Dünyayı Terk Edenler Bize Ne Anlatır

Ravza ZEYBEK

07-09-2020 13:07

En güzel sözlerin sahibinin adıyla… Allah’ın adıyla…

  

Belgesel izlemeyi sever misiniz? Eminim çoğunluğuz ‘Evet ‘ diyordur. Özellikle,  tarihi belgeselleri izlemeyi seven biri olarak, bizden yüzlerce ve binlerce yıl önce yaşamış insanların hayatlarını öğrenmek çok heyecan verici buluyorum. Bakıyorsunuz onlarda bizler gibi yaşamışlar hatta yaşam şekli olarak çok daha güzel yaşamışlar ve şimdi onlardan kalan yıkık dökük tarihi eserleri inceleyip onlara dair ipuçlarını bulmaya çalışıyor insanlık.

 

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim özellikle geçmiş kavimlerden bahseder.  ‘Yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin sonu ne olmuş görmezler mi? Onlar kendilerinden çok daha kudretliydiler; toprağı iyice işlemişler, yeryüzünü bunların imar ettiğinden daha fazla imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri nice açık kanıtlar getirmişti. Şu halde Allah onlara asla zulmetmiş değildir, asıl onlar kendilerine zulmetmişlerdir.’( Rum Suresi 9. Ayet) der.  Çünkü bizden öncekilerden farklı bir yaşamımız farklı bir imtihanımız yok. Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez diye bir söz vardır. Bu sadece kendi kültür geçmişimiz değil insanlık geçmişini bilmeyen de bu dünyada nasıl yaşayacağını bilebilir mi?

 

Helâk olan kavimlerin neden bir cezaya çaptırıldıklarını bilmezsek aynı hataları işleme olasılığımız yüksek mi? Yoksa günümüz insanları, o kavimlerin hatalarını yapıyor mu?

Sakın ‘Hayır’ demeyin efendim! Daha da beterini yapıyor. Mesela; Hz. Nuh (a.s.) ‘ın kavmi, peygamberini küçümsüyor, ona eziyet ve hakaretler ediyorlardı. Öyle kibirliydiler ki fakirlerle oturup kalkmayı istemez onlara ‘Reziller’ deyip aşağılıyorlar, hikmet sahibi kişileri sevmiyorlardı. Kadınlarda edep ve hayâ kalmamış dünya lezzetlerine çok düşkünlerdi. Şimdilerde  farklı mıdır?

‘ Vaktiyle biz Nûh’u kendi kavmine resul olarak göndermiştik. Nûh, bin yıldan elli yıl daha az bir süreyle onların arasında kaldı. Sonunda zulümlerini sürdürürlerken onları tufan yakaladı. Fakat biz Nûh’u ve gemidekileri kurtardık ve bunu bütün insanlık için bir ibret yaptık.’(Ankebut Suresi 14-15.Ayetler)

 

Diğer bir örnek daha Ad Kavmidir. Tahminen Nuh (a.s.)’dan 800 sene sonra yaşamışlar. Ad Kavmi de putperestliğe dönmüş, dünya nimetlerine aldanıp fitne fesat ve bozgunculuk yapmışlar.

 

Bir örnek de Hz. Lut(a.s.) ‘ın kavmi . Lut kavmi ahlaksızlıkta öyle ileriye gitmişler ki  fıtratı bozan, Allah’ın yasalarını yerle bir eden bir sapkınlığa düşmüş ve kendilerini hakikate çağıran peygamberlerine düşman olmuşlar.  Üzerlerine pişmiş taşlarla yerle bir edilmişler. Şimdilerde dünya genelinde bu ahlaksızlık normalleştirilmiyor mu?

 

Kavimlerin yok olmasına sebep olan haller şuan aleni bir şekilde yapılıyor. İslam’ın emir ve yasakları hafife alınmaya çalışıp, dindar kimseler küçük görülüyor. Fakirlik utanma, dini yaşama çalışma çekinme, emri bil marufu söylemek gericilik oldu. Her şeyin adının kaldığı bir dönemde yaşıyoruz. İslam bir yaşam biçimidir. Yaşantıya inmeyen bir İslam, İslam olur mu? Hayatımız imanımızın şahidi olmayacak mı?

 

Eğer öyle olsaydı,  bu kadar Müslümanın olduğu dünyada açlıktan ölen ‘insan’ olmaması lazımdı. Mülteci kamplarında, barakalarda çoluk çocuk çamurların içinde yaşamıyor olması lazımdı. 

Afrika’da ,Yemen’de , Arakan’da temiz su içemeyen insanları görünce içtiğimiz sular bizi boğmalıydı. Fazladan aldığımız ve lüzumsuz her bir ‘şeylerimizin’ hesabını nasıl vereceğimizi düşünüp rahat uyumamamız  lazımdı.  Malı mülkü biriktirdikçe dünyaya daha mı bağlandık ne? Şimdi sorarım geçmiş ve helâk olmuş kavimlerden bir farkımız var mı?

 

Yaşama amacı dünya, zevki dünya, sevinci dünya olmuş Müslümanın ahirette ne yapacaktır. Malını mülkünü satıp vermenin infak etmenin mutluğuna varanları anlayamıyoruz bile. Öyle güzel bir örnek ki,  28 Temmuz’da  gözlerini dünyaya kapayan ama inşallah ahiret güzelliklerine gözlerini açan bir kişi. İsmi Muhammed Abdulgaffar Meşalî o bir doktor. Lakabı ‘Fakirlerin doktoru’.  Kendisi elli yıl ücretsiz olarak maddi imkânı olmayan insanları muayene etmiş. Kendisine verilen tüm yardımları fakir fukara için harcamış bu dünyada maddi hiç bir şey biriktirmeyen doktor son nefesine kadar hastalarını muayene etmiş. Ömrünü Allah için yardım etmeye adayan doktorun yine vasiyeti ‘Fakirlere iyi davranın’ olmuş. Bence doktor bey büyük bir manevi sırra ermiş, vermenin fukarayı korumanın sırrı bu!  Allah’ın ona verdiği ömrü imanına şahit tutmuş güzel bir Mü’min...

Adını bilmediğimiz güzel insanlar vardır muhakkak…Yoksa durur muydu dünya böyle ayakta!

 

Sosyal medyada herkesin bir biriyle yarıştığı, eviyle, işiyle, eşiyle ve imkanlarıyla boy gösterdiği, kimsenin fakiri fukarayı sevmediği, mazlumun yanında olmaktan utandığı bir zamanda böyle yüce gönüllü insanlar örnek olurlar bizlere. Böyle güzel insanlara hep imrenmişimdir Rabbim cennet mekân etsin inşallah.

 

Bizim ecdadımız insanı öncelemiş. İnsan eşrefi mahlûktur değerlidir. Ona yapılan hizmeti Hakka hizmet bilmiş, vakıflar, hanlar, hamamlar hep insana hizmet için yapılmış. Şimdiki zaman düşünüldüğü gibi gelecek insanlığa örnek olmuş miras bırakmış. Yükselişleri Allah için infak etmek, mazlumun yanında olmak, Hak yoldan  ve Hak davadan ayrılmamak olmuş…Şimdi vakit kaybetmeden neler yapıp neler yapmadığımıza bakmamız ve zararın neresinden dönersek kârdır hesabıyla Allah’ın rızasını kazandıracak Salih ameller biriktirmemiz lazım. Yoksa bizden bir iz kalmayacak bizden önce gidenler gibi…

‘Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.’(Haşir Suresi 9.Ayet)

DİĞER YAZILARI Amerikan Rüyası Bitti 01-01-1970 03:00 Düştüğü Yerden Kalkacak Ümmet 01-01-1970 03:00 Özlenen Ramazan 01-01-1970 03:00 Bir Ayet- Bir Kadın- Bir Dizi 01-01-1970 03:00 Gazze Bize Ne Söyler 2 01-01-1970 03:00 Gazze Bize Ne Söyler (1) 01-01-1970 03:00 Köksüzlük Öksüzlük Mü! 01-01-1970 03:00 Cihad Zulme Karşın Hayat İçindir 01-01-1970 03:00 Câlût’la Savaşa Giderken Hepimiz İmtihan Nehrinden İçmişiz 01-01-1970 03:00 Gönlümün Gördüğü Şehir Semerkand 01-01-1970 03:00 Anadolu İnsanının Feraseti 01-01-1970 03:00 Zor Zamanlar Allah’la Kolay Olur 01-01-1970 03:00 Zararın Neresinden Dönersek 01-01-1970 03:00 Yaklaşan tehlikenin farkına var! 01-01-1970 03:00 Ne Oldu Bu Adamlara? 01-01-1970 03:00 Ne oldu bize? 01-01-1970 03:00 Mübarek Ola 01-01-1970 03:00 Bulanlar Arayanlardir 01-01-1970 03:00 Diriliş Zamanı 01-01-1970 03:00 Ben Şehit Olmak İstiyorum! 01-01-1970 03:00 Reddediyorum! 01-01-1970 03:00 Yine mi 28 şubat! 01-01-1970 03:00 Kimin modası! 01-01-1970 03:00 Bizim Çocukları Ateşe Atan Kim? 01-01-1970 03:00 Ölüm var! 01-01-1970 03:00 Hiç Şaşırmıyorum 01-01-1970 03:00 Ümitlerimiz Ölmeden Bu İşe Bir El Atın… 01-01-1970 03:00 Selamünaleyküm 01-01-1970 03:00 ATEŞ ve SU 01-01-1970 03:00 Buda Geçer Ya Hû 01-01-1970 03:00 Bir Milletin Tekrar Destan Yazması Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla… 01-01-1970 03:00 Kapımıza Dayanan Tehlike! 01-01-1970 03:00 Mazlumlar seni bekliyor! 01-01-1970 03:00 Modern Dünyanın Mağaraları 01-01-1970 03:00 Söz Allah’ın sözü 01-01-1970 03:00 Söz Allah’ın sözü 01-01-1970 03:00 Bu İşin Vebali Çok 01-01-1970 03:00 Mesele Kadın mı! 01-01-1970 03:00 Resmin Bütününe Bakalım 01-01-1970 03:00 Allah Var Gam Yok! 01-01-1970 03:00 Uygulamalara Kurban Oluyoruz 01-01-1970 03:00 Bizim Çocukları Ateşe Atan Kim? 01-01-1970 03:00 Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla… 01-01-1970 03:00 Firavun Hala Katlediyor Ya Musa Nerde! 01-01-1970 03:00 Özgürlük Ne İçin? 01-01-1970 03:00 Her Acı Büyütür Bizi… 01-01-1970 03:00 Küfür Tek Millettir 01-01-1970 03:00 Ağzımızın Tadı Yok Artık 01-01-1970 03:00 Allah İle Barış 01-01-1970 03:00 Anadolu’nun Özü Tasavvuftur 01-01-1970 03:00 Sibel Eraslan İçin… 01-01-1970 03:00 Âşurâ Bize Ne Söyler 01-01-1970 03:00 Mazlumun Ümidi Olmuşuz 01-01-1970 03:00 Gençlerimizi Harcamalarına İzin Verme! 01-01-1970 03:00 ‘Mü'minler Ancak Kardeştirler.’ 01-01-1970 03:00 Sevgi Kurban Olur Mu? 01-01-1970 03:00 Ölerek Dirilen Millet 01-01-1970 03:00 İstanbul Sözleşmesi Huzur Vermedi! 01-01-1970 03:00 Irkçıyım…Irkçısın…Irkçıyız… 01-01-1970 03:00 Ramazanı Özümüze Alalım 01-01-1970 03:00 Hayaller gerçek oluyor! 01-01-1970 03:00 Bir Ramen’den Öğrendiğim 01-01-1970 03:00 Tevükkül İmtihanı 01-01-1970 03:00 Mağalarımıza Dönüyoruz 01-01-1970 03:00 Bu yol nereye gider! 01-01-1970 03:00 Vardır Bir Hayır! 01-01-1970 03:00 8 Mart Ne Ki! 01-01-1970 03:00 Nişanın Tek Adı Kaldı 01-01-1970 03:00 Kıyamet Kopacak! 01-01-1970 03:00 Öz Bilinmezse Özellikler Çıkmaz Meydana 01-01-1970 03:00 Sahipsiz kalan çocuklar! 01-01-1970 03:00 Her şey hakikâti görmekle başlar! 01-01-1970 03:00 Yarın çok geç olabilir! 01-01-1970 03:00 En Büyük Örneğimiz 01-01-1970 03:00 Her çocuk özeldir! 01-01-1970 03:00 Uyuyan dev uyandı artık! 01-01-1970 03:00 Ömür Vakfiyesi 01-01-1970 03:00 Yaklaşan tehlikenin farkına var! 01-01-1970 03:00 Özür dileriz çocuklar! 01-01-1970 03:00 Dost kim? Düşman kim? 01-01-1970 03:00 Keşkesiz Aşklar 01-01-1970 03:00 Cibril Hadisi Üzerine 01-01-1970 03:00 Bulanlar arayanlardır! 01-01-1970 03:00 Bir Milletin Tekrar Destan Yazması 01-01-1970 03:00 Allah’ın boyası ile boyanmak gerek! 01-01-1970 03:00 Nereye bu gidiş nereye kadar? 01-01-1970 03:00 Kutlu bir şehit övülmüş bir şehadet! 01-01-1970 03:00 Sana Yazdım. 01-01-1970 03:00 Düştüğü yerden kalkacak ümmet! 01-01-1970 03:00 Nuh’un Gemisi 01-01-1970 03:00