En güzel sözlerin sahibinin adıyla… Allah’ın adıyla…
Ayasofya -i Kebir Cami’nin açılışından sonra tüm Türkiye olarak, birçok güzelliklere şahitlik etmeye başladık. Cumhurbaşkanımızın verdiği müjde ile Arayanların bulduğu, inananların kazandığına şahitlik ettik. İnsan yaşadığı çağa şahit olur bizlerde böyle güzel, bir o kadar zor zamanlarda yaşıyor ve tarihe şahitlik ediyoruz.
Rabbimizin güzel vaatlerinden biri olan ‘Şüphesiz ki her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten her zorlukla beraber bir kolaylık vardır’ buyurur. Ülkemiz çok zor zamanlardan geçmiş, insanüstü bir fedakârlık örneği göstermiş. Osmanlı’nın son dönemleri 1.Dünya savaşında Çanakkale’de ve devamında birçok sıkıntılara sabretmiş. Tüm bunları yaşarken inanmış, inanan bir insanın yenilmesi zordur. Bizim insanımızı manevi olarak besleyen yegane şey imanı ve inancıdır. Bir Müslüman’ın dünyalık sıkıntılar korkutamaz. Üzülür belki ama Allah’ın bir yardımı ve imtihanı olduğuna inanır, bu tahammülünün karşılığını muhakkak alacağını bilir.
Ahirete iman etmiş biri korku bilmez. Özellikle Hak ve Hakkaniyete inananlar korku bilmezler. Bunun güç ve kuvvetle ilgisi de yoktur. Eğer öyle olsaydı Bedir’de müşriklerle savaş yapılmaması lazımdı. Eğer bu doğru olsaydı Çanakkale’de ecdadımız düşmana teslim olması gerekirdi.
Bir Hint masalında bir fare, kedi korkusu sebebiyle devamlı endişe içinde yaşamaktadır. Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Ama fare, kedi olduğuna sevineceğine bu kez de köpekten korkmaya başlar.
Büyücü fareyi bu sefer bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare sevineceği yerde avcıdan korkmaya başlar. Büyücü bakar ki ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkân yok. Fareyi eski haline geri döndürür ve derki ‘Sana yardım edemem çünkü senin korkun cisminin değil, yüreğinin küçüklüğünden kaynaklanıyor.’ İnsanların çoğu da büyük bir yürek taşımadığı için korkuyor. İnsanın yüreğini büyüten asıl şey ise onun inancıdır.
Bugün Cumhurbaşkanımızın konuşmasında inanan bir koca yürek gördüm. İnanınca nelerin başara bilineceğini öğreten ve bunu her fırsatta vatandaşlarına bir öğretmen gibi hatta yaşatarak gösteren bir lider…
Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz ‘Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.’(Al-i İmran 139.Ayet) Buyurur.
Dünyada insanlar öyle zulümler, vahşetler ve kötülükler görmüş ki hepsi belli bir zaman sonra son bulmuş. Daha sonra şiddeti farklı olsa da tekrar etmiş durmuş. İnananların imtihan yurdunda yeniden hayata tutunma ve yeniden yaşamaya başlamanın adı Allah’a olan güvenleri ve imanları olmuş. Otuz Kırk sene önce büyüklerimize bu günlerimizi anlatabilseydik nasıl sevinirlerdi. O zamanlarda ki büyüklerimiz inanıyorlardı. Hatta o kadar ki bu günleri yaşamış gibi bizlere anlatanlar dahi oldu. Şimdi bizlere büyük işler düşüyor. Rabbimizin buyurduğu gibi, gevşemeyeceğiz, hüzünlenmeyeceğiz ve inancımızı kavi tutacağız. Dünya da var olma sebebimizi unutmayacağız.
Unutmamak gerekir ki herkes gayretinin karşılığını görecek. Kolay mı tüm dünyada mazlumun ümidi olmak! Mağdurun hakkını savunabilmek! Menfaatlerin savaştığı dünyada Hak için savaşmak, Hakkaniyeti korumak! Hiç kolay değil. Allah’ın davasına yardım edenlere Allah davalarında muzaffer eyler. Bizim tarihimiz böylesi güzel örneklerle dolu. Geçmişte yapmışız yine bizden bekleyenler var Rabbim de milletimizi vesile etsin…
Nerde ne şekilde olursak olalım yapabileceğimiz ne ise bu davaya gönül verelim. Öğretmensek öğretelim, mühendis isek yetiştirelim, Vaiz isek anlatalım, esnaf isek paylaşalım ama bir gayret ile çalışalım. Hep birileri yapıyor diye tembellik etmeyelim esas şimdi daha fazla çalışmamız lazım. Bir de böyle yazabiliyorsak yazalım… Son sözümüzü Rabbimizin kelamıyla bitirelim..
‘Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.’(Muhammed Suresi 7. Ayet)