Seçmen davranışlarının sosyolojik gerçeklerden bağımsız olduğunu söyleyebilir miyiz?
Siyasal iletişimin, seçmen davranışları üzerindeki etkisini de sosyolojiden bağımsız düşünebilir miyiz?
AK Parti’nin bu milletin tarihindeki en büyük ilerlemesini inşa ederek bir refah toplumu inşa ettiği konusunda da taraflı veya tarafsız hiç kimsenin itirazı olamaz.
Ancak çok garip bir şekilde, AK Parti’nin inşa ettiği refah düzeninden en büyük payı alarak gelir düzeyini yükselten kesimler ile AK Parti arasındaki bağ zayıflıyor. Bugün AK Parti ile seçmen ilişkilerini gelir grupları temelinde listelesek, gelir düzeyi yükseldikçe AK Parti ile bağların giderek zayıfladığını hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde görürüz.
AK Parti’nin yaşlı seçmen grupları ile bağı da çok kuvvetli. Bunun nedenlerinden biri elbette bugün nerdeyse unutulan dönemleri, krizleri ve umutsuzlukları yaşamış olanların, bugün sahip oldukları karşısındaki müteşekkir tutumudur.
Hangi nedene bağlarsanız bağlayın, AK Parti’nin eğitimi ve refah düzeyi yüksek genç ve orta yaş kuşağındaki seçmenlerle siyasal bağ kurmakta zorlandığı gerçeğini görmezden gelemeyiz.
İşte tam burada bir türlü içinden çıkılamayan bir çelişki ile yüzleşiyoruz.
Karadeniz’de bulunan doğalgazın ve bunu takip edeceği izlenimi aldığımız diğer doğal kaynakların yeni bir büyüme dalgası oluşturacağını söylemek için derin ekonomi bilgisi gerekmiyor.
2023 stratejisini refahı ve eğitim kapasitesini yükseltmek olarak belirleyen AK Parti, eğitimi ve refahı yükselen gruplarla arasındaki mesafenin artmasından kaynaklanan sorunlarla nasıl baş edecek?
AK Parti, kendisinin inşa ettiği yeni toplumsal katman ile ilişkilerini, eski siyasal iletişim dili ile sürdürebilir mi?
Son dönemi kaplayan travmatik tartışmalar sakince düşünüp bu yeni sosyolojinin önümüze koyduğu gerçeği anlayacak zaman bırakmıyor olabilir. Ancak bir gerçeği bizim fark etmemiş olmamız bu gerçeği değiştirmez.
AK Parti, yönetim başarılarının yanında, yeni sosyolojik gerçeği temel alan yenilenmiş bir siyasal iletişim stratejisi geliştirmek zorunda.
Aksi takdirde, eğitim ve refahın yükselmesi tek başına seçmenle ilişkilerin gelişmesi sonucunu doğurmayabilir.
AK Parti, ABD’nin 2016 Başkanlık seçimlerinin, siyasal iletişim stratejileri açısından bir milat olduğu gerçeğini ne kadar geç kavrarsa 2023 seçimlerinde o kadar zorlanacaktır. Henüz bu gerçeği kavradıklarına dair herhangi bir emare görmüyorum şahsen.
Büyük veri analizine dayalı, güçlü teknolojik altyapılar kullanan, seçmenle kişiselleştirilmiş bağ kurmayı hedefleyen yeni siyasal iletişim dili, artık orta ve üst gelir ve eğitim grubundaki seçmenler üzerinde tahmin ettiğimizden çok daha fazla etkili oluyor.
Zeitgeist yeni bir orta kuşak gerçeği var. Vaad ettiğiniz refahı ve kariyeri önemsemiyor. Bu kuşak ile kişiselleştirilmiş bir bağ kuramıyorsanız, vaad edilen refah ve güvenlik bu kuşağın hiçbir şekilde ilgisini çekmiyor.
Eski siyasal iletişim dilinin, yeni sosyolojide bir karşılığı yok.
Büyük mitingler, bilboardlar ve gazete manşetleri ile ilgilenmiyor bu kuşak.
Cambridge Analytica tarafından icad edilen yeni siyasal iletişim stratejisinin İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinde nasıl bir etki oluşturduğunu gördük.
İstanbul Büyükşehir Belediye seçimleri, yeni siyasal iletişim sisteminin limitlerinin test edilmesi süreci oldu nerdeyse?
Çünkü İstanbul seçimlerini kazanmayı değil, CHP içinden çıkabilecek en beceriksiz, en yönetim kalitesi ve siyasal sadakati tartışmalı yani aslında en olmayacak aday ile stratejilerinin limitlerini test etmeyi seçtiler ve kendi stratejilerinin limitlerini öğrenmek için bence seçimi kaybetmeyi de göze aldılar.
Ulaştıkları başarının 2023 öncesinde ortaya çıkardığı enerjiyi görüyoruz.
AK Parti, yeni siyasal iletişim dili ve stratejisini kavrayarak aynı yöntemlerle cevap vermeyi öğrenmezse, ekonomide, dış politikada, güvenlikte veya genel olarak yönetimde ne kadar başarılı olursa olsun, 2023’te başarısı ile orantılı bir sonuç almakta zorlanacaktır.