Doğal Âfetlerin Sebepleri

Süleyman GÜLEK

10-01-2017 16:09

Kur’ân-ı Kerim tabiî hâdiselerin, gezegenlerin ilâh sayıldığını ve onlara tapıldığını anlatır. Tabiî hâdiseler ayrı ayrı ilâhlar kabul edilerek, bir kısmına yer ve rüzgâr, bir kısmına da denizler ilâhı gibi isimler verilmiştir. Putperestler güneşi, ayı, yıldızları ilâh kabul edip onları birta­kım isimlerle anmış, yüceltmiş ve tapmışlardır. Güneşin, Afrika, Avustralya, Malezya, Kuzey ve Güney Ame­rika’da ilâhlaştırıldığı görülmüştür. Aya tapanlara, Mısır, İran, Babil, Hindistan, Yunanistan, Avustralya, Yeni Zelanda, Meksika, Batı Avrupa ve Afrika’da rastlanmaktadır. Eski Arabistan dinlerinde ay, tanrı olarak anılmaktaydı. Yıldızlara tapınma ise Allah’ın yıldızları yaratıp yeryüzünün irâdesini onlara verdiğine, bu âlemin düzenini yıldızların sağladı­ğına inanmaktan doğmuştur.

“Eğer Allah’a ibâdet etmek istiyorsanız, güneşe ve aya (yıldız­lara) secde etmeyin, onları yaratan Allah’a secde edin.” (Fussilet, 41/37) Önceden insanlar, güneşe, aya, yıldızlara, ağaçlara, taşlara, vb. şeylere ayrı ayrı taparlardı. Fakat günümüzde ise hepsine bir­den tapanları görüyoruz. Şöyle diyorlar: “Tabiat ana, doğa gereği” Tabiatperest olan kimseler yaratılmış olan tabiatı, yaratıcı yerine koymaktadırlar. “Kâinat kendiliğinden varolmuştur” demekteler. “Ta­­biatta her şey kendi kendine olmakta; güneş, ay, yıldızlar kendi kendine hareket etmekte; gece, gündüz, yaz, kış ve yağmur, kar, sel­­ler, depremler hep kendiliğinden oluyor” diyorlar. Tâbiî ki, bu düşünce materyalistlerin, ateistlerin, Allah’a gereği gibi inanma­yan­ların düşüncesidir.

Diğer ülkelerde olduğu gibi zaman zaman, yaşadığımız bu ül­kede de doğal âfetler (seller, depremler) olmaktadır. Uz­manlara depremin ne zaman olacağı sorulduğunda onlar: “depre­min önceden, ne zaman olacağını tespit etme imkânımız yoktur. Araştırma sonucu nerelerde deprem olabilir, anlıyoruz. Fakat ne zaman olacağını bilemiyoruz” diyorla. Tabiî ki, herşetyi en iyi Allah bilir, depremin nerede, ne zaman olacağını, her şeyi en iyi bilen O’dur. “Allah bir şeye ‘ol!’ dedimi, o hemen oluverir.”(Nahl, 16/40) Bu âfetler Allah’ın dilemesiyle olmaktadır.. Müslümana düşen görev tedbir almak ve Allah Teâlâ’nın her türlü âfetlerden, kazalardan koruması için ona duâ etmektir. Tabîî âfetler (felâketler, seller, depremler) neden oluyor? Ma­teryalistlere, ateistlere göre kendi kendine oluyor.

Fakat müslüman kişi, dünyada her şeyin Allah’ın takdiri ile olduğunu bilmelidir. Bu âfetlerin, musîbetlerin insanların kendi yaptıkları günahlar, haksızlıklar, ahlâksızlıklar, zulümler, kötülükler yüzünden de olabileceğini Rabbimiz Allah bildiriyor: “İyilikler Al­lah’tan, kötülükler (musibetler) kendi günahlarınızdan olmakta.” (Nisâ, 4/79) “Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez, fakat in­sanlar kendi kendilerine zulmederler.”( Yunus, 10/44) Allah onların sezme, anlama ve kavrama melekelerini ellerin­den aldığı için değil; onlar irâdelerini kötüye kullandıkları için hak yolundan ayrılmışlar, bâtılı tercih etmişler, dolayısıyla kendilerine zulmetmiş olurlar. Bundan dolayı Allah (c.c.) dilediği zaman dün­yada da cezasını verir.

“Onlara kendilerinden evvelkilerin, Nuh, Âd ve Semud ka­vimlerinin, İbrahim kavminin, Medyen halkının (Şuayb peygambe­rin kavminin) ve (Lut kavminin başları üstüne) ters dönen şehirle­rin haberi gelmedi mi? Peygamberleri onlara apaçık mucizeler getirmişti. (İnanmadıkları için helâk oldular) Allah onlara zulmede­cek değildi, fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekteydiler.” (Tevbe, 9/70) Âyette sözü edilen kavimlere peygamberler mucizelerle geldi­ler. Fakat bu kavimler, gelen peygamberleri yalanladılar. Allah Teâlâ da her birini bir felâketle helâk etti. Nuh (a.s.), kendi kav­mine gönderildi. Kavmi onu inkâr edince meşhur Nuh tufanında boğulup helâk oldular. Âd kavmine Hûd Peygamber gönderildi. Onlar şiddetli rüzgâr ile helâk oldu. Semud kavmine Sâlih Pey­gamber gönderildi, onlar da depremle helâk oldular. Hz. İbra­him’in kavmi ise sinekle helâk oldu; Medyen halkına Şuayb Pey­gamber gönderilmişti, onlar ateşle helâk oldular. Şehirleri alt-üst olarak helâk olan kavim ise Lut Peygamberin kavmidir. Bu ka­vim homoseksüellik yüzünden helâk olmuştur. (Bkz. Ankebût, 29/28-31; A’râf, 7/80-84; Kamer, 54/34-39) “Nitekim onlardan her birini günahları sebebiyle cezalandır­dık. Kiminin üzerine taşlar savuran rüzgârlar gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulüm etmiyor, asıl onlar kendilerine yazık ediyorlardı.” (Ankebût, 29/40)

Önceki kavimlerin Allah’a isyan etmeleri, peygamberlerine karşı çıkmaları, yeryüzünde büyüklenmeleri, gururlanmaları, hak­sızlık, ahlâksızlık, zulüm ve haktan ayrılmaları bâtıl ile iç içe olma­ları nedeni ile nasıl helâk olduklarını Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerim’de bildirmektedir. Acaba Allah Teâlâ önceki kavimlerin başlarına gelen olayları, musibetleri, nasıl helâk olduklarını bize niçin, niye bildiriyor, bizimle alâkası ne? Onlar gelmiş geçmiş kavimler ve hâdiseler. İşte bunların sebebini Allah (c.c.) Kur’an’da bizlere bil­dirmektedir: “Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır. (Bu Kur’an) uydurulacak bir söz değildir. Ancak kendinden öncekilerin tasdiki, her şeyin açıklaması, iman eden bir toplum için bir rahmet ve bir hidâyettir.” (Yusuf, 12/111)

De ki: Yeryüzünü dolaşın ve (sizden) önce yaşamış olan (gü­nahkâr)ların sonlarının ne olduğunu görün: Onların çoğu müşrik idi (Allah’tan başka varlıklara veya güçlere ilâhî sıfatlar yakıştır­mışlardı).”(Rum, 30/42) Yani, onlar maddî refaha ve güce taptılar. Böylece bütün mânevî değerleri yitirdiler ve sonuçta kendi kendilerinin helâk olmasına sebep oldular.“Allah katından dönüşü olmayan bir gün (kıyâmet günü) gelmeden önce yönünü dosdoğru dine çevir! O gün insanlar bölük bölük ayrılacaklardır. Kim inkâr ederse, inkârı kendi aleyhine olur. İyi işler yapanlara gelince, onlar da (cennetteki) yerlerini sırf ken­dileri için hazırlarlar. Zira Allah’a inanıp iyi işler yapanlara kendi lütfundan karşılık verecektir. Şüphesiz O, kâfirleri sevmez. Andol­sun ki Biz senden önce kendi kavimlerine nice peygamberler gönderdik de, onlara açık deliller getirdiler. (Onları dinlemeyip) günaha dalanların ise cezalarını hakkıyla vermişizdir. Mü’minlere yardım etmek de Bize hak olmuştur.” (Rûm, 30/43-47)

Helâk olan kavimlerin bazı ortak özellikleri: Allah’a ortak koş­mak, O’nun emrine uymamak, peygambere ve mü’minlere karşı çıkmak, onları hak yolundan vazgeçirmek için baskı ve zulüm yap­mak, haksız yere büyüklenmek, insanları sömürmek, cinsel sapmalar, gayr-i ahlâkî tutum ve davranışlar. Bunlar helâk olan kavimlerin helâk olmasına sebep olan hususlardır. Önceki helâk olan kavimler mutlaka doğal sebeplerle gelen âfetler neticesinde cezalandırılmışlardır (deprem, sel, fırtına vs.). Günümüzde aşırı giden ve eski kavimlerin işlediği suçları işleyen toplumlar da benzer yöntemlerle cezalandırılabilirler.

Âyet ve hadislere baktığımızda doğal âfetlerin sebepleri şu şekilde sı­ralanabilir:

1. Günahlardan Dolayı: Helâk olan kavimlerin, günahları yü­zünden cezalandırıldıklarını yukarıda âyetlerle belirttik. Başa gelen musibetler günahlardan dolayı da olabilir.

2. Bir Uyarı ve İbret: Sadece seller, depremler değil; diğer mu­sibetler ve üzücü olaylar da ibret için olabilir. “Bizim onlardan da­ha önce nice nesilleri helâk etmiş olmamız kendilerini yola ge­tirmedi mi? Halbuki onların yurtlarında gezip dolaşırlar. Bunda elbette ki akıl sahipleri için nice ibretler vardır.”(Enbiyâ, 21/128) “İnsanların biz­zat kendi işledikleri yüzünden, karada ve denizde fesad belirdi, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.” (Rûm, 30/41) Allah (c.c.) insanların yapmış oldukları kötülüklere karşı dün­yada iken bir kısım musibetler vermekte, bu gafletten, kötü gidi­şattan vazgeçmeleri için bir ikaz, uyarı olsun. Olur ki kötü gidişat­tan dönerler. Bu uyarılara aldırmazlarsa asıl cezanın âhirette olaca­ğını âyetten anlıyoruz.

3. İmtihan: Rabbimiz Allah şöyle buyuruyor: “Biz sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fa­kirlik) ile imtihan eder, deneriz. (Ey peygamber!) Sen sabırlı davrananları müjdele”  (Bakara, 2/155) Dünya hayatı bir imtihan yeri olduğundan, çeşitli şekillerde imtihana tâbi tutulmaktayız. Varlık, bolluk, sıhhat gibi çeşitli im­kânlarla imtihan olduğumuz gibi, çeşitli musibetler, üzücü olaylarla da imtihan olmaktayız. “Sabredenlere müjdeler olsun” buyrulmaktadır.

4. Keffâret: Günahı örten, gideren şey demektir. Hadis-i şe­rifte; Ebu Hureyre (r.a.)’dan Rasûlullah (s.a.s.)’in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: “Müslümana fenalık, hastalık, keder, hüzün, eza, herhangi üzücü bir olay, sıkıntı oldumu, hatta vücuduna bir di­ken batsa Allah Teâlâ bu musibetlerden birisi sebebiyle o müs­lümanın suçlarını ve günahlarını örter, giderir. (Günahlarına kef­fâret olur).”(Buhârî) Müslümanların başına gelen musibetlerin günah­lara keffâret olabileceğini bu hadisten anlıyoruz. Yine bir hadis-i şerifte: “Mü’minin hali hayrete değer doğrusu; Zira her bir iş onun için hayırlıdır. Bu, mü’minden başka hiç kimsede yoktur. Kendi­sine varlık isâbet ederse şükreder; bu onun için hayır olur. Darlık isâbet ederse sabreder; bu da onun için hayır olur.”(Müslim, Zühd)

Bir başka hadis-i şerifte Cabir bin Atik (r.a.)’dan şöyle rivâyet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.s.): “Siz hangi şeyi şehitlik sanıyorsu­nuz?” buyurdu. Ashâb: “Allah yolunda ölümü şehitlik sayıyoruz.” dediler. Rasûlullah (s.a.s.): “Allah yolunda ölümden (yani öldürü­lenden) başka yedi şehitlik daha vardır:

1. Tâun (hastalığından)dan ölen şehittir,

2. Suda boğulan şehittir,

3. Zatürre hastalığından ölen şehittir,

4. Karın ağrısından ölen şehittir,

5. Yanarak ölen şehittir,

6. Yıkık altında (depremde) ölen şehittir,

7. Hâmile olarak ölen şehittir” buyurdu.(Ebu Davud, Cenaiz 15)

 

Hadis-i şerifte görüldüğü gibi, depremden dolayı da ölen şe­hittir. Tâbiî ki mü’min olması şartıyla. “Kâfir olarak ölenlerin amelleri boşa gitmiştir.”(Zümer, 39/65) Müşrik, kâfir, hangi hal üzere ölürse ölsün gideceği yer cehen­nemdir. Mü’min, muvahhid, müslüman olmak kaydıyla, insanın ba­şına gelen, o anda çaresi ve tedavisi bulunmayan bir hastalık veya herhangi bir musibetten dolayı ölen kişi şehitlik mertebesine ulaş­mış, Allah yolunda savaşıp şehit olan mü’min muvahhid mücâhi­din ecri gibi bir ecre nâil olmuş olur... Yeter ki, iman noktasında sapasağlam olsun ve amel-i sâlihten yana hassas davransın!... Al­lah yolunda mücadele üzere olup, Allah’ın emirlerine göre dav­ra­narak Allah’ı kendisinden râzı etmiş olan mü’min bir kul, hangi halde ölürse ölsün, şehit sevabına nâil olarak vefat etmiş olur...

 

Ebu Malik el-Eş’ari (r.a.)’nın rivâyetiyle Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Her kim Allah yolunda (savaşa) çıkar da (aldığı bir yarayla) ölürse, o kimse şehittir. Yahut da atı veya devesi onu (yere çarpıp) boynunu kırar veya zehirli bir hayvan onu sokar ya da yatağında ölürse, o kimse şehittir ve onun için cennet vardır.” (Dâvud, -Cihad 14)

 

O mü’min şehittir ve onun için cennet vardır. Çünkü o Allah yolundadır. Bu tabiî âfetler (depremler) neden oluyor? Âyet ve hadislerle bunu izaha çalıştık. “Herhangi bir yerde olan deprem veya başka felâketler sadece şu sebepten oluyor” di­ye­meyiz. Çünkü hangi sebepten dolayı olduğunu sadece Allah Teâlâ bilir. Fakat günahlardan, isyanlardan dolayı da bu felâketle­rin ve üzücü olayların, meydana gelebileceğini unutmamalıyız. Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur: “Şüphesiz insanlar kötü (İslâma aykırı) bir şeyi görüp de men etmedikleri zaman, Allah’ın onlara umumi bir ceza vermesi çabuklaşır (veya yakınlaşır).”(Mâce, Fiten 20) Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Kur’an’da önceki kavimlerin helâkı günahları yüzünden olmuştur.   Başımıza gelen âfetler (seller, depremler) musibetler günah­lardan dolayı da olabilir. Dolayısıyla kendimize dikkat etmeliyiz. Bu âfetlerden veya herhangi musibet ve üzücü olaylardan ibret almalı, İslâm’a uygun olanı yapmalı, İslâm’a aykırı olan şeylerden ise sa­kınmalıyız. Çünkü dünya ve âhirette huzur ve mutluluk İs­lâm’a uygun yaşamakla mümkündür!

 

Süleyman GÜLEK

         

 

 

 

 

 

 

DİĞER YAZILARI Doğruluktan ve adaletten ayrılmamak 01-01-1970 03:00 İbadet ve Güzel Ahlâk 01-01-1970 03:00 Oruç Tutmanın Maddi ve Manevi Faydaları 01-01-1970 03:00 Yılbaşı Kutlamaları 01-01-1970 03:00 Mallar ve Canlar İle İmtihan 01-01-1970 03:00 Cihadin Önemi 01-01-1970 03:00 Birlik ve Beraberlik İçerisinde Olmak 01-01-1970 03:00 Savaş ve ahlak 01-01-1970 03:00 Zalimler İçin Yaşasın Cehennem! 01-01-1970 03:00 Gazze’de Yaşanan İnsani Vahşet 01-01-1970 03:00 Peygamberimizi Sevmek 01-01-1970 03:00 Mutluluk Arayışı 01-01-1970 03:00 Çocuk ve Okul 01-01-1970 03:00 Mutlu Aile 01-01-1970 03:00 Zevk ve Eğlenceye Düşkünlük 01-01-1970 03:00 Ahiret Bilinci 01-01-1970 03:00 Tesettürlü Olmak 01-01-1970 03:00 Çocuğa Allah İnancını ve Sevgisini Aşılamak 01-01-1970 03:00 Çocuk ve Din Eğitimi 01-01-1970 03:00 İbadet Bilinci 01-01-1970 03:00 Hz. İbrahim’in İnanç Mücadelesi 01-01-1970 03:00 Anne ve Babanın Değerini Anlamak 01-01-1970 03:00 İnsanın İki Yönü 01-01-1970 03:00 28 Mayıs Cumhurbaşkanı Seçimi’ne Bakış 01-01-1970 03:00 Bayramlar Huzur ve Mutluluk Günleridir 01-01-1970 03:00 Câhiliye ve Ahlâk 01-01-1970 03:00 Barış ve Huzur 01-01-1970 03:00 İbadet ve Ahlâk 01-01-1970 03:00 Ramazan ayı ve oruç 01-01-1970 03:00 Dünya Hayatı 01-01-1970 03:00 Ölüm Gerçeği 01-01-1970 03:00 Depremlerden ve Üzücü Olaylardan İbret Almak 01-01-1970 03:00 Gün Birlik, Beraberlik ve Yardımlaşma Günüdür 01-01-1970 03:00 Deprem Gerçeği 01-01-1970 03:00 Sade Bir Hayat 01-01-1970 03:00 Kur’an’ın Önemi 01-01-1970 03:00 Gençle İletişim 01-01-1970 03:00 Âdâb-I Muâşeret, Görgü Kuralları 01-01-1970 03:00 Söz Söyleme Adâbı 01-01-1970 03:00 Noel ve Yılbaşı 01-01-1970 03:00 Din ve Ahlâk 01-01-1970 03:00 İffetli Olmak 01-01-1970 03:00 Yaratiliş Gayesini Anlamak 01-01-1970 03:00 Dünya Engelliler Günü 01-01-1970 03:00 Engelli Bireyi ve Aileyi Anlamak 01-01-1970 03:00 Terör saldırısı 01-01-1970 03:00 Yaşlıları Anlamak 01-01-1970 03:00 Çocukları Tanımak ve Anlamak 01-01-1970 03:00 Gençleri Anlamak 01-01-1970 03:00 Hz. Peygamber’in örnek ahlâkı 01-01-1970 03:00 Ahlâk Eğitiminin Önemi 01-01-1970 03:00 Dünya Hayatına Aşırı Düşkünlük 01-01-1970 03:00 Başarıya Ulaşmanın Kuralları 01-01-1970 03:00 Ailede ve Okulda Çocuk Eğitimi 01-01-1970 03:00 Dünyanın Cazibesine Aldanmak 01-01-1970 03:00 Dünya ve ahiret mutluluğu 01-01-1970 03:00 Siyaset ve Ahlâk 01-01-1970 03:00 İyi bir müslüman olmak 01-01-1970 03:00 Çocuk Yetiştirmek 01-01-1970 03:00 Tartışma Usulü 01-01-1970 03:00 Toplumsal Ahlâk 01-01-1970 03:00 İyilik Yapmak 01-01-1970 03:00 eşlerin karşılıklı vazifeleri 01-01-1970 03:00 Çevre Ahlâkı 01-01-1970 03:00 Kurban bayramının önemini anlamak 01-01-1970 03:00 Dünya-âhiret dengesi nasıl olmalı! 01-01-1970 03:00 Gençlik ve ahlâk 01-01-1970 03:00 Kötü Huylardan Korunmanın Yolları 01-01-1970 03:00 Aile Hayatı 01-01-1970 03:00 Kötü ahlâkın zararları 01-01-1970 03:00 Güzel ahlâkın faydaları 01-01-1970 03:00 Engellileri Anlamak 01-01-1970 03:00 İsraf ve Cimrilik 01-01-1970 03:00 Anneler baş tacıdır! 01-01-1970 03:00 İslâm Ahlâkı 01-01-1970 03:00 Takvâ Sahibi Olmak 01-01-1970 03:00 İslâm Ahlâkının İman Ve İbadetle Alakası 01-01-1970 03:00 müslüman ve ahlâk 01-01-1970 03:00 EDEB VE ÂDÂB 01-01-1970 03:00 Güzel ahlâk sahibi bir müslüman nasıl olmalı! 01-01-1970 03:00 İman, ibadet ve ahlak 01-01-1970 03:00 Ticaret ve Ahlak 01-01-1970 03:00 Ahlâkin önemi ve gayesi 01-01-1970 03:00 Güzel Ahlaklı Omalı 01-01-1970 03:00 Allah’a yönelmenin önemi! 01-01-1970 03:00 Aile Ahlakı 01-01-1970 03:00 Ahlâkî Görevler 01-01-1970 03:00 Ahlâkî Sorumluluk 01-01-1970 03:00 Ahlâka Olan İhtiyaç 01-01-1970 03:00 Ahlâkî Yozlaşma 01-01-1970 03:00 İhlâslı ve samimi olmanın önemi 01-01-1970 03:00 İffet ve Hayânın Önemi 01-01-1970 03:00 Güzel Ahlâklı Olmaya Özen Gösterelim! 01-01-1970 03:00 Güzel Ahlaklı Olmak 01-01-1970 03:00 Vefalı Olmak 01-01-1970 03:00 Bayram sevincini yaşamak! 01-01-1970 03:00 Annelerin Değerini Bilmek 01-01-1970 03:00 Ramazan, Kur’an Ve Oruç Bilinci 01-01-1970 03:00 Ramazan, Kur’an Ve Oruç Bilinci 01-01-1970 03:00 Temizlik İmandandır 01-01-1970 03:00 Miraç Ve Namaz 01-01-1970 03:00 Üzüntü Ve Sıkıntılarla İmtihan 01-01-1970 03:00 Tedbir Almak Ve Allah’a Güvenmek 01-01-1970 03:00 Sağlığı Korumanın Önemi 01-01-1970 03:00 Kadın Haklarına Bakış 01-01-1970 03:00 Nezaketli, Saygılı Olmak 01-01-1970 03:00 Kanaatkâr Olmak 01-01-1970 03:00 Hayatı Sade Yaşamak 01-01-1970 03:00 Takvâ Sahibi Olmanın Önemi 01-01-1970 03:00 Yılbaşı kutlamaları neyin nesi? 01-01-1970 03:00 Çocuk Ve Namaz 01-01-1970 03:00 Ailede Mutlu Olmanın Yolları 01-01-1970 03:00 Ailede Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar 01-01-1970 03:00 Çeşitli Hurâfeler Ve Batıl İnançlar 01-01-1970 03:00 Lüks Ve İsraf Sorunu 01-01-1970 03:00 Doğru ve güvenilir olmayı hayatımıza ilke edinelim! 01-01-1970 03:00 Merhamet etmeyene merhamet edilmez! 01-01-1970 03:00 Ahlakımızı güzelleştirelim! 01-01-1970 03:00 Zinanın Zararları 01-01-1970 03:00 Hz. İbrahim denilince, aklımıza gelenler 01-01-1970 03:00 Mutlu Ve Uyumlu Evlilik 01-01-1970 03:00 Dünya hayatına aldanmak! 01-01-1970 03:00 Adaletten ayrılmamak! 01-01-1970 03:00 Güzel Ahlâk Mutlu Olmayı Sağlar 01-01-1970 03:00 Dünya Hayatının Cazibesi 01-01-1970 03:00 Mutluluk Özlemi 01-01-1970 03:00 Dünya Hayatını Anlamak 01-01-1970 03:00 Hz. Peygamber’in çocuklara verdiği değer 01-01-1970 03:00 Gençlere Tavsiyeler 01-01-1970 03:00 Ahde Vefa 01-01-1970 03:00 Son Çare Boşanma 01-01-1970 03:00 Eğitim, Öğretim Ve İlim 01-01-1970 03:00 Tevazu Sahibi Olmak 01-01-1970 03:00 Güzel Geçimli Olmak 01-01-1970 03:00 Hz. Peygamber’in hoşgörüsü ve affediciliği 01-01-1970 03:00 Şefkat Ve Merhamet 01-01-1970 03:00 Eşini Tanımanın Önemi 01-01-1970 03:00 Yaşlılar, gözü yaşlı olmasın! 01-01-1970 03:00 Doğru Ve Güvenilir Olmak 01-01-1970 03:00 Hz. Peygamber (s.a.s.)’İn ahlâkî özellikleri 01-01-1970 03:00 Model şahsiyet, hz. Peygamber (S.A.S.) 01-01-1970 03:00 İhlâslı / Samimi Olmanın Önemi 01-01-1970 03:00 Güzel Davranışlar Huzur Ve Mutluluk Kazandırır 01-01-1970 03:00 Neslin Korunması 01-01-1970 03:00 Ailede Çocuğun Yaşına Göre, Din Eğitimi Verilmesi 01-01-1970 03:00 Genç Neslin Manevi Sorunları 01-01-1970 03:00 Evlilikte Mutsuzluğun Sebepleri 01-01-1970 03:00 Bayramları Fırsat Bilmeli 01-01-1970 03:00 Oruç, Ahlâkımızı Güzelleştirir 01-01-1970 03:00 Müslüman bir genç nasıl olmalı? 01-01-1970 03:00 Gençliğin Önemi 01-01-1970 03:00 Gelin-Kaynana Geçimsizliği Ve Çözüm Önerileri 01-01-1970 03:00 Ailede Çocuğun Ahlâk Eğitimi 01-01-1970 03:00 Aile İle İlgili Sorular Ve Cevapları 01-01-1970 03:00 İslâm’ın Kadına Verdiği Değer 01-01-1970 03:00 Başarılı Olmak 01-01-1970 03:00 Ailede Erkeğin Sorumlulukları 01-01-1970 03:00 İnsan hayatının dört önemli dönemi: Çocukluk-Gençlik-Yetişkinlik-Yaşlılık 01-01-1970 03:00 Âhirete İnanmanın Faydaları 01-01-1970 03:00 Yılbaşı Gerçeği 01-01-1970 03:00 Âhirete Imanın Önemi 01-01-1970 03:00 Üç Kutsal Mekânın Özellikleri 01-01-1970 03:00 Dünya Hayatının Aldatması 01-01-1970 03:00 Dünya Ve Âhiret Dengesini Kurmak 01-01-1970 03:00 Ahlâkî Çöküntü 01-01-1970 03:00 Lüks Ve İsraf İlgisi 01-01-1970 03:00 Mal, Mülk, Servet Tutkusu 01-01-1970 03:00 İnsanların Birbirleriyle İmtihanı 01-01-1970 03:00 Cinsellikle İmtihan 01-01-1970 03:00 Üzüntülerle, Bela Ve Musibetlerle İmtihan 01-01-1970 03:00 Dünya Hayatı Bir İmtihandır 01-01-1970 03:00 Dünya Hayatinda Mal Mülk, Evlât, Makam Ve Mevki Gibi Imkânlarla Övünmek 01-01-1970 03:00 Kurban İbadetinin Önemi 01-01-1970 03:00 Dünya Hayatına Hırsla Kapılmak 01-01-1970 03:00 Dünya Hayati Bir Oyun, Oyalanma Eğlence Ve Övünmedir 01-01-1970 03:00 Hayatı Anlamak Ve Anlamlandırmak 01-01-1970 03:00 Doğal Âfetler 01-01-1970 03:00 Hz. Peygamber (s.a.s.)’İn aile hayatı 01-01-1970 03:00 Eğitim Ve Mutluluk 01-01-1970 03:00 Duâ, Huzur Ve Mutluluk Kaynağıdır 01-01-1970 03:00 Bayram 01-01-1970 03:00 Dünya Hayatı Kısa Ve Geçicidir 01-01-1970 03:00 01-01-1970 03:00 Orucun Önemi Ve Mahiyeti 01-01-1970 03:00 Ergenlik Döneminin Özellikleri 01-01-1970 03:00 Anneler her zaman hatırlanmalıdır! 01-01-1970 03:00 Anne Babaya İyi Davranmak 01-01-1970 03:00 Asr-ı Saadet 01-01-1970 03:00 En güzel örnek hz. Muhammed (s.a.v.) 01-01-1970 03:00 Mutlu Ve Huzurlu Olmak 01-01-1970 03:00 Çocuğa Görgü Kurallarını Öğretmek 01-01-1970 03:00 davet bilinci 01-01-1970 03:00 İman Ve Güzel Davranışların Önemi 01-01-1970 03:00 Ailenin Temel Kuralları 01-01-1970 03:00 Hz. Peygamber’in akla verdiği önem 01-01-1970 03:00 Evliliğe Hazırlık Ve Eş Seçimi 01-01-1970 03:00 Gençlik Çağı Ve Önemi 01-01-1970 03:00 Ergenlik Döneminin Özellikleri 01-01-1970 03:00 Çocuklar zararlı alışkanlıklardan nasıl korunmalı? 01-01-1970 03:00 Evlilikte Geçimsizliğin Nedenleri 01-01-1970 03:00 Ahiret Hayatı 01-01-1970 03:00 Eşler Arasındaki Güzel Geçimin Formülü 01-01-1970 03:00 Çocuklarımıza İbadet Bilinci Kazandırmak 01-01-1970 03:00 Kur'ân Ve Sünnetin Hayatımızdaki Yeri Ve Önemi 01-01-1970 03:00 Yılbaşı kutlamaları neyin nesi? 01-01-1970 03:00 İlmin Ve Eğitimin Önemi 01-01-1970 03:00 Dünya Hayatı Bir İmtihandır 01-01-1970 03:00 Mutlu bir yuva nasıl kurulur, nasıl korunur? 01-01-1970 03:00 İnsan Gerçeği 01-01-1970 03:00 Evliliğin Meyvesi Çocuklar 01-01-1970 03:00 Gerçek mutluluğun yolu: İman Ve Sâlih Amel 01-01-1970 03:00 Evlilikte Aile İçi Sağlıklı İletişim 01-01-1970 03:00 Evliliği Kolaylaştırmak 01-01-1970 03:00 Çocuk Ve Disiplin 01-01-1970 03:00 Cennet Ve Cehennem 01-01-1970 03:00 Ailede Çocuk Eğitimi 01-01-1970 03:00 Çocukta Sorumluluk Duygusunun Geliştirilmesi 01-01-1970 03:00 Çocuğun Beden Ve Ruh Sağliği 01-01-1970 03:00 Çocukla Sağlıklı İletişim 01-01-1970 03:00 Televizyon, Bilgisayar ve İnternet Kıskacında Çocuk 01-01-1970 03:00 Özürlü Çocuklar Ve Mânevî Kazanımları 01-01-1970 03:00 İlim Ve Eğitimin Önemi 01-01-1970 03:00 Günümüzde Kaybolan Değerlerimiz: Komşuluk 01-01-1970 03:00 Hz. İbrahim (a.s)’dan İbretler Ve Öğütler 01-01-1970 03:00 İslâm’da Gençlik Ve Gençliğe Verilen Önem 01-01-1970 03:00 Gençlik Ve Arkadaşlık 01-01-1970 03:00 Dünyevîleşmenin Hazin Sonu 01-01-1970 03:00 Zulme Karşı Çıkmak 01-01-1970 03:00 Körü Körüne Bağlılık 01-01-1970 03:00 Gençlik Sorunları Ve Çözümleri 01-01-1970 03:00 Akıllı Olmak! 01-01-1970 03:00 Kadın Hakları 01-01-1970 03:00 Gençle Sağlıklı İletişim 01-01-1970 03:00 Mutlu Olmanın Yolları 01-01-1970 03:00 Dünya Hayatının Gerçeği 01-01-1970 03:00 Çağın Hastalığı: Dünyevileşmek 01-01-1970 03:00 Adaletli Olmak Ve Zulümden Kaçinmak 01-01-1970 03:00