Filistin’deki savaş içimdeki duyguları yazmanın imkansızlığını gösterdi. Bir şeyler yapamamanın acısıyla kıvranmak ne kadar zormuş… Bir insan bir anne bir kadın bir Müslüman olarak gördüğümüz tüm görüntüleri sadece seyrediyor olmak duadan başka bir şey yapamamak ne kadar zor… Elinizden bir şeyin gelmemesinin acısı bana tanıdıktı. Biz daha önce de intifada başladığında Filistin için Bosna Hersek için Afganistan için Irak için Suriye için hep çaresiz kaldık. Duadan başka bir şey yapamamıştık.
Bu savaş diğerlerinden daha kötü gibi cümleler kurup acıyı ve zulmü yarıştırmak gibi bir niyetim yok. Ama bu savaşta tüm ‘’gelişmiş batılı devletlerin ve Amerika’nın tam desteğini’’ alması en az yaşanan trajedinin ve zulmün acısını daha fazla hissettirdi. Zulüm tek millettir tekrar görmüş olduk. Lakin müslümanların hali bize gösterdi ki bizde paramparçayız.
İnananlar çoğunlukla kendilerinden görünüşte daha kalabalık ve dönemin en güçlü görünen sistemlerine karşı hakkın yanında yer aldıktan sonra Allah onları ezici bir zaferle mü’minleri galip edecektir bu hep böyle olmuştur ve olacaktır.
7 Ekim de daha bir alevlenen ama senelerdir devam eden Filistin davasında zayıf görünen Filistinler
Hz. Davud (a.s.) kıssasında ki gibi;
‘’Savaşmak üzere Câlût ve ordusuyla karşı karşıya geldikleri zaman da şöyle yalvardılar. ‘’Rabbimiz ! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlamlaştır ve kâfirler gürûhuna karşı bize yardım et’’ (Bakara 250) dediler.
Yüce Rabbimizin Kur’an da bizlere anlattığı bu hadise de zalim Câlût’la savaşmaya gidenlerin bir nehirle olan imtihanı anlatır.
‘’Tâlût ordusuyla birlikte hareket edince askerlerine hitaben şöyle dedi.’’Allah sizi bir nehirle imtihan edecektir. Ondan içen benden değildir. Ondan hiç tatmayan ise elbette bendendir. Ancak sadece bir avuç alanlara izin vardır.’’Fakat pek azı dışında hepsi Tâlût ve beraberinde ki mü’minler ırmağı geçince geride kalanlar ‘’Bu gün bizim Câlût ordusuyla savaşacak gücümüz kalmadı’’ dediler. Allah’ın huzuruna çıkacaklarını kesin olarak bilenler ise ‘’Az sayıdaki nice topluluk çok sayıdaki nice kalabalığı Allah’ın izniyle yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir’’ dediler’’(Bakara 249)
Nehir imtihan, nehir dünya sevgisi, nehir dünya malı, nehir güç, nehir Allah’ı unutturacak onun yakınlıyla bizim kalbimiz arasına giren her şey desek yanlış olmaz. Az sayıda olan Filistin halkı tüm dünyaya Allah’a verdikleri ahde vefayı gösterirken bizler imtihan nehrinin suyunu içmişiz de sadece Câlût’la değil nefsimizle dahi savaşacak mecalimiz kalmamış. Şimdi bu bir avuç Allah’ın özel seçtiği ve şehitlikle mükafatlandırdığı kardeşlerimiz bize Kâmil iman nasıl olurmuş onu gösteriyorlar.
Hiç kolay olmayan bu imtihanı verirken imanlarının güzelliğine de bizler şahit tutuyorlar. Allah hiçbir zalimi zulmünde daim ettirmez. Çünkü Allah yarattıklarına çok fazla merhametlidir. Biz bu imtihanı nasıl vereceğiz biz bunun derdinde olmamız lazım.
Gördük ki nitelikli maddi güç ve ülke savunması için savunma sistemleri çok önemli. Keşke silahlanma diye bir şey olmasaydı savaşlar olmasaydı ama bu dünyanın içinde güçlü olmak kendinizi korumak için bunlara mecburuz…İman olmazsa güç veya silahında bir işe yaramayacağını da görmüş olduk. Tüm İslam coğrafyasına imtihan nehrinden içirenler aslında onların ellerini ayaklarını ve kalplerini bağlamışlarda bizlerin haberi olmamış.En yakın zamanda bu uyanış gerçeklecek inşallah..
‘’Allah sabredenlerle beraberdir.’’ En güzel sabır en sağlam direniştir.