Türk milleti, yüzyılın fitnesi karşısındaki sınavlardan tarihe iz bırakacak şerefli bir başarıyla geçti.
Saldırganlıkların meydana getirdiği travma sonrası dönemde sakin kararlar alınması gerekiyor ki, zihinsel bütünlük kaybolmasın, fitne hareketi aramızda kalıcı bir nifaka dönüşmesin.
Sakin kararlar demek, yetersiz, etkisiz ve neyi amaçladığı belirsiz kararlar demek değil. Tam aksine odak noktası ve sınırları belli olan, neyi hedeflediği açık olan, tutarlı ve etkili kararlar alınabilmeli.
Benzer durumda olanların tamamını tedirgin edecek konularda karar alırken çok dikkatli davranmak gerekir.
Darbe sonrasında yeni darbe iddiaları havada uçuşurken, kamu düzeni üzerindeki riski kaldırmak için alınan hızlı kararların çok anlaşılır bir tarafı var.
Artık sağlam delillere dayanılarak işlem yapılmasının zamanı geldi.
Birçok noktada on binler hatta yüz binlerce karar alındı. Kararlarda birçok farklı kriter kullanıldı. Çok dikkatli ve doğru bir şekilde belirleyenler de oldu. Kendi üzerindeki şüpheyi dağıtmak için aşırı ve orantısız kararlar alanlar da oldu.
Daha önce yazdım. FETÖ soruşturmalarında sağlam çizgiler belirlenmeli. Sınırları ne kadar daraltırsanız daraltın, şüpheli sayısının Türkiye’nin cezaevlerinin kapasitesinin iki katından daha aza indirilebileceğini sanmıyorum.
Yeterli zaman ve yeterli personel ile sadece HTS kayıtlarından yola çıkılarak bunların örgüt hiyerarşisinin ve toplantılarının tamamının katılımcıları ile birlikte tespitinin mümkün oluğunu düşünüyorum.
FETÖCÜ teşhisini doğrulamada yetersiz kalacak iddialarla karar alanlar, benzer durumda bulunanları tedirgin ederler.
Ak Parti’nin siyasi tabanı 1 Kasım’da Ak Parti’ye oy verenlerdir. 1 Kasım FETÖ etkisinden tamamen arındırılmış bir sonuçtur. Haddi zatında 17 Aralık sonrasındaki seçimlerde oyların tamamı fetö etkisinden arınmıştır. Ancak 1 Kasım en geniş sınırları ifade ediyor. Ak Parti bu tabanı referans almalı. Bu tabanı doğru tanımlamalı ve bu taban kendisini tedirgin hissetmemeli.
Kendini tedirgin hissedenlerin çok çok büyük bölümünün kaygılarının hiçbir objektif temeli yok aslında. Bir yerdeki savcı yetersiz bir iddiaya dayanarak biri hakkında fetöcü iddiasında bulunmuş. Benim durumum da o kimsenin durumuna benziyor, acaba bana da bir şey olur mu tedirginliği oluyor.
Aslında hatalı uygulamalar çok yaygın değil. Az olsa da buna izin vermemek gerekir. Diğer yandan da doğru sınırları belirlemek ve topluma açıklamak gerekir.
Tedirgin muhafazakarlar da çok iyi bilmeli ki referandumdan evet sonucu ne kadar güçlü çıkarsa, siyaset o kadar güven kazanır. Siyaset ne kadar güven kazanırsa itidal o kadar yaygınlaşır. Siyaset zayıflatılarak işlerin normale döndüğünün bir tek örneğini bana gösteremezsiniz.
Dolayısıyla kendisini tedirgin hissedenler, evet tercihinin mümkün olduğu kadar yükseltilmesi için çaba göstermeliler. Terör örgütlerine motivasyon kazandıracak, siyaseti zayıflatacak sonuçlar işlerin düzelmesini kolaylaştırmaz zorlaştırır.
Ancak siyaset tarafı da, FETÖ mücadelesindeki sınırları belirleyerek, FETÖ ile ilişkili olmayan veya ilişki düzeyi örgütsel bağlantı sayılamayacak durumda olan insanların tedirginliğini sona erdirmeli.
Hayır cephesi kendi sınırlarına oturdu. Evet diyecekler de belli. Kararı belirsiz olanlar ağırlıklı olarak kendisini tedirgin hissedenler.
Buradan FETÖ mücadelesinin yumuşatılmasını asla söylemiyorum. Aksine merkeze odaklanmasını ve daha da yoğunlaşmasını söylüyorum. Odaklanma zaten bir yoğunlaşmayı da beraberinde getirecektir. Odaklanma bozulursa bunun en doğal sonucu mücadelenin sertlik ve yoğunluğunun kaybolması olur. FETÖ mücadelesinin yumuşatıldığı hissi toplumda daha derin bir hayal kırıklığı oluşturur.
Referandumda siyasetin tabanının genişletilmesi geçmişte FETÖ sözcüsü gibi davrananların pış pışlanması ile olmaz. FETÖ soruşturmalarında sınırlar anlaşılabilir bir şekilde çizilerek bazı kimselerin kendilerini tedirgin hissetmesini önleyerek olur.
Toplumda şu inanç yayılmalı. FETÖ örgütünün bir parçası olanlar hesap vermekten asla kurtulamayacak. Örgütün bir parçası haline gelmeyenler kendisini rahat hissetsin. Onlar ile ilgili bir işlem yapılmışsa da bunlar düzeltilecek.
Sadece bu inancın yayılması AK Parti’nin tek başına yüzde elli beş sınırının üzerine çıkması için yeterli olur.
Mücadelenin merkezine odaklanmak yerine, odak noktasını genişleterek konsantrasyonu dağıtanlar FETÖ mücadelesine yarar değil zarar veriyor.
Yaşar BAŞ