 03:00 İlla edep! 01-01-1970 03:00 Canım Babama Atfen 01-01-1970 03:00 Bizi af edin gençler..! 01-01-1970 03:00 Sabreden Nezaketle Taçlanır 01-01-1970 03:00 Dinsiz Bir Toplumda Hayal Ön Plandadır! 01-01-1970 03:00 Yaslandığın yer kadar güçlüsün! 01-01-1970 03:00 Gönlüm Uçmak İstiyor! 01-01-1970 03:00 Dünyanın bize ihtiyacı var! 01-01-1970 03:00 Ruh iklimimizi canlı tutalım! 01-01-1970 03:00 Rahmet, Mağfiret, Kurtuluş... 01-01-1970 03:00 Geldi rahmet ayı! 01-01-1970 03:00 Hâlâ vakti gelmedi mi? 01-01-1970 03:00 Bilim ilerledikçe din biter mi! 01-01-1970 03:00 Mavi Dünya Gemisi Batıyor! 01-01-1970 03:00 Zaman Ahir Zaman! 01-01-1970 03:00 Hayaller ve Rüyalar 01-01-1970 03:00 Güncelleme kime göre ve nasıl yapılmalı! 01-01-1970 03:00 Durum, yorum, sonuç! 01-01-1970 03:00 Psikoterapi Eğitimleri Ve Anlam Arayışı 01-01-1970 03:00 Yerdeki gölgeler! 01-01-1970 03:00 Selam Yerdeki Gölgelere Takılmayanların Üzerine Olsun 01-01-1970 03:00 Zaman her derdin devasıdır! 01-01-1970 03:00 İkinci ilişkiye yelken açan birinciyi gözden çıkarmıştır! 01-01-1970 03:00 Müslümanların ilki olmak! 01-01-1970 03:00 İyilikle Kötülük Bir Olur Mu! 01-01-1970 03:00 Başka bir aile mümkün mü! 01-01-1970 03:00 Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az! 01-01-1970 03:00 Güncelleme kime göre ve nasıl yapılmalı! 01-01-1970 03:00 Çocuklarımıza ölümü nasıl anlatalım! 01-01-1970 03:00 Rakip Mi Ekip Mi Olalım! 01-01-1970 03:00 Müslümancılık oyunu mu oyunuyoruz! 01-01-1970 03:00 İnsana iman, gence haya, aileye mutluluk yakışır! 01-01-1970 03:00 Nokta! 01-01-1970 03:00 Hâlâ vakti gelmedi mi! 01-01-1970 03:00 İlim mi bilim mi! 01-01-1970 03:00