Alçaklıklar zirve yapıyor.
On binlerce hain on binlerce ihanet var.
Devlet kuvvetleri canıyla başıyla mücadele etmeye çalışıyor.
Soruşturmaların yoğunlaştığı Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Isparta, Tokat, Sakarya gibi bölgelerde on binlerce hainle mücadele etmek için görevli hakim ve savcı sayısı çok çok yetersiz
Buna ihanetin bir başka çeşidi olan ve en az soruşturma evrakı sayısını bulduğunu düşündüğüm asılsız ihbarları ekleyin,
Bunun üzerine kişisel hesaplarının peşinden koşarak bu soruşturmaları kaldıraç haline getirmeye çalışanları ekleyin,
Bunun içine soruşturma yetkisi kullananlara karşı kişisel husumeti olanların provokasyonlarını ekleyin,
Bunun üzerine tamamen kişisel ilişkilere dayalı arayışlarını ekleyin,
Daha ekleyeceğiniz çok şey var ayrıca
Bunları yan yana üst üste alt alta nasıl koyarsanız koyun ve bunlarla baş etmeye çalışan insanların halini düşünün.
Hakim Savcı Polis de nihayetinde insan.
Bir de bu meslek sınıfında olanların kendi içindeki rekabetin oluşturduğu motivasyon kaybını da tüm bunlara ayrıca ekleyin.
Tabloyu düşünün ve televizyon karşısına geçip internet üzerinden yarım yamalak bilgilerle ahkam kesenlerin söylediklerini dinlemek zorunda kalan bu insanların ruh halini anlayın.
Herkes uzman olmuş.
Vatanseverlik sloganları zirvede.
Sosyal medya ve mesaj gruplarına bakıyorum nerde ahlak durumu tartışmalı biri varsa ahlak çağrılarını en çok onlar yapıyor.
Nerde FETÖ ilişkisi şüpheli biri varsa en radikal çözüm önerileri onlarda…
Yaşadığımız Türkiye gerçeğini ciğerlerinin ucuna kadar hissedenler itidal içinde.
Sloganik çağrılar yerine problemin dinamiklerini gözeten doğrudan ve dolaylı sonuçları hesaplanmış öneriler yapmaya çalışıyor.
Provokasyon risklerinden söz ediliyor.
Bir kimse de provokasyon halinde nasıl davranmamız gerektiği hususunda yol göstermiyor.
Gözlemim şu;
Milletimizin tamamında provokasyonlara karşı bir duyarlılık var.
Ancak provokatif eylemler karşısında ne yapılacağı konusunda net bir fikir yok.
Provokatif eylemler sonrasında “nasıl birleşiriz”i tartışırken bile bölünüyoruz.
Bir devlet yetkilisi çıksın ve yol haritasını açıklasın.
Hangi provokatif eylemleri yok sayalım ve hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edelim!
Hangi eylemde sosyal medya üzerinden bir protesto dalgası oluşturalım!
Hangi eylemde sokağa inelim!
Bunlar açıklansın
Veya en azından bir provokasyon olduğunda nereden işaret bekleyeceğimiz açıklansın.
Madem olağanüstü saldırı riskleri var madem büyük provokasyonların kenarındayız.
Ben bu geçici dönemde sivil inisiyatif hakkımı devlet kurumlarına devrediyorum.
Siz bir yol haritası açıklayın;
Ben eksiksiz uyacağım.
Bu şekilde provokatif eylemler sonrasında hangisinin provokasyona tepki hangisinin provokasyona destek anlamı taşıdığını karıştırdığımız sanal tartışmalar nedeniyle de bölünmeyelim.
Yaşar BAŞ