Masonlar kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda, Allah’a inandıklarını, inanmayanları aralarına almadıklarını söyler durur. Uygulamaya göre; Üye adaylarına sorulan Allah’a inanıyor musunuz sorusuna Evet cevabı verilmezse aday derneğe alınmaz. Fakat burada önemli bir nokta daha var. Masonluğa aday olarak teklif edilenlere böyle bir soru sorulacağı ve cevabının hayır olması halinde derneğe alınamayacağı önceden söyleniyor. Dolayısıyla, üye olmak isteyen herkes, kabul törenine gelirken aidatıyla beraber kendisine sorulacak soruya karşılık “evet” cevabını da beraberinde getiriyor. Tekris töreniyle ilgili olarak adaylara verilen sınırlı bilginin temelini bu sorunun cevabı oluşturuyor. Aslında bir masonun Allah’a inanıp inanmaması dernek açısından önemli değildir. Zaten içeride Allah inancını arttıracak doğru dürüst çalışmalar yapılmamaktadır. Dernek, Allah yerine “Bir Yüce Güç” e inanmayı da kabul ediyor. Merak edenler, Hayrullah Örs ile Bozkurt Güvenç’in arasında geçen masonluk macerasının detaylarına bakabilir, Tesviye dergisinde yayınlanmıştı.
Masonlar için Allah “Evrenin Ulu Mimarı” olarak betimlenmektedir. Masonlar, Allah’ı insana ait bir mesleğin büyüğü olarak kabul ediyor. Buna göre Allah tıpkı bir mimar gibi; Evreni projelendirip inşa edilmesine nezaret etmiş, sonrasında sahiplerine teslim edip gitmiştir. Dolayısıyla, evrenin yaratılmasından sonra Allah’ın evren üzerinde bir tasarrufu olmamıştır. Masonluk, donuk bir Allah inancı olan Deizmi benimser, üyelerinin bunu ifşa etmemek kaydıyla Ateist fikirlere sahip olmasını umursamaz. Onlar için önemli olan dışarıya verdikleri Allah’a inanıyoruz imajıdır. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Derneğinde, Deist anlayışın ve Ateizme el altından verilen desteğin elle tutulur kanıtları da mevcut. Son yıllarda; Ateistleri ve Ateizm anlayışını eleştiren cümleler Ritüel (Ayin) kitapçıklarından çıkarıldı.
Derneğin Deist ve Ateist anlayışına Büyük Üstat Ömer Köker’de bir tuğla koydu. Ömer Köker, yayınladığı 11 EKİM 2016 tarihli levhada; “Masonluğun ve masonların bir imama/mürşide ihtiyacı yoktur. Bilim, sorgulayan akıl ve tecrübelerimiz hayatımıza yön verir” diyerek aslında en büyük mürşitliği kendisi yapıyor. Köker; Dernek üyelerinin manevi hayatlarının nasıl olması gerektiği konusuna müdahale ediyor, yönlendiricilik yapıyor. Hür ve Kabul Edilmiş masonlar derneğinin kâğıt üzerindeki kuruluş amacına ve beyan ettikleri tüzüklere tam ters istikamette yapılan bu açıklama aslında derneğin gerçek yüzünü görebilmemiz açısından oldukça yararlı olmuştur. Köker, açıklamasıyla takiyye yapmaksızın mertçe derneğin Deist/Ateist yüzünü ortaya koymuş oldu. Kendisine teşekkür ediyoruz. Bu belge sayesinde Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Derneğinin Müslümanları istemediğini de kanıtlamış oluyoruz. Köker’in yayınladığı bu levhanın çok iyi düşünülerek hazırlandığı kanısındayım. Bu levha, İslamiyet başta olmak üzere, Türkiye’de cari olan herhangi bir dini uygulayan veya İslam tasavvufuyla ilgilenen üyelere kapıyı göstermiştir. Dileriz Allah kendisine uzun ömürler verir de yakın zamanda imama/mürşide ihtiyacı olmaz.
Bir şiir vardı; “Osman seni, Osman seni ham yetiştirmiş ustan seni…” diyerek giden bir şiir.
Yıllar önce bu derneğin web sitesinde, “Işık Doğu’dan Yükselir” sloganıyla,” Manevi Hayatımızın Büyük Mürşitleri” olan; Mevlana, Yunus ve Hacı Bektaş’ın resimleri vardı. Masonluğun köklerinin Anadolu’da bulunduğu söylenirdi. Eskiden Sahir Erman‘ın söylediklerine de kulak verilirdi… Masonluk “yamalı bohça” haline getirilen Ritüellerle, felsefi bir gecekonduya dönüştü.
Böylesine lümpenleşmiş bir yapı ne İslam’dan anlar ne de mürşitten. Dolayısıyla ne imama ihtiyacı olur ne de mürşide…
Özhan Kızıltan