DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Süleyman GÜLEK
Süleyman GÜLEK
Giriş Tarihi : 11-02-2019 12:50

Dünya Hayatını Anlamak

Rabbimiz Allah dünya hayatının gerçeği hakında şöyle beyan etmektedir: “Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. (Asıl hayat, dünya hayatı değil) âhiret hayatı; işte asıl hayat odur. Keşke bilselerdi!”1 Asıl hayat dünya hayatı olsaydı, insanlar dünyaya imtihan için değil, zevk, sefa sürmek için gelseydi, dünyada yaptıklarından do­layı âhirette sorgu-sual olmasaydı, yapılan kötü işler yapanların yanına kâr kalsaydı, dünya hayatından başka âhiret hayatı, cennet-cehennem olmamış olsa idi, sorumsuzca, bâtıl bir hayat yaşa­mış olması yadırganmazdı.

Fakat dünyaya Al­lah’a kulluk yapmak için, yani Allah’ın emrettiğini yapıp yasak ettiklerinden sakınmak için geldiğimize göre, asıl hayat dünya hayatı değil âhiret hayatı olduğuna göre, dünya yaşamına kapılıp Allah’a kulluğu bırakmak akıl kârı değildir. Bu gerçekleri iyi bilmeli, iyi anlamalı ve iyi bir şekilde gereğini yapıp Allah’a iyi bir kul olma gayreti gösterilmelidir. Bundan başka çıkar yol yoktur. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla in­sanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir sürü gibidir. Öyle ki yer güzelliğini takınıp, süslendiği ve ahâlisi de gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken, (işte tam bu sı­rada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi onu kökünden biçilip, atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz âyetleri böyle birer birer açıklarız.” 2

Bu misal, bu dünyadaki görünürde başarılarına bakıp âhiretlerini bütünüyle unutanlara bir uyarı anlamı taşır. Bu tipler ekinlerinin olgun ve bereketli olduğunu, onu biçebileceklerini ve hasat sonu mutlu olacaklarını zanneden toprak sahiplerine benze­tilmiştir. Bu toprak sahipleri olgun ürünlerinin, yakında tadına bakabileceklerinden emin biçimde Allah’ın ürünlerini ve büyük umutlarını tah­rip edici emrinin farkında değildirler. Tıpkı bunun gibi âhiret hayatı için hazırlık yapmayanlar bu dünya lezzetleri uğruna irtikâp ettiklerinin karşılığını öte dünyada bir felaket olarak bulacaklardır. Tıpkı hasadından emin olunan olgun ürünün, âni­den bir felâkete dûçar oluvermesi gibi.

 Allah Teâlâ:“O kötülükleri (günahları) işleyenler, ancak yaptıklarının ceza­sını görürler”3  buyrulmaktadır. İnsanoğlu dünyada misafirdir. Bir imtihan yurdu olan şu dünya, her birimiz için belli bir zaman oyalanıp, vakti geldiğinde de bırakıp gideceğimiz bir konak yeridir.  Peygamber efendimiz: "Ben kim, dünya kim. Dünya ile benim misâlim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir."4 buyurmakla, dünya hayatının geçiciliğini ve bir o kadar da kısalığını ifade ediyor.  Zira insana verilen ömür, geri dönüşümü olmayan bir fırsattır. Yaratılış gayesinden uzak sorumsuzca bir hayat yaşayanlar, hem kendilerine hem de başkalarına zarar vermektedirler. Dolayısıyla gerek fakir, gerek zengin, dünya zevkleri için Al­lah’a kulluğu bırakıp mala, mülke, makama, mevkiye ve zevke, keyfe dalıp, bunlar bit­me­yecekmiş sanıp nefsine, şeytana ve şeytanın yolundan gidenlere aldanıp kendine yazık etmeye değer mi?

Dünya Hayatı Kısa ve Geçicidir

Dünya hayatı hakkında tarih boyunca birçok felsefî nazariye ortaya atılmış; hayatın başlangıcı, gayesi, anlamı konularında tutarsız ve insanı tatmin etmekten uzak çeşitli yorumlar yapılmıştır. Kur'ân-ı Kerîm bunlardan bazılarını örnek olarak bize tanıtmaktadır: "Dediler ki: Ne varsa dünya hayatımızdır, başka birşey yoktur. Ölürüz, yaşarız; bizi zamandan başkası helâk etmiyor (bizi öldüren yalnız zamandır). Fakat onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zannediyorlar." 5  "Ne ise hep bu dünya hayatımızdır, ölürüz ve yaşarız, biz öldükten sonra diriltilecek değiliz" 6  

Âyetlerde bahsedilen inanç sahipleri "hayatın sadece bu dünya hayatından ibaret olduğunu" zanneden, öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden ateist, deist (dinsiz) ve materyalistlerdir. Bu   anlayışta olanlar, bu dünyadan çok uzun bir süre ayrılmayacaklarını düşünürler. Bu yüzden de tüm amaçları dünyayı yaşamaya yöneliktir.  Ölümü unutur, ölümden sonraki yaşantıları için hiçbir hazırlık yapmazlar. En büyük amaçları, imkanları elverdiğince kendilerine iyi bir yaşantı sağlamak, burada geçirdikleri her anı kendilerince en iyi şekilde değerlendirmektir. İnsanların dünyaya olan bu bağlılıklarını Allah Teâlâ Kuran'da şöyle bildirmiştir: “Gerçek şu ki bunlar, çarçabuk geçmekte olan (dünyay)ı seviyorlar. Önlerinde bulunan ağır bir günü bırakıyorlar.7 Allah'ı unutmuş olanlar yaşamları boyunca böyle bir çaba içindedirler, fakat âyette ifade edildiği gibi bu dünyanın önemli bir sırrı vardır; dünya hayatı çarçabuk geçmektedir. Dünya hayatından başka bir hayat yokmuş gibi davrananlar, dünya hayatının çok uzun süreceğini zannederek büyük bir yanılgıya kapılırlar.  Oysa ölümlerinin ardından diriltildiklerinde, dünyada aslında çok az bir süre kaldıklarını anlayacaklardır. Bu durumu Rabbimiz Kur’an'da şöyle anlatmıştır: "Dedi ki: 'Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?' Dedi ki: 'Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor. Dedi ki: 'Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz.” 8

10 yıl yaşamış bir insan da 100 yıl yaşamış bir insan da yukarıdaki âyetlerde ifade edildiği gibi dünyada en fazla bir gün kadar ömür sürdüklerini eninde sonunda fark edeceklerdir. Tıpkı rüyadan uyanan ve çok uzun bir tatil geçirdiğini zannederken yalnızca birkaç saniyenin geçtiğini fark eden insan gibi... Hatta yaşadığı ömür ona öyle kısa gelecektir ki, aşağıdaki ayette bildirildiği gibi büyük hırslarla geçirdiği ve yıllarca süren hayatının yalnızca bir saat içine sığdığına yemin dahi edecektir: "Kıyamet saatinin kopacağı gün, suçlu-günahkarlar, tek bir saatin dışında (dünya hayatı) yaşamadıklarına and içerler. İşte onlar böyle çevriliyorlardı." 9

Herkesin kesin olarak bildiği gibi dünyadaki yaşam süresi sınırlıdır. Birkaç saat, bir gün, bir yıl, 30 yıl ya da 70 yıl... Ve herkes şunu da kesin olarak bilir ki sınırlı olan herşey eninde sonunda bitecektir. Bir insan 80 yıl da yaşasa, 100 yıl da yaşasa her geçen gün kaçınılmaz olan sona doğru ilerler. Bunun örneklerini istisnasız herkes kendi hayatında görmüştür. Uzun vadeli olarak yaptığınızı düşündüğünüz her plan eninde sonunda geçip gitmiştir. Şu anda geriye dönüp baktığınızda hayatınız hakkında söyleyeceğiniz ilk söz "ne kadar çabuk geçti!" olacaktır.

Yüce Allah, dünya hayatının kısa ve geçici olduğu hakkında şöyle buyurur:  Kendi içlerinde hiç düşünmediler mi ki, Allah göklerde, yerde ve bu ikisi arasında bulunan her şeyi ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre için yaratmıştır? Gerçekten insanların çoğu, Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler.”10 "Dünya zevki ne de olsa azdır, âhiret, Allah'a karşı gelmekten sakınan için daha hayırlıdır ve size kıl kadar haksızlık edilmez." 11 İşte bu noktada gerçek iman sahibi insanlar ile dünya hayatından başka bir haytı düşünmeyen insanlar arasındaki fark ortaya çıkar. Bu yanlış düşünce içersinde olan kişiler hayatının yalnızca bu dünyada yaşadığı yıllardan ibaret olduğunu sanmıştır. Ve "göz açıp kapayıncaya kadar" geçen dünyanın kendince "tadını çıkarmaya" çalışır, ama boşuna yorulur. Çünkü baştan beri anlattığımız gibi bu dünya hem çok kısadır, hem de çok sayıda eksikliklerle doludur. Dahası, Allah'a güvenip dayanmadığı için, dünyanın bütün sıkıntılarının, endişe ve korkularının acısını çeker. İnsanların dilinde ya da en azından zihninde olan bir konu vardır; uzun yaşayabilmek, hatta mümkünse hiç ölmemek… Bilim adamları yüzyıllardır bu konuda ciddi araştırmalar yapmakta ve insanları daha uzun yaşatabilmenin bir formülünü bulmaya çalışmaktadırlar. Ancak ne var ki bugüne kadar bu çalışmalarda hiçbir gelişme kaydedilememiştir. Çünkü Allah "Senden önce hiçbir beşere ölümsüzlüğü vermedik; şimdi sen ölürsen onlar ölümsüz mü kalacaklar? Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz."12 âyette her insanın ölümlü olarak yaratıldığını ve eceli geldiğinde mutlaka bu gerçekle yüz yüze geleceğini bildirmiştir. İnsanlar her ne kadar düşünmek ya da kabullenmek istemeseler de gerçek budur; insan ölümlüdür. Dünya hayatı ise son derece kısa ve geçicidir. İşte dünya hayatının mahiyetini doğru anlamak gerekiyor.

Dünya Hayatının Geçici Olduğunu Unutmak

Kur’an'daki ifadeyle, "Onlar, dünya hayatından (yalnızca) dışta olanı bilirler. Âhiretten ise gafil olanlardır."13 (Rûm, 30/7) İşte bu gafil insanlar, dünya hayatının gerçek yüzünü ve amacını da kavrayamazlar. Geçici olduğunu, "göz açıp kapayıncaya kadar" bitip gideceğini ise hiç düşünemezler. Bu gerçeği çevremizde de kolaylıkla gözlemlemek mümkündür. Halk arasında dünya hayatının kısalığı ve geçiciliği hakkında bazı deyimler kullanılır; "ölümlü dünya", "üç günlük dünya", "hayat fani" gibi. Ama bu kalıp sözcükler aslında insanların samimi görüşlerini yansıtmaz. Bu tarz sözler, toplumun bir geleneği gibi, aralarında konuşulan bir sohbet, hatta espri konusudur. Nitekim böyle önemli bir konunun hemen arkasından dünya ile ilgili planlara başlarlar.

Örneğin "ölümlü dünya", "dünyaya bir kere geldik" sözünün akabinde "tabii ki dünyayı tepe tepe yaşayacaksın" tarzında sığ mantıklar öne sürerler. Oysaki hayatın kısa olması, ölümlü olmak ve dünyaya bir kere gelmek, her insan için en önemli gerçeklerdendir. Belli bir yaşa kadar insan bu önemli gerçeğin farkına varamamış olabilir, ancak bunu fark ettiği anda tüm yaşamını gözden geçirmesi ve Allah'ın kendisinden istediği şeylere göre yeniden yaşantısını düzenlemesi gerekir. Çünkü hayat kısadır, ama insan ruhu Allah'ın dilemesiyle- sonsuza kadar yaşayacaktır. Sonsuzun yanında 60-70-80 senelik hayatın hiçbir kıymeti yoktur. Burada az bir zevk almak için sonsuz hayatı feda etmek ise elbette akılsızlıktır.

Tabiî ki, zevklerine, ke­yif­lerine ulaşmak için yapılan yanlışlıklar, haksızlıklar, hırsızlıklar, ahlâksızlıklar,  içki, kumar, zinâ onlar için kâr değil, zarardır. Elbette bu yaptıkları yanlışlıkların, günahların, haramların karşılığını göreceklerdir. Dünya hayatının gerçeğini kavramadıklarından ötürü âhiret hayatını düşünmez olmuşlar.“Şu insanlar, çabucak geçen dünyayı seviyorlar da, önlerin­deki çetin bir günü (âhireti) ihmal ediyorlar.”14 Dünya hayatının imtihan yeri olduğunu, bu dünyada yaptıkla­rımızdan hesaba çekileceğimizi, iyi şeyler, doğru işler yapıldığında mükâfat; yanlış, kötü, doğru olmayan işler yapıldığında âhirette ce­zasını göreceğini düşünmeyen ve düşüncesini dünya yaşamına sevk eden kişilere Rabbimizin beyanı şöyle: “Sizler dünya hayatını (yaşamını) tercih ediyorsunuz. Oysa âhiret (hayatı) daha iyi ve daha kalıcıdır (devamlıdır).” 15

Dünya hayatı kalıcı, devamlı olmadığına göre, bu câhilce, so­rumsuzca yaşam niye? Kalıcı olan, devamlı olan âhiret hayatına hazırlanmayı, ona göre hareket etmeyi bırakıp, geçici olan bu dün­yanın zevkine, keyfine kendini kaptıran kişilere acımamak elde de­ğil. Yüce Allah şu şekilde uyarıyor: “Hayır, siz peşin olanı (dünyayı) seviyorsunuz da, Ahireti bırakıyorsunuz.”16 İnsanların büyük bir çoğunluğu, dünyaya sanki hiç ölmeyeceklermiş gibi bağlıdırlar ve bu yüzden âhiret hayatını ve ölümü düşünmekten kaçınırlar. Oysa o sımsıkı bağlandıkları dünya hayatı çok kısa ve geçicidir. En uzun yaşayan insan bile bir gün mutlaka ölüp gidecektir. Bunun yanında dünya hayatı, göründüğü kadar bile uzun değildir. Çünkü insan ölümle her an karşı karşıyadır. O açıdan dünyanın geçici bir yer olduğunu asla unutmamalıyız.

Dünya Hayatını İyi Değerlendirmek  

Din, dünyada yaşanır, âhiret dünyada kazanılır. Dünya bir imtihan alanıdır, o yüzden dünyayı âhiret için yaşamalıdır. Ebedî saâdet bu dünyada kazanıldığı için dünya hayatı çok değerlidir. Kıymeti bilinmeli, ömür boşa harcanmamalıdır.

Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor: “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bil:

  1. Ölümden önce hayatının,
  2. Hastalığından önce sıhhatinin,             
  3. Meşguliyetten önce boş vaktinin,
  4. Fakirliğinden önce zenginliğinin,
  5. İhtiyarlığından önce gençliğinin…” 17

Hadis-i şerifte açıkça görüldüğü gibi, ölmeden önce haytın kıymetini bilmeliyiz. Dünya hayatının kıymetini bilmek, hayatı anlamak ve anlamlandırmakla mümkündür. Yüce Allah’ın, bize lütfettiği kısa dünya hayatını nasıl değerlendireceğimiz çok önemlidir. Ebedi olan âhiret hayatını kazanmak, ömrümüzün ne kadar kaldığını bilmediğimiz dünya hayatını iyi değerlendirerek yaşamamıza bağlıdır. Bu sebeple Yüce Allah’ın bizi hangi maksatla yarattığını bilerek, ona uygun bir şekilde yaşamalıyız. Önemli olan bizim bu dünyada emanetçi olduğumuzu fark etmektir.  Bu şuurda olan insan, geçici olan dünyaya hırsla bağlanmamaya ve ebedi hayatını mahvedecek yanlışlıklar yapmamaya çalışır.

Mü’minler olarak biz, dünya hayatında kazandıklarımızın gerçek sahibi olmadığımıza inanırız. Hikmet ehlinin ifadesiyle; Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi; Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan! Oyalanma vasıtası olan malın kazanılması ya da kaybedilmesi âhiret hayatı ile bağlantılı düşünüldüğünde çok fazla önem taşımamaktadır. Asıl dikkat edilmesi gereken nokta, dünyadaki varlığımızın hesabını, âhirette kolaylıkla verebilmektir. Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: "Allah'ın sana verdiğinden ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana ihsan ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez."18 Bu âyet-i kerime, dünyaya dalıp âhireti unutmamayı, dünyada verilenlerden istifade ederek ve gerektiği gibi kullanarak ebedi mutluluğu elde etmeyi, ömrümüzün kısalığını ve geçiciliğini unutmamayı, kendimizi daima murakabe ederek hayatımızı kontrollü bir şekilde sürdürmemizin lüzumunu vurgulamaktadır. Yüce Allah Şöyle buyurur:  “İman eden ve sâlih amel işleyenler için güzel bir gelecek ve mutluluk vardır.”19  Âyette, güzel bir gelecek ve mutluluğun, iman edip sâlih amel işleyenlerin olacağı belirtilmektedir. Bu sebeple dünya hayatınım gerçeğini anlmak gerekiyor. İman etmek ve bu imanın gerektirdiği şekilde güzel davranışlarda bulunmak, helâl ve haram kavramlarını en ince noktasına kadar düşünüp bu doğrultuda hareket etmek, mü’min için gerekli davranışlardandır. Çünkü dünya ve âhiret saadeti bu şekilde kazanılır.

Dipnot  

  1. Ankebût, 29/64
  2. Yunus, 10/24
  3. Kasas, 28/84
  4. Tirmizî, Zühd 44
  5. Câsiye, 45/24
  6. Mü'minûn, 23/37
  7. İnsan, 76/27
  8. Mü’minun, 23/112-114
  9. Rûm, 30/55
  10.  Rûm, 30/8
  11.  Nisâ, 4/77
  12.  Enbiyâ, 21/34-35
  13.  Rûm, 30/7
  14.  Kıyâmet, 75/20-21
  15. A’lâ, 87/16-17
  16.  Kıyamet, 75/20-21
  17.  Buhârî, Rikak 3
  18.  Kasas,  28/77
  19.  Ra’d, 13/29                                      

Süleyman Gülek

NELER SÖYLENDİ?
@
Süleyman GÜLEK

Süleyman GÜLEK

DİĞER YAZILARI Doğruluktan ve adaletten ayrılmamak İbadet ve Güzel Ahlâk Oruç Tutmanın Maddi ve Manevi Faydaları Yılbaşı Kutlamaları Mallar ve Canlar İle İmtihan Cihadin Önemi Birlik ve Beraberlik İçerisinde Olmak Savaş ve ahlak Zalimler İçin Yaşasın Cehennem! Gazze’de Yaşanan İnsani Vahşet Peygamberimizi Sevmek Mutluluk Arayışı Çocuk ve Okul Mutlu Aile Zevk ve Eğlenceye Düşkünlük Ahiret Bilinci Tesettürlü Olmak Çocuğa Allah İnancını ve Sevgisini Aşılamak Çocuk ve Din Eğitimi İbadet Bilinci Hz. İbrahim’in İnanç Mücadelesi Anne ve Babanın Değerini Anlamak İnsanın İki Yönü 28 Mayıs Cumhurbaşkanı Seçimi’ne Bakış Bayramlar Huzur ve Mutluluk Günleridir Câhiliye ve Ahlâk Barış ve Huzur İbadet ve Ahlâk Ramazan ayı ve oruç Dünya Hayatı Ölüm Gerçeği Depremlerden ve Üzücü Olaylardan İbret Almak Gün Birlik, Beraberlik ve Yardımlaşma Günüdür Deprem Gerçeği Sade Bir Hayat Kur’an’ın Önemi Gençle İletişim Âdâb-I Muâşeret, Görgü Kuralları Söz Söyleme Adâbı Noel ve Yılbaşı Din ve Ahlâk İffetli Olmak Yaratiliş Gayesini Anlamak Dünya Engelliler Günü Engelli Bireyi ve Aileyi Anlamak Terör saldırısı Yaşlıları Anlamak Çocukları Tanımak ve Anlamak Gençleri Anlamak Hz. Peygamber’in örnek ahlâkı Ahlâk Eğitiminin Önemi Dünya Hayatına Aşırı Düşkünlük Başarıya Ulaşmanın Kuralları Ailede ve Okulda Çocuk Eğitimi Dünyanın Cazibesine Aldanmak Dünya ve ahiret mutluluğu Siyaset ve Ahlâk İyi bir müslüman olmak Çocuk Yetiştirmek Tartışma Usulü Toplumsal Ahlâk İyilik Yapmak eşlerin karşılıklı vazifeleri Çevre Ahlâkı Kurban bayramının önemini anlamak Dünya-âhiret dengesi nasıl olmalı! Gençlik ve ahlâk Kötü Huylardan Korunmanın Yolları Aile Hayatı Kötü ahlâkın zararları Güzel ahlâkın faydaları Engellileri Anlamak İsraf ve Cimrilik Anneler baş tacıdır! İslâm Ahlâkı Takvâ Sahibi Olmak İslâm Ahlâkının İman Ve İbadetle Alakası müslüman ve ahlâk EDEB VE ÂDÂB Güzel ahlâk sahibi bir müslüman nasıl olmalı! İman, ibadet ve ahlak Ticaret ve Ahlak Ahlâkin önemi ve gayesi Güzel Ahlaklı Omalı Allah’a yönelmenin önemi! Aile Ahlakı Ahlâkî Görevler Ahlâkî Sorumluluk Ahlâka Olan İhtiyaç Ahlâkî Yozlaşma İhlâslı ve samimi olmanın önemi İffet ve Hayânın Önemi Güzel Ahlâklı Olmaya Özen Gösterelim! Güzel Ahlaklı Olmak Vefalı Olmak Bayram sevincini yaşamak! Annelerin Değerini Bilmek Ramazan, Kur’an Ve Oruç Bilinci Ramazan, Kur’an Ve Oruç Bilinci Temizlik İmandandır Miraç Ve Namaz Üzüntü Ve Sıkıntılarla İmtihan Tedbir Almak Ve Allah’a Güvenmek Sağlığı Korumanın Önemi Kadın Haklarına Bakış Nezaketli, Saygılı Olmak Kanaatkâr Olmak Hayatı Sade Yaşamak Takvâ Sahibi Olmanın Önemi Yılbaşı kutlamaları neyin nesi? Çocuk Ve Namaz Ailede Mutlu Olmanın Yolları Ailede Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Çeşitli Hurâfeler Ve Batıl İnançlar Lüks Ve İsraf Sorunu Doğru ve güvenilir olmayı hayatımıza ilke edinelim! Merhamet etmeyene merhamet edilmez! Ahlakımızı güzelleştirelim! Zinanın Zararları Hz. İbrahim denilince, aklımıza gelenler Mutlu Ve Uyumlu Evlilik Dünya hayatına aldanmak! Adaletten ayrılmamak! Güzel Ahlâk Mutlu Olmayı Sağlar Dünya Hayatının Cazibesi Mutluluk Özlemi Hz. Peygamber’in çocuklara verdiği değer Gençlere Tavsiyeler Ahde Vefa Son Çare Boşanma Eğitim, Öğretim Ve İlim Tevazu Sahibi Olmak Güzel Geçimli Olmak Hz. Peygamber’in hoşgörüsü ve affediciliği Şefkat Ve Merhamet Eşini Tanımanın Önemi Yaşlılar, gözü yaşlı olmasın! Doğru Ve Güvenilir Olmak Hz. Peygamber (s.a.s.)’İn ahlâkî özellikleri Model şahsiyet, hz. Peygamber (S.A.S.) İhlâslı / Samimi Olmanın Önemi Güzel Davranışlar Huzur Ve Mutluluk Kazandırır Neslin Korunması Ailede Çocuğun Yaşına Göre, Din Eğitimi Verilmesi Genç Neslin Manevi Sorunları Evlilikte Mutsuzluğun Sebepleri Bayramları Fırsat Bilmeli Oruç, Ahlâkımızı Güzelleştirir Müslüman bir genç nasıl olmalı? Gençliğin Önemi Gelin-Kaynana Geçimsizliği Ve Çözüm Önerileri Ailede Çocuğun Ahlâk Eğitimi Aile İle İlgili Sorular Ve Cevapları İslâm’ın Kadına Verdiği Değer Başarılı Olmak Ailede Erkeğin Sorumlulukları İnsan hayatının dört önemli dönemi: Çocukluk-Gençlik-Yetişkinlik-Yaşlılık Âhirete İnanmanın Faydaları Yılbaşı Gerçeği Âhirete Imanın Önemi Üç Kutsal Mekânın Özellikleri Dünya Hayatının Aldatması Dünya Ve Âhiret Dengesini Kurmak Ahlâkî Çöküntü Lüks Ve İsraf İlgisi Mal, Mülk, Servet Tutkusu İnsanların Birbirleriyle İmtihanı Cinsellikle İmtihan Üzüntülerle, Bela Ve Musibetlerle İmtihan Dünya Hayatı Bir İmtihandır Dünya Hayatinda Mal Mülk, Evlât, Makam Ve Mevki Gibi Imkânlarla Övünmek Kurban İbadetinin Önemi Dünya Hayatına Hırsla Kapılmak Dünya Hayati Bir Oyun, Oyalanma Eğlence Ve Övünmedir Hayatı Anlamak Ve Anlamlandırmak Doğal Âfetler Hz. Peygamber (s.a.s.)’İn aile hayatı Eğitim Ve Mutluluk Duâ, Huzur Ve Mutluluk Kaynağıdır Bayram Dünya Hayatı Kısa Ve Geçicidir Orucun Önemi Ve Mahiyeti Ergenlik Döneminin Özellikleri Anneler her zaman hatırlanmalıdır! Anne Babaya İyi Davranmak Asr-ı Saadet En güzel örnek hz. Muhammed (s.a.v.) Mutlu Ve Huzurlu Olmak Çocuğa Görgü Kurallarını Öğretmek davet bilinci İman Ve Güzel Davranışların Önemi Ailenin Temel Kuralları Hz. Peygamber’in akla verdiği önem Evliliğe Hazırlık Ve Eş Seçimi Gençlik Çağı Ve Önemi Ergenlik Döneminin Özellikleri Çocuklar zararlı alışkanlıklardan nasıl korunmalı? Evlilikte Geçimsizliğin Nedenleri Ahiret Hayatı Eşler Arasındaki Güzel Geçimin Formülü Doğal Âfetlerin Sebepleri Çocuklarımıza İbadet Bilinci Kazandırmak Kur'ân Ve Sünnetin Hayatımızdaki Yeri Ve Önemi Yılbaşı kutlamaları neyin nesi? İlmin Ve Eğitimin Önemi Dünya Hayatı Bir İmtihandır Mutlu bir yuva nasıl kurulur, nasıl korunur? İnsan Gerçeği Evliliğin Meyvesi Çocuklar Gerçek mutluluğun yolu: İman Ve Sâlih Amel Evlilikte Aile İçi Sağlıklı İletişim Evliliği Kolaylaştırmak Çocuk Ve Disiplin Cennet Ve Cehennem Ailede Çocuk Eğitimi Çocukta Sorumluluk Duygusunun Geliştirilmesi Çocuğun Beden Ve Ruh Sağliği Çocukla Sağlıklı İletişim Televizyon, Bilgisayar ve İnternet Kıskacında Çocuk Özürlü Çocuklar Ve Mânevî Kazanımları İlim Ve Eğitimin Önemi Günümüzde Kaybolan Değerlerimiz: Komşuluk Hz. İbrahim (a.s)’dan İbretler Ve Öğütler İslâm’da Gençlik Ve Gençliğe Verilen Önem Gençlik Ve Arkadaşlık Dünyevîleşmenin Hazin Sonu Zulme Karşı Çıkmak Körü Körüne Bağlılık Gençlik Sorunları Ve Çözümleri Akıllı Olmak! Kadın Hakları Gençle Sağlıklı İletişim Mutlu Olmanın Yolları Dünya Hayatının Gerçeği Çağın Hastalığı: Dünyevileşmek Adaletli Olmak Ve Zulümden Kaçinmak
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA