Eğitimi Terbiye Etmek

Memiş OKUYUCU

23-06-2019 13:33

Bir işin nasıl yapılacağını gösteren yol, yöntem, kaide, kural, metotlar vardır.

Kaideler, işin niteliğini, değerini, estetiğini, verimini belirleyen kriterlerdir. Yerine göre metodoloji, sistematik olarak ta adlandırabiliriz.

Geleneğimiz, bu kaidelerin doğrudan insanlar arası ilişkileri belirleyen, gündelik yaşamın akışını düzenleyen bölümünü ‘adab’ olarak adlandırmıştır.

Hukukta ve genel sosyal bilimlerde bir ilke vardır: Usül, asıldan önce gelir. Herhangi bir dava da her hangi bir cürüm, kabahat söz konusu ise, hukuk toplumlarında bunun cezai bir bedelinin olması gerekir. Bu cezai bedeli, kurulu hukuk düzeni tayin ve tespit eder. Hukukun kurallarının çerçevesinde bir işlem, gerçekleştirilecekse önce usül yani yöntem şartları yerine getirilir. Fiilin; faili, davalısı, davacısı, yardım edenleri, o fiili işleyenlerin; hangi konumda, hangi şartlarda; sorgu, muhakeme ve ne tür bir ceza uygulanacağının bir usüle bağlanmış olması gerekir. Muhakeme esnasında da bu usül ve esaslara uygun hareket edilmesi, hakların ve hukukun geçerliliği açısından şarttır/gereklidir. Hukukun yerini bulması, hakkın sahibine teslim edilmesi işte bu şartlara riayet edilmekle ancak mümkün olur. Bu yöntemlere uyulmakla hak tecelli eder/edebilir.

Sosyal hayatta ve sosyal bilimlerde de bir usül vardır/olmalıdır. İşin kendisinden önce, nasıl yapılacağı daha önceliklidir. Yani önce, usül gelir!.

        Bunun için ‘usulsüz vusül(varış) olmaz’ demiş atalarımız!

Bizim ilim/bilim geleneğimizde ‘adab’ olarak adlandırılan kaideler, kurallar bütününden söz etmiştik yazının girişinde. Klasik sistemimiz, ilim öğrenme aşama ve basamaklarında uyulması gerekli kaideleri  'adap' olarak isimlendirdiği kurallar koymuştur. Tüm tedrisat/eğitim kademelerinde de  adabı, nezaket ve terbiye konusu haline getirmiştir. Medeniyetimiz, adabı aynı zamanda ahlakî bir nitelik olarak görmüş. Gönül ve akıl eğitimi ile ahlakî kurallar bütünü oluşturmuştur. Tahsil kademelerinin tümü usül, kaide terbiyesini yani adabı; okula giriş , başlangıç eğitimi olarak şart görmüşlerdir. Adabın bir gönül ve akıl terbiyesi 'haya' ve 'utanma duygusu' dairesinde hayata geçirilmesine de 'edep' denilir. 
Edebini bilmeyi, edebini takınmayı, edep dairesini, edep dışına çıkmamayı, edep etmeyi ve kendisine sınırları hatırlatılıp ta 'edep erenlere' denildiği zaman duracağı yeri bilmeyi öğreten bir terbiye, maarif sistemimiz vardı/olmalıdır/olacaktır. Nihayet kendisine 'edebine dikkat et' ihtarını bildiren 'edep ya hu!' denildiği zaman tüm zamanların ve mekanların durdurulduğu hududu bildiren ve bu davranışın gönül terbiyesini anlatan bir maarifimiz vardı/olacaktır. 

Tekkelerin girişinde ‘edeb ya hu’ yazar idi!
Zamanın kelamına döndürse idik bu hitabı; ‘zamanını, sıranı, haddini ve hududunu,  yerini bekle’ 'vakarını(onurunu) koru' olarak isimlendirebilirdik!
Yunus bütün bu değerlerimizi ne güzel söylemiş:

         Vardım ilim meclisine eyledim kıldım talep,

         Dediler ilim geride, illa edep illa edep.

İçinde gönül eğitimini, edebi, adabı barındıran bir terbiye sistemi idi klasik sistemimiz.
Hasılı bu maarifimizin edepli, terbiyeli, müeddep insanlar yetiştirdiği bir ahlak, nezaket ve terbiye sistemi vardı.

Asırlarca devletler kuran, medeniyetimizi kıtalara, iklimlere taşıyan, yeryüzünde mamur beldeler kurup, adaleti ile bütün insanlığa hizmet eden atalarımız bütün bunları; yüksek nitelikli talim terbiye sisteminden yetiştirdikleri cemiyet ve  bu cemiyeti meydana getiren insanlar ile başarmışlardır. 

İthal edip  iki yüz yıldır ülkemizde uyguladığımız mevcut eğitim sistemi  pragmatik bir sistemdir. Eğitim sistemimiz üzerinde, 19. asırdan 1908 ikinci meşrutiyete kadar Fransız tesiri, 1920’ye kadar bir miktar Alman tesiri ve özellikle 1924’ lerden itibaren artan bir şekilde Amerikan tesirinden söz edebiliriz. Bir örnek vermek gerekirse 1968 ilkokul programı. Hazırlıkları 1955’lerde başlamış, yirmiye yakın ülkede çalışmalar yürütülmüş, değerlendirme toplantı sonucu Viyana’da açıklanmış bu program Ford Vakfının finansmanı, denetimi ve gözetiminde tespit edilip, uygulamaya konulmuştur.  En önemli özelliği ben merkezci, pragmatist ve olabildiğince ferdiyetçi olmasıdır. 1968 ilkokul programı da, eğitim sisteminin sadece bir parçasıdır.

 Neslimizi cendereden geçiren mevcut eğitim sisteminin kendisi terbiyeye muhtaçtır. Neslimiz mevcut maarif sistemi ile akıl, gönül ve ruh terbiyesinden mahrum kalmış bulunmaktadır. İnsan imalatı sun’i gerçeklikler, bizim değerler alanımızı kaplamakta, kapatmaktadır.

Bu eğitim sistemi, terbiye edilmelidir! İçinde milli kimliğimizi taşıyan, gelenekten gelen adabımızı ve edebimizi özümseyerek, yeni çağdaki ideallerimize yürüyüş cehdi taşıyan, bizi geleceğe taşıyacak bilgilerle  donanımlı, sormaya,  sorgulamaya üretmeye göre yapılandırılmış bir terbiye sistemi kurulmalı. Neslimize milli bir ruh inşa edilmelidir.

Diriliş çağımızı kurup, zamanın ruhunu  ve zamana ruhunu yazacak neslimizi yetiştirecek ve mevcut eğitim sistemini terbiye edecek bir milli maarif sistemi kurmalıyız! 

Sağlıcakla kalın.

DİĞER YAZILARI Yeni Müfredat Taslağı Nasıl Bir Model Sunuyor? 01-01-1970 03:00 Eğitim ve Maneviyat 01-01-1970 03:00 Maarif Muhiti, Eğitim Modeli 01-01-1970 03:00 Maarifin Türkçesi 01-01-1970 03:00 Millî Eğitim Şûrası Üzerine 01-01-1970 03:00 Hârezmî Eğitim Modeli 01-01-1970 03:00 Ankara’da Bir Eğitim ‘Ada’sı 01-01-1970 03:00 Bir Fikir Adamı Ali Fuad Başgil 01-01-1970 03:00 Türkiye'de Şehirli Dindarlık 01-01-1970 03:00 Doğunun Yedinci Adami: Mehmet S. Aydin 01-01-1970 03:00 Istiklal Marşi Ve Akif’in Öğretmenliği 01-01-1970 03:00 Türkiye’de Bir Üniversiteye Rektör Olmak 01-01-1970 03:00 Eskimeyen Zaman Efendisi: Ali Fuad Başgil 01-01-1970 03:00 Tarihe İz : Muallim Mahir İz 01-01-1970 03:00 Eskimeyen Zaman Efendisi: Ali Fuad Başgil 01-01-1970 03:00 Kalpten Gelen Bir Söz 01-01-1970 03:00 Maarif Televizyonu 01-01-1970 03:00 Muallim 01-01-1970 03:00 Bir Maarif Adami Olarak Mustafa Öcal 01-01-1970 03:00 Boğazköprü’de Yanaşık Düzen Ya Da Bir Fasl-I Cenaze 01-01-1970 03:00 Tıp Dili Bizim Neyimiz Olur? 01-01-1970 03:00 Eğitimin Ele Alinacak Yani 01-01-1970 03:00 Dünyanin Sahili Selameti: Kalkınmış Türkiye 01-01-1970 03:00 Evvel Giden Ahbaba Selam Olsun 01-01-1970 03:00 Üniversiteler Türkiye’ye Ne Zaman Yetişir? 01-01-1970 03:00 Vakar Abidemiz: Ayasofya Camii 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin Temel Eğitim Meselesi: Meslekî Eğitim 01-01-1970 03:00 Geleceğin Meslekî Eğitimi: Büyük Türkiye 01-01-1970 03:00 Meslekî Eğitim Üniversitesi 01-01-1970 03:00 Mütehassis Olmayan ‘Eğitim Uzmani’ Olur Mu? 01-01-1970 03:00 Kıran Günlerinde Meşk Ve İçe Yolculuğumuz 01-01-1970 03:00 Yeni Bir Sistem Ve ‘Yenilmişlerin’ Düzeni 01-01-1970 03:00 Bir Dönüştürme Projesi: Köy Enstitüleri – 2 01-01-1970 03:00 Bir Dönüştürme Projesi Köy Enstitüleri 01-01-1970 03:00 Ederini Tüketen Düzen Ve Biz 01-01-1970 03:00 Akif’in Türkiyesi, Türkiye’nin Akif’i 01-01-1970 03:00 Yüzümüzü Ak Edecek Bir Söz 01-01-1970 03:00 Üreten Nesil Çağı Yönetir 01-01-1970 03:00 Kalbinin Dili Olmayan Şair: Akif 01-01-1970 03:00 Münevver Ya Da Çınlayan Nağme Olmak 01-01-1970 03:00 Tuba Ağaci, Bambu Ağaci 01-01-1970 03:00 Tarihin Inkilap Etmesi 01-01-1970 03:00 Geleceğin Dünyasi 01-01-1970 03:00 Gelişler Ve Geri Gidişler 01-01-1970 03:00 Hak Temelli Bir Reforma Doğru 01-01-1970 03:00 Söylesem Tesiri Yok, Sussam… 01-01-1970 03:00 Maarif reformu neden şart? 01-01-1970 03:00 Yazmak Ve Yazarak Yaşamak 01-01-1970 03:00 İlim iktidarı, memleketin imarıdır! 01-01-1970 03:00 Maarifin ahlâkı var mı? 01-01-1970 03:00 Maarifin örfü yok Orff’u var! 01-01-1970 03:00 Eğitimde Dezavantajlı Gruplar Ve Maarifin Adaleti 01-01-1970 03:00 Dört çeker, ne kadar çeker! 01-01-1970 03:00 O şehre varmaz isek! 01-01-1970 03:00 Durduramayacaksınız! 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin Yurt dışı Öğrenci Perspektifi 01-01-1970 03:00 FETÖ’nün Eğitim Boyutu 01-01-1970 03:00 Maarifimize Çankırı Modeli 01-01-1970 03:00 Utangaç Sunumlu ‘Zoraki Ve İstendik’ İnsan 01-01-1970 03:00 Maarif nedir? 01-01-1970 03:00 Seçimin galibi: eğitim sistemidir! 01-01-1970 03:00 Ecnebi memleketlere öğrenci gönderme meselemiz! 01-01-1970 03:00