İnsanlığın tarihsel tecrübesi bize gösteriyor ki; insan gibi yaşamamızı teminat altına alan temel hakların korunmasında, avukatlık mesleğinin vazgeçilmez bir önemi var.
Bakmayın avukatlık mesleği ile ilgili karalayıcı sloganlara. Avukatlık mesleğini seçenler de bu toplumun içinden çıkıyor. Herhangi bir meslek grubundaki insani görünüm neyse avukatlık mesleğindeki de odur.
Doktorların, öğretmenlerin, mühendislerin, hakimlerin, savcıların, ticaretle uğraşanların yani meslek gruplarının tamamının ve siyasetçilerin ne kadarı dürüstse avukatların da o kadarı dürüsttür.
Avukatlık mesleği hukuk devleti düzeninin en temel göstergesi olan hak arama çabalarına rehberlik etmesi bakımından da çok önemli bir fonksiyona sahiptir
İstismarlar olur mu? Her meslekte olduğu kadar olur. Ne eksik olur ne de fazla olur.
Demokrat Partili bir milletvekili adayının dediği gibi bu toplumun içinden çıkanlar bu toplumun ortalaması neyse ancak o kadar olur.
Dünyanın bütün din ve hukuk görüşlerinde hak arama kutsaldır. Peki, bu kadar kutsal bir amaca yönelmiş avukatlık mesleği konusunda algı neden geride kalıyor.
Çünkü avukatlık mesleği ile ilgili algı, bu mesleği temsil eden meslek örgütlerinin davranışları temelinde oluşuyor. Avukatlık cübbesini giymemin üzerinden yirmibeş yıldan fazla zaman geçti.
Avukatların çatı meslek örgütü Barolar Birliği ile Barolar Birliğini vesayet altına alan Türkiye’nin üç büyük ili İstanbul, Ankara ve İzmir barolarının gündemine avukatlık mesleği bir türlü giremedi.
Avukatlık meslek algısındaki zayıflamanın en temel sebebi büyük meslek örgütlerinin mesleki konularda gelişme ve meslek itibarının korunmasını bir türlü gündemlerine alamamalarıdır.
Avukatlık meslek örgütlerini CHP ve diğer marjinal sol partilerin yedek kulübesine çevirenler, saygın bir meslek ve ailesine helal kazanç peşinde koşmaktan başka amacı olmayanların itibarını çalıyor.
Sözüm zaten onlara değil. Onların sözden anlayacak halleri de yok zaten.
Sözüm kendisine saygın bir meslek ailesine helal rızkı peşinde olanlara.
Her gün gerileyen, itibar kaybına uğrayan, alanı daralan avukatlık mesleğini marjinal siyaset aracı haline getirenlere teslim ederek varılacak bir tek aşama yok.
Krediler bitti yollar tükendi. Akıl sınırlarını zorlayan reform planları konuşulurken görüyoruz ki avukatlık mesleğine sahip çıkacak toplumsal zemin de yok edilmiş ve hiç kimsenin umurunda bile değil.
Avukatlar mesleklerinin itibarını yükseltecek ve alanını genişletecek bir yönetim kurmalılar.
Yakın zamanda baroların yeni seçim dönemine gireceğiz. Her iki yılda bir önümüze gelen fırsatı bu kez ıskalamamak gerekiyor.
Alanımız ve imkânlarımız daralacağı kadar daraldı. Elimizi vicdanımıza koyup doğruyu konuşalım. Son yıllarda, hadi son yılları da geçtim son seçim döneminden bu yana avukatlık mesleğinde bir gram iyileşme oldu mu? Sürekli bir gerileme var. Sürekli geri giden aracın şoförünü değiştirmezsek işlerin daha iyiye gidebileceğini bana hiç kimse söyleyemez.
Bu kez baro seçimlerinde gündem sadece avukatlık mesleği olmalı ve baroları marjinal sol siyasetin yedek kulübesi olmaktan avukatlar kendileri kurtarmalı.
Yaşar Baş