Maarif, bilmekle ilgili bir kavramdır. Arafe kökünden gelmekte olup, marifetin çoğuludur. Kelime olarak bilgi, kültür anlamlarına gelir. Bir başka yönüyle tahsille elde edilen bilgi demektir. Burada anlatılan bilgi irfanî olan bilgidir. Bilginin muteber olanı irfani olanıdır. Bu bilgi dünyayı anlayıp, anlamlandırarak; tabiata hükmetmeyi değil nihayetinde yeryüzünü imar edip insanlığa hizmet etmeyi bir ideal haline getiren bilgidir.
Maarif, insanı yetiştiren sistemin genel adıdır. Bir sistem adı olarak maarif, talim ve terbiye sistemine verilen genel bir adlandırmayı ifade eder. Muallim(öğretmen) bu işin yol açıcısı, yol göstereni, ışığı ve aşığı; talebe/talip(öğrenci) ise ilimi/bilimi dert, dava, düşünce ve şuur haline getirmiş çilekeş yolcusudur. Maarif içinde alimi, ilimi, barındıran; talibini(talebe/öğrenci) çağıran; aşkı, şevki, ideali, tasarıyı, tasarımı, tasavvuru bir yaşama biçimi ve mefkure haline getiren değerler manzumesinin adıdır.
Maarifin; arif, arife, muarefe, tarif, tarife gibi pek çok kavram ile bir çeşit akraba ilişkisi mevcuttur.
Maarif insanı inşa etme sanatıdır.
Maarif insan yetiştirme sanatıdır.
Maarif, insanı en güzel surette terbiye etme sanatkârlığıdır.
Maarif bu dünyayı imar edecek insanı yetiştirecek sistemin adıdır.
Maarif; kendini bilen, akleden, fikreden, zikreden, şükreden, dua eden bir nesil yetiştirmektir.
Maarif, Osmanlı intelijansıyası tarafından 18. asırda ilim/talim/terbiye hayatımıza kazandırılmış bir kavramdır. Tahsil, tedris, talim, teallüm, meşk ve terbiyeyi içine alan ve aşk ile yapılan ulvi bir insan yetiştirme sanatıdır.
Çok geniş ve zengin bir anlam ve anlama alanı mevcuttur. İçinde; ilim, irfan, tahsil ve terbiyeyi barındıran, arif insan yetiştirme idealini de içine alan bir değerler manzumesini bize anlatır. Bütün temel kimlik ve kültür değerlerimizi kazandırmaya dönük bir muhtevaya sahiptir.
Maarif, insanın yaratılış ve mizaç özellikleri diyebileceğimiz şakilesinin tanınması, keşfedilmesi ve bu dünya yolculuğundaki mükellefiyetlerini kuşanıp görevlerini ifasını hedefler.
İnsanın bu dünyayı imar etme maksadına dönük vizyon ve perspektifini kuşandırarak, bu istikamette talim ve terbiyesini hedefleyen sistemin adına maarif sistemi denir.
Maarif sistemi, talibi olan talebe ile 'ruhlar sanatkârı' muallimi arasında geçen ilim yolculuğunun hikâyesidir. Bu hikâye aynı zamanda çileli, manalı, muhtevalı, hasbi bir serüvenin de adıdır.
Maarifin Dört Temel Görevi Vardır:
1- Ana dilimizi talim ve terbiye
Anasınıfı, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite…
Maarifimizin her kademesinde, Türkçemizin önce sevgisi sonra da kendisi bir değer, bilgi ve düşünce olarak kazandırılmalı. Türkçe, bir şuur haline getirilmeli. Türkçe’nin değerleri ve birikimleri üzerinden bir dil öğretimi hedeflenmeli. Maarifin her kademesi ve branşlara uygun bir dil tedrisatı, eğitim ve öğretimi, talim ve terbiyesi benimsenmeli ve uygulanmalı.
Tarihi, kültürü, edebiyatı, ilmi arka planı ve aidiyetleri ile kendi kimlik değerlerini kuşanıp, bu çağdaki gerçekleştirilecek olan medeniyet yürüyüşümüzü hayata geçirecek donanımlı nesillere ihtiyacımız var. Bu yürüyüşü ancak sağlam bir milli kültür ve mili ruh ile yetişmiş nesil gerçekleştirebilir. Ahlak ve maneviyat eğitimi ile olgunlaşmış, şahsiyet eğitimini tamamlamış bir nesil bu tarihi yürüyüşü hedefe taşıyabilir… Medeniyetimizin bayraktarlığını, sancaktarlığını yapabilir. Bu nesli yetiştirecek olan da yerli ve milli bir ruhla donanmış olan maarif teşkilatımız, maarif sistemimiz olabilir ancak. Ana dilimizi, Türkçemizi talim ve terbiye her dereceden eğitim kurumunun birinci vazifesi olarak alınmalı, tatbikat sahasına konulmalıdır.
2-Kültür ve kimlik donanımı
On asırlık medeniyet kurma perspektifimize yön veren temel yaşam biçimimiz, tevhid inancımızdır… Bugün yaşayış şekillerimizin tamamında, kültür ve kimlik değerlerimizde, akidemizin bu belirleyici gücünü görmek mümkündür… Bu topraklara hayat veren insanlarımızın tamamının yaşayışında, toplumsal yaşayış şekillerinde, eserlerinde bu kültür ve kimlik değerlerinin birikimi mevcuttur. Bu izleri sürmek, kadim medeniyet değerlerini yaşatmak, bu emanetin mirasçıları olarak, bu neslin asli görevlerindendir.
Toplumumuzun varlığına hayat veren, kimliğine oluşturan, asırlardan bu tarafa milletimizin birikimleri haline gelen bütün kültürel, edebi, medeni, ilmi birikimini yaşayarak ve yaşatarak var olabiliriz ve geleceğe yürüyebiliriz.
Tarihin akışı içinde meydana gelmiş olan kültürler korunmalı.
Mahalli ağız v.s. oluşmuş millet hafızasında kültürümüze dair ne kadar birikim varsa sahiplenilip, koruma altına alınmalı. İşlenmeli, kaybolmaya yüz tutanları tekrar diriltilmeli… Yeni değer ve kavramlar üreterek, mevcut kültürel yapıyı tahkim etmeli, güçlendirmeli ve geliştirilmeli.
Şartlar, haklar ve görevler tüm ülke vatandaşlarına eşit hale getirilmeli… Ülkenin tüm insanları, kendilerini her şart ve her imkân da eşit saydığı bir ‘sahiplenme’ halini yaşamalı. Mükâfat(ödül) ve mücazat(ceza), her vatandaşa eşit uygulanmalı. Maarif sistematiğine mensup, öğretmen, öğrenci, veli dahil her kesim bu hak ve görevlerde eşitliği yaşamalı, hissetmeli. Sonrasında asırların ötesinden bugüne kadar alıp, taşıyıp getirdiğimiz kültürel değerlerimiz ve var oluşumuzun esasını teşkil eden kimlik aidiyetlerimiz, maarifimizi temelini oluşturan talim ve terbiye hususlarına, esaslarına dönüştürülmelidir.
Toplumumuzun tümünü kendi aralarında; gurup, meşrep, menşey ve geldiği kökene bakmadan güçlü bir kardeşlik, vatandaşlık ve insani değerlerimizle birbirlerine sımsıkı bağlanmış bir nesil olarak yetiştirmeli.
Yeni bir bakış ve perspektif ile tüm vatandaşların bu tanım içinde kendisini bulacağı bir bakış açısıyla bir yeni maarif sistemi ile yola koyulmalı. Soğuk savaş yıllarından kalma, köhnemiş anlayış kırıntıları terk edilmelidir. Eşit yol imkânlarının tüm vatandaşlara sunulduğu, iyilikte yarışan, herkesin, her kesimin kendini değerli hissettiği yeni bir maarif perspektifi ile yola koyulmalı… Hizmet ve imkânların tamamı, insanlarımızın tümüne eşit, adil ve açık hale getirilmeli. Bu ülke için alın teri döken her insanımıza eşit ve adil karşılıklar sunulabilmeli. Eşit eğitim hizmeti verilebilmeli. Ülkenin saadet ve refahı yolunda emek, çaba ve hizmet alma/verme yolu her bir insanımıza adil bir şekilde sunulmalıdır. Hedef talebe modeli, bu ülkenin mutluluğu için ter döken insanların eşit ve hayırlı/hayırda yarışı haline getirilmiş bir maarif sistemi kurulmalı. Her kesimden insanlarımız için eşit yarış ve rekabet şartları sunulmalı. Maarifimiz, talim ve tedrisatımız; adil rekabet ve yarış şartlarının her ferdine sunulduğu; sınıf, bölge, ve ortam farklılıklarının ortadan kaldırıldığı; bir büyük dünya ülkesinin maarif sistemi olarak tasarlanmalıdır.
3-Ülkenin insan kaynağını karşılamak/oluşturmak
Maarif sisteminin görevlerinden biri de ülkenin ihtiyaç duyduğu, gelişme kalkınma hedeflerine ve ülkenin tüketim planlamalarına uygun insan kaynağını oluşturmak/yetiştirmektir.
İnsan kaynağı ihtiyacını karşılayabilmek için önce kendimizi, sonrada dünyayı tanımalı. Kendimizi, kabiliyetlerimizi, kapasitemizi tanıyıp geliştirdikçe gücümüzü, kudretimizi, keşfeder, geliştirir ve daha stratejik hedeflere yönelerek, tarih önündeki varlığımızı devam ettirecek insan kaynağını kendimizde toplar, toparlanır ve daha güçlü, nitelikli bir toplum meydana getirebiliriz. Dünyayı tanıdıkça da öteki uluslar ile rekabet şansını yakalar ve varlığımızı dünya durdukça daha da devam ettirebilmeyi başarırız. Bunun için de ülkemizin imkân ve kabiliyetlerini tanıyıp harekete geçirmek gerekmektedir.
Dünyanın açık bir köy halini aldığı küreselleşmeyi ve dijital ve çok kısa zamanda mesleklerin yarıdan fazlasının ortadan kalkacağı robotik bir çağı yaşamaktayız.
Teknolojiyi, dünyayı ve ülkemizi bu açıdan değerlendirip geleceğimizi bizi ve gençliğimizi hazırlayacak, dünyaya açık bir bilgi toplumu kuracak maarif sistemine ihtiyaç var. Bu imkânı ülkemize sunacak olan yegâne kurumsal yapı da maarif sistemimizdir. Bu maksatla maarif sisteminin tüm merhalelerinde ve tüm kademelerinde; mimarisi, tarihi, folkloru, edebiyatı, türküsü, şiiri, kültürü ve irfanî bilgiye dayalı tecrübelerinin oluşturduğu mahfuzatını tanıyıp genç nesillere tanıtacak bir insan, toplum, öğretmen, program, müfredat ve düşünce sistemi oluşturulmalı. Gelenek olmadan elbette gelecek olmaz. Geleneğimizi, geçmişimizi ve bugünümüzü tanıyıp, neslimize tanıtarak kendisiyle ve geçmişiyle onur duyacağı bir zihin yapısı ve perspektifi inşa edilmeli.
4-Bilim, kavram ve değer üretme
Bilgi ve bilim üretmenin yolu bilgi toplumu oluşturmaktan geçer. Bilgi toplumunu kurmakta bilgi ve bilim üretmeye dönük bir sosyal, kültürel iklim oluşturmakla mümkün olur. Cemiyeti yaşatan dört temel dayanak; kimlik, devlet, dil(anadili) ve ilim/bilimdir.
Dünya serüvenimizi yaşanır kılmanın yolu; teknik ve teknolojik olarak akıl, strateji ve üretme kapasitesine sahip olduğumuz bilgi desteğine dayanarak, dışımızdaki öteki dünya ile rekabet edebilmekten geçer. Var olanı yakalayabilmek ve öne geçebilmek için öteki milletlerle onurlu bir dünya ülkesi olarak ilişki ve iletişim kurabilmek içinde; bilim, kavram ve toplumumuzu en sıkı bağlarla ayakta tutacak hayatın her alnına hitap eden değerler üretmekten geçmektedir. Bunun yöntemi de sistemli ve metodolojik bir çalışma ile toplumu mobilize etmekle mümkün olur. Maarif sistemini tepeden tırnağa teçhiz edip, bir ideal, bir düşünce ve varoluş biçimi haline getirmek, bilgi üretmek için elzemdir.
Maarif sistemimizi, bu esasları merkeze alacak şekilde yapılandırmalıyız. Ortaöğretim sistemimiz spesifik branşlar ayrı tutulmak üzere önce kendimizi tanımak, sonrada dünyadaki gelişmeleri takip etmek üzere bir perspektif üzerine yapılandırılmalı. Sistemin üzerine inşa edildiği bu perspektifle de, neslimiz geleceğe hazırlanmalı. Üniversitelerimizi ülkenin ihtiyaç duyduğu, dünyanın gelecekte ihtiyaç duyacağı alanlarda bilim, kavram ve değer üretmek üzere bir vizyon ile çalışmak ve bilgi üretmek üzere yapılandırmalıyız. Hakikati arama aşkımız, bizim bilim çabamızın temelini teşkil eder.
Memiş OKUYUCU