En güzel sözlerin sahibinin adıyla... Allah’ın adıyla…
Bir buçuk yıldır düşüncelerimi buradan sizlerle paylaşıyorum. Hayır söylemek ve hayra vesile olmaktan başka bir niyetimde yok. Mesleğimizden sebep çocuklar ve gençlerle beraberiz, onları yakinen gözlemliyor, kimi zaman duygularına orta oluyor, kimi zamanda düşüncelerini duyma fırsatı yakalıyoruz.
Yazılarımda özellikle geleceğimiz çocukların düşüncelerine de yer vermeye çalışıyorum. Birçok yazımda çocuklara doğru bir tarih bilinci vermenin ne kadar önemli olduğunu vurguladım. Bizim gibi düşünen bunları bir görev olarak telakki eden birçok düşünür ve yazarlarımız var. Yazılar kadar televizyon ve sosyal medya ve sinema insanlar üzerinde çok büyük etkiler bırakıyor. Batının ve dahi şer odakların insanların belleklerine yavaş yavaş kazıdıkları, ahlaksızlıkları, ideolojileri, sapkınlıkları bu şekilde en iyi şekilde kullanıyorlar.
Ülkemizde de son dönemlerde özellikle TRT’nin yapmış olduğu dizileri çok takdir ettik ve izledik. Eksiği vardır kusurludur, onlar tartışılır ama bir bilinç ve yeniden tarihe ve geçmişimize yönelik bir merak uyandırdı mı? Uyandırdı ve bu uyanış artık geri dönüşü olmayan hakikat kapılarını da ardına kadar açmamıza vesile oldu.
Ben özellikle çocuklarda ki o heyecanı gördüm. Bizim köklerimizin ne kadar sağlam ve derin olduğunu nasıl genetik bir miras taşıdıkların farkına varmaları için üzerlerinde ki ölü toprağından kurtulmaya çalıştıklarının farkındayım. Aynı baharın habercisi olan kardelenler gibi. Ayasofya Caminin ibadete yeniden açılması büyük başlangıçtı ve devamı da gelecektir inşallah.
Çok doğru yol aldığımızı nerden çıkarıyorsun diyenler için söyleyeyim; Yunan bir muhabirin bizim savunma sanayimiz için ürettiklerimizi tek tek tanıtırken birden ekrana üç tane Türk dizisini gösteriyor. Fatih Sultan Mehmet, Diriliş Ertuğrul, ve Payitaht Abdulhamid. ‘Neden bunları gösteriyorum, çünkü Türkler ulusal bilinçlerini inşa ediyorlar ve tarihlerini dizi olarak tanıtıyorlar’ diyor.
Savunma sanayimizin merak konusu olup araştırılması örnek alınması gayet tabi bir durum. Gelişen ve üreten bir ülke olmak elbette ki takip edilmek demektir.
Ama ulusal bilinçlerini inşa ediyorlar demek burada hepimiz üzerimizde ve omuzlarımızda ki vebalin tekrar farkına varıp bu şûuru çocuklarımıza vermek zorundayız. Biz bir uyanışın ve bir şahlanışın sancılarını çekiyoruz…Baharı bekliyorsak boranına soğuğuna sabretmemiz lazım. Öyle bir oynuyorlar ki kadınlar üzerinden, aile üzerinden ve şimdi de gençlik üzerinden tuzaklanmış oyunlar devrede. Burada ailelere okullarda ki öğretmenlere tüm STK’lara büyük işler düşüyor. Gençlerimizin önünü ve hayal dünyalarını açan gerçeğe dönüştürenler olduğu gibi onları karanlık bir bataklığa çekmek isteyenlerde var. Bu şer güruha karşı bir-birlik olmamız lazım.
Çocuklarımıza ilim ve irfanı anlatırken bizi biz yapan değerleri ve bu değerlerin kaynağı olan Kur’an-ı Kerimi ve Allah Rasulü’nün hayatını, hayatımızın merkezine nasıl alacağımızı göstermemiz lazım. Yoksa bu boşluğu fıtratından ayrılmış, din ve iman yoksunluklarıyla nereye gideceğini bilemeyen, savrulmuş insan yığınları haline gelecek. Üçüncü bir cinsiyet gibi empoze edilen kadın desen kadın olmayan erkeğe hiç benzemeyen gençler çoğalıyor. Aile desen her geçen gün kan kaybediyor kadınlar desen ne kadın ne anne olmak istemeyen fıtratı inkâr eden varlıklar haline geldiler.
Birileri bizim çocuklarımızdan bile korkuyor! Ulusal bilinci olan, tarih bilinci olan, dini bilince sahip olanlardan korkuyorlar. Daha önce demiştim uyuyan dev artık uyandı ve oynan oyunların farkındayız. Biraz çalışıp biraz özveri ile yapamayacağımız şey yok Allah’ın izniyle.