İstiklâl Marşı’nın, Türkiye Büyük Millet Meclsinde kabulünün 100. yılını idrak etmiş bulunuyoruz. Mecliste diğer başka hiç bir karar da görülmeyen geniş bir mutabakat ve tasvibe mazhar oldu. Milli Mücadele yıllarında Akif tarafından yazılan Millî Marş, mecliste ayakta alkışlandı. Sıra dışı bir alaka ile karşılandı. Tam da savaşın sürdüğü bir zamanda barındırdığı ruh, meclis üyelerinde ayrı bir heyecan oluşturdu. Bu durumu, meclisin heyecanını dile getirdi şeklinde ifade edebiliriz.
İstiklâl Marşı, Türk Milletine yazılmış milli ruhunu aksettiren bir destandır. İlk meclis, milli marşa karşı gösterdiği olağanüstü alakayla kabulü ile kültürel ve manevi arka plan olarak milletin sinesinden gelen bir ses olduğunu tescil etmiş oldu.
Akif, İstiklâl Marşı ile milletimizin, en az üç yüz yıllık arka plan hissiyatını ve kemale ermiş olan sesini kelama dökmüş oldu. Taşıdığı ruh, sahip olduğu kimlik, kültür değerleri ve manevî güç ile Akif’in iman dolu sinesinden fışkıran bir Milli Mutabakat metni olarak doğdu. Toplumun tümünün tartışmasız şekilde tasvibine mazhar oldu. Kabulü tarihinden beri de, bu niteliğini artırarak korumaya devam etti. Akif’in üstün anlatım kudretine dayalı Türkçesi ile bir edebiyat destanı, şahika mertebesine yükseldi. En çok okunan Türkçe metin/şiirlerden biri oldu.
Milletimizin sinesinden çıkmış olan Gazi Meclis, bir temsil makamı olarak, kabulünün yüzüncü yılında, bu seneyi İstiklâl Marşı yılı ilan etti. İstiklâl Marşı, muhtevasındaki yüksek ruh ile meclisteki tüm partileri tartışmasız bir araya getirdi. Bu kabul yüksek meclisin yüce ruhunu bir kez daha dünya aleme gösterdi.
Şimdi sıra ilmiyeye gelmiş bulunmaktadır. Kabulün yüzüncü yılı vesilesiyle; İstiklâl Marşı’nın mana ve ruhu, yeni nesillere yeniden yorumlanarak bir daha tanıtılmalıdır. Neslimize ‘sönmeyen ocak’ın ne olduğu tarihi, kültürel ve kimlik yönleri ile ülkemizin en yetkin kalemlerince tanıtılmalı. ‘Tek dişi kalmış canavar’ metaforundaki şecaat dolu bir haykırışla düşmana ‘millet sillesi’ atan Akif’teki o coşkun ruh hali, milletimizle imtizaç ettirilerek anlatılmalı.
Cennet vatanın güzelliği en asil hali ile tasvir edilmeli. Feda olmak, feda etmek ve vatan kavramlarını bir araya getirerek destanlaştırarak, milletimizin sinesinden gelen bir duyuşa dönüştürülmeli.
Zihin, ruh ve düşünce olarak hürriyet ile kavramı işlenmeli. Milletimizin esaret kabul etmeyen isyan ruhu manevi ve yüksek bir kavrayışla yeni neslimize anlatılmalı.
İhtiva ettiği mana, kelime zenginliği ve Türkçe gücü ile İstiklâl Marşı bir varoluş destanımızdır. Yüz yıl sonrasını hazırlayacak olan bugünkü nesil; kavrayış, görüş ve söyleyiş bakımından yeni bir İstiklâl Marşı vizyonu ile buluşturulmalı.
Neslimiz; hakkı, hakikati, yaratıcısını tesbih eden alemdeki her zerrenin bizim emrimizde olduğunu idrak etmeli. Bu yüksek idrak ile bu dünyadaki insan olma halimizi zevk, estetik ve milletimizin hissiyatını dile getiren güçlü isimlerden ince bir kalem işçiliği ile tanımalı.
‘Yurduna gövdesini siper’ etmenin bu çağdaki mecazları anlatılmalı. Bunun inanç kimlik, din, vatan, millet taraflarına ilaveten milli kimlik ve bilim ile sağlanabileceğine dair gençliğimize modeller oluşturulmalı.
Akif, yüksek bir edebi kuvvetle ve ruh kudretiyle yüz yıl önce bir öğretmen, bir muallim olarak milletimize böyle muazzam madi ve manevi zenginlikleri olan bir eseri armağan etti.
Bize düşen bu eseri çağın ruhuna uygun olarak yorumlayıp, gelecek asra taşıyacak neslin ruhu haline getirmektir. Bu görev ilmiyemize düşmektedir. Bu işi kendisi de edebiyatçı olan sayın YÖK Başkanı üzerine almalı. İstiklâl Marşı’nın on kıtası için, on üniversite seçmeli. Her bir kıtanın yorumlanması bir üniversiteye verilmeli. Her kıta için biri tek sayfalık muhtasar(özet), diğeri de yirmi sayfayı geçmeyecek iki metin hazırlatılmalı. Bu metinleri, tarih, kültür, vatan, din, inanç, kimlik, millet, iman, Türkçe, birlik, biz, ilim, medeniyet ve asır perspektifimiz ve kavramları üzerinden inşa etmeli. Üniversitenin, edebiyat fakültelerinin yanında, fen, mühendislik, tıp ve sosyal bilimler alanlarındaki tüm birimleri bu çalışmanın parçası haline getirilmeli. Nitelikli kalem ve tefekkür yüklü yüreklerden çıkacak her bir yazı birleştirilip, 12 Mart’ta meclisi bir daha ayakta selamlama yaptıracak muhtevaya büründürmeli.
Meb’de yıl boyu okullarda her bir kıtası ve açıklamasını ders konusu haline getirmeli.
İstiklâl Marşı’nın hem mana ve ruhu ihya edilmiş olur. Hem de milletimize ilmiyemize ve maarifimize yeni bir ruh kazandırılmış olur.
Hissedersek, hissettiririz.
İnanırsak, inandırırız.
Sağlıcakla kalın.