Geleceğin Meslekî Eğitimi: Büyük Türkiye

Memiş OKUYUCU

04-07-2020 12:32

Ülkemizdeki kültür ve kimlik temelli faaliyetler ile ekonomik ve ticari çalışmaların tamamı meslekler üzerinden resmi ve özel teşebbüs organizasyonu ile yapılır.

Üretim faaliyetleri ve iş bölümüne dayalı yeryüzü düzeni, meslekleri doğurmuştur. Bu mesleklerden bazıları var ki, tarihi insanlık tarihi kadar eski. İlk insandan beri var olan meslekler mevcuttur.

Ahîlik, Abbasiler’den beri bilinen bir meslek (yol) olarak gelmiş. Osmanlı’da da  sosyal  ve ekonomik hayatın bir temel faaliyeti olarak devam ettirilmiştir. Hem meslekî eğitim/talim/terbiye hem de genel eğitim/terbiye  vazifesi görmesi, Ahiliği toplumsal eğitimin önemli bir unsuru haline getirmiştir. Sistemin,  Pîr ve Ahi gözetiminde, usta çırak ilişkisi şeklinde yürüyen bir yapısı vardı. Ahilik teşkilatına alınma yaşı ondu. Çocuk, usta nezaretinde yamaklık ile işe başlar. Zamanı gelip de tekemmül ettikçe çırak, kalfa, usta olarak mesleğine ve hayatına devam ederdi.

Çocuklar, zamanın eğitim kurumu olan zaviyelere ustalarının tavsiyesi ile kabul edilir. Gelen çocuklara öncelikle hayatın ve mesleğin incelikleri demek olan ‘edeb’, manevi bir temada öğretilirdi.  Sonra da bir taraftan meslek erbabı usta tarafından aşama aşama sanat ve mesleğe dair alıştırmalar yaptırılır. Diğer yandan da bu çocuklara  Kur’an, müzik, tarih ve tezkireler öğretilirdi. Bu arada bu çocukları bütün hayatı boyunca yönlendirecek olan, ‘Büyüklerinden önce söze başlama! Yalan söyleme! Yanlış ölçme! Doğru tart! Kimseyi kandırma! şeklindeki hayatlarının ilkeleri, bir terbiye dairesinde davranış olarak kazandırılırdı.

Ahilik, insan merkezli bir terbiye ve tezkiye sistemi idi. Kimlik, kültür yönleri olan, hem fert hem de sosyal tarafları bulunan toplumun iktisadî tarafını yönlendiren ve kontrol eden bir sistemdi. Ahilik, İslam medeniyetinin taşıyıcı gücünü ve cemiyetin ekonomik perspektifini temsil ediyordu.

Ahilik, müdavim talebelerine  tüm yönleri ile hayatın  öğretilip, terbiye dairesinde şahsiyet inşa edilen bir mektep hüviyeti taşımakta idi. Sosyal ve ekonomik hayatın  taşıyıcı omurgası olan esnafları yetiştiren bu sistem, cemiyette kilit taşı görevini görüyordu.

Osmanlı ekonomik hayatı, uzun yıllar boyunca  Ahilik teşkilatından yetişen insanlar eliyle yürütülmüştür. Meslekî ve toplumsal eğitimin, birlikte yürütüldüğü model bir sistem olmuştur.

Osmanlı, 1727 yılında esnaf ve meslek alanında sistem değişikliğine gitmiş,  Gedik sistemine geçmiştir. Bu sistem esasında idari ve askeri alanda Osmanlı’da mevcut idi. Esnaflık ve ticaret alanında ise Ebussuud Efendi Rumeli Kazaskerliğinden itibaren uygulamanın teorisini çalışmış Şeyhülislam olunca da 1555 yılında Kanuni’ye sunduğu Gedik Risalesi ile bu alanın temellerini oluşturmuştur. 1727 yılında ise esnaflık ve ticari hayatta tümüyle gedik sistemine geçilmiştir.

Esnaflara imtiyaz verilerek yürütülen Gedik sistemi bu tarihten itibaren  Ahîliğin yerini almıştır. Gedik usulünün İslam fıkhında dayanağı var olup, bu dayanağın ticari hayata uygulanması ile genişleyen bir sistem hüviyeti kazanmıştır. Gedik sistemi ile esnaflara bazı imtiyazlar verilerek,  ticaret, zanaat ve sanatın belli ellerde toplanması sağlanmış. Bilgi, uzmanlık ve tecrübenin gözetilmesi suretiyle ekonomik ve ticari hayatın korunup geliştirilmesi hedeflenmiştir.

19. Asırdan itibaren de modern döneme geçilmiş. Bu dönemde başta idare,  eğitim olmak üzere ticarî ve sosyal hayat, yeni usüllere göre tanzim edilmeye başlanılmış. Yeni bir esnaflık ve ticari hayat oluşmaya başlamıştır. Bu çerçevede gedik hakkı, 1861 tarihli Gedik Nizamnamesi ile bazı sınırlamalara tabi tutulmuş. 1913 yılında çıkarılan bir kanunla da dönemini tamamlayan Gedik sistemi  tasfiye edilmiştir.

Yeni usülle meslek okullarının açılmasına Osmanlı’nın son dönemlerinde başlanmış, Abdülhamid döneminde çok sayıda meslek okulu açılmıştır. Cumhuriyetle birlikte ticaret, sanat ve zanaat alanında meslek erbabı yetiştirmeye dönük yeni meslek okulları açılmaya devam edilmiştir. Cumhuriyet döneminde meslek okullarının açılmasında bir isim öne çıkmaktadır: Mehmet Rüştü Uzel(1891-1965).

Uzel’e Türkiye’de, Cumhuriyet dönemi meslekî eğitimin kurucusu ve yapılandırıcısı da diyebiliriz. Tıbbiyeyi kazandığı halde, tercihini kimya okumak için kullanmış. Fransa’da Klerman-Ferrand Üniversitesine girerek kimya tahsili görmüş. Dönüşte 1914 yılında Kastamonu’da fizik/kimya öğretmenliği ile başladığı meslek hayatının tamamını, meslekî eğitime adamış bir maarif adamıdır. 1927’den, emekli olduğu 1950 yılına kadar meslekî eğitimde genel müdürlük ve müsteşarlık yapmış. Döneminde (1928)Akşam Kız Sanat Okulu, (1928)Akşam Erkek Sanat Okulu, (1929)Orta Terzilik Okulu (1933)Yapı Ortaokulu gibi  20’nin üzerinde meslek okulu açmış ve açılmış. Bu meslek okulları, şu anki meslekî eğitimimizin temelini teşkil etmiştir.

Günümüze gelince meslekî eğitim, bizim genel eğitim sistemimiz içinde çok mühim bir yere yükselmiş. Meslekî eğitim sistemi ve mezunu meslek erbabı, devlet ve özel sektör tarafları ile dünyanın 17. büyük ekonomisi olan Türkiye’nin, ekonomik ve ticari hayatını omuzlayan lokomotif  güç haline gelmiştir.

Meslekler ve Paydaşları

Buna mesleklerin tarafları da diyebiliriz. Ülkemizde bu alanı kontrol eden, koordine eden, sevk ve idare eden üç temel kurum var.

 Türkiye’deki meslekler alanının  üç taraf kurumu:

1-İş Kur(İş Kurumu): Türkiye’nin 81 iline yayılmış geniş bir teşkilat ağı mevcut. Bünyesindeki 14 daire içinde yer alan uzmanlar ve oluşturulan çalışma gurupları vasıtasıyla faaliyetlerini yürütmekte.  Türkiye’nin iş, meslek ve branş bazında ihtiyacını tespit etmek, ihtiyacı olanlara iş ve meslek erbabı ayarlamak, yönlendirmek gibi faaliyetler yürüten bir kuruluşumuz.

Kurum, 2019 yılında 1 milyon 247 bin kişiyi iş ile buluşturmuş. Türkiye’de var olan bütün mesleklerin envanterini çıkarmış. Var olan bütün meslekleri de kodlamış.

İş Kur’un açık kaynakların göre halen Türkiye’de 6 bin 900 tür yapılmakta olan meslek mevcut.

Bu kurumumuz,  Türkiye’nin iş ve meslekler hafızası konumunda görev yapmakta. Türkiye’nin piyasa nabzını, iş ve meslekler bazında İş Kur tutmakta.

2- Meslekî Yeterlilik Kurumu(MYK): Özerk kurum statüsüne sahip. Ankara’da mesleklerin üst kurumu  statüsü ile bir  yapıda çalışmakta. Bünyasindeki 7 daire başkanlığı kadrosunda çalıştırdığı uzmanlar maarifetiyle çalışmalarını yürütmekte. Kurumun yönetim kurulu Türkiye’nin, iş, bilim, eğitim ve esnaf sektöründen temsilcilerden oluşmakta. MYK, Türkiye’deki mesleklerin standardizasyonu ve sertifikasyonunu da yapmakta. Türkiye’deki mesleklerin 856’sının standardizasyonu kurumca yapılmış. Bu mesleklerin 499’unda millî yeterlilik mevcut. Yine bu mesleklerin 326’sının da sertifikasyonu yapılmış. Bu 326 meslek alanında sınav yapabilme yeterliliğine erişilmiş.

3-MEB Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü: 2019 yılı Meb istatistiklerine göre Türkiye geneli 81 vilayette 3600 meslek okulu ile meslekî eğitime hizmet veren ana yapımız. Meb’in meslek okullarında, 1 milyon  400 bin öğrenci meslekî eğitim görmekte. 110 bin öğretmen, eğitici ve çalışanın görev yaptığı bu okullarımızda,  53 meslek alanında, 203 meslek dalında çırak,  kalfa ve usta başta olmak üzere meslek erbabı yetiştirilmektedir. Bu rakamlar ile meslekî eğitime hazırlanan öğrencilerin oranı, genel eğitim sisteminin % 37’sine karşılık gelmektedir.

Meslek okullarımızdan her yıl mezun öğrenci sayısı 320 bin kadardır. Mezunların da, TÜİK istatistiklerine göre yaklaşık % 85’i piyasada iş bulabilmektedir.

Meb, Türkiye’de  ekonomik ve ticari hayatın ana ‘meslek tedarikçisi’ ve ‘yetiştiricisi’ konumundadır.

Meb Meslek okullarının dinamik bir yapısı var. Son salgın döneminde  resmi rakamlara göre meslek okullarında 10 milyon cerrahî maske, 750 bin yüz koruyucu siper, 1 milyon  tek kullanımlık önlük üretilmiştir. Mahalli imkânların harekete geçirilmesiyle  yapılan gerçek üretim  rakamlarının çok daha yüksek olduğu düşünülebilir.

Sağlıcakla kalın.

DİĞER YAZILARI Yeni Müfredat Taslağı Nasıl Bir Model Sunuyor? 01-01-1970 03:00 Eğitim ve Maneviyat 01-01-1970 03:00 Maarif Muhiti, Eğitim Modeli 01-01-1970 03:00 Maarifin Türkçesi 01-01-1970 03:00 Millî Eğitim Şûrası Üzerine 01-01-1970 03:00 Hârezmî Eğitim Modeli 01-01-1970 03:00 Ankara’da Bir Eğitim ‘Ada’sı 01-01-1970 03:00 Bir Fikir Adamı Ali Fuad Başgil 01-01-1970 03:00 Türkiye'de Şehirli Dindarlık 01-01-1970 03:00 Doğunun Yedinci Adami: Mehmet S. Aydin 01-01-1970 03:00 Istiklal Marşi Ve Akif’in Öğretmenliği 01-01-1970 03:00 Türkiye’de Bir Üniversiteye Rektör Olmak 01-01-1970 03:00 Eskimeyen Zaman Efendisi: Ali Fuad Başgil 01-01-1970 03:00 Tarihe İz : Muallim Mahir İz 01-01-1970 03:00 Eskimeyen Zaman Efendisi: Ali Fuad Başgil 01-01-1970 03:00 Kalpten Gelen Bir Söz 01-01-1970 03:00 Maarif Televizyonu 01-01-1970 03:00 Muallim 01-01-1970 03:00 Bir Maarif Adami Olarak Mustafa Öcal 01-01-1970 03:00 Boğazköprü’de Yanaşık Düzen Ya Da Bir Fasl-I Cenaze 01-01-1970 03:00 Tıp Dili Bizim Neyimiz Olur? 01-01-1970 03:00 Eğitimin Ele Alinacak Yani 01-01-1970 03:00 Dünyanin Sahili Selameti: Kalkınmış Türkiye 01-01-1970 03:00 Evvel Giden Ahbaba Selam Olsun 01-01-1970 03:00 Üniversiteler Türkiye’ye Ne Zaman Yetişir? 01-01-1970 03:00 Vakar Abidemiz: Ayasofya Camii 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin Temel Eğitim Meselesi: Meslekî Eğitim 01-01-1970 03:00 Meslekî Eğitim Üniversitesi 01-01-1970 03:00 Mütehassis Olmayan ‘Eğitim Uzmani’ Olur Mu? 01-01-1970 03:00 Kıran Günlerinde Meşk Ve İçe Yolculuğumuz 01-01-1970 03:00 Yeni Bir Sistem Ve ‘Yenilmişlerin’ Düzeni 01-01-1970 03:00 Bir Dönüştürme Projesi: Köy Enstitüleri – 2 01-01-1970 03:00 Bir Dönüştürme Projesi Köy Enstitüleri 01-01-1970 03:00 Ederini Tüketen Düzen Ve Biz 01-01-1970 03:00 Akif’in Türkiyesi, Türkiye’nin Akif’i 01-01-1970 03:00 Yüzümüzü Ak Edecek Bir Söz 01-01-1970 03:00 Üreten Nesil Çağı Yönetir 01-01-1970 03:00 Kalbinin Dili Olmayan Şair: Akif 01-01-1970 03:00 Münevver Ya Da Çınlayan Nağme Olmak 01-01-1970 03:00 Tuba Ağaci, Bambu Ağaci 01-01-1970 03:00 Tarihin Inkilap Etmesi 01-01-1970 03:00 Geleceğin Dünyasi 01-01-1970 03:00 Gelişler Ve Geri Gidişler 01-01-1970 03:00 Hak Temelli Bir Reforma Doğru 01-01-1970 03:00 Söylesem Tesiri Yok, Sussam… 01-01-1970 03:00 Maarif reformu neden şart? 01-01-1970 03:00 Yazmak Ve Yazarak Yaşamak 01-01-1970 03:00 İlim iktidarı, memleketin imarıdır! 01-01-1970 03:00 Maarifin ahlâkı var mı? 01-01-1970 03:00 Maarifin örfü yok Orff’u var! 01-01-1970 03:00 Eğitimde Dezavantajlı Gruplar Ve Maarifin Adaleti 01-01-1970 03:00 Dört çeker, ne kadar çeker! 01-01-1970 03:00 O şehre varmaz isek! 01-01-1970 03:00 Durduramayacaksınız! 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin Yurt dışı Öğrenci Perspektifi 01-01-1970 03:00 FETÖ’nün Eğitim Boyutu 01-01-1970 03:00 Maarifimize Çankırı Modeli 01-01-1970 03:00 Utangaç Sunumlu ‘Zoraki Ve İstendik’ İnsan 01-01-1970 03:00 Maarif nedir? 01-01-1970 03:00 Seçimin galibi: eğitim sistemidir! 01-01-1970 03:00 Eğitimi Terbiye Etmek 01-01-1970 03:00 Ecnebi memleketlere öğrenci gönderme meselemiz! 01-01-1970 03:00