Galatasaray yönetimi bu yıl yaptığı transfer harcamaları nedeniyle yargılanıp kulübe ve kulüp hissedarlarına verdikleri zararı ceplerinden ödemedikçe Türkiye’de hiç kimse hukuktan bahsetmesin.
Galatasaray halka açık bir şirket. Muhtemelen tamamı kulüp taraftarlarından oluşan hissedarları var. Halka açık şirketlerin yöneticilerinin tabi oldukları kurallar var. Öyle kafanıza göre davranamazsınız.
UEFA Şampiyonu olmuş bir kulübü temsil edenlerin para vererek aldığı bir oyuncunun ayaklarının altına paspas olmaya hakkı yok.
Oynadığı liglerde hayatında bir kez bile otuz gol barajını yakalayamamış ve hayatında bir kez bile gol kralı olamamış Falcao için Galatasaray yönetimi, kulübün kaynaklarını da, kendi itibarlarını da bu arada kulübün itibarını da paspas etti. Monaco kulübü, Falcao’nun yerine, geçen yıl Fenerbahçe takımının yüzkarası kadrosunun en kötü oyuncusu İslam Slimani’yi birinci santrafor olarak aldı. Oyuncunun güncel performansını buradan anlayın yani.
Falcao’nun Porto’da en büyük çıkışı yakaladığı 2009-2010 sezonunda, Portekiz liginde gol kralı; bir dönem Trabzonspor’da da oynayan ve başarısız olan Oscar Cardozo olmuş.
Fransa liginde en çok gol attığı sezon, takımı Monaco’nun şampiyon olduğu 2016-2017 sezonu. Mbappe’nin sürüklediği şampiyon takımda 21 gol atmış. Aynı sezon 5. olan Marseille takımından Bafetimbi Gomis de 20 gol atmış. Gomis’de Galatasaray’a geldi. Hem de güncel performansı zirvedeyken. Galatasaray’da tarihi gol rekoru kırdığı sezon gönderildi. Gelirken veya giderken Galatasaray bu şekilde paspas oldu mu?
Geçen yıl Fransa Liginde sadece 15 gol atmış. Aslına bakarsanız güncel performansı son derece sıradan olan bir oyuncu.
Galatasaray Falcao aşkıyla hem yabancı kadrosunu boşaltmak, hem de muhasebe oyunu ile bonservis bütçesine makyaj yapmak için geçen yıl otuz gol atmış, yaklaşık 6 ay önce 13 milyon Euro ödeyerek aldığı oyuncusu Diagne’yi maaşını kendisi ödeyerek rakibi olan takıma göndermek zorunda kaldı. Yine 6 ay önce aldığı diğer santraforu Mitroglou’yu da maaşını ödeyerek başka takıma gönderdi. İki santraforunu maaşını ödeyerek gönderen yönetim, daha büyük maaşla ikinci bir santrafor olarak Florin Andone’yi transfer etti. Hele Andone olayını anlamak mümkün değil. Eğer ligin ilk yarısında başarılı olursa kulübü Brighton devre arasında geri çağırma hakkına sahip, başarısız olursa kalacak ve parayı Galatasaray ödeyecek.
Orta sahada yığınla oyuncu varken çok yüksek maaşlı dört yeni yabancı aldı.
Kadroyu öyle şişirdi ki, transfer ettiği iki oyuncuyu Şampiyonlar Ligi oyuncu listesine yazamadı, yabancı kontenjanı aştığı için de Linnens’i oynatamayacak, ama parasını ödeyecek. Kadrosunda 37 oyuncu var. Bunların her biri maliyet. Üç yabancı oyuncusu da kirada olduğu için aslında yabancı kontenjandan fazla yabancı oyuncu sayısı dört. Kontenjan aşılınca oyuncular mecburen gönderildi. Oyuncuları alan takımlar da Galatasaray’ın durumunu bildiğinden oyuncuyu almak için maaşının Galatasaray tarafından ödenmesini şart koştu. Bu kadar savurganlığa rağmen alternatif oyuncuya en çok ihtiyaç duyulan stoper mevkiindeki iki oyuncu dökülüyor ve tek alternatif bir tek iyi maçı olmayan Ahmet Çalık.
Bir yönetimin bir takımı bu hale düşürmeye hakkı var mı?
Böyle bir savurganlığın sonucu ne? İlk maç lige yeni çıkmış ve 4 eksiği olan Denizlispor’a yenildi. İkinci maç kendi sahasında Konyaspor ile berabere kaldı. Üçüncü maçında ise geçen yıl küme düşmekten zor kurtulan Kayserispor karşısında rakibe üç kırmızı kart, lehine bir penaltı ve gol atana kadar uzatılan maçta son saniyede atılan golle galibiyet.
Emin olun babanızın çiftliğinin yönetimi size verilse de böyle bir harcama tarzınız olsa babanız sizi görevden alır.
Galatasaray ikinci başkanı Abdurrahim Albayrak diyor ki; transferin gecikmesinden dolayı çok acı çektim, nerdeyse bu ülkeyi terk edecektim.
Bu nasıl sözdür. Bir yönetici bir oyuncunun transferi kabul etmemesi halinde kendini ülkeyi terk edecek hale sokması ne demek!.
Yazık ki ne yazık. İşte bu kafa yapısı nedeniyle Türk futboluna öncülük eden ve uzun süre milli takımın iskeletini oluşturan Galatasaray’dan bu hafta açıklanan milli takıma bir tek oyuncu bile gönderilemeyen noktaya gelindi.
Bu yıl Galatasaray’ın birçok maçında Türk oyuncu oynayamayacaktır. Hatta çok yüksek bedeller ödedikleri bazı yabancı oyuncular da oynama fırsatını zor bulur.
Falcao’ya ödenecek yıllık net ücret 5 milyon Euro olarak açıklandı. Sözleşme detayları ortaya çıkınca görüyoruz ki, bonus ve vergilerle bu rakam yıllık 10 milyon Euro’nun da üzerinde. Ve de son güncel performansı yerlerde olan 33 yaşındaki bu oyuncu ile üç yıllık kontrat yapılmış. Yani ödenecek para yaklaşık 30 milyon Euro.
Bir oyuncu ile otel odalarında buluşup, sonra kendinizi ülkeyi terk edecek hale sokarsanız, işte böyle önünüze konulacak her sözleşmeye imza atmaya mecbur kalırsınız.. Ülkeyi terk etmemek için ödemek zorunda kalınan ne kadar bedel varsa, işi bu hale getirenlerden alınması gerekir.
Bu yönetim bu kafayla bu oyuncuyu yönetemez. Oyuncu ben gidiyorum veya gelmiyorum dediğinde yöneticinin ülkeyi terk edecek hale geleceğini görürse, o yönetici o oyuncu üzerinde bir kontrol sağlayabilir mi?
Galatasaray kulübünde Hagi, Popescu, Sneijder, Drobga ve daha niceleri oynadı. Kulüp hiçbir zaman bu şekilde bir oyuncunun ayağında paspas durumuna düşürülmedi.
Yaşanan süreç Falcao adlı oyuncuyu yönetimin üzerine çıkardı. Anlayacağınız Galatasaray kulübünde fiilen başkanlık koltuğuna Radamel Falcao adındaki oyuncu oturmuş oldu.. Gözümüzün önündeki tablo milyonlarca taraftarı olan bir spor kulübü için son derece utanç verici bir tablodur.
Yaşar BAŞ