Emniyet Genel Müdürlüğünün hazırladığı FETÖ raporu 15 Ağustos 2018 tarihinde ulusal basına yansıdı. Raporda gerçekten ilginç detaylar var. Satır aralarında değinilen konular, yapılan benzetmeler, devletin ezoterik sistemlerin çalışma yöntemini çok iyi gözlemlediğini ortaya koyuyor.
Raporda; FETÖ’nün ezoterik bir örgüt olduğu öne sürülüyor. Verilen örnekler dikkat çekici. Ezoterik yapılanmaların “Viral Örgütlenme” modelini benimsediğinden bahsedilirken “GUGUK KUŞU” benzetmesi bu sinsi örgütü net bir şekilde tanımlamak açısından yeterli.
Guguk kuşu gerçekten enteresan bir hayvandır. Yumurtlama zamanı yaklaşırken çevresinde bulunan diğer cins kuşları çok iyi izlemeye başlar. Kendi cinsinden olmayan, yeni yumurtlamış kuşların yuvadan ayrılmasını bekler. Kısa süreliğine yuvadan ayrılan kuşun yuvasına giderek oradaki yumurtalardan bir tanesini dışarı atar. Yerine diğer yumurtalarla aynı renkte olan kendi yumurtasını bırakarak uzaklaşır. Guguk Kuşu ’nun yumurtası, diğerlerinden bir gün önce çatlar. Böylece yuvada hayata gözlerini ilk açan Guguk Kuşu ’dur. Yeni doğan yavrunun yaptığı ilk iş ise, annesi ayrılır ayrılmaz yuvadaki diğer yumurtaları atmaktır. Böylece annesi tüm performansını kendisinden olmayan Guguk Kuşu’nu beslemek için harcar. Bu yöntem sayesinde, anaç bir Guguk Kuşu yılda 25 yavruyu dünyaya getiriyor ve hiçbirini kendisi beslemiyor.
Emperyalist sistemler tarafından desteklenen ve kökü dışarıda olan ezoterik örgütlerin en önemli özelliği guguk kuşunun yumurtası gibi, bulunduğu ülkenin sosyo-kültürel yapısına çok iyi adapte olabilmesidir. Bu nedenle ezoterik örgütlerin ana temasını saymazsak, ortak bir söylemi olmadığını da düşünebiliriz. Müslüman bir ülkeye gittiklerinde Müslüman, Hristiyan toplumların içinde Hristiyan olurlar. Bulundukları ülkenin yasalarına bağlı olduklarını, iyi vatandaşlık gayesi içinde bulunduklarını, topluma hizmet etmek istediklerini söyleyerek kendi üyeleri başta olmak üzere geniş kitleleri buna kolayca ikna ederler.
Ülkemizdeki takiyyeci geleneğin mensupları tarafından sevk ve idare edilen bu örgütler tarikata benzeyen yapılarını şeklen dernekler kanununa adapte etmeyi başardılar. Böylece devletin gücünü de arkalarına aldılar. Hatta aralarından bazıları “Kamuya Yararlı Dernek” statüsünü elde ederek, unvanının başına TÜRKİYE kelimesini koymayı dahi başarabildi.
Türkiye’deki ezoterik yapılanmaların başına getirilecek olanlar Sabetaycılar arasından seçilir. Aslına bakarsanız Sabetaycılık da ülkemizde Guguk Kuşu örneğine uygun olarak viral örgütlenme geleneğini benimsemiştir. Müslüman görünümünde olan Yahudiler… Toplum içinde tabii ki Yahudiler de olacak diğer dinlerin mensupları da ona itirazımız yok. Ancak ülkenin önemli yerlerini ele geçirmiş, kimliklerinde Müslüman yazan, Türk isimlerini taşıyan, gerçekte ise başka bir dine mensup olanların hiç de azımsanmayacak sayıda olması insanı ister istemez düşündürüyor.
Türkiye’de faaliyet gösteren yozlaşmış ezoterik yapılanmaların içinde, Müslüman görünümlü Sabetaycılar baş rolü oynuyor. Aralarında, kendilerinden olmayanları dışlayan ve komşu olarak tabir ettikleri diğer Sabetaycıları kollayanların sayısı hiç de az değil. Onlar, diğer Sabetaycılara göre efendilerine hizmet etmeye daha yatkın.
Emniyet Genel Müdürlüğünün hazırladığı raporda dikkat çeken “Ezoterik Örgütlenme” vurgusu toplumsal çıkarlar ve ülke güvenliği açısından hayati nitelikte. Belki de bu örgütlenme modeli ilk kez bu kadar belirgin şekilde deşifre edildi.
Bu tür sistemlere üye olanların, bağlılık yemini ettirilerek birbirlerine benzetildiğini, hepsinden önemlisi sistem tarafından maddi – manevi olarak ayakta tutulduğunu unutmayalım. Onlar, bu dünyaya değil, tıpkı Matrix filmindeki gibi başka bir dünyaya aitler. İçinde bulunduğu sarmalın farkına varabilen az sayıda insan çıkar. Diğerlerinin Biatkâr, dirayetsiz ve bastırılmış olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir.
Özhan Kızıltan