Gorbaçov döneminde ilk kez duyduğumuz Glasnost ve Perestroyka şüphesiz bir zamanlar en çok tartışılan kavramlar arasındaydı. Glasnost açıklık, Perestroyka ise yeniden yapılanma anlamına geliyor. Sosyalizmin amacından uzaklaşıp Bürokratik Oligarşi ’ye dönüşmesi, kendi içinde sınıflara ayrılmış tekdüze yaşam standartı karşısında yeni bir sistem arayışını kaçınılmaz hale getirdi.
Bugünden düne baktığımızda, demir perde gerisindeki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin otoriter yapısının; bilim, sanayi, teknoloji, eğitim, spor alanlarında gösterilen üstün çabaları anlamsız kıldığını gördük. Halkın refah ve mutluluğunu sağlayamayan sistemlerin bir gün mutlaka çökeceği yadsınamaz.
Sovyetler Birliği sisteminden vazgeçilip, bağlı devletlere kapıyı göstermenin bedeli ağır oldu. Örneğin Lokomotif fabrikası Rusya Federasyonu’nda, ray fabrikası Ukrayna’da kaldı. Uzay çalışmalarının yapıldığı merkez Kazakistan’da kaldı. Petrolün bir kısmı Azerbaycan’da kaldı. Devlet kuruluşlarının bu şekilde dağıtılmasının, birlik üyelerini oluşturan diğer devletler açısından da iyi olmadığını görüyoruz. Hepsi ayrı birer devlet olmasına rağmen, güçlenemedikleri için psikolojik patronluğu halen Rusya’nın yaptığını söyleyebiliriz.
Sovyet sistemi eskimişti, köhneydi ama birlikten gelen güç Rusya’yı Rusya yapan güçtü. Rusya; birliğin dağılmasının ardından ideolojisini, devlet disiplinini kaybetti. Oligarklar, mafyalar, çeteler, etnik hâkimiyetler devlet sistemi içinde yerini aldı. Zamanında dünyanın en büyük askeri gücüne ulaşmış olan Alman Ordusu’nu Stalingrad’a gömen Kızıl Ordu; disiplini ve yıkıcı etkisiyle bir dönemin en caydırıcı unsuruydu. İkinci dünya savaşı sırasında Stalin’in henüz genç bir teğmen olan oğlu, Almanlara esir düşüyor. Yapılan teklif, Stalin’in oğluna karşılık bir Alman generalin geri verilmesi. Stalin tereddütsüz esir takasını reddediyor, “bir teğmene karşılık general verilmez” diyor. Almanlar bu cevap üzerine Stalin’in oğlunu kurşuna diziyor. Zamanının Kızıl Ordusu’nda böylesine güçlü bir sistem kurulmuştu.
Gorbaçov’dan sonra Çelik Disiplin bitti. Rus toplumu gibi, Kızıl Ordu da dağıldı gitti, disiplinini ve ruhunu kaybetti. Tank komutanı tankını, topçu komutanı topunu, piyade komutanı tüfeklerini diğer ülkelere sattı. Öyle bir dönem yaşadılar ki, Rus pazarlarında nice subayların madalyaları işportaya düştü.
Yeni Rusya’da halk parası kadar istediğini yapabiliyor, orta halli kesimler kapitalizmin içine düşmüş, geçim savaşı veriyor. Özgürlük mü, yoksa güçlü ekonomi mi diye iki seçenek ortaya koyarsanız insanlar özgürlük diyecektir. Dolarizasyon’un getirdiği hastalıklara rağmen günümüz Rusya’sında halk eskisine göre özgür olsa da, Rusya artık eski Rusya değil, eski gücü sosyalizm ile birlikte çöküp gitti.
Ordu sistemi içinde Wagner gibi ne olduğu belirsiz askeri taşeronlar türemiş. NATO Ukrayna’yı kendi bünyesine katarak bir zamanların en büyük gücünü tamamen bitirme siyasetini devam ettiriyor.
Taşeron Wagner ile Rus ordusu arasında kıyasıya rekabet vardı. Wagner ordunun kendisine gereken desteği vermemesi nedeniyle çok kayıp verdiklerini, hatta savaşı kaybetmek üzere olduklarını söyleyip isyan etti.
Seferberlik ilan edilmesine rağmen, Ukrayna’da istenilen başarının elde edilememesinin nedenleri arasında Rus Ordusu ile Wagner güçlerinin uzlaşmaz çelişkisi var. Wagner işi çözüldü gibi. Rusya son kez toparlanıp Ukrayna savaşını kendi lehine bitirse de, içinde bulunduğu ideolojik kargaşa, disiplinsizlik, ekonomik darboğaz, kendisini yeniden süper güç yapmasına engel olacak.
Rusya’nın kendisini var eden güçlerle birlik olmaya yeniden ihtiyacı var. Hatta bu birliğin siyasi ve askeri işbirliğine katacağı yeni devletlerle daha da zenginleştirilmesi gerekir.
Rusya; Kapitalizmin önermeleriyle başarıya ulaşacak bir devlet yapısına sahip olmadığı için Ukrayna savaşında zora düşmüştür.
Kaos ’tan çıkıp büyümek için doğal kaynaklar yetmez, kendi temel dinamiklerine dönerek, toplumsal yapısını yeniden gözden geçirmeli, kapitalizmin karşısında insanı merkeze koyan yeni bir sistemin mimarı olmalıdır.