Referandum gerçeklerinin ilk bölümünü biraz da olsa Sosyal Medya yalanlarına ve algı operasyonlarına ayırdım ama artık ciddi şeyler konuşma zamanı!!! Zira bir kaç konuyu birbirine eklemeden Türkiye açısından referandum gerçeklerini görebilmemiz mümkün değil…
20.02.2017’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Senatosu Senatörü John McCain’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. Haliyle görüşme de Türkiye, Irak ve Suriye konuşuldu. Pek tabii ki Terör Örgütü PYD ve ABD’nin Terör Örgütü PYD’ye verdiği destekte gündeme geldi. PYD’yi Türkiye’nin terör örgütü olarak addettiği noktada Senatör McCain “Peki PYD’nin durumu ne olacak?” deyince Cumhurbaşkanı Erdoğan “Her terör örgütünün sonu ne olduysa onunda sonu öyle olacak.” sözleri tabiri caizse ABD’li senatöre soğuk duş etkisi yaptı.
Trump’ın Ortadoğu ile ilgili bir çok yönden obama ile çelişeceğini ve mevcut konjonktür gereği Türkiye ile birlikte olmak isteyeceğini yazdım. Trump yönetimi ise hala ABD’de yönetimi alma savaşı veriyor dersem herhalde birçok şeyi de sizlere anlatmış olurum. Zira mevcut sistem içerisinde ki Neocan çetesi hala PYD’yi ortak olarak görüyor ve PYD’yi vazgeçilmez addediyor tıpkı daha önce El-Kaide vs. gibi terör örgütlerini önce müttefik addedip silah, mühimmat ve paraya boğan daha sonra terör örgütü ilan ettiği gibi…
Senatör McCain’in ziyaretinden 1 hafta sonra ise ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) resmi Twitter hesabı PYD’li teröristlerinin birçok pozunu yayınladı ayrıca ABD Bayrakları ile PYD’li teröristler birlikte poz verdi. Kısaca biz buradayız mesajı verilmiş oldu. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz ay ABD’nin terör örgütü PYD’ye zırhlı araçlar verdiği de ortaya çıkmıştı. Trump yönetimi bu araçları kendilerinin vermediğini Obama dönemine ait olduğunu açıklamıştı.
ABD kısaca herkese ve her şeye rağmen Irak ve Suriye’deyiz mesajını verdi…
Şimdi Bunları aklımızda tutarak!
Şubat ayı sonunda Bağdat ve Tahran statüsü hâlâ tartışmalı olan Kerkük petrollerinin İran üzerinden dünyaya pazarlanmasına ilişkin bir mutabakat zaptı imzaladı. Irak Petrol Bakanlığından yapılan açıklamaya göre Boru hattı inşa edilirse, IKBY topraklarından da geçmesi gerekecek. İran’ın boru hattını Kuzey Irak’ta Sincar bölgesinden geçirmek istediği, ülkedeki Şii ağırlıklı Haşdi Şabi milislerinin de bu bölgeye konuşlandığı da belirtiliyor.
Bu gelişmeler olurken Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani İstanbul’da bir araya geldi. Daha sonra da Ankara’da Başbakan Binali Yıldırım bir araya geldi. Barzani’nin görüşmelerinde ise DEAŞ’a karşı yürütülen askeri operasyonlar ve Musul ile Telafer’in durumu, Terör örgütü PKK’nın Irak’taki varlığı, Kerkük petrollerinin İran’a üzerinden yurt dışına satışına ait Bağdat’ın yaptığı girişimler ve Rojava Peşmergelerinin Suriye’de konuşlandırılması gündemdeydi. Barzani’nin, 19 Şubat’ta Almanya’nın Münih kentinde Başbakan Binali Yıldırım ile görüştüğüne de unutmayalım. Ayrıca IKBY Başkanı Barzani’nin Türkiye temasları, Iraklı Kürtlerin yeniden bağımsızlık referandumunu gündeme getirdiği, ABD ve birçok Avrupa ülkesinden destek istediği bir dönemde gerçekleştiğini de bilmemiz gerekiyor.
IKBY Başkanı Barzani, Terör Örgütü PKK’ya Sincar’dan çık ihtarını ve çıkmazlarsa zor kullanacaklarını da bir çok defa ifade etti. Ayrıca Türkiye ile Kuzey Irak yönetimi arasında PKK’nın Sincar’dan ve Mahmur’dan çıkarılmasına ilişkin görüşmeler de sürüyor. Bu gelişmeler sürerken PKK’nın IKBY Peşmergelerine terör saldırısında bulunduğunu da tekrar sizlere hatırlatmakta fayda var.
Türkiye bir yandan da Irak’taki tüm Sünni grupları bir araya getirerek, Musul operasyonundan sonra İran’ın Irak üzerindeki mezhepsel politikalarına karşı, güç birliği yapması içinde çaba gösteriyor.
Tüm bu gelişmelerin yaşandığı süreçte malum birde bayrak krizi yaşadık!
IKBY Bayrağı, PKK Terör Örgütü bayrağı ilan edildi ve Mesut Barzani PKK’ya destek verdiği ifade edildi. Onlarca sansasyonel sözler söylendi ama o kadar lafı edenler ve biranda Referandum sürecine giden Türkiye’yi geren ağızlar;
-IKBY’nin Petrol gelirleri Halkbank’a yatırılırken,
-IKBY ile petrol boru anlaşmaları yapılırken,
-IKBY ile doğalgaz anlaşmaları ve yeni doğalgaz boru hattı anlaşmaları yapılırken,
-IKBY’ye ye Askeri Mühimmat ve Teknik destek verilirken,
-IKBY’ye Askeri eğitim verilirken,
-IKBY’ye İç Güvenlik (Polis) eğitimi verilirken,
-IKBY’ye 1 Milyar $ borç para verilirken,
-IKBY’ye ile Ticaret anlaşmaları yapılırken,
-IKBY’yi Başbakanlar ve Bakanlar ziyaret ederken,
-IKBY Başkanı Barzani’nin ve IKBY Milletvekillerinin 82 Musul, 83 Kerkük olsun derken,
NEREDEYDİNİZ? Bunların hepsi olurken SESİNİZ ÇIKMADI!
Parayı alırken SES YOK!, Petrolü alırken SES YOK!, Anlaşmalar yapılırken SES YOK!, Başbakanlar ve Bakanlar karşılık görüşmeler ve ziyaretler yaparken SES YOK! Ama Dünya devletleri ve Türkiye tarafından tanınan IKBY’nin resmi tören ile karşılanmasına ve IKBY Bayrağına ONLAR PKK’LI! ONLAR TERÖRİST!
Arkadaşlar dünyada yok böyle bir şey!
Ya sadece bir kısmını sıraladığım şeyler yapılırken de tepki gösterecektin ya da şimdi Referandum sürecinde Bayrak Krizi çıkartmayıp SUSACAKSIN!
Algı operasyonuna girmeyeceksin!
Türkiye’ye algı operasyonları çekilirken İran’ın da Cenevre’deki görüşmeleri bozmak ve ateşkesi kesintiye uğratmak için çaba sarf ettiğini, Provokasyonlarını da biliyor ve İran’ın Rafsancani’ni ölümü sonrası ise iyiden iyiye kaynadığını artık hepimiz görüyoruz. Kapalı kutu ve sakin görünen İran’ın rejimini sürdürebilmek için daha ne kadar halk üzerinde baskı kuracak onuda merak ediyoruz. Aslında İran’ın rejim baskısı ile toplu göçlerle Türkiye’ye yeni bir mülteci baskısı kurulur mu bu da kimsenin şimdilik göremediği ama bir o kadar da olabilitesi yüksek bir tehlike…
Tüm bu oluşumlar devam ederken Türkiye ile ABD arasında süren ‘Rakka operasyonu’ görüşmeleri ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford ile CIA direktörü Mike Pompeo’nun Türkiye ziyareti ile yeni bir boyut kazandı.El-Bab’ın DEAŞ’tan temizlenmesinden sonra Türkiye’nin Suriye’ye ilişkin yol haritası ABD’li yetkililere aktarıldı. Ayrıca TSK’nın 3-4 bin personelle operasyona destek vereceği belirtildi.
Rakka, Menbiç derken DEAŞ ve PYD’nin bölgeden süpürülmesi için yoğun çaba sarf eden Türkiye ve sürekli olarak bölge de varlığını devam ettirmek için çabalayan bir ABD var. Rusya’nın atağı ise Rejim güçlerini Menbiç’e yerleştirmesi. Bu ise ABD’nin ardı ardına yaptığı hamlelere karşı yeni bir REST! olarak okunabilir.
TSK, tüm zorluklarla birlikte El-Bab’da ciddi tecrübeler kazandı. Rusya’nın hamlesi sonrası ise öncelik Menbiç değil, Rakka olacak. Türkiye’nin ABD ile birlikte Rakka operasyonunu gerçekleştirmesi halinde ABD, YPG’ye Menbiç’i terk ettirmek ve Fırat’ın doğusuna çekilmesini sağlamak zorunda kalacak.
Türkiye-Rusya ilişkilerini sıkıntıya sokacak tek konu Halep’in kuzeyindeki İdlib’e yapılacak yeni bir operasyon. Bu bölge muhaliflerin kontrolünde. Ancak muhaliflerle birlikte En-Nusra da var.Ruslar ve rejim; El-Nusra’yı mazeret göstererek İdlib’e saldırırlarsa Rusya ile ilişkiler de, ateşkes de sıkıntıya girer. ÖSO, El-Nusra’nın bölgeyi terk etmesi için ciddi bir çalışma içerisinde…
Oyun içerisinde oyunLAR! oynanan bölgede Ahlat Aklı, durmadan sürekli yeni politikalar ve süreçler üreterek Türkiye’yi bir yandan daha güvenli hale getirirken diğer yandan da yeni oluşumlara karşı kayıtsız kalmadığını görüyoruz. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bazı ülkelerin güvenliği için kendi güvenliğimizin ve kendi çıkarlarımızın zarar getirilmesine asla müsaade etmeyiz.” sözü de bu tezimi güçlendiriyor.
Kitlenen görüşmelerle karışımıza çıkan K.K.T.C.’nin geleceğini etkileyecek yeni hamleler yapıla dursun, Suriye ve Irak’ın kendi içinde ki açmazlarını Türkiye için pozitif hale getiren Ahlat Aklı ve REFERANDUM!
Tüm bu gelişmeleri kilitleyen ise mevcut Türkiye Cumhuriyetinin DARBE ANAYASASI!
Üçüncü bölümde ise AB’nin referanduma karşı tavrını, K.K.T.C, Irak, Suriye üçgeninin Referandum ile alakasını, Türkiye’nin uzun vadede Eyalet Sistemi ile karşılaşıp karşılaşmayacağını ve herkesin merak ettiği VARLIK FONU’nu okuyacaksınız…
Orhan SARIKAYA