Eskimeyen Zaman Efendisi: Ali Fuad Başgil

Memiş OKUYUCU

08-01-2021 06:46

Bir meskeni, binayı inşa edip ayağa kaldırmak için, mimarisinden başlayarak bir araya getiren çok fazla unsur var. Ustalığından tutunda, malzemenin niteliğine kadar, binanın dayanıklılığına tesir eden bir çok faktör mevcut.  Ama uzun müddet ayakta ve sağlam kalması için, dış tesirlerden koruyacak  sağlam bir çatı gerekmekte.

Toplumlar, milletler medeniyetler için de bu durum geçerlidir. Üst kimlik, vizyon, ülkü, mefkûre, sosyal perspektif, din, ırk adına her ne dersek diyelim. Cemiyet mensuplarını ruhen besleyip, dış tesirlere karşı bir arada tutup, koruyacak çatı değerlere ihtiyaç vardır.

Cemiyetimizin asırlardan beri tek yürek ve bir millet olarak bir arada yaşamasını sağlayan üst kimliği; derinlik ve perspektif sahibi, zamanın ruhunu okuyan ve aynı zamanda yazan ilim adamlarımızca oluşturulmuş, devlet adamlarımızca uygulanmıştır.  Akıp gelen tarihî süreç, bizi bir arada, aynı idealler üzerinde birleştirerek, kaynaştırarak bugünlere  getirmiş. Bu bazan mefkûrelerle olmuş, bazan kızılelma ile. Zaman zaman da felsefe ve düşünce alanında yollar çizen akımların perspektifi ile. Din düşüncesi ve dini yaşayış ise, toplumun ana perspektifinde belirleyici faktör  olmuştur.

Bu alanda, 20. asırda iz açan işler yapan bir büyük alimimiz var: Ali Fuad  Başgil.

Kendisine, dil, terbiye, hukuk hatta siyaset  alanından başlayarak oluşturduğu düşüncelerle Türkiye’ nin ideallerini inşa eden en önemli isimlerden biri  diyebiliriz. Bundan tam yetmiş bir yıl önce 1949’ da yayımladığı ve halen güncelliğini koruyan vulgarize bir başucu eseri bırakmıştır Başgil; “Gençlerle Başbaşa”

Eser, ilk yayımlandığı zaman büyük alaka görmüş. Halen de çok okunanlar listesinde bir kitap durumundadır. Bugün de istisnasız her gruba ders kitabı olarak okutabilir, dinletebilirsiniz. Başgil Hoca, günümüzde de bu eser üzerinden cemiyetimizde yollar ve köprüler inşa etmeye devam etmektedir.

Kitapta, karekter terbiyesi üzerine oldukça önemli çözümlemelere yer verilmiş. Eser; kaderde, kıvançta ve tasada bir arada yaşamamızın ruhunu işleyip, derslerini vermekte. Bu tahlillerin yanı sıra ilim, irfan ve hikmet barındıran muhtevası ile başta gençlerimiz olmak üzere, neslimize yol göstermeye devam etmektedir.

-‘’Bir işe öfkeli  iken karar verme. Bekle öfken geçsin. Zira öfke ile kalkan zararla oturur.’’

-‘’Kimsenin yüzüne karşı söyleyemediğini arkasından söyleme. Bil ki arkadan konuşmak korkaklığın en iğrenç şeklidir.’’

-‘’Kimsenin cahilliğini yüzüne vurma. Bil ki insanları en çok kızdıran ve gücendiren cahilliklerinin yüzlerine vurulmasıdır.’’

Hocamız, bu kitaptaki ilim, ahlâk ve terbiye alanındaki değerli  görüşleriyle,  adeta maarif müfredatımızı yıllar önce kaleme almış.

Hocanın ders yaptığı 2 bin kişilik büyük anfi,  fakülteli ve başka fakültelerden, hatta alaka duyan yoldan geçen vatandaşlarca bile ayakta bile yer kalmayacak şekilde doldurulur. Herkes büyük bir hayranlıkla ve alaka ile  derslerini takip ederdi. Çoğu hukukçu pek çok talebesi devlette bir çok üst kademelere kadar yükseldi. Meclis Başkanlığı da yapmış olan talebesi Ferruh Bozbeyli, sıra Başgil’ in adını anmaya geldiğinde büyük bir tazim ve tevazu ile sesini alçaltarak:

-‘’Hukukçu bilgisini  örnek ölçülerde kullanabilen insandır’’  prensibini biz  hocadan öğrendik diyor.

 Bu ideal prensiplerle yetiştirdiği öğrencileri üzerindeki tesirleri halen devam etmektedir. Düşünce dünyamızda kurucu yaklaşımları, devleti ve milleti birbirine yaklaştıran duruşu ile cemiyetimizin   üst kimliğini inşa etmiş. Bu hali ile  “ana çatı davacısı” olarak millet nezdindeki yerini ve değerini  korumaya devam etmektedir.

Ali Fuat Başgil Hoca; dil varlığımızı ve Türkçe’yi lisan şekline girmiş  ‘millî ruhumuz’ olarak görmüş. Yazı ve eserleriyle,  topluma milli  şuur aşılayan,  yol açan maarifçilerimizden birisi olmuştur.

İmam Hatip Okulları, sonraları İlahiyat Fakültelerine dönüşen Yüksek İslam Enstitüleri’ nin kuruluşu ve Diyanet Teşkilatının yeniden yapılandırılmasına dair teori, fikir ve çalışmaları ile de bugünkü dinî hayatın temellerinde emek sahibidir.


Üretken bir hukuçudur. İş Hukuku dersinin üniversitelerimizdeki   ilk kurucusudur.
 
Zor zamanda konuşabilen hakikat aşığıdır.
 
Hakikat çizgisinden hiçbir zaman ayrılmayan bir ilim adamıdır
 
Dilde, 1932’lerde başlatılıp 1937’ lere gelince  durdurulan öztürkçecilik adıyla yapılan bir ‘tasfiyeciliğe’ giriş dönemi var. Durumun bir ‘çıkmaza’ girdiği görülüp de bunun bir tasfiye olduğu anlaşılınca, o dönemde bu işten vazgeçilir.

Bu dil tasfiyeciliği 1940’ lardan sonra tekrar başlatılır. Hem de bu konuya geçmiş de itirazı olan iki isim tarafından: Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Maarif Vekili Hasan Ali Yücel.

1941 yılında tekrar başlatılan dil katliamına İstanbul Üniversitesinde karşı çıkan tek Hoca olarak bilinir Başgil Hoca. ‘’Ruhiyatçı ruh, tarihçi tarih icad eder mi?’ diyerek dilimizde devlet eliyle kelime icad edilemeyeceğini söyler, yazar. Hoca, dilin bir milletin milli varlığı olduğunu, kendi tabi seyri içinde gelişme göstermesi gerektiği görüşünü savunur.

Başgil, bu konuya olan itirazlarını,  dönemin Cumhurbaşkanına bizzat iletir.

Haysiyet timsali bir şahsiyet ve ilim abidesidir. Dil üzerindeki tahribata devam edildiğinde ciğerinden duyduğu sancısını dindirmek için 1945 yılında sansür altındaki tek parti dönemi basınında, dönem hükümetine en sert eleştirel yazıları yazar.

Oldukça derinlikli bilgisi, hüküm kabiliyeti ve zengin ilmi hakimiyeti ile yed-i tûlâ derecesinde bir alimdir. Hocalar yetiştiren sistem hocası diyebiliriz.

Temiz, duru bir dili, toplayıcı ve toparlayıcı bir yaklaşımı vardır. Her devirde istisnasız fikirlerine müracaat edilen bir ilim adamı olmuştur.
 
Ne eserlerinde, ne sohbet ve konferanslarında, ne de yaşayışında hatta fena muamele gördüğü kimselere karşı bile ayrıştırıcı, aşağılayıcı ve ötekileştirici dil kullanmamıştır.

Başgil, ‘’Bugün Türkiye’ de ölmek istemeyen bir mazi ile hayata doğmak için çırpınan bir istikbal mücadele halindedir. Milletin selameti bu mücadeleye seyirci kalmakta değil, çarpışan tarafları barıştırmaktadır.’’  Şeklinde çok önemli bir tespite bulunmuş. Kendisi de bütün hayatı boyunca ‘mazi’ ve ‘istikbalin’ taraflarını buluşturmak, barıştırmak ve birleştirmek için fikri bir mücadele vermiştir.

Millet irfanından beslenen, hikmetli bir çizgiden yürümüş, en önemlisi de ilmî görüşlerini koruyarak skolastik düşüncelere sapmamış. Geçmişten, görüşler nakletmek gibi bir kolaycılığa yönelmemiştir. Düşüncelerini öğrendikleriyle harmanlayıp, analiz ve senteze tabi tutarak fikirlerini  oluşturmuştur. Hüküm verebilme kapasitesi ile orjinal, tabî düşünce ve tasavvurlar ortaya koymuş.

Temsil ettiği, telkin ettiği, tarif ettiği ve tebliğ ettiği birleştirici ve  kaynaştırıcı çizgiye, Türkiye’ de her zaman ihtiyaç duyulmaktadır.


“İlim adamı onuru,  şahsında anlam kazanmıştır.


O nun safiyet yüklü hatıralarını okurken, hâkim olan ağırbaşlı mana ve ruhun tesirini, bütün benliğinizde hissetmektesiniz.
Söylediklerini yaşayıp, yaşadıklarını da söylemiştir.

Hiç bir vazifeye talip olmamış, daima talep edilen olmuştur.

1945 senesinde Celal Bayar Demokrat Parti’ yi kurma aşamasında, hocayı  partiye davet eder. Fikri ve lojistik anlamda destek olur. Ancak ‘katılma’ teklifine katılmaz. Gerekçesi de hayat ve mücadele çizgisini özetler mahiyettedir:‘Fikri istiklâlini muhafaza etmek’

 
Hocamızın; 1944 senesinde vefat eden yakın arkadaşı Ord. Prof. Dr. İbrahim Fazıl Pelin’in cenazesine katılan  topluluğa yaptığı duygu dolu konuşmayı kendisine ithaf ediyoruz:


“ ... Sen duyan, acıyan, dürüst düşünen ve düşündüğü gibi konuşan samimi bir fikir adamı idin. Senin Hakk’a tapan ve haksızlıktan iğrenen duygulu bir yüreğin vardı. Hocalık hayatında sen daima bu yürekle çalıştın. Memleket ve insaniyete faydalı oldun. Derslerini ve talebe evlatlarını düşündün.Meslektaşların  ve talebelerinin üzerinde en iyi ve en temiz hatıralar bırakarak bu alemden göç ettin. Ne mutlu sana. Bahtiyar ol. Ebediyetlere yükselen ruhun şad olsun.”

Ali Fuad Başgil Hoca’ ya Mevla gani gani rahmet eylesin.

 

Kaynakça:

1-Hatıralar -  Başgil, Ali Fuad, 7. Baskı, Kubbealtı Yayınları – 7. Baskı, 2018

2- Din ve Laiklik - Başgil, Ali Fuad, Yağmur Yayınları - 14. Baskı, 2018

3- Gençlerle Başbaşa – Başgil, Ali Fuad – Yağmur Yayınları – 15. Baskı 1980

4- Bir Düşünce İnsanı Olarak - Ali Fuad Başgil Hayatı ve Siyasi Mücadeleleri Uluslararası Sempozyumu – 13-14 Ekim 2017, Çarşamba – Samsun

5- TRT -  Ali Fuad Başgil Belgeseli. 2018

DİĞER YAZILARI Yeni Müfredat Taslağı Nasıl Bir Model Sunuyor? 01-01-1970 03:00 Eğitim ve Maneviyat 01-01-1970 03:00 Maarif Muhiti, Eğitim Modeli 01-01-1970 03:00 Maarifin Türkçesi 01-01-1970 03:00 Millî Eğitim Şûrası Üzerine 01-01-1970 03:00 Hârezmî Eğitim Modeli 01-01-1970 03:00 Ankara’da Bir Eğitim ‘Ada’sı 01-01-1970 03:00 Bir Fikir Adamı Ali Fuad Başgil 01-01-1970 03:00 Türkiye'de Şehirli Dindarlık 01-01-1970 03:00 Doğunun Yedinci Adami: Mehmet S. Aydin 01-01-1970 03:00 Istiklal Marşi Ve Akif’in Öğretmenliği 01-01-1970 03:00 Türkiye’de Bir Üniversiteye Rektör Olmak 01-01-1970 03:00 Tarihe İz : Muallim Mahir İz 01-01-1970 03:00 Eskimeyen Zaman Efendisi: Ali Fuad Başgil 01-01-1970 03:00 Kalpten Gelen Bir Söz 01-01-1970 03:00 Maarif Televizyonu 01-01-1970 03:00 Muallim 01-01-1970 03:00 Bir Maarif Adami Olarak Mustafa Öcal 01-01-1970 03:00 Boğazköprü’de Yanaşık Düzen Ya Da Bir Fasl-I Cenaze 01-01-1970 03:00 Tıp Dili Bizim Neyimiz Olur? 01-01-1970 03:00 Eğitimin Ele Alinacak Yani 01-01-1970 03:00 Dünyanin Sahili Selameti: Kalkınmış Türkiye 01-01-1970 03:00 Evvel Giden Ahbaba Selam Olsun 01-01-1970 03:00 Üniversiteler Türkiye’ye Ne Zaman Yetişir? 01-01-1970 03:00 Vakar Abidemiz: Ayasofya Camii 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin Temel Eğitim Meselesi: Meslekî Eğitim 01-01-1970 03:00 Geleceğin Meslekî Eğitimi: Büyük Türkiye 01-01-1970 03:00 Meslekî Eğitim Üniversitesi 01-01-1970 03:00 Mütehassis Olmayan ‘Eğitim Uzmani’ Olur Mu? 01-01-1970 03:00 Kıran Günlerinde Meşk Ve İçe Yolculuğumuz 01-01-1970 03:00 Yeni Bir Sistem Ve ‘Yenilmişlerin’ Düzeni 01-01-1970 03:00 Bir Dönüştürme Projesi: Köy Enstitüleri – 2 01-01-1970 03:00 Bir Dönüştürme Projesi Köy Enstitüleri 01-01-1970 03:00 Ederini Tüketen Düzen Ve Biz 01-01-1970 03:00 Akif’in Türkiyesi, Türkiye’nin Akif’i 01-01-1970 03:00 Yüzümüzü Ak Edecek Bir Söz 01-01-1970 03:00 Üreten Nesil Çağı Yönetir 01-01-1970 03:00 Kalbinin Dili Olmayan Şair: Akif 01-01-1970 03:00 Münevver Ya Da Çınlayan Nağme Olmak 01-01-1970 03:00 Tuba Ağaci, Bambu Ağaci 01-01-1970 03:00 Tarihin Inkilap Etmesi 01-01-1970 03:00 Geleceğin Dünyasi 01-01-1970 03:00 Gelişler Ve Geri Gidişler 01-01-1970 03:00 Hak Temelli Bir Reforma Doğru 01-01-1970 03:00 Söylesem Tesiri Yok, Sussam… 01-01-1970 03:00 Maarif reformu neden şart? 01-01-1970 03:00 Yazmak Ve Yazarak Yaşamak 01-01-1970 03:00 İlim iktidarı, memleketin imarıdır! 01-01-1970 03:00 Maarifin ahlâkı var mı? 01-01-1970 03:00 Maarifin örfü yok Orff’u var! 01-01-1970 03:00 Eğitimde Dezavantajlı Gruplar Ve Maarifin Adaleti 01-01-1970 03:00 Dört çeker, ne kadar çeker! 01-01-1970 03:00 O şehre varmaz isek! 01-01-1970 03:00 Durduramayacaksınız! 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin Yurt dışı Öğrenci Perspektifi 01-01-1970 03:00 FETÖ’nün Eğitim Boyutu 01-01-1970 03:00 Maarifimize Çankırı Modeli 01-01-1970 03:00 Utangaç Sunumlu ‘Zoraki Ve İstendik’ İnsan 01-01-1970 03:00 Maarif nedir? 01-01-1970 03:00 Seçimin galibi: eğitim sistemidir! 01-01-1970 03:00 Eğitimi Terbiye Etmek 01-01-1970 03:00 Ecnebi memleketlere öğrenci gönderme meselemiz! 01-01-1970 03:00