Ekonomik İhtilal mi? Yoksa Ekonomik İşgal mi? BİLEMEDİM!
2017 Yılının ortasından itibaren 2018 yılının ekonomik olarak çok zor geçeceğini sürekli söyledim ve söylemeye de devam edeceğim. Zira geçtiğimiz yıl ABD dolarının 3 TL seviyelerine ineceğini söylediklerinde bunun mümkün olmayacağını söyledim. Ancak o dönemde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a vatandaşın elindeki dövizi satması çağrısı bile yaptırdı Ekonomi Kurmayları!
O dönemi hatırlayın! Duyarlı Vatandaşlar döviz bürolarının önünde kuyruk oldu. Vatandaş döviz satmaya başladı. Ekonomik olarak zaten ayakta zor duran vatandaş yine yeniden devletinin yanında yer aldı. Peki, Cumhurbaşkanımızın yanında sürekli boy gösteren İş İnsanlarından kaç tanesi döviz bozdurdu? Hiç duydunuz mu döviz bozdurduklarını? Yada gördünüz mü?
O büyük İş İnsanlarından kaç tanesi döviz satışı ile gündeme geldi? HİÇ BİRİSİ!!!
Daha sonra ise Sonbahar’da Maliye Bakanlığının Torba yasası gündeme geldi. Maliye Bakanı Naci Ağbal önce S-400 Füzelerinin ödemesini daha sonra ise Askeri harcamalar için kaynak yaratılması gerektiğini söyleyerek %40 MTV zammı olarak adlandırdığımız bir dizi yeni vergi yasa taslağı sundu. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’da halkın tepkisini dikkate alarak zam oranlarının yumuşatılmasını istedi. Bu arada Maliye Bakanı Naci Ağbal’da gelen baskılar üzerine Maliye’nin aslında para toplayamadığını bu yüzden de vergi dilimlerini artırma yolunu seçtikleri itiraf etti.
Maliye Bakanlığı, torba yasanın içerisine Finans sektörünü rahatlatacak! bir miktar enstrümanı da bu torba yasaya ekledi!!! Her ne kadar da medyaya pek yansımasa da bu enstrümanlarla Finans sektörünün biraz daha güçlenmesi hedeflendi. Finans sektörüne verilen bu desteklere rağmen Döviz’in Türk Lirası üzerindeki baskısı devam etti. Ayrıca torba yasada rantiyeci dediğimiz kesimde payını aldı.
Torba yasa’da defalarca söylememize rağmen ise Varlık Şirketleri ile en ufacık bir düzenleme yapılmadığı gibi bu varlık şirketlerinin vatandaşı ekonomik olarak bitirmesine yine sessiz kalındı…
BAĞIMSIZ! Merkez Bankası ise pozisyonunu bozmadı.
Hesapsız olarak yapılan birkaç Kobi desteği (Uzun Vadeli Faizsiz Kredi) ise Kobi patronlarının evlerini ve arabalarını değiştirmelerine yaradı!
Döviz artışı devam etti!
Bu yıl ise Dövizin baskısı daha da enteresan bir hal aldı!
Önce Dünya çapında adları olan Türk Firmaları bankalara çeşitli bahanelerle ödeme planlarını revize etme talebinde bulundu ardından da bunu bir şekilde basına yansıttı. Zira bankalar ve bu firmalar arasındaki görüşmelerin normal şartlarda basına ve piyasaya yansımaması gerekiyordu. Çünkü Banka ile Müşteri arasındaki gizliliğin korunması diye bir yasa vardır. Peki, neden bu yasa çiğnendi?
Bu bile başlı başına Ekonomik İhtilal değil miydi?
Ve geçtiğimiz haftalarda Aydın Doğan tüm medya kuruluşlarını satma kararı aldı ve medya sektöründen bir anda çekildi. Erdoğan Demirören ve Demirören Ailesi, Vakıfbank kredisi ile Doğan Medyanın tamamını satın aldı.
Burada iki soru gündeme geliyor, 1.cisi Aydın Doğan neden seçimlere 1 yıl kala tüm medya kuruluşlarını satma kararı aldı? Önümüzdeki dönem daha da mı kötü olacak diye hesap mı yaptı yada böyle bir bilgiye mi sahip oldu? Yoksa bilmediğimiz başka bir şeyler mi var? Zira Aydın Doğan tam 40 yıldır medya sektörünün içerisindeydi. 2.ci soru ise şimdiye kadar hiç bir karlı yatırıma kredi vermeyen Vakıfbank, Zarar eden Medya sektörüne neden kredi verdi?
Aydın Doğan demişken!
Aydın Doğan’ın, Mecidiyeköy’de ki Trump Tower hisselerini de satmak için bir gurup Alman iş adamı ile bir araya geldiği duyumları ortalarda geziyor.
Apar topar şirket merkezlerini yurt dışına taşıyanlar, Bankalara borçlarımı ödeyemiyorum diyenler, Biranda tüm varlıklarını satanlar…
İnsanın aklına her şey geliyor…
BİTMEDİ!!!!
Bu olaylarla eş zamanlı olarak Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın Ekonomi Kurmaylarını ve özellikle Memet Şimşek’i eleştirmesi sonrası Döviz kurlarında biranda anormal bir artış oluyor. Sanki bir el Memet Şimşek’i yedirmeyiz ona göre mesajı veriyor.
Merkez Bankası ise ben bağımsızım diyerek pozisyonunu bozmuyor!
Ve Suriye vurulmadan bir gün önce, Merkez Bankası “Döviz kuru neden yükseliyor BİLMİYORUZ!” diyor. Vatandaşın bildiğini bilmeyen bir BAĞIMSIZ! Merkez Bankası!
Peki,Suriye vurulması sonrası hafif bir gevşeme gösteren kurlardaki artış negatif yönde seyir eder mi sizce? Bence NAMÜMKÜN!
Hatta Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın “Kalktılar bu ara bize kur savaşı ilan ettiler. Ne ilan ederseniz edin, avucunuzu yalarsınız avucunuzu ama buradan bir şey daha söylüyorum; ey finans sektörünün içerisinde olanlar, bizi kur, şu, bu bunlarla tehdit etmeye kalkmayın, bu ülkede yaşam hakkı bulamazsınız. Bak bu kadar açık söylüyorum çünkü bize kur savaşı, finans sektörüyle böyle bir müdahale, adeta bu memlekete ihanettir. Ona fırsat veremeyiz.” sözlerine rağmen…
Bu arada yurt dışına kaçan FETÖCÜ şirketlerin sahipleri de İFLAS ETTİM! bayrağı açmaya başladı.Mallarımı satın borçlarımı ödeyin diyor…
Kayyum’a devredilen şirketlerde ise durumlar hiç de iç açıcı değil. Her ne kadar da dillendirilmese de….
Lokomotif sektör olan İnşaat sektörü ise yapılan konutlara ödeme ve indirim esneklikleri sağlanmasına rağmen alıcı bulamamaktan şikayetçi.
İşsizlik ise mevsimlik işçilerin sezonunun açılmasına rağmen çok fazla bir düşme eğilimi göstermiyor. İnsanlar iş bulamamaktan şikayet ediyor.
Şu gerçek!
Türkiye BÜYÜYOR, Ancak Ekonomik olarak büyüyen Türkiye’de hızlı bir şekilde gelir dağılımı bozuluyor. Büyüme Silah Sanayi (Askeri) olarak büyürken, İnşaat sektörü yeni alıcılar bulamamaktan şikayet ediyor. Müteahhitler, Bankaların kıskacından kurtulmaya çalışıyor. Vatandaşlar ise Kredi Kartları ile günü kurtarma derdinde! Bankalarda ellerinde şişen hacizli Araç ve Konut stokundan şikayet ediyor.
Acı gerçek ise, Ak Partinin iktidara gelme sebebini Ak Parti kurmayları bile UNUTMUŞ VAZİYETTE!!!
Ekonomik bir ihtilal yapılıyor ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan haricinde kimse kılını dahi kıpırdatmıyor!
17/04/2018 tarihinde MHP Lideri Devlet Bahçelinin gurup toplantısında 26 Ağustos 2018’de Erken Seçim yapalım teklifi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul görmezse ve seçimler vaktinde yapılırsa, 2019 yılında 17 Yıl tek başına iktidar olmuş ancak 2019 yılında ekonomik ihtilal sonucu hüsran yaşayacak bir Ak Partiyi herkes görecek gibime geliyor. Yok eğer erken seçim teklifi kabul görürse Ağustos ayına kadar daha da sıkışan bir tablo ile karşı karşıya kalabiliriz.
Ancak şu da bir gerçek, Erken Seçim sözünün MHP Lideri Devlet Bahçeli tarafından zikredilmiş olması ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Hayır seçimler zamanında yapılacak ısrarı ise artık Ekonomik olarak daha da büyük sıkışmayı beraberinde getirecektir. Zira Kılıç kınından çıktı. Ondan sonra ise üzülerek söylemek gerekirse, İnsanların köprülerden atlayarak intihar ettiği, Yazar kasaların Başbakanlara fırlatıldığı dönemler gibi dönemler başlayabilir…
Ekonomi kurmayları dillendirmese de aslında yaşadığımız Ekonomik İhtilal ama bunu söylemeye cesaret edecek kimse yok!
Son bir hatırlatma!
Atalarımızın güzel bir sözü vardır, “Aç it fırını yıkar” derler…
Ne diyelim; Anlayana Saz, Anlamayana Davul-Zurna az….
Orhan Sarıkaya