“Galyalı’lar, Roma’lı askerler tarafından değil Sezar tarafından mağlup edildi. Roma’nın karşısında titrediği Kartaca’lı askerler değil Hannibal’dı, Hindistan’a korku salan Makedon mızraklıları değil Büyük İskender’di. Wesser ve İnn’e ulaşan Fransız ordusu değil Tuerene idi. Prusya’yı yedi yıl boyunca Avrupa’nın en görkemli üç gücüne karşı savunan Prusya askerleri değil Büyük Frederick’ti“ demişti Napolyon.
Sınırları askerler değil liderler çizdi tarih boyunca.
Milletimizin büyük bir tarihi geçmişi, emsali bulunmayan büyük bir potansiyeli var.
Bu potansiyeli ortaya çıkaran ise liderdir.
Türkiye’yi en kritik virajdan döndüren, uçurumun kenarından döndürdüğü milletimize, yaşadığı travmanın etkisiyle içine kapanmasına, başını öne eğmesine fırsat vermeden yeni ufuklar çizen bir liderin etrafındayız.
Büyük bir milletin evlatlarıyız. Güçlü ve büyük bir ordumuz var.
Ancak ufukları liderler çiziyor.
Büyük alçaklığın üzerinden henüz üç ay bile geçmeden, Türkiye Irak ve Suriye konusunda belirleyici bir rol kazandı.
Lozan’da masadayız artık.
Sınırımızdaki krizden kaçmak için yer aramıyoruz. İçinden krizin seyrini biz belirliyoruz.
En alçak darbe girişiminin hemen akabinde yazmıştım
En geç iki ay sonra, Türkiye’nin sahip olduğu toplumsal dayanıklılığın değeri anlaşılır ve Türkiye, dünya sermayesinin en güvenli sığınma alanı olur diye.
Güzel günlerin başlangıcındayız.
Avrupa ve Amerika bölgesi ciddi bir krizin eşiğinde.
Onlar için işin kötüsü, kendilerini bu krizden çıkaracak bir lidere de, bir lider alternatifine de sahip değiller. Toparlanacak bir politik vizyona zaten hiç sahip değiller.
Amerika’nın içine düştüğü duruma bakın. Trump ile Hillary arasında seçim yapacaklar. Bu seçim hangi Amerikan vatandaşına umut vaad edebilir ki.
İslam ülkeleri ile birlikte, Çin Rusya ekseninde gelişecek bir harekete direnecek güce sahip değiller. İlk sarsıntıdan çok kısa bir zaman sonra hızlı bir parçalanma süreci başlayacaktır.
Avrupa daha da acınacak halde. Yönetimlere olan güven yerlere inmiş. Hayatından memnun olanlar da, bir arada olmayı savunanlar da giderek azalıyor, birliği ayakta tutacak ne bir projeye ne de bir lidere sahipler.
Sahibi belli olmayan ve profesyoneller tarafından esir alınmış fonlar, uluslararası çıkar odaklarının oyuncağı haline gelmiş rating şirketlerinin etkisi altında kalabilir. Gerçek sermaye sahipleri, rating şirketlerinin tersine Türkiye’yi daha fazla istikrar ve daha fazla güvenlik adası olarak görmeye başladı. 15 Temmuz direnişinin ortaya çıkardığı gerçek de budur. Önemli olan da budur.
Biz artık çok güçlüyüz. Gücümüzü ortaya çıkaran çok güçlü bir lidere sahibiz. Bu gerçeği herkes kabul edecektir. Zaten kabul etmeye de başladı.
Şunu açık olarak görüyoruz ki, İslam dünyası artık Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasında saf tutmaya başladı.
Rusya ve Çin ile çok yönlü stratejik ittifaklar kuruluyor ve çok çok hızlı ilerliyor.
Belki tam olarak farkında değiliz ama, bu gelişmeler Türkiye’yi yeni dünyanın merkezi haline getiriyor. Hem ekonomik, hem de siyasi bir merkez. Bunu görelim.
Bizim için sıçrama dönemi başlıyor.
Türkiye’nin uluslararası siyaset vizyonuna uygun, yeni vizyon projeleri ardı ardına gelecektir.
Küçük hesapları, kısır çekişmeleri bir yana bırakıp bereket ikliminin nimetlerini yaşayalım.
Bu bereket ikliminin pınarları, şeytanın askerlerini boğacaktır emin olun.
Su kendi yatağında akmaya başladı.
Güzel günler bizi bekliyor.
Yaşar BAŞ