DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Süleyman GÜLEK
Süleyman GÜLEK
Giriş Tarihi : 19-01-2018 08:55

İnsan hayatının dört önemli dönemi: Çocukluk-Gençlik-Yetişkinlik-Yaşlılık

1- Doğum Öncesi Dönem

Canlılar âleminin en mükemmel yaratığı olan insan, belirli bir cinsiyetle doğar, ya  “erkek” veya “dişi”  olur.  Erkekten gelen  “sperm”  ile dişide oluşan “ovum”  birleşir, yeni canlının ilk hücresi meydana gelir ve böylece yeni bir canlının yaratılışı da başlamış olur. Bu olay, gebe kalmadır. İnsanda doğum öncesi yaşam, 38-40 hafta veya 9 ay 10 gün devam eder. Bu sürece “Prenatal Dönem” denmiştir.  Üç bölümde incelenmektedir:

1- Ovum Evresi: (Zigot) Döllenme anından ikinci haftanın sonuna kadar.

2- Embriyo Evresi (Embriyon): Üçüncü haftadan sekizinci haftanın sonuna kadar.

3- Fetus Evresi: Üçüncü aydan doğuma kadar olan dönem.

2- Anne karnında Çocuğun Oluşumu

Anne karnında çocuğun oluşumu konusunda, Kur’ân-ı kerimde şöyle buyruluyor: “And olsun Biz insanı çamurdan (süzülüp çıkarılmış bir özden) yarattık. Sonra onu emin ve sağlam bir karargâhta (rahimde) nutfe haline getirdik. Sonra nutfeyi alakaya, alakayı (embriyoyu) bir çiğnemlik ete, bir çiğnemlik eti kemiklere çevirdik. Kemiklere et giydirdik, sonra onu bambaşka bir yaratık (insan) olarak teşekkül ettirdik. Yapıp yara­tanların en güzeli olan Allah (c.c.) pek yücedir.” (Mü'minun, 23/12-14)

Çoğu doktorlar Alak sûresinde bahsedilen çocuğun ana karnındaki ilk evresinin ifadesi olan “alaka”nın pıhtılaşmış kan mânâsına geldiğini söyleyenlere karşı çıkmışlar ve alaka’nın karışık nutfenin rahim çeperle­rine asıldığı ve orada takılı yapışıp kaldığı safha olduğunda görüş birliğine var­mışlardır. Zaten "alak" kelimesinin arapça'daki anlamı, "bir yere asılıp tutunan şey" demektir. Hatta kelime asıl olarak deriye yapışarak oradan kan emen sülükler için kullanılır. İnsanın nasıl yaratıldığını, ne gibi merhalelerden geçerek var olduğunu insanı yaratan

Rabbimiz bizlere Kur’ân-ı Kerim’inde bildirmektedir: “İnsan neden yaratıldığına bir baksın. (O) atılan bir sudan (meniden) yaratıldı. (Erkeğin) beli ile, (kadının göğüsleri) kaburga kemikleri arasından çıkan (bir sudan)” (Târık, 86/6-7)

“İnsanı nutfeden (meninin milyonlarca parçasından biri olan spermden) yarattı.” (Nahl, 16/4) “Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde, yaratmadan ya­ratmaya (aşamadan aşamaya) geçirerek yaratmaktadır. İşte bu, Rabbiniz olan Allah’tır.” (Zümer, 39/6) Kimi mü­fessirler bu ayeti tefsir ederken üç karanlık; karın, rahim ve eş ka­ranlığıdır diyorlar. Bu mânâ aslında doğrudur. Çünkü karın ci­darı karanlıktır, bundan sonra rahim cidarı, ondan sonra da cenini sa­ran eş zarının karanlığı gelir. Böyle olmakla beraber ayet, karın içinde, ceninin yaratıldığı yerde üç karanlıktan bahsetmektedir. Bu­rası da rahim demektir. Demek ki üç karanlık bizzat rahim içindedir. Cenini saran zar­ların üç tane olduğu görülür.

Bunlar dıştan içe doğru para­met­rium, miometrium, endometrium denilen ışık, ısı ve su geçirmez zarlarla sarılı bulunan üç doku ile yapılmıştır. Kur’ân-ı Kerim ışık geçirmez bu perdelere zulmet diyor ve insanın üç zulmet (karanlık) içinde yaratıldığını söylüyor. “Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O’dur.” (Âl-i İmrân, 3/6) “O (Rab) ki seni yarattı. Seni düzen­ledi, sana ölçülü bir biçim verdi.” (İnfitâr, 82/7)“Allah, sizi analarınızın karnından, siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.” (İnfitâr, 82/7) Ayetlerde açıkça görüldüğü gibi,  Rabbimiz Allah, insanları en güzel bir biçimde yarattığını bildirmektedir. Yakın bir zamana kadar insanlar, bebeğin cinsiyetinin anne hücreleri tarafından belirlendiğini sanıyorlardı. Ya da en azından, anne ve babadan gelen hücrelerin birlikte cinsiyet belirledikleri zannediliyordu. Ancak Kur’ân’da bu konuda farklı bir bilgi verilmiş ve erkeklik ve dişiliğin, "rahime dökülen meniden" yaratıldığı bildirilmiştir: “Rahme dökülen meniden  erkek ve dişi iki çift, O yarattı…” (Necm, 53/45-46) Kur’ân'da verilen bu bilginin doğruluğu, genetik ve mikrobiyoloji bilimlerinin gelişmesiyle birlikte bilimsel olarak da ispatlandı. Cinsiyetin tümüyle erkekten gelen sperm hücreleri tarafından belirlendiği, kadının ise bu işte hiçbir rolünün olmadığı anlaşıldı.

Toplumlarda, doğan çocuğunun cinsiyeti kız olduğunda, hanımını kınayanlar, “senin yüzünden çocuğun cinsiyeti  kız oldu veya erkek oldu”  diyenler olabiliyor. Bu durumda, bu konuda kınanacak biri varsa,  o da kadın değil erkektir. Fakat cinsiyeti belirleme yetkisinin Allah’a ait olduğunu âyet-i keri­mede Yüce Allah (c.c.) bildirmektedir: “Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Dile­diğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut onlara hem erkek hem de kız çocuklar olmak üzere çift (ikiz) verir. Dilediğini de kısır bırakır. O her şeyi bilendir. O (her şeye) gücü yetendir.” (Şûrâ, 42/49-50)

 Cinsiyeti belirleme yetkisinin Allah’a ait olduğunu âyet-i keri­mede Yüce Allah (c.c.) bildirmektedir. Takdir Yüce Allah’ındır. Ya kız, ya erkek, ya da ikiz, üçüz verir, ya da kısır yapıp hiç çocuk vermez. Bu, Rabbimiz Allah’ın dilemesi, takdiri ile olmaktadır. An­cak kişi Allah’a duâ eder, yalvarır Allah Teâlâ da duâsını kabul ederse, o zaman kız çocuk istiyorsa kız, erkek çocuk istiyorsa erkek çocuk verir. Çünkü “Allah her şeye gücü yetendir.”

Çocukları olmayan ailenin gereken tıbbî çarelere başvurduğu ve Allah’a çok duâ ettiği halde yine de çocukları olmuyorsa “(Allah) dilediğini kısır yapar.” Bu da Allah’ın takdiridir, imtihan gereğidir. Eşler gereğini yaptıktan sonra çocukları olmadıysa sabretmeli, dünya hayatı imtihandan ibarettir. “And olsun ki sizi, biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden azalma (fakirlik) ile imtihan eder, deneriz. (Ey Peygamber!) Sen sabırlı olanları müjdele!” (Bakara, 2/155) Görüldüğü gibi birtakım nimetlerden yoksun bırakılarak da imtihana tabi tutulduğumuzu Rabbimiz bize bildiriyor.

3- Doğum Sonrası Dönem

Çocuğun doğum sonrası dönemdeki gelişimi;  bebeklik/süt çocukluğu, ilk çocukluk,  son çocukluk ve ergenlik evrelerine ayrılır.

a) Bebeklik/Süt Çocukluğu Dönemi (0-2 Yaş)

0-2 yaş döneminde çocuğun annesiyle olan ilişkleri çok önemlidir. Annenin veya babanın çocuğun ihtiyaçlarını gidermesi, ağladığı zaman hemen onunla ilgilenmeye başlaması ve gülümsediği zaman onunla beraber gülümsemesi sağlıklı bir iletişimin temelini oluşturur. İhtiyaçları özenle karşılanan ve ilgi gören çocukların güven duyguları diğer çocuklara göre  daha çabuk gelişir. Büyüdüklerinde her şeyden çekinen bir kişilikten öte kendine güven duyan, kendi başına iş yapma becerisi olan bir kişilik yapısı kazanır.

b) İlk Çocukluk Dönemi  (2-6 Yaş)

2-6 yaş arasındaki okul öncesi dönemine, oyun dönemi adı verilir.  Oyun çocuğu kendi yaşıtlarıyla oynamayı sever.  Paylaşmayı bilir ve öğrenmeye karşı isteklidir. Sürekli soru sorar, hayal gücü gelişmiştir. Gerçekle hayali ayırt edemez.  Masallara, çizgi romanlara inanır. Bu döneminde çocuklar, inatçı ve isteklerinde ısrarcı olurlar. Cinsiyetinin farkına varırlar. Kızlar annelerini, erkekler ise babalarını örnek alır ve taklit eder. Kelime dağarcığı gelişmiştir. İfade ve anlatım yeteneği artmıştır. Bu dönemde, çocuğun ruhsal gelişimi de, duygu ve davranışlarını kontrol edebilmesini sağlar. Bu gelişim dönrminde olgunlaşmaya bağlı olarak yürümeyi ve yemeklerini yemeyi başarması; kendi başına giyinme, elini yüzünü yıkama, uyuma gibi ihtiyaçlarını kendi başına gidermesi, tuvaletini tutmayı tamamen kontrol altına alması, kendini anlatabilecek ve ifade edebilecek şekilde konuşmayı öğrenmesi gerekir. Bu dönemdeki çocuklarınıza yavaş yavaş sorumluluklar yükleyebilirsiniz. Örneğin, oyuncaklarını toplaması, annesine sofrayı kurarken yardım etmesi, erkek çocuğun babasıyla beraber eve ait bir işi birlikte yapmaya çalışması sağlanabilir. Bu şekilde çocukların kendilerine olan güvenleri artar.

c) Son Çocukluk Dönemi (Kızlarda 6-11, Erkeklerde 6-13 Yaş)

Kızlarda 6-11, erkeklerde 6-13 yaşları arası döneme son çocukluk veya ilkokul çocukluğu dönemi denmektedir. Bu dönem, çocuğun aile yuvasından çıkıp dış dünyaya açıldığı, toplumsal çevreye iyice karıştığı çağdır. Bu dönem çocuğu, oyun çocuğu gibi canlı ve hareketlidir; Bu dönemde çocuğa seviyesine uygun, gerekli eğitim ve dinî bilgiler verilmelidir.

d) Ergenlik Dönemi (Kızlarda 11-12, Erkeklerde 13-15 Yaş)

Bu dönemdeki bedensel gelişim,  bir anlamda duygusal, sosyal ve zihinsel olgunlukların temelini oluşturmaktadır. Bir başka deyişle ergenlik, biyolojik değişmeyle başlar ve bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişmeyle son bulur.

1- Ergenlik Dönemi (Kızlarda 11-12, Erkeklerde 13-15 Yaş)

Gençlik çağının başı ergenliktir. Ergenlik dönemi, insan hayatının en fırtınalı, en bunalımlı dönemidir. genliktir. Bu dönemin başlangıcı kızlar için 11, erkekler için 13 civarıdır ve 21 yaşına kadar sürer. Ergenlik dönemi, biyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan büyük gelişimin olduğu çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemidir.

Gençlik çağını birkaç evreye, ya da alt döneme ayırabiliriz. Hızlı büyüme ve cinsel uyanışın olduğu 11-15 yaşlar arası ergenlik ya da ilk gençlik olarak bilinir. Olumsuz davranış ve tepkilerin yoğun olduğu evredir. 15-17 yaşlar arası, çekingenliğin ve kendine güvensizliğin belirgin olduğu delikanlılık evresidir. 17-21 yaşlar arası kendine güven ve gösterişin ağır bastığı delikanlılık evresi, 21 yaş ile 25 yaş arası da uzamış gençlik çağı olarak değerlendirilir. Ortaokul yıllarına denk düşen ilk gençlik ya da yeni yetmelik yıllarında, cinsel uyanışla birlikte yeni ruhsal özellikler ve davranışlar kendini gösterir. Dengeli ve uyumlu ilkokul çocuğu gider, yerine oldukça tedirgin, güç beğenen ve çabuk tepki gösteren bir genç gelir.

2- Gençlik Çağının Önemi

Gençlik çağı oldukça fırtınalı bir dönemdir. Ancak kimi gençte bu dönem sıkıntılı geçer, kimisi de daha az çalkantı ile atlatır. Günümüzde gençlik, birçok sorunla karşı karşıyadır; hayalcilik, özenti, kimlik bunalımı ve kendini tanımama. Bencillik, idealsizlik, cinsellikle ilgili aşırılıklar ve marka düşkünlüğü. Ayrıca manevî değerlerin azalması, ahlâkî çöküntü, uyuşturucular, fanatizm ve kötü alışkanlıkların kazanılması, zararlı yayınlar. Aile ile geçimsizlik, okul hayatı ve şiddet. Karamsarlık, can sıkıntısı, güvensizlik, işsizlik ve gelecek kaygısı. Başkaları ile sağlıklı iletişim kuramamak, meslek ve eş seçimi. Televizyon, bilgisayar, internet  ve instagram,  twitter, facebook bağımlılığı gibi durumlar, günümüz gençliğinin temel sorunları olarak görülmektedir. Günümüz gençliğinin en önemli sorunu,  yaratılış gayesinden habersiz olmalarıdır. Gençlik, bir nevi belirsizlik, arayış ve şekillenme dönemidir. Gençler arasında yaygın olarak kullanılan, “hızlı yaşa genç öl, cesedin yakışıklı olsun”, “atın ölümü arpadan olsun”, “gençliğini yaşayacaksın!” gibi sözler, kural tanımazlıklarını meşrulaştırmaya yönelik olumsuz beyanlardır.

Gençlik; aşk,  para, eğlence ve top peşinde koşmakta ve bunlarla kendini ispatlama çabasına girmektedir. Zira insana verilen ömür, geri dönüşümü olmayan bir fırsattır. Yaratılış gayesinden uzak sorumsuzca bir hayat yaşayan gençler, kötü ve zararlı alışkanlıklar edinmektedirler. Böylece hem kendilerine, hem de başkalarına zarar vermektedirler. Ergenlik çağındaki bir gence ailesinin yapabileceği en büyük yardım; onu anlamak, sorunları konusunda yanında olduğunu hissettirebilmek ve ona güzel örnek olmaktır.  Ancak, ne var ki bu dönemde anne-baba ile genç arasında birtakım problemler çıkmaktadır. Problemlerin çözümü ise, ebeveyn ile ergen arasında etkili ve sağlıklı iletişim kurulmasından geçmektedir. Karşılaşabileceğimiz olumsuzluklarla baş edebilme imkânını ve her şeye rağmen hayatta kalabilme, mutlu ve huzrlu olma gücünü bize yalnızca Allah ve âhiret inancı verebilir. Bu inancın gereklerini gençlik döneminde yerine getirebilmenin ayrı bir önemi vardır.

Çünkü düzenli çalışma, anne-babaya, büyüklere ve çevreye saygı, hoşgörü sabır ve yardımlaşma, Allah. Peygamber ve insan sevgisi, kurallara uyma, doğruluk, inanç, ibadet ve güzel ahlâk sahibi olma bilinci, güzel erdemler bu dönemde kazanılır. Gençlik, çalışıp kazanma, evlenip âile kurma, insanlara yararlı olma ve Allah’a ibâdet etme bakımından hayatın en verimli çağıdır. Hz. Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyurur: “Allah, gençliğini Allah’a itaat yolunda geçiren genci sever.” Çünkü müslüman genç, Allah ve rasülüne itaat eder, iman, ibadet ve güzel ahlâk sahibi olursa  dünya ve âhirette mutlu ve huzurlu olur.

Yetişkinlik

Ergenliğin ardından birey, yetişkinlik dönemine girer, yetişkin birey, büyümüş bir kişi sayılır. Ergenlik döneminde yolunu bulmaya çalışan birey, yetişkinlik döneminde daha başka durumdadır. Kim olduğunu, ne istediğini, becerilerini, sorumluluklarını biliyordur. Yaşam tek düze ve durağan değildir.  Yeni hâdiseler, güçlükler karşısında üstesinden gelebilir. Birçok toplumda, yetişkinlik öğrenim yaşını bitirmiş, tam zamanlı bir işe girmiş ve evlenmiş olmakla tanımlanmıştır. Fakat bir yetişkin olarak, çeşitli toplumlarda çok farklı bir konudur. Genç veya orta yetişkin kişinin, fiziksel ve psikolojik bakımdan olgunlaşmış olduğu varsayılmaktadır. Genç yetişkenlik,  bireyin ergenlik döneminin sonunda  başlayarak, orta yaşa kadar  geçirdiği zamanı kapsar. 20 ile  40 yaş arasındaki yıllardır.  Hayatın  iki önemli kararı, iş ve  eş secimi, genelde  bu evrede  hayata gecirilir.  Orta yetişkinlik,  40 yaşlar ile  60-65 yaşlar arasındaki yaşam dönemidir.

Tabiî ki, yaradılış gayesi açısından bakıldığında, insan meçhul bir varlık değildir; o mesul (sorumlu) bir varlıktır. (Tekâsür, 102/8)  Çünkü insanlar dünyaya tesadüf eseri gelmiş değildir. İnsanlar, dünyaya bir amaç ve gaye için, Allah’a kulluk yapmak için gelmiştir. (Zâriyât, 51/56)  Dünyaya gelişimizin gayesi, Allah'ı tanımak ve ona ibadet etmektir. Allah Teâlâ’ya kulluk/ibadet yapmak için yaratılan insan, bu temel görevini yerine getirirse dünyada da âhirette de huzur ve mutluluğa kavuşur. Yüce Allah şöyle buyurur: “Kim Allah'a ve Rasûlü'ne itaat ederse ve Allah'tan korkup emirlerine uygun yaşarsa (doğru inanç içinde, ibadet ve güzel davranışlarda bulunursa) ‘kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır.”(Nur, 24/52) Müslüman olan kişi, ergenlik  döneminden  itibaren İslâm’ın prensiplerine göre  haytını yaşarsa dünya ve âhirette mutlu ve huzrlu bir yaşantı içersinde olur.

 

Yaşlılık      

Genel kural yaşlılığın 65 yaşında başladığı  şeklindedir. Toplumlara göre  değişik yaş sınırları verilebilir, ancak   65 yaş sınırının Türkiye  için de  gecerli olduğu  kabul edilebilir. Yaşlılık, yetişkinliğin bir uzantısı olarak yaşam süresinin ileriki döneminde fiziksel ve ruhsal değişimlerin görüldüğü bir evre olarak tanımlanmaktadır. Genel anlamda bu şekilde tanımlanan yaşlılık; fizyolojik değişimler, psikososyal faktörler ve kronoloji gibi farklı kıstasların tanımlamada göz önünde bulundurulduğu bir dönem olarak kabul edilmektedir.

İnsan hayatı mevsimler gibi gelip geçiyor. İnsan hayatı, genel olarak çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerini kapsar. Yaşlanma insanlar için kaçınılmaz bir durumdur.  Yüce Allah bu gerçeği şöyle bildirmektedir: “Onlara dünya hayatının örneğini ver: Dünya yaşayışı gökten indirdiğimiz suya benzer, onunla yeryüzündeki bitkiler birbirine  karıştı, böylece rüzgârların savurduğu çalı-çırpı oluverdi, Allah, her şeyin üzerinde güç yetirendir.” (Kehf, 18/45)

Dünyanın yaratılışı ve süslü kılınması, daha sonra tekrar harap olması… İlkbahar, tabiatın canlanması, dirilmesi, sanki insanın çocukluk ve gençlik devresi gibidir. Yazın gelişi, ağaçların ve diğer bitkilerin yapraklanıp çiçeklendikten sonra meyve verişi, sanki insanın olgunluk devresidir. Sonbaharın gelişi, ağaçların yapraklarının solup düşmesi, bitkilerin sararması ve esen rüzgârların onların her birini bir tarafa savurması, sanki insanların gözü görmez, eli tutmaz, ayağı yürümez  devri olan ihtiyarlık çağıdır. Hastalıklar, rahatsızlıklar o doktordan bu doktora, o hastaneden bu hastaneye, o diyardan bu diyara gidip gelmeler... Kışın gelmesi, yağmurlar, fırtınalar, boralar, kar ve tipi. Ağaçlar tamamen yapraklarını dökmüş, çıplak kalmış sanki kurumuşlar.  Diğer bitkiler çürümüş, kökleri yer altına çekilmiş, yeni bir ilkbaharı, yeniden dirilme zamanını beklemek üzere saklanmışlar. Bu durum sanki insanın ölüm hali ve sonrası olan kabir  hayatını andırır. Yeniden bir başka âlemde dirilmek için toprak altına çekilmek ve beklemek. Rabbimiz Allah bu hakikati şöyle beyan buyurur: “Bilin ki gerçekten Allah ölümden sonra yeryüzüne hayat vermektedir. Şüphesiz Biz, umulur ki aklınızı kullanırsınız diye size âyetleri açıkladık.” (Hadid, 57/17) İnsan hayatı mevsimler gibi. Önemli olan, her mevsimi meşru şartlar altında dolu dolu yaşayabilmek ve bir sonraki dönemde 'eyvah' ya da 'keşke' kelimelerini kullanmamak.

Süleyman Gülek

NELER SÖYLENDİ?
@
Süleyman GÜLEK

Süleyman GÜLEK

DİĞER YAZILARI Doğruluktan ve adaletten ayrılmamak İbadet ve Güzel Ahlâk Oruç Tutmanın Maddi ve Manevi Faydaları Yılbaşı Kutlamaları Mallar ve Canlar İle İmtihan Cihadin Önemi Birlik ve Beraberlik İçerisinde Olmak Savaş ve ahlak Zalimler İçin Yaşasın Cehennem! Gazze’de Yaşanan İnsani Vahşet Peygamberimizi Sevmek Mutluluk Arayışı Çocuk ve Okul Mutlu Aile Zevk ve Eğlenceye Düşkünlük Ahiret Bilinci Tesettürlü Olmak Çocuğa Allah İnancını ve Sevgisini Aşılamak Çocuk ve Din Eğitimi İbadet Bilinci Hz. İbrahim’in İnanç Mücadelesi Anne ve Babanın Değerini Anlamak İnsanın İki Yönü 28 Mayıs Cumhurbaşkanı Seçimi’ne Bakış Bayramlar Huzur ve Mutluluk Günleridir Câhiliye ve Ahlâk Barış ve Huzur İbadet ve Ahlâk Ramazan ayı ve oruç Dünya Hayatı Ölüm Gerçeği Depremlerden ve Üzücü Olaylardan İbret Almak Gün Birlik, Beraberlik ve Yardımlaşma Günüdür Deprem Gerçeği Sade Bir Hayat Kur’an’ın Önemi Gençle İletişim Âdâb-I Muâşeret, Görgü Kuralları Söz Söyleme Adâbı Noel ve Yılbaşı Din ve Ahlâk İffetli Olmak Yaratiliş Gayesini Anlamak Dünya Engelliler Günü Engelli Bireyi ve Aileyi Anlamak Terör saldırısı Yaşlıları Anlamak Çocukları Tanımak ve Anlamak Gençleri Anlamak Hz. Peygamber’in örnek ahlâkı Ahlâk Eğitiminin Önemi Dünya Hayatına Aşırı Düşkünlük Başarıya Ulaşmanın Kuralları Ailede ve Okulda Çocuk Eğitimi Dünyanın Cazibesine Aldanmak Dünya ve ahiret mutluluğu Siyaset ve Ahlâk İyi bir müslüman olmak Çocuk Yetiştirmek Tartışma Usulü Toplumsal Ahlâk İyilik Yapmak eşlerin karşılıklı vazifeleri Çevre Ahlâkı Kurban bayramının önemini anlamak Dünya-âhiret dengesi nasıl olmalı! Gençlik ve ahlâk Kötü Huylardan Korunmanın Yolları Aile Hayatı Kötü ahlâkın zararları Güzel ahlâkın faydaları Engellileri Anlamak İsraf ve Cimrilik Anneler baş tacıdır! İslâm Ahlâkı Takvâ Sahibi Olmak İslâm Ahlâkının İman Ve İbadetle Alakası müslüman ve ahlâk EDEB VE ÂDÂB Güzel ahlâk sahibi bir müslüman nasıl olmalı! İman, ibadet ve ahlak Ticaret ve Ahlak Ahlâkin önemi ve gayesi Güzel Ahlaklı Omalı Allah’a yönelmenin önemi! Aile Ahlakı Ahlâkî Görevler Ahlâkî Sorumluluk Ahlâka Olan İhtiyaç Ahlâkî Yozlaşma İhlâslı ve samimi olmanın önemi İffet ve Hayânın Önemi Güzel Ahlâklı Olmaya Özen Gösterelim! Güzel Ahlaklı Olmak Vefalı Olmak Bayram sevincini yaşamak! Annelerin Değerini Bilmek Ramazan, Kur’an Ve Oruç Bilinci Ramazan, Kur’an Ve Oruç Bilinci Temizlik İmandandır Miraç Ve Namaz Üzüntü Ve Sıkıntılarla İmtihan Tedbir Almak Ve Allah’a Güvenmek Sağlığı Korumanın Önemi Kadın Haklarına Bakış Nezaketli, Saygılı Olmak Kanaatkâr Olmak Hayatı Sade Yaşamak Takvâ Sahibi Olmanın Önemi Yılbaşı kutlamaları neyin nesi? Çocuk Ve Namaz Ailede Mutlu Olmanın Yolları Ailede Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Çeşitli Hurâfeler Ve Batıl İnançlar Lüks Ve İsraf Sorunu Doğru ve güvenilir olmayı hayatımıza ilke edinelim! Merhamet etmeyene merhamet edilmez! Ahlakımızı güzelleştirelim! Zinanın Zararları Hz. İbrahim denilince, aklımıza gelenler Mutlu Ve Uyumlu Evlilik Dünya hayatına aldanmak! Adaletten ayrılmamak! Güzel Ahlâk Mutlu Olmayı Sağlar Dünya Hayatının Cazibesi Mutluluk Özlemi Dünya Hayatını Anlamak Hz. Peygamber’in çocuklara verdiği değer Gençlere Tavsiyeler Ahde Vefa Son Çare Boşanma Eğitim, Öğretim Ve İlim Tevazu Sahibi Olmak Güzel Geçimli Olmak Hz. Peygamber’in hoşgörüsü ve affediciliği Şefkat Ve Merhamet Eşini Tanımanın Önemi Yaşlılar, gözü yaşlı olmasın! Doğru Ve Güvenilir Olmak Hz. Peygamber (s.a.s.)’İn ahlâkî özellikleri Model şahsiyet, hz. Peygamber (S.A.S.) İhlâslı / Samimi Olmanın Önemi Güzel Davranışlar Huzur Ve Mutluluk Kazandırır Neslin Korunması Ailede Çocuğun Yaşına Göre, Din Eğitimi Verilmesi Genç Neslin Manevi Sorunları Evlilikte Mutsuzluğun Sebepleri Bayramları Fırsat Bilmeli Oruç, Ahlâkımızı Güzelleştirir Müslüman bir genç nasıl olmalı? Gençliğin Önemi Gelin-Kaynana Geçimsizliği Ve Çözüm Önerileri Ailede Çocuğun Ahlâk Eğitimi Aile İle İlgili Sorular Ve Cevapları İslâm’ın Kadına Verdiği Değer Başarılı Olmak Ailede Erkeğin Sorumlulukları Âhirete İnanmanın Faydaları Yılbaşı Gerçeği Âhirete Imanın Önemi Üç Kutsal Mekânın Özellikleri Dünya Hayatının Aldatması Dünya Ve Âhiret Dengesini Kurmak Ahlâkî Çöküntü Lüks Ve İsraf İlgisi Mal, Mülk, Servet Tutkusu İnsanların Birbirleriyle İmtihanı Cinsellikle İmtihan Üzüntülerle, Bela Ve Musibetlerle İmtihan Dünya Hayatı Bir İmtihandır Dünya Hayatinda Mal Mülk, Evlât, Makam Ve Mevki Gibi Imkânlarla Övünmek Kurban İbadetinin Önemi Dünya Hayatına Hırsla Kapılmak Dünya Hayati Bir Oyun, Oyalanma Eğlence Ve Övünmedir Hayatı Anlamak Ve Anlamlandırmak Doğal Âfetler Hz. Peygamber (s.a.s.)’İn aile hayatı Eğitim Ve Mutluluk Duâ, Huzur Ve Mutluluk Kaynağıdır Bayram Dünya Hayatı Kısa Ve Geçicidir Orucun Önemi Ve Mahiyeti Ergenlik Döneminin Özellikleri Anneler her zaman hatırlanmalıdır! Anne Babaya İyi Davranmak Asr-ı Saadet En güzel örnek hz. Muhammed (s.a.v.) Mutlu Ve Huzurlu Olmak Çocuğa Görgü Kurallarını Öğretmek davet bilinci İman Ve Güzel Davranışların Önemi Ailenin Temel Kuralları Hz. Peygamber’in akla verdiği önem Evliliğe Hazırlık Ve Eş Seçimi Gençlik Çağı Ve Önemi Ergenlik Döneminin Özellikleri Çocuklar zararlı alışkanlıklardan nasıl korunmalı? Evlilikte Geçimsizliğin Nedenleri Ahiret Hayatı Eşler Arasındaki Güzel Geçimin Formülü Doğal Âfetlerin Sebepleri Çocuklarımıza İbadet Bilinci Kazandırmak Kur'ân Ve Sünnetin Hayatımızdaki Yeri Ve Önemi Yılbaşı kutlamaları neyin nesi? İlmin Ve Eğitimin Önemi Dünya Hayatı Bir İmtihandır Mutlu bir yuva nasıl kurulur, nasıl korunur? İnsan Gerçeği Evliliğin Meyvesi Çocuklar Gerçek mutluluğun yolu: İman Ve Sâlih Amel Evlilikte Aile İçi Sağlıklı İletişim Evliliği Kolaylaştırmak Çocuk Ve Disiplin Cennet Ve Cehennem Ailede Çocuk Eğitimi Çocukta Sorumluluk Duygusunun Geliştirilmesi Çocuğun Beden Ve Ruh Sağliği Çocukla Sağlıklı İletişim Televizyon, Bilgisayar ve İnternet Kıskacında Çocuk Özürlü Çocuklar Ve Mânevî Kazanımları İlim Ve Eğitimin Önemi Günümüzde Kaybolan Değerlerimiz: Komşuluk Hz. İbrahim (a.s)’dan İbretler Ve Öğütler İslâm’da Gençlik Ve Gençliğe Verilen Önem Gençlik Ve Arkadaşlık Dünyevîleşmenin Hazin Sonu Zulme Karşı Çıkmak Körü Körüne Bağlılık Gençlik Sorunları Ve Çözümleri Akıllı Olmak! Kadın Hakları Gençle Sağlıklı İletişim Mutlu Olmanın Yolları Dünya Hayatının Gerçeği Çağın Hastalığı: Dünyevileşmek Adaletli Olmak Ve Zulümden Kaçinmak
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA