Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Irak’taki tüm bu gelişmelere ırak kalamayız.” sözü aslında Irak Merkezi yönetiminin Irak’a ve Irak halkına IRAK kalmasının neticesinde ortaya çıkan bir restleşmenin son hamlesi.
Geçtiğimiz ay İran’ın en yetkili ağızlarından duyduğumuz “İran demek Bağdat demektir, Bağdatsız İran, İran değildir ve Bağdatsız İran düşünülemez.” sözleri ve Irak başbakanının Türkiye’ye Başika kampından dolayı sürekli aklınca ikaz! göndermesi birarada düşünülmelidir.
İran güdümündeki Irak Merkezi Şii yönetiminin, Sünni halkı yok sayan politikaları sadece Irak’ı değil tüm Ortadoğu’yu kana ve gözyaşına boğmuştur.
Saddam Hüseyin diktatördü, Bunun hiç savunulacak bir tarafı yok ancak Saddam Hüseyin’i devirmek için türlü yalanlarla Irak’ı işgal eden ABD ve İngiltere öncülüğündeki Koalisyon güçleri son 13 yılda diktatör Saddam Hüseyin’i aratır hale geldi.
Şuan 63 ülke koalisyon güçleri Irak’ta sözüm ona demokrasiyi getirmek için görev yapıyor ama gelen tek şey kaos. Her gün ülkenin her yerinde bombalar patlıyor. Irak halkı yoksulluk ve fakirlik ile mücadele ederken diğer yandan da başta ABD olmak üzere Koalisyon ülkelerinin yağma ve talanları ile boğuşuyor.
Irak'ta ki IRAK Peki ya DEAŞ?!
Peki ya DEAŞ… Bu örgüt neden, nerede, nasıl çıktı?
DEAŞ’ın çıkış yeri El Kaide’dir ve El Kaide ABD’nin desteklediği bir terör örgütüdür. Bu destek 11 Eylül 2001’de ki İkiz kuleler saldırıya uğrayana kadar sürdü.
Peki, DEAŞ neden Irak’ta ortaya çıktı?
ABD’nin El Kaide gibi terör örgütlerini desteklemekten vazgeçmesi ve bunları terör örgütü olarak ilan etmesi ile birlikte Saddam Hüseyin’in devrilmesi sonrası Irak’ta Sünni halka karşı kıyım çalışmaları da başlamış oldu. Irak’ın işgali sonrası Irak yönetiminde Sünni yönetim tamamen lav edilerek yerine Şii yönetimler getirildi. Şii Yönetimlerin neticesinde ise Irak içerisinde Sünni halka karşı kıyımlar başladı. Sünni halk sürekli olarak ya asimle edilmeye ya da yok edilmeye çalışıldı. İşte bu noktada El kaide’den kopan grup Irak’ta Şii zulmüne karşı ortaya çıkmış oldu. IŞİD olarak adlandırılması ise ABD’nin İslam ile terörü yan yana gösterme çabasından başka bir şey değildi. Yeni oluşturulan Şii yönetimce de IŞİD olarak adlandırılmasında bir sıkıntı görülmedi. Zira Şii yönetimince IŞİD Sünni olarak tanımlandı.
Irak'ta ki IRAK İlk etapta Irak’ta Şİİ baskısı ile kurulan DEAŞ, daha sonra ise İslam! adı altında terör örgütü haline gelmiş oldu…
DEAŞ terör örgütü Irak ve Suriye’deki Sünni halka baskı yaptıkça desteklendi ve güçlendi.
Türkiye peki bu TERÖR projelesinin neresinde diye soracak olursak!
Türkiye devlet yönetimi olarak LAİK, Halkın büyük çoğunluğu da SÜNNİ Mezhebine bağlı…
Türkiye’nin DEAŞ’a karşı sürekli ve etkili mücadelesine rağmen ve DEAŞ’ı ilk kurulduğu 2013 yılından itibaren Terör Örgütü olarak ilan etmesine rağmen “Türkiye DEAŞ’ı koruyor ve DEAŞ’a Askeri Mühimmat sağlıyor.” safsatası da boşu boşuna çıkartılmadı.
İran destekli bu planla kendi yarattıkları DEAŞ’la sözde savaşılacak Türkiye’ ye de DEAŞ’ı destekliyor iftirası atılacak, Dünya’da böyle bir algı yaratılacaktı. Sünnilere Terörist yaftası yapıştırılacak üstüne de Türkiye’de Sünni yapısından dolayı TERÖRİST yaftası almış olacak!
DEAŞ=TERÖRİST=SÜNNİ=TÜRKİYE eşitliği üzerine direk çalışan İran Şii yönetimi elbette en büyük desteği kuklası olan Irak Merkezi yönetimine veriyor. Haliyle de Irak Başbakanı Haydar el-Abadi’de Türkiye’nin Başika kampı ile başlayarak Türkiye’yi tehditkar açıklamalar ile bölgeden uzaklaştıracağını sanıyor.
Türkiye’nin bölgenin güvenlik unsuru olduğunu ve bölgede ki sadece Sünni halkların değil diğer Mezheplerin, İnanç ve Irksal farklılıklarına rağmen tampon bölgesi olması sebebiyle, Türkiye ne kadar hızlı bir şekilde bölgeden uzaklaştırılırsa Hem Irak’ın hem de Suriye’nin Şİİleştirme operasyonu o kadar çabuk başarıya ulaşacaktır.
Burada tabii ki en büyük engel Türkiye ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan!
Hatırlayın!!!
18 Nisan 2016’da İslam İşbirliği teşkilatının İstanbul’da ki toplantısında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “Her zaman ifade ettiğim gibi benim dinim Sünnilik de değildir Şiilik de değildir. Benim dinim İslam”dır. ” sözü Şİİ iRAN Yönetimi ile birlikte onun kuklası olan başta Irak olmak üzere, İran’ın güdümünde ki ülkeleri rahatsız ettiği gibi ABD’yi de son derece rahatsız etti. Zira bir bütün haline gelen İslam dünyası hem Yahudi üst aklın yönetimindekilerin hem de İran’ın Şİİ politikalarının boşa çıkması demektir…
12 Ocak 2016’da yazdığım Büyük İran Makalesine bakarsanız eğer, Türkiye’nin o dönemde gergin olan Rusya ilişkileri haricinde o günden bu güne kadar İran’ın politikalarında değişiklik olmadığını Şİİleştirme operasyonlarına hız kesmeden devam ettiği gibi artırdığını da görürüz…
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dün (11.10.2016) tekrar dile getirdiği “Benim Sünnilik diye Şiilik diye bir dinimi yoktur. Benim dinim İslamdır. İslam’ın bütün sahih yorumları benim için hürmete layıktır.” sözleri İran’ı ve Kukla yönetimli Irak’ı yine rahatsız edeceği bir gerçek…
8 Aralık 215’de yazmış olduğum ve Görevimiz MUSUL makalesinde ki konuların ise daha yeni yeni ele alınması da ayrıca dikkat çekici, Zira Türkiye’nin içinde bulunmadığı bir Musul operasyonunda bölgenin de Türkiye’nin de huzur bulmayacağı gibi, içinden çıkılmaz bir hal alacağı da bir gerçek…
Kısaca Irak Merkezi Şİİ yönetiminin Irak halkına IRAK kalması, Cetvelle sınırları çizilen Irak’ın yok olmasının en büyük nedeni olacaktır…