İstanbul seçimleri ile ilgili akıl hocası kesilen Batılı politikacılar var ya?
Gerçi tartışma İstanbul seçimleri ile ilgili değil, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri ile ilgili.
İstanbul’da hiç kimsenin itiraz etmediği belediye meclis üyeliği ve ilçe belediye başkanlığı seçimleri de yapıldı.
Tek değer yargıları Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı olan batılı politikacıların kendi ülkelerinde yapılan seçimlerde burada yaşananlar yaşansa neler konuşulurdu acaba?
Örneğin Berlin Belediye Başkanlığına yeşil alanı kendi arazisi gibi sattığı için dolandırıcılık suçlaması ile ağır ceza mahkemesinde yargılanan biri aday olsaydı konuşulanlar neler olurdu.
Mesela Merkel ne derdi?
Mesela Merkel kendi partisinden böyle bir aday gösterebilir miydi?
Örneğin Paris Belediye Başkanlığı seçimlerinde bir aday hakkında DAEŞ, El Kaide gibi terör örgütlerinin liderleri dağda video çekip açık destek çağrısı yapsaydı konuşulanlar neler olurdu.
Makron ne derdi mesela?
Mesela bir yolsuzluk sanığının Paris Belediye Başkanlığına aday olmaya yüzü tutar mıydı?
Daha geçen seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı olan ve seçimin en güçlü adayı olarak yarışa başlayan Başbakan Fillon’un eşine bir kaç bin Euro’luk avantaj sağladığı ortaya çıkınca Macron neler demişti de hakkında hiçbir dava olmadığı halde Fillon nasıl seçim dışı kalmıştı.
Ebubekir El Bağdadi dağda çektiği videosunda Hillary Clinton için destek talebinde bulunsaydı, Hillary’nin kendi partisinin üyeleri bunu nasıl yorumlardı. Veya şimdi Trump neler söylüyor olurdu.
Örneğin; Brüksel’de yüksek mahkeme bir seçimde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığı gerekçesi ile seçimi iptal etseydi, yolsuzluk yapanlar seçim iptal edildiği halde önüne gelen her deftere belediye başkanı olarak imza atabilir miydi?
Atsaydı örneğin Kati Piri neler söylerdi?
ABD’de seçimin üzerinden iki buçuk yıl geçmiş, hâlâ seçimlerde Rusya’nın seçmen görüşünü değiştirecek bir etkisi var mı? O tartışılıyor. Ve böyle bir etkinin olduğu anlaşılırsa ABD Başkanı mazbatayı iade edecek. Dikkat edin oy çalınması falan da değil konu. Seçmen görüşlerini değiştirmek için müdahale ettiği iddia edilen de terör örgütü falan değil bildiğiniz meşru, ABD tarafından resmî diplomatik ilişkiler olan bir devlet.
Diyebilirsiniz ki; ABD’nin Ekrem’e destek mesajları yayınlayan Kandil’deki ve Pensilvanya’daki terör örgütleriyle de ilişkisi var. Orası da doğru.
Hepsini bırakın ya. Ankara’da 25 belediyenin 22’sini CHP kazansaydı, belediye meclisinin dörtte üçü CHP’li olsaydı da seçimi sahtecilik sanığı Ak Partili bir aday küçük bir farkla kazansaydı.
İstanbul’un 39 ilçesinin 25’ini ve belediye meclisinin beşte üçünü CHP kazansaydı da, Ak Partinin adayı bir dolandırıcılık sanığı olsaydı, oyların sadece yüzde onu yeniden sayıldığında aradaki farkın yarısından fazla oy çalındığı tespit edilse ve seçim YSK tarafından iptal edilseydi, buna rağmen yolsuzluk ve hırsızlıkla binde birden daha az farkla seçim kazanmış gibi gösterilen kişi önüne gelen yere belediye başkanı diye imza atsaydı şimdi konuşulan konular neler olurdu?
Kim mağdur sayılırdı da, kim yüzü kızarır ve sokağa çıkamazdı?
Yaşar BAŞ