Durduramayacaksınız!

Memiş OKUYUCU

10-08-2019 10:26

 

Maarif tarihimizi incelerken, bu alanı düşünce tarihinden bağımsız düşünemeyiz. Bugünkü eğitim uygulamalarının düşünce tarihi ile ilgili  arka planına da kısaca bir göz atalım.

Batı, Hristiyan din adamlarının bütün orta çağ boyunca toplum üzerinde kurduğu tasallutu kırdı ve kendi içinde sekülerleşerek bu düzenin alternatifini meydana getirdi. Bu yeni düzenin adını aydınlanma koyarak toplumda kendi içinde bir meşruiyet oluşturdu. Din ve din adamlarından boşalttığı alanı ‘bilim’ ve ‘akıl’ adına kurduğu vesayetle doldurdu.  Pozitivizm de bu seküler dönemde 19. asırda Avrupa’da doğdu. İlk başlarda dinin yerini almak üzere, bilim kılıfı ile ortaya konulmuş bir öğreti olarak ortaya konuldu. Devlet ve toplum hayatının nerede ise tamamını tanzim etmek üzere bir inanış olarak sunuldu. Burada bizi ilgilendiren toplumsal yönüne bakmak istiyoruz.

Bu felsefenin kurucularından A. Comte, Pozitif Felsefe Derslerinde bu konudaki görüşlerini şöyle anlatır:’’(Pozitivizm) doğası gereği boyun eğme güdüsünü geliştirerek kamu düzenini geliştirmeye yöneliktir’’.   

Görüldüğü gibi pozitivizmin kurucularından biri,  bu felsefenin kuruluş amacını toplumda boyun eğme güdüsünü geliştirmek olarak açıklamıştır. Yani boyun eğdirilip kontrol altında tutularak ‘yönetilecek’ bir toplum hedefi var!.

Yakın  dönem fikir adamlarımızdan Cemil Meriç ‘bu sahte bilim’ der  ve devam eder ‘’tek işe yaramış: Nesillerin uyanmasını önlemek!’’(Bu Ülke: sf:87) diye açıklama getirmiş olduğu bir görüş ve felsefe ekolüdür Pozitivizm. Ve giderek bir ideoloji.  Sosyolojinin en kötü örneği olarak toplumda uygulama imkânı olmayan/bulamayan bir ideoloji. 

Pozitivizm, 1920’lerde Avrupa’da terk edildi. Ancak Türkiye’de özellikle eğitim sisteminde, felsefesiyle ve bütünüyle bir ideoloji olarak özellikle eğitim alanında uygulanmaya devam edildi.

 Hem de giderayak bu ekolün Türkiye’deki fikri nakilcileri gözden kaçırılarak,  uygulanmaya devam edildi. Pozitivizm bilim kılıfı ile devlet ve maarif sistemimizin resmi ideolojisi haline getirildi. Allah ve peygamber adını anmadan, milletimize ait değer kimlik alanına yer vermeden ders kitapları ve müfredatlar oluşturularak bilim kılıfı ile pozitivist ideoloji milletimize yıllar yılı dayatıldı.

Ve iki binli yıllar. 

İki binli yılların başında Türkiye siyaseten kendisine giydirilen vesayet gömleğini yırttı. Ancak siyaseten iktidar döneminde girilemeyen alanlardan birisi de maarifimiz sahası idi. 

Maarif tarihimizin; batıdan sistem, metodoloji, öğretim metotları  alışı ile başlayan ve giderek ideolojik bir muhtevaya bürünen medeniyet yolculuğumuzun, şu anda en önemli kavşağına gelmiş bulunuyoruz!. 

Türkiye, siyasi alandaki vesayeti iki binli yılların başında kırdı. Ancak bu vesayet altında kendilerine çıkış arayan içeriden birileri bürokratik bir huruç harekatına girişti!.  Hem varlıklarını koruma refleksiyle hem de uluslararası bir etkileşimi de kullanarak harekete geçti!. Varlıklarını, gölgesine sığındıkları pozitivist eğitim sistemi içerisinde ve batı himayesinde sürdürme insiyakı burada göze çarpmaktadır!.

Peki bunun anlamı ne ?

1950’lerde yeryüzünde en zenginle en fakir arasındaki fark iki buçuk kat idi!..

Kan, gözyaşı, kargaşa ve kaostan içinde geçen bu yetmiş yıldan sonra batı sömürüsüne örnek teşkil etsin diye şu bilgileri paylaşalım:

Dünyadaki en zengin 42 kişinin mal varlığı, dünya nüfusunun %50’sine tekabül eden 3,6 milyar insanla eşittir; en zengin 10 ülkenin geliri de en fakir 10 ülke gelirinin tam 77 katıdır.

Görüldüğü gibi zenginlerle fakirler arsındaki fark uçurumları da aşmış, artık okyanuslar mesabesine varmıştır!

Batı işte bu sömürü düzenini ekonomi ve siyasetten sonra, eğitim üzerinden kurduğu vesayetle sağlamıştır!. Zihinleri felç eden, düşünceye pranga vuran,  halkına yabancı, özgür düşünme melekelerini ortadan kaldıran, bilim kılıfı ile ülkelere dayatılan mevcut  sömürge eğitimi modeli ile sömürüsünü sürdürmüştür batı!

Toplumların uyanışı bu eğitim modeli ile engellenmiştir! Bu modeli savunanlar, bilerek bilmeyerek batının sömürge/ateş değirmenine odun taşımaktalar!.

Şu an yapılan da maarif alanındaki vesayeti sürdürme çabasıdır. Hazzı  düşünen, batılı tüketen, seküler yaşayan ve farklı düşüncelere hayat hakkı tanımayan ve bütün farklılıkları yok eden ‘batıcılık’ ideolojisi bu ülkede ve dünyada fikren mevta olmuş bir ideolojidir!.

Bizim maarifimizin; akleden, fikreden, şükreden, zikreden, dua eden, say eden; dünyayı imar, mülkü mamur  etme şuuru yüklenmiş; hakkı ve hakikati bilen, hakkı üstün tutan  bir talim/terbiye sistemi ve insanı kamil ideali vardır! Maksat insanı yaşatmaktır!. Bu millet tekrar tarihe yürüyecektir! Milli bir maarif ile tarihine yürüyecektir milletimiz!.

Maarifin hedefi milleti özgürleştirmektir!

Siz köleliğe talip olmayın! Batıcı eğitim sistemi celladına aşık köleler yetiştirmektir! Bu millet köleliğe değil, bütün insanlığın özlediği özgürlüğe taliptir!

Oysa siz ölmüş bir ideolojiden medet ummaktasınız!. Ölüler dirilmez! Diriltemezsiniz! Onun yerine siz bu millet ile dirilin ve hayat bulun!. Yoksa siz de yok olacaksınız!

Başaramayacaksınız.

Durduramayacaksınız.

DİĞER YAZILARI Yeni Müfredat Taslağı Nasıl Bir Model Sunuyor? 01-01-1970 03:00 Eğitim ve Maneviyat 01-01-1970 03:00 Maarif Muhiti, Eğitim Modeli 01-01-1970 03:00 Maarifin Türkçesi 01-01-1970 03:00 Millî Eğitim Şûrası Üzerine 01-01-1970 03:00 Hârezmî Eğitim Modeli 01-01-1970 03:00 Ankara’da Bir Eğitim ‘Ada’sı 01-01-1970 03:00 Bir Fikir Adamı Ali Fuad Başgil 01-01-1970 03:00 Türkiye'de Şehirli Dindarlık 01-01-1970 03:00 Doğunun Yedinci Adami: Mehmet S. Aydin 01-01-1970 03:00 Istiklal Marşi Ve Akif’in Öğretmenliği 01-01-1970 03:00 Türkiye’de Bir Üniversiteye Rektör Olmak 01-01-1970 03:00 Eskimeyen Zaman Efendisi: Ali Fuad Başgil 01-01-1970 03:00 Tarihe İz : Muallim Mahir İz 01-01-1970 03:00 Eskimeyen Zaman Efendisi: Ali Fuad Başgil 01-01-1970 03:00 Kalpten Gelen Bir Söz 01-01-1970 03:00 Maarif Televizyonu 01-01-1970 03:00 Muallim 01-01-1970 03:00 Bir Maarif Adami Olarak Mustafa Öcal 01-01-1970 03:00 Boğazköprü’de Yanaşık Düzen Ya Da Bir Fasl-I Cenaze 01-01-1970 03:00 Tıp Dili Bizim Neyimiz Olur? 01-01-1970 03:00 Eğitimin Ele Alinacak Yani 01-01-1970 03:00 Dünyanin Sahili Selameti: Kalkınmış Türkiye 01-01-1970 03:00 Evvel Giden Ahbaba Selam Olsun 01-01-1970 03:00 Üniversiteler Türkiye’ye Ne Zaman Yetişir? 01-01-1970 03:00 Vakar Abidemiz: Ayasofya Camii 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin Temel Eğitim Meselesi: Meslekî Eğitim 01-01-1970 03:00 Geleceğin Meslekî Eğitimi: Büyük Türkiye 01-01-1970 03:00 Meslekî Eğitim Üniversitesi 01-01-1970 03:00 Mütehassis Olmayan ‘Eğitim Uzmani’ Olur Mu? 01-01-1970 03:00 Kıran Günlerinde Meşk Ve İçe Yolculuğumuz 01-01-1970 03:00 Yeni Bir Sistem Ve ‘Yenilmişlerin’ Düzeni 01-01-1970 03:00 Bir Dönüştürme Projesi: Köy Enstitüleri – 2 01-01-1970 03:00 Bir Dönüştürme Projesi Köy Enstitüleri 01-01-1970 03:00 Ederini Tüketen Düzen Ve Biz 01-01-1970 03:00 Akif’in Türkiyesi, Türkiye’nin Akif’i 01-01-1970 03:00 Yüzümüzü Ak Edecek Bir Söz 01-01-1970 03:00 Üreten Nesil Çağı Yönetir 01-01-1970 03:00 Kalbinin Dili Olmayan Şair: Akif 01-01-1970 03:00 Münevver Ya Da Çınlayan Nağme Olmak 01-01-1970 03:00 Tuba Ağaci, Bambu Ağaci 01-01-1970 03:00 Tarihin Inkilap Etmesi 01-01-1970 03:00 Geleceğin Dünyasi 01-01-1970 03:00 Gelişler Ve Geri Gidişler 01-01-1970 03:00 Hak Temelli Bir Reforma Doğru 01-01-1970 03:00 Söylesem Tesiri Yok, Sussam… 01-01-1970 03:00 Maarif reformu neden şart? 01-01-1970 03:00 Yazmak Ve Yazarak Yaşamak 01-01-1970 03:00 İlim iktidarı, memleketin imarıdır! 01-01-1970 03:00 Maarifin ahlâkı var mı? 01-01-1970 03:00 Maarifin örfü yok Orff’u var! 01-01-1970 03:00 Eğitimde Dezavantajlı Gruplar Ve Maarifin Adaleti 01-01-1970 03:00 Dört çeker, ne kadar çeker! 01-01-1970 03:00 O şehre varmaz isek! 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin Yurt dışı Öğrenci Perspektifi 01-01-1970 03:00 FETÖ’nün Eğitim Boyutu 01-01-1970 03:00 Maarifimize Çankırı Modeli 01-01-1970 03:00 Utangaç Sunumlu ‘Zoraki Ve İstendik’ İnsan 01-01-1970 03:00 Maarif nedir? 01-01-1970 03:00 Seçimin galibi: eğitim sistemidir! 01-01-1970 03:00 Eğitimi Terbiye Etmek 01-01-1970 03:00 Ecnebi memleketlere öğrenci gönderme meselemiz! 01-01-1970 03:00