Şunu net olarak anlıyoruz ki; yüzü kızarmayan biri ile mücadele etmek gerçekten zor.
Yalanı seriye bağladın mı bir süre sonra yalan konusundaki duyarlılık da azalıyor.
Bir insanın doğru söylememeyi prensip haline getirmesi çok karşılaştığımız bir örnek de değil.
Binali bey bir tane doğrulanmayan bilgi paylaşsaydı, şimdi oradan ensesinde pişirilen bozalara tanıklık ediyor durumda olurduk.
Vaadleri yalan, iddiaları yalan, siyasi değerleri sıfır, nerdeyse her dediği yalan ama hâlâ yüz kızarmadan ortalıkta dolaşıyor ve bezgin bir grubun nerdeyse Mehdi muamelesi yaptığına tanıklık ediyoruz.
Geçen seçim döneminde vaad ettiklerinin nerdeyse hiç birini yapmamış bir profil var karşımızda!
Ama hiç yüzü kızarmadan hesap kitap yapmadan hâlâ vaadler sıralanıyor. Vaad ettiklerinin bazıları yıllar önce yapılmış. Hiç önemi yok bunun salla gitsin!
Aslında seçim hukukunun revize edilerek vaadde bulunmanın sorumluluğunu düzenlemek gerekiyor. Seçmene bir vaad verilmişse, bağımsız bir organ bu vaadlerin yerine getirilip getirilmediğini izlemeli ve vaadlerine sırtını dönenlere uygulanacak bir müeyyide olmalı.
Otuz yedi vaadden sadece ikisini onları da yarım yamalak yerine getirmek bir siyasi dolandırıcılıktır.
Nostalji tramvayı vaadinde bulunup beş yılda bunu hiç gündemine almadıktan sonra çıkıp yüzlerce kilometre metro vaadinde bulunan birini dolandırıcılık suçundan yargılamak gerekir.
On bir kreş açacağım deyip de beş yılda sadece bir kreş açtıktan sonra çıkıp en kısa zamanda yüz elli kreş açmayı vaat etmek dolandırıcılık değil de nedir?
Olmayan Sayıştay raporunu elinde sallamak ne oluyor? Beylikdüzü Belediyesi Sayıştay denetim raporunda yer alan yani kendisi hakkında yapılan yolsuzluk suçlamasını olmayan raporlar üzerinden sanki İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmış gibi anlatmanın bir müeyyidesi olmalı değil mi?
Belediyelerin öğrencilere burs vermesine imkan tanıyan yasa hükmünün Anayasa Mahkemesine götürerek iptal ettiren bir partinin adayının çıkıp da belediye bütçesinden öğrencilere burs vereceğim demesinden daha nitelikli bir dolandırıcılık olur mu?
Ha diyeceksiniz ki böyle insan aklıyla alay eden yalan dolan ve defalarca tutulmayan bu sefer de tutulamayacağı gün gibi belli olan vaadlerde bulunanları nitelikli dolandırıcılık suçundan yargılasan ne olacak?
Ekrem İmamoğlu Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinde Nitelikli Dolandırıcılık suçundan yargılanıyor da ne oluyor?
Dolandırıcılık iddiasıyla hakkında kamu davası süren kişi Binali Yıldırım olsa neler olacağını, CHP’lilerin neler söyleyeceğini tahmin edin bakalım.
Ya da Ekrem için bir yerlerini yırtan batılı başkentlerin birinde dolandırıcılık hem de nitelikli dolandırıcılık suçundan sanık olan biri aday olsun da bakın bakalım sokağa çıkabiliyor mu?
Ama her şeye rağmen Türkiye’de siyasi yalan ve gerçek dışı vaatler nedeniyle sorumluluk konusunu düzenleyerek işe bir tarafından başlamakta fayda var.
Yaşar BAŞ