DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Süleyman GÜLEK
Süleyman GÜLEK
Giriş Tarihi : 26-09-2016 10:27

Özürlü Çocuklar Ve Mânevî Kazanımları

Engelli kavramı; zihin, ruh, beden ve uzuvlarda bulunan bir arıza ve hastalık sebebiyle hayatını sürdürmede, işlerini görmede ve topluma uyum sağlamada sıkıntısı bulunan kimseleri ifade eder. Engelliler özürlü kavramı ile de ifade edilmektedir. Özürlüler hakkında hazırlanan kanun tasarısında, engelli şöyle tanımlanmaktadır:  Doğuştan veya sonradan, herhangi bir hastalık veya kaza sonucu, bedensel, zihinsel, ruhsal, sosyal, duyusal ve duygusal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan bireydir (Madde 3/a).

Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın Devlet İstatistik Enstitüsü ile birlikte yaptığı ve 02/12/2007 tarihinde açıkladığı araştırma sonucuna göre ülkemizde 8.431.197 özürlü yurttaş vardır. Bu, ülke nüfusunun %12.29 una tekabül etmektedir. Bu oran içinde ortopedik özürlüler, %1.25, görme özürlüler. %0.37. konuşma özürlüler. %0.38, zihinsel özürlüler, %0.48 diğer özürlüler %9.70 dir.1 Bu, ülkemiz insanın en azından yarısını doğrudan ilgilendiriyor demektir. İnsan ya engelli, ya engelli yakını, ya da engelli adayıdır. Nice insanlar sağlıklı iken bir trafik kazası, bir iş kazası, bir kalp krizi, bir damar tıkanması veya bulaşıcı bir hastalık sonucu sağlıksız, felçli, kötürüm, ortopedik ve görme özürlü olabilmektedir.2 

0.9 yaş grubunda ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel özürlü olanların oranı % 1.54tür. 09 yaş grubunda süreğen (yatalak) hatalığa sahip olanların oranı % 2. 60’tır.  Bu oran; ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel özürlü olanlarda 50-59 yaş grubu, süreğen hastalığı olanlarda ise 20-29 yaş grubunda yaklaşık iki katına çıkmaktadır. 3   

Dünyaya gelen her birey kalıtım/ırsi (doğan bir çocuğun anasına, babasına ya da soyundan gelen birine benzemesi) ve çevresel faktörlerin etkisiyle bireysel gelişimini sürdürür.  Bu gelişim sürecinde aynı zamanda onu başkalarından ayıracak olan bireysel farklılıkları da oluşmaya başlar.4 Bazen bu farklılıklar doğuştan gelen özelliklerle meydana gelirken bazen de hastalık, kaza, çevresel imkân veya imkânsızlılar gibi nedenlerle daha sonra ortaya çıkar

Bugün yeryüzünde yaşayan çok sayıda ve çeşitli şekilde engelli insan bulunmaktadır. Çağımızın teknolojisi bir taraftan çeşitli hastalıklara çare arayıp üretirken, beraberinde felaketler ve çaresizlikleride getirmektedir. Yeryüzünde yapılan savaşlar, atılan bombalar, üretilen kimyasal silahlar, çevre kirliliği, çıkar kavgaları ve yanlış beslenme gibi olumsuzluklar maalesef engellilerin sayısını daha da arttırmaktadır. Bütün bu olumsuzluklar sonucu çevremizde bulunan, bazı yeteneklerini veya uzuvlarını kaybetmiş kardeşlerimizle iç içe yaşamaktayız. Engelli bir kardeş, bir baba, bir akraba veya bir komşumuz olabilir.

Anne babaların hiçbiri, çocuğunun özürlü olarak dünyaya gelebileceğini ya da sonradan özürlü olabileceğini düşünmez! Bu yüzden, anne ve baba, doğum öncesi, sonrası ya da çocukluğun bir safhasında çocuklarının engelli olacağını öğrendiklerinde büyük bir çöküntü yaşar. Üzüntü, şaşkınlık, kararsızlık, asabiyet, suçluluk duygularına zihnî tereddütler ve bunalımlar eşlik eder. Bu şartlar altında eşlerin birbirini her zamankinden daha çok desteklemeleri gerekir. Eşlerin birbirini suçlaması, çocuğu suçlamaları ya da bu özrün kabahatini kaderde aramaları, içlerindeki öfke ve kızgınlığı yöneltmek için bir kaynak arayışında olduklarını gösterir. Sağduyuya sahip kişiler bunun zaman ve enerji kaybı olduğunu bilir. Zaten ortada bir suç ve suçlu yoktur; masum bir bebek ile üzüntü ve şaşkınlık yaşayan bir anne-baba vardır. Eşlerin birbirine destek olması, onların ‘kabul süreci’ni kolay atlatmalarını sağlayacaktır. Ne yazık ki engelli çocuğunu en yakınlarından bile aylarca saklayan, çocuğuyla hiç ilgilenmeyen, onu yok sayan aileler vardır. Böylesi bir durum, eşlerden diğeri için büyük bir yıkım olmaktadır. Onun için eşler arasında kenetlenme şarttır. Bu kenetlenmeye kısa zaman içinde yakın çevrenin katılımı da şarttır. Çevreden beklenen destek, aileye karşı pembe tablolar çizmeleri değil, sadece anlayış ve ilgiyle onlara yaklaşma gayreti göstermeleridir. Anne ve babanın hep hatırlaması gereken nokta; eğer onlar bu engeli kabul edebilirlerse, çocuklarının da engeliyle barışık bir hayat için azmedeceğidir. 5    

Çeşitli sebeplerle özürlü çocukların ebeveynlerinde acıma ve suçluluk duygusuyla aşırı koruma ve kollama olur. Hâlbuki bu tutum, çocukların gelişmesini ve üretici olmalarını engeller ve kısıtlar. Onun için, bu çocukların yetenekleri tespit edilerek geliştirilebilir. Hareketleri sınırlı olan bir çocuğun kafa yetenekleri eğitilebilir. Millet olarak, acıma duygumuz galip gelir; sakatlara bol sadaka veririz. Hatta sakatların sırtından geçinen çıkarcılar bile vardır.

Şüphesiz, sadaka türü yardımların yapılması gerekebilir. Ama esas yardım, bulundukları durumda üretici hale gelmelerini sağlamaktır. Böylece hüner ve becerileri güçlenen özürlülerin, toplum içinde bulunmakla daha da moralleri artar.6 Özürlü, engelli ve hastalar, çok duyarlıdırlar. En küçük aşağılayıcı ve kırıcı bir söz onları derinden yaralar. İkili ilişkilerimizde onlara değer vermeli; kırıcı, aşağılayıcı tutum ve davranışlardan sakınmalı, şakayla da olsa onları hafife almamalıyız. Onlara öyle iyi bir muamele etmeliyiz ki, onlar engelli olduklarını bile hissetmemeli. Onların yasal haklardan yaralanmalarına da yardımcı olmalıyız. Kısaca özürlü kardeşlerimize maddî ve mânevî destek olmalıyz.

Engelli Olmanın Sebepleri

Doğuştan veya sonradan insanlar niçin engelli oluyorlar? Bunun sebebi nedir? Kur’ân’a baktığımızda insanların görme, işitme, duyma, konuşma, düşünme ve anlama gibi zihinsel veya bedensel engelli olmalarında temel iki faktörün olduğunu görüyoruz: İlâhî irade ve imtihan ile insanların ihmal ve kusurları.

a) İlâhî İrade ve İmtihan

 İnsanların mallarına ve canlarına maddî veya mânevî isabet eden az veya çok her hangi bir musîbet ancak Allah’ın izni ve iradesi ile meydana gelir. Allah’ın izni ve iradesi olmadan bir kimsenin istemesi ve çalışması ile hiç kimseye kaza, bela, âfet ve musîbet isabet etmez. 7   Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez (Teğâbun, 64/11) anlamındaki âyet bu gerçeği ifade etmektedir. İnsanların başına gelen musibet ilâhî bir imtihan da olabilir: Yemin olsun ki sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz noksanlaştırmak suretiyle imtihan ederiz Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara, 2/155) “Her can ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ve şer ile deniyoruz (Enbiyâ, 21/35) anlamındaki âyetler bu gerçeği ifade etmektedir. Aslında yaşamı ve ölümü ile insan sürekli imtihan halindedir. (Mülk, 67/2; Kehf, 18/7; Hûd, 11/7)

Allah, musibetler karşısında insanların sabırlı olmalarını istemektedir. Sabredenleri müjdele. Onlar, başlarına bir musibet gelince biz şüphesiz (ki her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz derler.(Bakara,155-156) buyurmaktadır. Böylece Allah, hem insanların musibet ile karşılaşabileceklerini, hem de musibetler karşısında insanların nasıl tavır takınmaları gerektiğini bildirmektedir. Musibetlere sabretmek; Allah’a isyan etmemek, bir imtihan geçirdiğinin bilincinde olmak, hata ve kusurlarını gözden geçirebilmek, olayları metanetle karşılayabilmektir, yoksa musibetlere sabır, tedbir alıp çarelere başvurmamak anlamına gelmez. İnsanın sağlığını, canını ve malını koruması, tehlikelerden sakınması, tedbirli olması, yaptığını iyi ve sağlam yapması Allah’ın bir emridir. Bütün tedbirlere rağmen insan musîbete maruz kalabilir. (Ey Peygamberim! İnsanlara) de ki: Bize ancak Allah’ın yazdığı (takdir ettiği) şey isabet eder. (Tevbe, 9/51) Ne yeryüzünde ne de kendi canlarınızda meydana gelen hiçbir musîbet yoktur ki biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazılmış olmasın. Doğrusu bu, Allah’a kolaydır.  (Hadîd, 57/22)

Bu âyetlerde; gerek yeryüzüne gerekse canlara isabet eden musîbetlerin önceden bir Kitap’ta, ilmi ilahinin nakşedildiği Levh-ı Mahfuz’da yazılı olduğu bildirilmektedir. Allah’ın ilmi, geçmişi de geleceği kuşatmıştır. Doğumundan ölümüne kadar ömür boyu insanların ne yapacaklarını da, kâinatta neler meydana geleceğini de bilir. Bu bilgisine göre her şeyi önceden bir Kitapta yazmıştır. Her şeyin önceden bir Kitapta yazılmasının gerekçesini ise yüce Allah şöyle bildirmektedir: Elinizden çıkana, kaybettiğiniz şeylere üzülmeyesiniz ve Allah’ın verdiği şeyler ile sevinip şımarmayasınız. (Hadîd, 57/23) Bu âyette Yüce Allah, açıkça musibetler karşısında insanların üzülmemelerini, feryâd ü fîgan etmemelerini istemektedir.

 

İnsanın, musibetler, Allah’ın takdiri ile olmuştur deyip sabırlı ve metanetli olması gerekir. Sabırlı olmak musibet karşısında tedbir almamak, musibetlerden sonra gerekenleri yapmamak anlamına gelmez. Biliyoruz ki, Allah çok merhametlidir (Fatiha, 1/2) ve insanlara zerre kadar zulmetmez. (Nisa, 4/40) Mala ve cana zarar veren musibetlerin meydana gelmesinde ilâhî irade, takdir ve imtihanın tecellisinde insanların davranışlarının etkisi de var mıdır? Kur’ân’a baktığımızda bu soruya evet diyebiliyoruz.

b) İnsanların Hata ve Kusurları

Musibetlerin meydana gelmesinde insanların kusurlarının da bulunduğunu yüce Allah, birçok âyette bildirmektedir. Mesela:  Başınıza gelen her hangi bir musîbet kendi ellerinizin yaptığı (işler, kusurlar) yüzündendir. Allah yaptıklarınızın çoğunu affediyor (de bu yüzden size musibet vermiyor) (Şûrâ, 42/30) anlamındaki âyet, bu gerçeği açıkça ifade etmektedir. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı (Tevbe, 9/70; Hûd, 11/101; Nahl, 16/33, 118) buyurmuştur. Mümin insan da dünyada ilâhî yasalara, evrensel ve toplumsal kurallara uymazsa sözgelimi, sağlığına, gıdalarına ve temizliğe dikkat etmezse hasta olabilir, trafik kurallarına uymazsa kaza yapabilir, hastalık ve kaza sonucu sakat kalabilir. Burada kusuru insanın kendisinde araması gerekir. Mümin açısından bunu, her ne kadar Allah’ın izni ile meydana gelmiş ise de ilâhî bir ceza olarak düşünmek doğru değildir.8 Afet, hastalık ve diğer musibetlerin sebeplerini araştırmak, imkân ölçüsünde bunları ortadan kaldırmak ve gereken tedbirleri almak temel görevimizdir. Özellikle karşılaştığımız durum bir hastalık ya da engellilik haliyse öncelikle bu durumla ilgili bilgi sahibi olmak gerekir. Zira çoğu zaman, farkındalık ve erken teşhis hayat kurtarmaya vesile olduğu gibi, muhtemel zarar ve kayıpları da asgariye indirir.

Yüce Rabbimiz, insanı en şerefli varlık olarak yaratmış ve kendisini sınamak için ölümü ve hayatı var etmiştir. (Bk. Mülk, 67/2) Bundan dolayı insan, dünya hayatında çeşitli zorluk, sıkıntı ve engellerle karşı karşıya kalabilmektedir. (Bk. Bakara, 2/155) Nitekim engelli kardeşlerimizin içinde bulundukları durum da söz konusu zorlukların bir parçasıdır. Fakat bu zorluklar, hem onların içinde bulundukları, hem de bizim dünya hayatında karşılaştığımız bir imtihanın gereğidir. Bu imtihan karşısında başarılı olabilmek, ebedi mutluluğa erişebilmek için gerek engellilere ve gerekse bizlere çeşitli görevler düşmektedir.

Engellilerin Mânevî Kazanımları

İnsanın hastalık, sakatlık, bedensel veya ruhsal bir sıkıntıya düşmesi sabırlı ve metanetli olabilmesi, inkâr ve isyana dalmaması şartıyla kendisi için bağışlanmasına ve âhirette derece kazanmasına sebep olur. Günahlarına Kefaret Olur. Müslümana, fenalık, hastalık, keder, hüzün, eza, can sıkıntısı ârız olmaz, hatta vücuduna bir diken batırılmaz ki, Allah bu musibetler sebebiyle onun bir kısım hatalarını ve günahlarını bağışlamış olmasınBir Müslümana isabet eden herhangi bir hastalık, dert, hüzün ve hatta gam ve keder yoktur ki, Allah bunu onun bir kısım hataları için keffaret kılmış olmasın! 10    anlamındaki hadisler bunun delilidir. Musab ibn Sadın babası, Ey Allah’ın Elçisi! İnsanların hangisi daha şiddetli belâ ve sıkıntıya uğrar? diye sormuş, Peygamberimiz de; Peygamberler, sonra onlara yakın olanlar, sonra onlarayakın olanlar. Kişinin sınanması dinine göre olur. Dindarlığı kuvvetli ise imtihanı şiddetli olur. Dindarlığı zayıf ise dindarlığı nispetinde imtihan edilir. (Kimizaman) bu sınama, o kul yeryüzünde hatasız olarak yürüyünceye kadar devam eder” buyurmuştur.11

Engelli kardeşlerimiz, içinde bulundukları durumu hayatın bir gerçeği olarak kabul etmeli, bir imtihanla karşı karşıya olduklarını, sabretmeleri durumunda ebedi mutluluğa, cennete nail olacaklarını bilmelidirler. Nitekim Bir kuds-î hadiste Efendimiz, bu müjdeyi bize şöyle nakletmektedir: Allah Teâlâ hazretleri buyurdu ki: Ben kulumu iki sevdiğiyle (yani gözlerini kaybetmek suretiyle) imtihan edersem, o da (karşılığını Allah’tan bekleyerek sabır gösterirse, onlara bedel olarak kendisine cenneti veririm. 12 

Müminlerin başlarına gelen musibetler, şer değil hayırdır. Çünkü musibetler, müminlerin sevap kazanmalarına, günahlarının bağışlanmasına ve mânevî derecelerinin artmasına, cennete girmelerine sebep olur. Bu ise ancak sabırla mümkündür. Görme engelli bir kimseye yol göstermek, sağır ve dilsiz ile 13 ve aracına binmeye çalışan bir engelliye yardımcı olmak bir sadakadır. 14 Dinimiz, özürlü, engelli ve hastalarla ilgilenmeyi ve onlara yardımı teşvik etmekte ve bunu sevap bir davranış olarak nitelemektedir. 

Dipnot

1. Düşünsel Dergisi, Mart, 2004 sayı: 10 s.1

2. Doç. Dr. İsmail Karagöz, Âyet ve Hadisler Işığında Engelliler, DİB, Yay., Ank. 1995, s, 9-10

3. Mustafa Öztürk, Hayata Dokunuş- 2, İlke Yay., İst. 2008, s. 23

4. Hasan Bacanlı, Eğitim Psikolojisi, s. 81

5. Ömer Baldık, Ansiklobedik Eğitim ve Psikoloji Rehberi, Timaş Yay., İst. 2005, s. 318-319

6. İbrahim Ünal, Çocuk ve Biz, Nesil Yay., 2010, s.  96

7. İsmail Karagöz. a.g.e.,  s, 55

8. İsmail Karagöz, a.g.e.,  s. 62

9. Buhârî, Merda 1

10. Ahmed b. Hambel, c.3 , s. 24

11. Tirmizî, Zühd, 56

12. Buhârî, Marzâ7

13. Ahmed b. Hambel, c. 5, s.168-169.

14. Ahmed b. Hambel, c. 2, s. 350 

Süleyman GÜLEK

 

NELER SÖYLENDİ?
@
Süleyman GÜLEK

Süleyman GÜLEK

DİĞER YAZILARI Doğruluktan ve adaletten ayrılmamak İbadet ve Güzel Ahlâk Oruç Tutmanın Maddi ve Manevi Faydaları Yılbaşı Kutlamaları Mallar ve Canlar İle İmtihan Cihadin Önemi Birlik ve Beraberlik İçerisinde Olmak Savaş ve ahlak Zalimler İçin Yaşasın Cehennem! Gazze’de Yaşanan İnsani Vahşet Peygamberimizi Sevmek Mutluluk Arayışı Çocuk ve Okul Mutlu Aile Zevk ve Eğlenceye Düşkünlük Ahiret Bilinci Tesettürlü Olmak Çocuğa Allah İnancını ve Sevgisini Aşılamak Çocuk ve Din Eğitimi İbadet Bilinci Hz. İbrahim’in İnanç Mücadelesi Anne ve Babanın Değerini Anlamak İnsanın İki Yönü 28 Mayıs Cumhurbaşkanı Seçimi’ne Bakış Bayramlar Huzur ve Mutluluk Günleridir Câhiliye ve Ahlâk Barış ve Huzur İbadet ve Ahlâk Ramazan ayı ve oruç Dünya Hayatı Ölüm Gerçeği Depremlerden ve Üzücü Olaylardan İbret Almak Gün Birlik, Beraberlik ve Yardımlaşma Günüdür Deprem Gerçeği Sade Bir Hayat Kur’an’ın Önemi Gençle İletişim Âdâb-I Muâşeret, Görgü Kuralları Söz Söyleme Adâbı Noel ve Yılbaşı Din ve Ahlâk İffetli Olmak Yaratiliş Gayesini Anlamak Dünya Engelliler Günü Engelli Bireyi ve Aileyi Anlamak Terör saldırısı Yaşlıları Anlamak Çocukları Tanımak ve Anlamak Gençleri Anlamak Hz. Peygamber’in örnek ahlâkı Ahlâk Eğitiminin Önemi Dünya Hayatına Aşırı Düşkünlük Başarıya Ulaşmanın Kuralları Ailede ve Okulda Çocuk Eğitimi Dünyanın Cazibesine Aldanmak Dünya ve ahiret mutluluğu Siyaset ve Ahlâk İyi bir müslüman olmak Çocuk Yetiştirmek Tartışma Usulü Toplumsal Ahlâk İyilik Yapmak eşlerin karşılıklı vazifeleri Çevre Ahlâkı Kurban bayramının önemini anlamak Dünya-âhiret dengesi nasıl olmalı! Gençlik ve ahlâk Kötü Huylardan Korunmanın Yolları Aile Hayatı Kötü ahlâkın zararları Güzel ahlâkın faydaları Engellileri Anlamak İsraf ve Cimrilik Anneler baş tacıdır! İslâm Ahlâkı Takvâ Sahibi Olmak İslâm Ahlâkının İman Ve İbadetle Alakası müslüman ve ahlâk EDEB VE ÂDÂB Güzel ahlâk sahibi bir müslüman nasıl olmalı! İman, ibadet ve ahlak Ticaret ve Ahlak Ahlâkin önemi ve gayesi Güzel Ahlaklı Omalı Allah’a yönelmenin önemi! Aile Ahlakı Ahlâkî Görevler Ahlâkî Sorumluluk Ahlâka Olan İhtiyaç Ahlâkî Yozlaşma İhlâslı ve samimi olmanın önemi İffet ve Hayânın Önemi Güzel Ahlâklı Olmaya Özen Gösterelim! Güzel Ahlaklı Olmak Vefalı Olmak Bayram sevincini yaşamak! Annelerin Değerini Bilmek Ramazan, Kur’an Ve Oruç Bilinci Ramazan, Kur’an Ve Oruç Bilinci Temizlik İmandandır Miraç Ve Namaz Üzüntü Ve Sıkıntılarla İmtihan Tedbir Almak Ve Allah’a Güvenmek Sağlığı Korumanın Önemi Kadın Haklarına Bakış Nezaketli, Saygılı Olmak Kanaatkâr Olmak Hayatı Sade Yaşamak Takvâ Sahibi Olmanın Önemi Yılbaşı kutlamaları neyin nesi? Çocuk Ve Namaz Ailede Mutlu Olmanın Yolları Ailede Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Çeşitli Hurâfeler Ve Batıl İnançlar Lüks Ve İsraf Sorunu Doğru ve güvenilir olmayı hayatımıza ilke edinelim! Merhamet etmeyene merhamet edilmez! Ahlakımızı güzelleştirelim! Zinanın Zararları Hz. İbrahim denilince, aklımıza gelenler Mutlu Ve Uyumlu Evlilik Dünya hayatına aldanmak! Adaletten ayrılmamak! Güzel Ahlâk Mutlu Olmayı Sağlar Dünya Hayatının Cazibesi Mutluluk Özlemi Dünya Hayatını Anlamak Hz. Peygamber’in çocuklara verdiği değer Gençlere Tavsiyeler Ahde Vefa Son Çare Boşanma Eğitim, Öğretim Ve İlim Tevazu Sahibi Olmak Güzel Geçimli Olmak Hz. Peygamber’in hoşgörüsü ve affediciliği Şefkat Ve Merhamet Eşini Tanımanın Önemi Yaşlılar, gözü yaşlı olmasın! Doğru Ve Güvenilir Olmak Hz. Peygamber (s.a.s.)’İn ahlâkî özellikleri Model şahsiyet, hz. Peygamber (S.A.S.) İhlâslı / Samimi Olmanın Önemi Güzel Davranışlar Huzur Ve Mutluluk Kazandırır Neslin Korunması Ailede Çocuğun Yaşına Göre, Din Eğitimi Verilmesi Genç Neslin Manevi Sorunları Evlilikte Mutsuzluğun Sebepleri Bayramları Fırsat Bilmeli Oruç, Ahlâkımızı Güzelleştirir Müslüman bir genç nasıl olmalı? Gençliğin Önemi Gelin-Kaynana Geçimsizliği Ve Çözüm Önerileri Ailede Çocuğun Ahlâk Eğitimi Aile İle İlgili Sorular Ve Cevapları İslâm’ın Kadına Verdiği Değer Başarılı Olmak Ailede Erkeğin Sorumlulukları İnsan hayatının dört önemli dönemi: Çocukluk-Gençlik-Yetişkinlik-Yaşlılık Âhirete İnanmanın Faydaları Yılbaşı Gerçeği Âhirete Imanın Önemi Üç Kutsal Mekânın Özellikleri Dünya Hayatının Aldatması Dünya Ve Âhiret Dengesini Kurmak Ahlâkî Çöküntü Lüks Ve İsraf İlgisi Mal, Mülk, Servet Tutkusu İnsanların Birbirleriyle İmtihanı Cinsellikle İmtihan Üzüntülerle, Bela Ve Musibetlerle İmtihan Dünya Hayatı Bir İmtihandır Dünya Hayatinda Mal Mülk, Evlât, Makam Ve Mevki Gibi Imkânlarla Övünmek Kurban İbadetinin Önemi Dünya Hayatına Hırsla Kapılmak Dünya Hayati Bir Oyun, Oyalanma Eğlence Ve Övünmedir Hayatı Anlamak Ve Anlamlandırmak Doğal Âfetler Hz. Peygamber (s.a.s.)’İn aile hayatı Eğitim Ve Mutluluk Duâ, Huzur Ve Mutluluk Kaynağıdır Bayram Dünya Hayatı Kısa Ve Geçicidir Orucun Önemi Ve Mahiyeti Ergenlik Döneminin Özellikleri Anneler her zaman hatırlanmalıdır! Anne Babaya İyi Davranmak Asr-ı Saadet En güzel örnek hz. Muhammed (s.a.v.) Mutlu Ve Huzurlu Olmak Çocuğa Görgü Kurallarını Öğretmek davet bilinci İman Ve Güzel Davranışların Önemi Ailenin Temel Kuralları Hz. Peygamber’in akla verdiği önem Evliliğe Hazırlık Ve Eş Seçimi Gençlik Çağı Ve Önemi Ergenlik Döneminin Özellikleri Çocuklar zararlı alışkanlıklardan nasıl korunmalı? Evlilikte Geçimsizliğin Nedenleri Ahiret Hayatı Eşler Arasındaki Güzel Geçimin Formülü Doğal Âfetlerin Sebepleri Çocuklarımıza İbadet Bilinci Kazandırmak Kur'ân Ve Sünnetin Hayatımızdaki Yeri Ve Önemi Yılbaşı kutlamaları neyin nesi? İlmin Ve Eğitimin Önemi Dünya Hayatı Bir İmtihandır Mutlu bir yuva nasıl kurulur, nasıl korunur? İnsan Gerçeği Evliliğin Meyvesi Çocuklar Gerçek mutluluğun yolu: İman Ve Sâlih Amel Evlilikte Aile İçi Sağlıklı İletişim Evliliği Kolaylaştırmak Çocuk Ve Disiplin Cennet Ve Cehennem Ailede Çocuk Eğitimi Çocukta Sorumluluk Duygusunun Geliştirilmesi Çocuğun Beden Ve Ruh Sağliği Çocukla Sağlıklı İletişim Televizyon, Bilgisayar ve İnternet Kıskacında Çocuk İlim Ve Eğitimin Önemi Günümüzde Kaybolan Değerlerimiz: Komşuluk Hz. İbrahim (a.s)’dan İbretler Ve Öğütler İslâm’da Gençlik Ve Gençliğe Verilen Önem Gençlik Ve Arkadaşlık Dünyevîleşmenin Hazin Sonu Zulme Karşı Çıkmak Körü Körüne Bağlılık Gençlik Sorunları Ve Çözümleri Akıllı Olmak! Kadın Hakları Gençle Sağlıklı İletişim Mutlu Olmanın Yolları Dünya Hayatının Gerçeği Çağın Hastalığı: Dünyevileşmek Adaletli Olmak Ve Zulümden Kaçinmak
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
BİYOGRAFİ
Batı(L) Ülkeleri
Batı(L) Ülkeleri
RÖPORTAJLAR
Batı(L) Ülkeleri
Batı(L) Ülkeleri
ARŞİV ARAMA