Tam yarım asırdan beri bu ülkenin eğitim fakülteleri ve eğitim/terbiye işi gören kurumlarında, eğitim karşılığı olarak bir tarif işlenmekte, anlatılmakta, gençliğimizin zihnine benliğine, bu açıklama yerleştirilmektedir!..
Nedir bu açıklama?
Kısaca açıklayalım.
Eğitim, ‘bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı ve istendik davranış değişikliği geliştirme sürecidir.’
Bu tarifi kim yaptı? Nerede yaptı? Nasıl yaptı?
Hangi kültürel, ilmi referanslara dayanarak yaptı? Hiç sorgulanmamış!. Bu tarifin bir teolojik, tarihi ya da dini arka planı var mı, o da sorulmamış!. Soruldu ise de buna biz rastlayamadık!. Halen tüm eğitim kurumlarımızda kullanılmakta olan bir tariften söz ediyoruz!.
Önce ‘kasıt’ kelimesinden başlayalım!.
Kasıt kelimesinin sözlük anlamında niyet var olmakla beraber, anlamlarından birisi de ‘kötü niyet’tir. Burada hemen şu akla gelmektedir!. Çocuk ve kasıt yani çocuk ve kötü niyet!.
Bu durum bize Hristiyan teolojisini çağrıştırmaktadır!. Hristiyanlıkta ‘doğuştan günahkâr kabul edilen çocuk’ inancını çağrıştırmaktadır!. Ve sonrasında ‘istendik’ davranış değişikliği, eğitim tanımına sığdırılmış bulunmakta!. Burada da hemen biz ‘zorakîlik’ göze çarpmakta!.
Dönüştürme, değiştirme zoraki bir işleme, ameliyeye tabi tutma, yani ‘istendik’!. İstenildiği gibi istendik!
Türk Dil Kurumu sözlüğünde ve Doğan Büyük Türkçe Sözlükte bir karşılığına rastlayamadık bu kelimenin!. Herhalde istenilen, istenen anlamında bir karşılığı olmalı!.
İnsanını doğuştan günahkâr kabul edip, ‘kasıtlı ve istendik’ davranış değişikliği ameliyesine tabi tutmak!.
Batı literatüründen alıp, kavram ve muhtevası ile kendi müfredatımızın tümünde birden uygulamak!.
İşte sömürge eğitimi tamda buna denir!. Tabi ki bu müfredatın işlendiği eğitim sisteminden de sömürge aydını yetişecektir!.
Halbuki bizde insan doğuştan masumdur! Anneden masum doğar!. Biz onu kamil bir insan haline getirmek için terbiye ederiz, eğitiriz!.
Hedef mütekamil insandır!
Eşyanın hakikatine vakıf, sezgi ve dünyevi bilgiye sahip olacak, dünyayı imar edip yaşanabilir bir çevre kurmak için çalışmayı kendine düstur edinecek, dünyaya hükmetmeyi değil dünyayı korumayı benimsemiş, kamil bir insan haline getirmek için eğitiriz biz insanı!.
Esasında eğitim, ferdi rabbine götürecek faaliyetler bütünüdür!. Bize düşen bu faaliyetlerin bütününe genel geçer ilim ilkelerini de dahil ederek, kültür ve kimliğimizden neşet eden bir değerler dizisi haline getirmektir!.
Bunu da kendi ilim ve inşamızla yapmalı!.
Son yapılanlara bakınca eğitimi yeni baştan okumalara tabi tuttuk. Daha işin alfabesinden başladık ve bunlar çıktı ortaya. Avrupa’nın 1920’lerde terk ettiği pozitivizme yeniden ruh üflemek için utangaç sunumlu, ‘zoraki ve istendik’ insan yetiştirme modelini güncelleme çabaları hakkında yazmaya devam edeceğiz!.
Hasılı eğitimi yazmaya devam edeceğiz dostlar. Kâmil insan hedefimizi, bu toprakların medeniyet değerlerini yeniden ihya edecek neslin yetişeceği bir eğitim sistemi için yazmaya devam edeceğiz.
Sağlıcakla kalın dostlar!.
Memiş OKUYUCU