Eğitim tarihimizde padişah fermanı ile ilk mektebin ilk defa zorunlu hale getirildiği tarih 1824’tür. Bundan 137 yıl sonra 1961 yılında 5 yıllık ilkokul eğitimi zorunlu hale getirilmiş olup, 1997 yılında ise Türkiye’de 8 yıllık zorunlu temel eğitime geçildi. 2005-2006 eğitim-öğretim yılından itibaren ise mevcut eğitim sisteminde bir temel değişiklik daha yapılarak liselerin 3 yıl olan öğrenim süresi 4 yıla çıkarıldı. Asıl temel değişiklik ise bu tarihten yalnızca altı yıl sonra gerçekleştirildi. Türkiye 2012 yılında yeni bir kavramla tanıştı:4+4+4 sistemi!
İlk defa Türkiye’de 2012 yılında 11 Nisan 2012'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve kamuoyunda 4+4+4 düzenlemesi olarak bilinen bu kanun, mecliste çok büyük tartışmalar arasında geçti. Bu kanuna göre eğitim sistemimizde bir temel değişiklik daha yapılarak ilkokula başlama yaşı 72 aydan 60 aya indirildi. Ve liseler de zorunlu hale getirilerek mecburi öğrenim çağı lise düzeyine yükseltildi!.
Yazıya bu başlıkta girmiştik!. Önce dört çekeri açıklayalım.
Üniversitelerinde ortalama öğrenim süresi dört yıl olduğu için, ortaya dört tane dördü kapsayan bir eğitim sistemi çıktı!. Yani eğitimin dört kademesi:
ilkokul:4 yıl,
ortaokul:4 yıl,
lise:4 yıl,
üniversite:4 yıl olmak üzere adeta dört çeker! Peki bu dört çeker, Türkiye’yi ne kadar çeker ona bakalım!.
4+4+4 düzenlemesi çok büyük umutlar oluşturularak çıkarıldı!. Toplumsal bir ihtiyaç analizi yapılmadan, Türkiye’nin karakteristiğini belirleyecek araştırmalara dayanmadan, sanayi, ticaret ve diğer alanlarda Türkiye’nin gelecek perskektifine uygun yapılandırmalar oluşturulmadan bir sistem planlamasına geçildiği çok geç olmadan ortaya çıktı. Türkiye’nin kültürel ve kimlik değerlerine dönük bir veri analizi de olmadığı da çok geçemeden ortaya çıktı!.
2019’a, içinde bulunduğumuz yıla gelindiğinde eğitim sistemimiz bir çok alanlarında, dikişi elbiseye uymayan, elbise bünyeye uydurulamayan, sistemin ihtiyaçları karşılayamadığı, eğitim ve öğretim metotlarının demode kaldığı, okul yönetim modellerinin ise nesle yetişemediği bir eğitim sistemi bütün sonuçları ile boy vermeye başladı. Adını tam koyalım sistem tümüyle ve her kademesinde ‘arıza’ vermeye başladı!.
Halimize ve ahvalimize göz atalım!.
-1997’de eleştiriler tek tipleştirmeye idi. Eğitim sistemimizin felesefesi ve metodolojileri değiştirilmediği için bu tek tipleştirme günümüzde 12 yıllık zorunlu eğitimle artık ‘serileştirmeye’ dönüşmüş durumda!.. Derhal mecburi eğitim 5+3 şekline indirilmeli!. 4+4’te olabilir!. Ailelere dışarıdan informel kültür ve kimlik takviyesi yapabilecekleri seçmeli alan, branş ve dersler oluşturulmalıdır!. Öğrencileri hayatla bütünleştirecek şekilde haftada bir gün ticaretin ve hayatın içinde olacak şekilde hakiki hayat dersleri konulmalı!. Esnaf ve ticaret odaları ile ortak programlarda oluşturulabilir!.
-25 milyon sisteminde öğrenci olan tek ülkeyiz. Bir çeşitten kitleleri avutmaya, hatta üretkenliği yok edilmiş tüketici bireylere dönüşen neslimizi bu efsundan kurtarmalı. Üniversitelerin niteliğini yükseltip öğrenci sayısını azaltmalı. Gençlerimizi daha çok meslek tabanlı yetiştirmelidir!.
- Sormayan, analiz yapamayan, varlık nedenini sorgulayamayan insan imal eden bir eğitim sistemimiz mevcut!. Adeta ‘değiştiren ve dönüştüren’ bir yapı!. Çıktısı ise nakilci, tüketici ve taklit edici bireyler!. Bu sonuçtan tek memnun olanlar ise küresel tüketim ve sömürü düzeninin sahipleri!
Bu yapıya son verilip terbiye edici ve üretken insan hedefli maarif sistemi kurulmalıdır!.
-Eğitimin tüm kademelerinde Türkçe talim ve terbiyesini güçlendirmeli. Her sınıf ve eğitim kademesinde dünya değerleri ile uyumlu kelime kadrosu ve zenginliği oluşturma hedefi konulmalıdır!.
Her sistemin ilk görevi toplumu ayakta tutmaktır! Bizim eğitim sistemimiz de cemiyetimizi canlı, üretken yapılı ve geleceğe umut taşıyacak veriler ihtiva eden bir şekilde, maarif reformuna tabi tutulmalıdır!. Sözde değil, özde bir maarif reformuna ihtiyaç var. Hem de tez elden..
Sağlıcakla kalın dostlar.
Memiş Okuyucu