DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Süleyman GÜLEK
Süleyman GÜLEK
Giriş Tarihi : 22-03-2018 10:29

Aile İle İlgili Sorular Ve Cevapları

Soru: Evlenecek kişi nelere dikkat etmeli?

Cevap: Evlilik de insanın mutlu olmasında önemli bir amildir. Peki, insan nasıl ve ne şekilde eş bulmalı ki hedeflediği saadeti elde edebilsin? Bunu da Hz Peygamber (s.a.v.) beyan ediyor; "Kadınla dört şey için nikâh yapılır: 'Güzelliği, malı, asaleti ve dînî için. Siz dindar olanını seçin,  mutlu olursunuz. '" (Buhârî, Nikâh  16) Hadîsi şerifte kadın ifadesi geçse de tavsiye erkek için de geçerlidir. Yani evlenecek kimse kadın ise evleneceği erkekte öncelikle dindarlık, güzel ahlâklı olmak gibi vasıfları aramalıdır. Evleencek gençler,  evlilik hayatında mutlu ve huzurlu olmak istiyorlarsa, evlilik ve güzel geçimle ilgili bilimsel ve dinî kaynaklar incelenmeli, gereken inanç, ibadet ve güzel ahlâkla ilgili bilgiler edinmeli ve  ona uygun davarnış sergilenmelidir. 

Soru: Evlilik öncesi arkadaşlık yapmanın (flört) hükmü nedir? 

Cevap: Birbirleri ile evlenmeleri câiz olan, aralarında evlenme engeli bulunmayan bir kadınla bir erkeğin arkadaşlık yapmaları bizim geleneğimizde olmadığı gibi, dînimizde de câiz değildir. Ergenlik çağına gelmiş erkeklerle kızların arkadaşlık etmeleri câiz olmaz. Erkekler erkeklerle kızlar da kızlarla arkadaşlık ederler. Bir erkeğin kız ve kadın arkadaşı, bir kadının da erkek arkadaşı ancak hayat arkadaşı (eşi) olur. Gençler, İslâm’a uygun bir evlilik yapmalı,  İslâm dinî evlilik dışı ilişkileri (flörtü) yasaklamış,  zinâya götürecek söz ve davranışlardan uzak durulması istenmiştir. (İsrâ, 17/32)

Soru: Nişanlı iken nelere dikkat etmeli?

Cevap: Nişanlanma sadece tarafların evlenme niyetini açıklayan bir evlenme vaadinden ibarettir. Bu itibarla, nikâh yapılmadıkça nişanlanmakla kadın ve erkek birbirine helal olmaz. Nişanlılık dönemi kişilerin birbirlerini tanıyacakları dönemdir. Bu dönemde kız ile erkek dinen birbirlerine yabancı oldukları için kapalı bir mekânda yalnız başlarına kalamaz, el ele tutuşamaz, birbirlerine sarılamazlar. Nikâh kıyılıncaya kadar birbirine yabancıdır. Aralarında mahremlik devam eder. Evlenecek kişiler, konuşmak ve birbirlerini daha yakından tanımak amacıyla herkeze açık mekânlarda oturmaları,  makul ve meşrû karşılanabilir. Nişanlıların, telefon, internet vb. iletişim araçlarıyla görüşmeleri, edep sınırları dâhilinde, aşırıya kaçmadan ve fitneye sebebiyet vermeden olursa caizdir. Nişanlı olmakla taraflar birbirine karşı evli gibi davranamaz. Nişanlılıktan sonra da önceden olduğu gibi aralarında iki yabancı insanın görüşmesinde bulunan bütün sınırlar mevcuttur. Bu bakımdan mahremiyet sınırlarına dikkat etmeleri gerektiğini bilmelidirler. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v) “Sizden kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, yanında mahremi olmayan bir kadınla baş başa kalmasın. Çünkü bunu yaparsa üçüncüleri şeytan olur.” (Buhârî, Nikah 111-112)  buyurmuştur. Sözlü veya nişanlı olanlar, yalnız başlarına kalmaları doğru değildir. Ancak yanlarında üçüncü bir kişi bulunması veya herkese açık bir yerde olmak şartıyla karşılıklı konuşmaları mümkün ve caizdir.

Soru: Sözlü ve nişanlıyken nikâh kıydırmanın mahzurları var mıdır?

Cevap: Evlenmeye uzun bir zaman varken kıyılan böyle bir nikâhın mahzurları da olabilmektedir. Nikâh kıydırıp serbest hareket eden gençler, maalesef bağlayıcı bir durum olmayınca ayrılabilmektedirler ki, bu hiçbir şekilde tasvip edilemez. Nikâhtan kastımız, evlenmektir.

Soru: Mehir hakkında bilgi verir misiniz?

Cevap: Mehir: Evlenme sırasında erkeğin kadına ödediği veya ödeme yükümlülüğü altına girdiği para veya mal demektir ve kadının hakkıdır.  Yüce Allah şöyle buyurur"Kadınlara mehirlerini cömertçe verin. Eğer ondan gönül hoşluğu ile size bir şey bağışlarsa onu âfiyetle yeyin." (Nisâ 4/4) Nikâhtan sonra, mehrin tamamı peşin ödenebileceği gibi, bir kısmı peşin ve bir kısmı daha sonraki bir tarihte ödenebilir. Peşin ödenen mehire “mehr-i muaccel,” Ödenmesi ileri bir tarihe bırakılan mehre de “mehr-i müeccel,” adı verilir. Bir zaman belirtilmemişse vefat veya boşanma halinde ödenmesi gerekir.  

Soru: İki kişi kendi aralarında nikâh kıyabilir mi?      

Cevp: Dini nikâhın iki şartı vardır. Birisi, evlenecek kadınla erkeğin kendilerinin veya vekillerinin hazır olması, "icap/kabul" olarak bilinen evlendiklerini ifade etmeleridir. Diğeri de, nikâh kıyılırken iki şahidin hazır bulunup kadınla erkeğin sözlerini duymalarıdır. Peygamberimiz, "Şahitler bulunmadıkça nikâh olmaz" (Buhârî, Şehâdât  8) sözüyle bu şartı belirliyor. Şahitler olmadan, "Allah biliyor, görüyor, Allah şahit" demekle nikâh olmaz, evlilik gerçekleşmez, kadınla erkek birbirlerine helâl olmazlar.

Soru: Evlenmenin kaderle ilgili yönü nedir? Eşlerin birbirlerini seçmesi kader midir? ‘Evlenirken elin kolun bağlanır, hiç istemediğin biriyle evlenirsin, hiç boşuna israr etme, kaderinde kim yazılıysa onunla evlenirsin’ gibi sözler doğru mudur?

Cevap: Hayır tam doğru değildir. Şöyle ki: her şey kaderle ilgilidir. (Kader, Allah'ın olmuş ve olacak her şeyi bilmesidir... Bu açıdan insanların iradesini ilgilendiren konularda insan iradesine bırakılmıştır.) Fakat bu, kaderin yazılmasında eşlerin birbirlerini seçmesinin veya seçmemesinin etkisi vardır. Bu, ihtiyari (kulun seçimine bağlı) bir kaderdir. Öyle olduğu içindir ki, Rasûlullah (s.a.v.) bu konuda şöyle der: “Kadınların hayırlılarıyla evlenmeye bakın.” (İbn Mâce, Nikâh 48) “Kadın (genellikle) dört şey için nikâhlanır: Malı, soyu sopu, güzelliği ve dindarlığı; sen dindar olanını seç ki huzur bulasın.” (Buhârî, Nikâh 15) Görüldüğü gibi evlilik konusunda kulların, irade ve fiillerine dikkat etmeleri istenmiştir. Dolayısıyla  kişi, bu konuda da meşru ölçülere dikkat ederek kendisine uygun olan en hayırlı kararı verip ona göre davranmalı ve nihaî takdiri Allah’a havale etmelidir.

Soru: Kadın mı üstün, erkek mi?

Cevap: Kadın ile erkek iki ayrı cinstir. Elma ile armut mukayese edilmediği gibi, bunların da birbirine üstünlüğü söz konusu olmaz. Kadınla erkek mukayese edilerek, Kadın doğum yapıyor, erkek yapmıyor, böyle eşitlik olmaz denemez. Allah Teâlâ, kadını, erkeği ayrı işler için yaratmıştır. Fiziki yapısı birbirine benzemez. Birbirine benzemeyen iki şey, birbiri ile kıyaslanamaz. Bir erkek kalkıp da, “Madem kadın-erkek eşitliği var, niye kadınlar da bizim gibi yer altında, kömür ve maden ocaklarında çalışmıyor?” dememeli. Çünkü kadının bünyesi buna müsait değildir. Bazı ülkelerde, kadın böyle zor işlerde çalıştırılıyorsa da, bu bir hak değil, zulümdür. Herkese, bünyesine uygun iş verilmelidir!

Kadın ve erkek elbette ki fiziksel anlamda birbirlerinden farklı yapılara sahiptirler. Ancak kadının fiziksel olarak, erkeğe oranla daha güçsüz olması, onun toplum içerisinde erkekten daha az değer görmesi için bir sebep değildir. Dolayısıyla, kadın erkek eşitliği mi; yoksa adalet, uyum ve birbirini tamamlamak mı? Allah katında her iki cins arasında değer ve hak açısından eşitlik vardır. Ancak kadın ve erkek yaratılış özelliklerine göre, birbirlerinin tamamlayıcısı olarak ayrı ayrı görevlendirilmiştir. Kur’ân-ı Kerim, kadın ile erkek arasında bir ayrım yapmamaktadır. Kadın ve erkek, her ikisi de Allah'ın emir ve yasaklarına muhatap olmada eşit tutulmaktadır. Hz. Peygamber, bütün insanların insan olmaları itibariyle bir tarağın dişleri gibi eşit gördüğünü, kimseyi üstün görmediğini şöyle ifade etmiştir: “Ey insanlar! Şuna dikkat ediniz ki, sizin Rabbiniz birdir; babanız birdir. Arabın arap olmayana, Arap olmayanın araba; beyazın siyaha, siyahın beyaza Allah korkusu dışında hiç bir üstünlüğü yoktur.” (Ahmed, Müsned, V, 411) Hz. Peygamber (s.a.v.), bütün insanların insan olmaları itibariyle bir tarağın dişleri gibi eşit olduklarını vurgulamıştır. Kadın ile erkeği bir bütünün iki yarısı şeklinde tanımlamıştır. (Tirmizi, Tahret 82) Bunun için, İslâm’a göre üstünlük, ancak takva ile yani Allah’a karşı sorumluluk bilinciyledir. (Hucurat 49/13)

Şu halde, İslâmiyet kadına fazla değer vermiyor demek, din karşıtlığından başka şey değildir. Kur’ân-ı Kerim’de erkek ve kadın, herkesin yaptığı ibadet ve tüm hayırlı işlerin, Allah katında değerlendirildiği, boşa gitmeyeceği haber verilmekte ve şöyle buyrulmaktadır: "... Erkek olsun, kadın olsun ki hepiniz birbirinizdensiniz içinizden hiçbir çalışanın çalışmasını boşa çıkarmayacağım..." (Âl-i İmrân, 3/195) Kur’ân-ı Kerîm’de gerek yaratılış gerekse hak ve sorumluluklar yönünden erkeklerle eşit konumda olan bir kadın portresi çizilmektedir. Kadın Allah’ın kulu olması bakımından erkekle eşit seviyededir; dinî hak ve sorumlulukları da aynı düzeydedir. (Âl-i İmrân, 3/195;Tevbe, 9/71) 

Demek ki, yaratılışta, Allah'a kul olmakta, ibadette, duâda, suç ve cezada, yani kullukta, hürmet ve saygınlıkta, kısaca insan oluşta kadınla erkek arasında fark yoktur. Yüce Allah şöyle buyurur: Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.” (Hucurat, 49/13)

Âyet-i Kerime’de ifade edildiği üzere Allah katında  en üstün varlık olarak erkek veya kadın zikredilmemiş, her iki gruptan da takva bakımından Allah’a karşı gelmekten sakınma, emir ve yasaklarına itina ile uyma anlamında üstünlük zikredilmiştir. Gayet net bir şekilde Allah katında kadın-erkek ayrımı olmadığını anlıyoruz. Sonuç itibari ile Kur’ân’a göre bir insanın kadın mı erkek mi olduğu değil, iyi bir Müslüman olup olmadığı önemlidir.

Soru: Ailenin başkanı erkek mi, kadın mı?

Cevap:Erkekler kadınlar üzerinde yöneticidirler” (Nisâ, 4/34) Tabiî ki, ailenin başkanı olmak; gurur kibir ve sert davranmaya sebep değildir. Sorumluluğun erkekte olduğunu göstermektedir. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle beyan ediyor:“Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlığınızdan (elinizin altındakinden) sorumlusunuz. (Buhârî, Cum’a 11) Dolayısıyla aile reisi olarak erkek, gereken sorumluluğu yerine getirmelidir. Ailesini huzur ve mutluluk içerisinde idare etmeyi bilmeli ve onlara çok iyi davranmalı ve buna çok dikkat etmelidir. Kadın da, evin huzur ve mutluluğu için gerekeni yapmalıdır.

Soru: İslâm dinine göre kürtajın (çocuk aldırmanın) hükmü nedir?

Cevap: Dindeki hükmü bakımından kürtaj, ananın veya bir başkasının maddî veya mânevî müdahalesi ile cenînin rahimde veya dışarı çıkarılarak öldürülmesidir. Nitekim İslâm hukukçularının çoğunluğu hangi safhada olursa olsun çocuk düşürmeyi câiz görmezler. Mezheplerde hâkim görüş de budur. Meselâ Gazâlî, ilk dönemden itibaren çocuk düşürmenin câiz olmadığını ve cinayet olduğunu söyler. Ruh üflendikten sonra çocuk düşürmenin veya aldırmanın haram olduğunda ve bu davranışın cinayet telakki edileceğine İslâm âlimleri görüş birliğindedir. Ancak annenin hayatını kurtarma gibi tıbbî ve kesin bir zaruret ortaya çıkmışsa o zaman anne karnındaki ceninin tıbbî bir müdahale ile alınması câiz görülür. (TDV İslam Ansiklopedisi, c. 8, s. 364)  Fakat bu konuda anne-babanın karar vermesinden ziyade uzmanlığına güvenilen tıp doktorlarının kararının esas alınması doğru olur.

Soru: Küçük yaşta vefat eden çocuklar âhirette anne ve babasına şefaat edecek mi?

Cevap: Şefaat etmeleri ümit edilir. Hz Peygamber şöyle buyurur:  “Sizden (henüz ergenlik çağına gelmemiş) üç çocuğunu âhirete gönderen her kadın için, bu çocuklar cehenneme karşı mutlaka siper olur.” buyurdu. İçlerinden bir kadın: “Bu durum iki çocuk gönderenler için de geçerli midir?” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.): “Evet, iki çocuk gönderen için de durum aynıdır.” cevabını verdi. (Buhârî, İlim 36) Düşük doğan çocuklarınıza isim veriniz. Ki, Allah bununla terazinizin sevap kefesini ağırlaştırsın. Aksi halde o Kıyâmet Gününde gelerek şöyle der: “Yâ Rabbi! Bunlar bana isim vermeyerek, benden elde edecekleri sevabı kaçırdılar.” (Câmiü’s-Sağîr, c. 3, Hds. 1075) "Bülûğa ermeden ölen çocuklar, cennette çok canlıdırlar, hareketli balık gibidirler. Onlardan birisi ebeveynini karşılar, elbisesinden tutar, Allah kendisiyle birlikte ebeveynini de cennete koyuncaya kadar bırakmaz.” (Câmiü’s-Sağîr, c. 3, Hds. 2364)

Dolayısıyla, kız olsun erkek olsun, bulûğ çağına ermemiş çocuğu ölen anne ve babalar, sabredip ecrini Allah’tan beklemek şartıyla müjdelenmişlerdir. Yavrusunun ölümüne sabretme ve Allah’ın hükmüne isyan etmeyip rızâ gösterme şartı, bu hadislerin ifadelerinden değilse bile delâletlerinden anlaşılmaktadır. Buhârî, Sahih’indeki bu konuyla ilgili başlıkta ölüme rızâ gösterme şartını açıkça belirtmiştir. (Buharî, Cenâiz 6) Nitekim Allah Teâlâ da, Sabredenlere mükâfatları hesapsız ödenecektir” (Zümer, 39/10) buyurmuştur.

Soru: İçkinin, uyuşturucu maddelerin,  kumarın, zinânın,  hırszlığın, faizin ve intihar etmenin dinî hükmü nedir?

Cevap: Yüce dinimiz. Aklı, malı, canı, nesli ve dinî korumayı esas almış, bu değerlere zarar verilmesini de şiddetle yasaklamıştır. Bu sebeple İslâm Dinî, insanlara yararlı ve temiz olan şeyleri helâl, zararlı olanları (içki, uyuşturucu maddeleri, kumarı, hırsızlığı, faizi ve intihar etmeyi,  zinâyı da haram kılmıştır), yasaklamıştır. (Mâide, 5/90-91;Mâide, 5/4-5; A’raf, 7/157)

Soru: Tüp bebek caiz midir?

Cevap: Cinsel ilişki olmaksızın kadının rahmine meninin girmesini sağlamak, eğer kocanın menisinin hanımına verilmesi şeklinde olursa bu uygulama caiz olur. Eğer kadına yabancı ve aralarında evlilik bulunmayan bir erkeğin menisi konulursa bu kesin haramdır. Zira bu zinâ anlamında bir iştir. Bu yöntem caiz değildir.

Soru: Doğum kontrolü caiz mi?

Cevap: Terim anlamıyla doğum kontrolü, eşlerin istedikleri sayıda ve istedikleri zaman çocuk sahibi olabilmeleri için gebeliği önleyici birtakım önlem ve yöntemlere başvurmaları demektir. Gebeliği önlemek demek, çeşitli sebeplerle çocuk istemeyen eşlerin tedbir alması demektir. Sahabe-i Kiramın bir kısmı ile müctehid ve âlimlerin çoğunluğu bunu caiz görmüştür. Evlenmenin gayelerinden birisinin ve hatta başta gelenin soyu devam ettirmek olduğu unutulmamalı ve devamlı kısırlığa yol açan önlemlerden sakınılmalıdır.  

Soru: Tesettür farz mıdır?

Cevap: Bütün âlimler başörtüsünün/tesettürün farz olduğu konusunda hemfikirdir. Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbelî, yani dört mezhebe göre de başörtüsü/tesettür farzdır. (Bkz. Vehbe Zuhaylî, İslam Fıkhı Ansiklobedisi, c. 1, s. 454-466)

Soru: Tesetürde dikat edilecek konular nelerdir?

Cevap: Tesettür; vücut hatlarının belli olmaması ve câzibeyi gidermek içindir. Zaten tesettür câzibeli, çekici olmamaktır. Güzelliğini dışarı yansıtmak değil, gizlemektir, örtünme budur, tesettür budur, fakat günümüzde bazı kadınlar ve genç kızlar, başlarını örtüyor ancak, vücut hatları belli olmakta. . Bazıları da makyaj yapıyor, parfüm kullanıyor bu sayede de câzibeli olmayı artırıyor­lar. Bu şekilde sadece baş örtmekle tesettür olmaz. Tesettür, sadece başı kapatmaktan ibaret değildir. Tesettür alanında yaşanan yozlaşmaya, tesetür defileleri de katkı sağlıyor. Tesettür tarz değil farzdır. Yani, kadın dişiliği ile değil, kişiliği ile ortamlarda olmalıdır.  Örtünmek, Allah rızâsı içinse o zaman câzibeli giyinmek, süs­lenmek için değil; güzelliği, cazibeyi dışarıya yansıtmayacak şekilde giyinmelidir.

Soru: Süslenmek  poya  ve  ruj kulanmak caiz midir?

Cevap: Resûlullah (s.a.v.): “Kadınlar koku (parfüm) sürünmeden evle­rinden dışarı çıksınlar” (Ebû Dâvud, Salât 53) buyurmaktadır. Kadınların süslenmek için kullandığı boya, krem, pudra, ruj ve parfüm vb. süs maddelerini yalnız evin içinde kocası için kullan­ması câizdir. Fakat dışarıya çıktıkları vakit erkeklerin dikkatini çek­mek için, kadınların kullandıkları süsler haramdır. (Yusuf el-Kardavî, İslâm’da Helâl ve Haramlar, s. 164)

Soru: Erkkelere altın yüzk takmak caiz mi?

Cevap: Hz. Peygamber bir hadisinde; İpek ve altın ümmetimin erkeklerine haram, kadınlarına helal edilmiştir” buyurmuştur. (Tirmizî, Libas 1 ) Hadisi şerifte de açıkça belli olduğu gibi, erkeklere ipek ve altın yüzük haramdır, yasaktır.

Soru: Dinî açıdan nerelerde çalışmak uygun olmaz?

Cevap: Hz Peygamber şöyle buyurur: Allah bir şeyi haram kılınca, onun bedelini de haram kılar." (Ebû Dâvud, Büyû 38, 63, 64) Kazancın meşru olabilmesi için uygun yerlerde çalışılmalıdır. İçki fabrikasında, meyhanede, kumarhanede, faizli muamele yapılan yerde, bankada fuhuş yapılan yerde, insanların aldatıldığı yerde, haram mal üreten, satan yerlerde, müstehcen ve din düşmanlığı yapılan yayın organında, din düşmanlığı yapılan yerde birde ibadete izin verilmeyen yerde çalışılmaz. İnsana nasıl yaşadın, nelerle meşguldün? Sorusu sorulacak. Nereden kazandın? Denilecek. Yüce Allah: “Kötülükte yardımlaşmayın’’diyor. ( Maida, 5/2)  Ayrıca kötülüğe destek olunmaz ve olunmamalıdır.

Soru:  Birden Fazla kadınla evlenmek caiz midir?

Cevap: Kur’ân­­-ı Kerimde şöyle buyruluyor: “Kadınlarla iki, üç, dörde kadar evlenebilirsiniz; şayet aralarında adaletsizlik yapmaktan korkarsanız bir tane almalısınız.”( Nisa, 4/3) Âyet dörde kadar evlenmeye izn vermektedir. Ancak bu izin mutlak değildir; adalet şartına bağlanmıştır. Adalete riayet edemiyecekler için birden fazla kadınla evlenmek ciaz değildir. (Hayreddin Karaman,  Aile ilmihali, Timaş Yay., İst. 2011, s. 264) İslâm'da dördü aşmamak şartı ile birden çok kadınla evlenmek, bir emir değil ihtiyaç duyulması halinde bir izin ve ruhsattır. Erkeğin güçlü, istekli, kadının zayıf ve isteksiz veya kısır olması, bir savaş sebebiyle erkeklerin azalıp kadınların çoğalarak hamiye mahtaç olmaları erkeğin birden fazla kadınla evlenmesine bir zorunluluk olabilir. (Günümüz Meselelerine Fetvalar,TDV Yay., Ank. 1998, s. 82-83) Âyet-i Kerime’de Allah Teâlâ eşlerin birden fazla olması halinde kadınların her hususta haklarının gözetilmesini emrederken bu konuda kendisine güvenemeyen ve adaletsizlik yapmaktan korkanlar için tek eşin en uygun olacağını söylemiştir.

Soru: Kocanın karısını dövme hakkı var mıdır?

Cevap: Kocanın karısını dövme hakkı yoktur.

Soru: Evlilik dışı cinsel ilişkinin hükmü nedir?      

Cevap: Evlilik dışı cinsel ilişki zinâdır ve zinâ haramdır. “ Sakın zinaya yaklaşmayın; doğrusu bu çirkindir. Kötü bir yoldur.” (İsrâ, 17/32) âyeti zinâyı haram kılan delillerden biridir. (Hayreddin Karaman, Helaller ve Haramlar, s. 102) Zinânın fert, aile ve toplum için zararları çoktur ve bu açıdan İslâm zinâyı haram kılmıştır.

Soru: kadın ev işlerini yapmak zorunda mıdır?

Cevap:  Fakihlerin büyük çoğunluğuna göre bu hususta hukukî bir görev bulunmasa da genellikle Hz. Peygamber’in evin dışındaki işleri damadı Ali’nin, evin içindeki işleri kızı Fâtıma’nın uhdesine vermesi örneğinden,  ayrıca örf ve âdetin bu yönde olmasından hareketle bunun ahlâkî-dinî bir vazife olduğu belirtilmiştir. (TDV İslâm Ansiklopedi, c. 33, s. 303 )Erkeğin evin rızkını temin için dı­şarıda çalışıp çabalaması ve bunun sonucunda yorulması karşısında, kadının da evin işlerini görmesi gerekmektedir. Genellikle ailede işler taksim edildiği için evin işleri kadına aittir. Herkes yaratılışı gereği hangi işe meyilliyse ona o görev verilmiştir. Erkek gücü, kuvveti ve dayanıklılığıyla ekmeğini taştan çıkarırken; kadın da inceliği, zarifliği ve becerikliliğiyle ev işlerinin üstesinden gelmektedir. Dolayısıyla bir kadının yapacağı şeyler, eşi evine geldiğinde ihtiyaç duyduğu şeyleri hazır hale getirmesidir. Bu ihtiyaçların karşılanması, aile içinde mutlulu­ğun kökleşmesine, saygı ve sevginin artmasına sebep olur.

Soru: Anne çocuğuna bakmak mecburiyetinde midir?

Cevap: Doğan çocuğun bakım hakkı annesinindir. Nafakası ise babasına aittir. Eğer baba sütanne tutacak durumda değilse veya sütanne bulamazsa veya bulunduğu halde o bebek annesinden başkasının sütünü emmezse anne bebeğine süt emzirmeye mecburdur. Anne ve baba, dünyaya gelmesine sebep oldukları çocuklarına bakmak zorundadır.

Soru: Dinimizde, boşanmak konusu hakkında bilgi verir misiniz?

Cevap: Talâk (boşanmak): Sözlükte “serbest kalmak/serbest bırakmak, bağından kurtulmak/bağını çözmek” anlamındaki talâk kelimesi fıkıh terimi olarak belli lafızlarla nikâh akdinin bozulmasını ifade eder. Kur’ân ve Sünnet’te talâkın meşruiyeti açıkça ifade edilmekle birlikte  (Bakara 2/228-232, 236-237, 24) evlilik bağının önemli bir sebep bulunmadıkça keyfî şekilde sona erdirilmesi tasvip edilmemiştir. Erkeklere eşleriyle iyi geçinmelerini ve onların kusurlarını değil olumlu yönlerini görmeye çalışmalarını öğütleyen âyet ve hadisler yanında, (Nisâ 4/19; Müslim, Rađâ 63) “Helâl şeyler içerisinde Allah’a en sevimsiz geleni boşamadır” (Ebû Dâvûd, Ŧalâķ 3) ve, “Evlen, fakat boşanma, Allah zevk için evlenip boşanan erkek ve kadınları sevmez” (Heysemî, Mecmau’z-zevâid, IV, 335) gibi hadislerde boşamanın dinen hoş karşılanmadığı açıkça belirtilmiştir.

Soru: Dinimizde fal bakmanın  ve baktırmanın sakıncası var mıdır?

Cevap: Gaybden haber verme. Gelecekte olacak şeyler hakkında bilgi sahibi olmak için başvurulan çeşitli yolların en bârizlerinden biri fal­dır. Falcılık önceki devirlerde fal oklarıyla yapılmaktaydı, günümüzde ise iskambil, bakla, yıldız, kahve, kitap açma, suya bakma vs. gibi vasıtalarla yapılmaktadır. Falcılık, gaybdan haber verme id­diasında olduğundan bâtıldır. Falcılar, birtakım şeylerle geleceği gördüklerini, bilinemeyen hususları bildiklerini savunmaktadırlar. Rabbimiz Allah Kur’ân-ı Kerimde falcılığı yasaklamıştır. (Bkz. Mâide, 5/90) Ayrıca Peygamberimiz (s.a.v.) hadis-i şerifinde şöyle beyan etmektedir: “Gayb habercisine (kâhin, falcı) gidip onun dediğini doğrulayan kişi, Muhammed’e gönderileni (Kur’an’ı) inkâr etmiş olur.” (Tirmizî, Taharet 102) Gayb­dan haber verme iddiasının ne kadar büyük bir tehlikeye gö­tür­düğü âyet ve hadislerden anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bir müslüman bu tür câiz olmayan işlerden uzak durmalıdır.

Süleyman Gülek

NELER SÖYLENDİ?
@
Süleyman GÜLEK

Süleyman GÜLEK

DİĞER YAZILARI Doğruluktan ve adaletten ayrılmamak İbadet ve Güzel Ahlâk Oruç Tutmanın Maddi ve Manevi Faydaları Yılbaşı Kutlamaları Mallar ve Canlar İle İmtihan Cihadin Önemi Birlik ve Beraberlik İçerisinde Olmak Savaş ve ahlak Zalimler İçin Yaşasın Cehennem! Gazze’de Yaşanan İnsani Vahşet Peygamberimizi Sevmek Mutluluk Arayışı Çocuk ve Okul Mutlu Aile Zevk ve Eğlenceye Düşkünlük Ahiret Bilinci Tesettürlü Olmak Çocuğa Allah İnancını ve Sevgisini Aşılamak Çocuk ve Din Eğitimi İbadet Bilinci Hz. İbrahim’in İnanç Mücadelesi Anne ve Babanın Değerini Anlamak İnsanın İki Yönü 28 Mayıs Cumhurbaşkanı Seçimi’ne Bakış Bayramlar Huzur ve Mutluluk Günleridir Câhiliye ve Ahlâk Barış ve Huzur İbadet ve Ahlâk Ramazan ayı ve oruç Dünya Hayatı Ölüm Gerçeği Depremlerden ve Üzücü Olaylardan İbret Almak Gün Birlik, Beraberlik ve Yardımlaşma Günüdür Deprem Gerçeği Sade Bir Hayat Kur’an’ın Önemi Gençle İletişim Âdâb-I Muâşeret, Görgü Kuralları Söz Söyleme Adâbı Noel ve Yılbaşı Din ve Ahlâk İffetli Olmak Yaratiliş Gayesini Anlamak Dünya Engelliler Günü Engelli Bireyi ve Aileyi Anlamak Terör saldırısı Yaşlıları Anlamak Çocukları Tanımak ve Anlamak Gençleri Anlamak Hz. Peygamber’in örnek ahlâkı Ahlâk Eğitiminin Önemi Dünya Hayatına Aşırı Düşkünlük Başarıya Ulaşmanın Kuralları Ailede ve Okulda Çocuk Eğitimi Dünyanın Cazibesine Aldanmak Dünya ve ahiret mutluluğu Siyaset ve Ahlâk İyi bir müslüman olmak Çocuk Yetiştirmek Tartışma Usulü Toplumsal Ahlâk İyilik Yapmak eşlerin karşılıklı vazifeleri Çevre Ahlâkı Kurban bayramının önemini anlamak Dünya-âhiret dengesi nasıl olmalı! Gençlik ve ahlâk Kötü Huylardan Korunmanın Yolları Aile Hayatı Kötü ahlâkın zararları Güzel ahlâkın faydaları Engellileri Anlamak İsraf ve Cimrilik Anneler baş tacıdır! İslâm Ahlâkı Takvâ Sahibi Olmak İslâm Ahlâkının İman Ve İbadetle Alakası müslüman ve ahlâk EDEB VE ÂDÂB Güzel ahlâk sahibi bir müslüman nasıl olmalı! İman, ibadet ve ahlak Ticaret ve Ahlak Ahlâkin önemi ve gayesi Güzel Ahlaklı Omalı Allah’a yönelmenin önemi! Aile Ahlakı Ahlâkî Görevler Ahlâkî Sorumluluk Ahlâka Olan İhtiyaç Ahlâkî Yozlaşma İhlâslı ve samimi olmanın önemi İffet ve Hayânın Önemi Güzel Ahlâklı Olmaya Özen Gösterelim! Güzel Ahlaklı Olmak Vefalı Olmak Bayram sevincini yaşamak! Annelerin Değerini Bilmek Ramazan, Kur’an Ve Oruç Bilinci Ramazan, Kur’an Ve Oruç Bilinci Temizlik İmandandır Miraç Ve Namaz Üzüntü Ve Sıkıntılarla İmtihan Tedbir Almak Ve Allah’a Güvenmek Sağlığı Korumanın Önemi Kadın Haklarına Bakış Nezaketli, Saygılı Olmak Kanaatkâr Olmak Hayatı Sade Yaşamak Takvâ Sahibi Olmanın Önemi Yılbaşı kutlamaları neyin nesi? Çocuk Ve Namaz Ailede Mutlu Olmanın Yolları Ailede Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Çeşitli Hurâfeler Ve Batıl İnançlar Lüks Ve İsraf Sorunu Doğru ve güvenilir olmayı hayatımıza ilke edinelim! Merhamet etmeyene merhamet edilmez! Ahlakımızı güzelleştirelim! Zinanın Zararları Hz. İbrahim denilince, aklımıza gelenler Mutlu Ve Uyumlu Evlilik Dünya hayatına aldanmak! Adaletten ayrılmamak! Güzel Ahlâk Mutlu Olmayı Sağlar Dünya Hayatının Cazibesi Mutluluk Özlemi Dünya Hayatını Anlamak Hz. Peygamber’in çocuklara verdiği değer Gençlere Tavsiyeler Ahde Vefa Son Çare Boşanma Eğitim, Öğretim Ve İlim Tevazu Sahibi Olmak Güzel Geçimli Olmak Hz. Peygamber’in hoşgörüsü ve affediciliği Şefkat Ve Merhamet Eşini Tanımanın Önemi Yaşlılar, gözü yaşlı olmasın! Doğru Ve Güvenilir Olmak Hz. Peygamber (s.a.s.)’İn ahlâkî özellikleri Model şahsiyet, hz. Peygamber (S.A.S.) İhlâslı / Samimi Olmanın Önemi Güzel Davranışlar Huzur Ve Mutluluk Kazandırır Neslin Korunması Ailede Çocuğun Yaşına Göre, Din Eğitimi Verilmesi Genç Neslin Manevi Sorunları Evlilikte Mutsuzluğun Sebepleri Bayramları Fırsat Bilmeli Oruç, Ahlâkımızı Güzelleştirir Müslüman bir genç nasıl olmalı? Gençliğin Önemi Gelin-Kaynana Geçimsizliği Ve Çözüm Önerileri Ailede Çocuğun Ahlâk Eğitimi İslâm’ın Kadına Verdiği Değer Başarılı Olmak Ailede Erkeğin Sorumlulukları İnsan hayatının dört önemli dönemi: Çocukluk-Gençlik-Yetişkinlik-Yaşlılık Âhirete İnanmanın Faydaları Yılbaşı Gerçeği Âhirete Imanın Önemi Üç Kutsal Mekânın Özellikleri Dünya Hayatının Aldatması Dünya Ve Âhiret Dengesini Kurmak Ahlâkî Çöküntü Lüks Ve İsraf İlgisi Mal, Mülk, Servet Tutkusu İnsanların Birbirleriyle İmtihanı Cinsellikle İmtihan Üzüntülerle, Bela Ve Musibetlerle İmtihan Dünya Hayatı Bir İmtihandır Dünya Hayatinda Mal Mülk, Evlât, Makam Ve Mevki Gibi Imkânlarla Övünmek Kurban İbadetinin Önemi Dünya Hayatına Hırsla Kapılmak Dünya Hayati Bir Oyun, Oyalanma Eğlence Ve Övünmedir Hayatı Anlamak Ve Anlamlandırmak Doğal Âfetler Hz. Peygamber (s.a.s.)’İn aile hayatı Eğitim Ve Mutluluk Duâ, Huzur Ve Mutluluk Kaynağıdır Bayram Dünya Hayatı Kısa Ve Geçicidir Orucun Önemi Ve Mahiyeti Ergenlik Döneminin Özellikleri Anneler her zaman hatırlanmalıdır! Anne Babaya İyi Davranmak Asr-ı Saadet En güzel örnek hz. Muhammed (s.a.v.) Mutlu Ve Huzurlu Olmak Çocuğa Görgü Kurallarını Öğretmek davet bilinci İman Ve Güzel Davranışların Önemi Ailenin Temel Kuralları Hz. Peygamber’in akla verdiği önem Evliliğe Hazırlık Ve Eş Seçimi Gençlik Çağı Ve Önemi Ergenlik Döneminin Özellikleri Çocuklar zararlı alışkanlıklardan nasıl korunmalı? Evlilikte Geçimsizliğin Nedenleri Ahiret Hayatı Eşler Arasındaki Güzel Geçimin Formülü Doğal Âfetlerin Sebepleri Çocuklarımıza İbadet Bilinci Kazandırmak Kur'ân Ve Sünnetin Hayatımızdaki Yeri Ve Önemi Yılbaşı kutlamaları neyin nesi? İlmin Ve Eğitimin Önemi Dünya Hayatı Bir İmtihandır Mutlu bir yuva nasıl kurulur, nasıl korunur? İnsan Gerçeği Evliliğin Meyvesi Çocuklar Gerçek mutluluğun yolu: İman Ve Sâlih Amel Evlilikte Aile İçi Sağlıklı İletişim Evliliği Kolaylaştırmak Çocuk Ve Disiplin Cennet Ve Cehennem Ailede Çocuk Eğitimi Çocukta Sorumluluk Duygusunun Geliştirilmesi Çocuğun Beden Ve Ruh Sağliği Çocukla Sağlıklı İletişim Televizyon, Bilgisayar ve İnternet Kıskacında Çocuk Özürlü Çocuklar Ve Mânevî Kazanımları İlim Ve Eğitimin Önemi Günümüzde Kaybolan Değerlerimiz: Komşuluk Hz. İbrahim (a.s)’dan İbretler Ve Öğütler İslâm’da Gençlik Ve Gençliğe Verilen Önem Gençlik Ve Arkadaşlık Dünyevîleşmenin Hazin Sonu Zulme Karşı Çıkmak Körü Körüne Bağlılık Gençlik Sorunları Ve Çözümleri Akıllı Olmak! Kadın Hakları Gençle Sağlıklı İletişim Mutlu Olmanın Yolları Dünya Hayatının Gerçeği Çağın Hastalığı: Dünyevileşmek Adaletli Olmak Ve Zulümden Kaçinmak
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA