Gizli mason locaları bir süredir İngiltere’de tartışılıyor. Birçok siyasetçinin, bürokratın, gazetecinin gizli mason localarına kayıtlı olduğu zaman zaman ülke gündemine geliyor. Bu bilgi üzerine, gerçekten de gizli mason locaları olabilir mi? Sorusuna ; ”Masonlar ne zamandır açık çalışıyor ki” şeklinde cevap verilebilir.
Ezoterizmin gizemli yapısı içinde, gizli mason localarının varlığı, resmi mason localarının varlığından daha eski bir gelenek. Böylesine sinsi bir teşkilatın tamamen açıktan çalışıp, İçişleri bakanlığına kayıtlı olması kadar tuhaf bir şey olamaz. Osmanlıdan bu yana, mason localarının ülkemizdeki varlığı 110 yıldır biliniyor. Bugünkü masonların dünya üzerindeki varlığı ise 300 yılın üzerinde.
Masonluğun kadim geleneklerinde çalışmalar bugünkü gibi legal zeminde olmamış, hatta masonik çalışmalar tamamen illegal olarak yürütülmüştür. İllegalite, masonik literatürde yadırganmaz. Masonlar tüm sembollerini ve çalışma tablosu adını verdikleri eğitim araçlarını saklamışlar, fiziki olarak bulundurmamışlar, toplantılar sırasında onları yere ve duvarlara tebeşirle çizip, toplantı bitiminde silerek çalışmalarına son vermişlerdir. Kendi aralarındaki çağrılarını kardeşlik zinciri adı verilen özel bir sistemle duyurmuşlardır. Loca içi ritüellerde temsili kardeşlik zinciri kurulduğunda, bazı kelimelerin kulaktan kulağa, yani bir masondan diğerine geçmesi, senelik gizli kelimenin verilmesi de, bu illegal çalışma geleneğini sembolize eden bir başka temsili semboldür.
Gizli mason localarıyla beraber, yarı legal localardan da bahsetmek gerekir. Legal çalışmalara izin verilmeyen ülkelerde, bu çalışmalar başka bir ülkeye kaydırılıyor. Örneğin; ABD’de çalışmalarını sürdüren “Sürgündeki İran Locası” yarı legal çalışmanın en güzel örneklerinden biri. Bu loca Amerika’da legal olmasına karşın, locanın tamamının İranlılardan oluşması, İran’da mason olmak isteyenlerin bu locada Tekris edilerek yeniden memleketlerine gönderilmesi ve orada ev toplantısı formatında çalışmalar yapılması mümkün. Güvenlik açısından böyle bir locada kayıtların açık olarak tutulması da düşünülemez. Masonların herhangi bir loca kaydı tutmasına da gerek yoktur. Çünkü masonların tanışma işaretlerinden tutunda parolalarına, senelik kelimelerine ve derece bilgilerine kadar masonluklarını ispatlayacak birçok enstrümanı vardır.
Gizli mason localarının varlığı tabii olarak bilinmemekle beraber, bu tür oluşumların varlığını tahmin etmek zor olmasa gerek. Gizli localara, tanınmış isimlerin mason yapılması için ihtiyaç duyulduğu kesin. Örneğin devlet adamları, tanınmış siyasetçiler, bürokratlar, generaller, topluma mal olmuş işadamları, din adamları, sanatçılar veya her zaman basının gündeminde olan popüler isimlerin mason olması gizli localar tarafından kolayca sağlanabilir, bunun yolu açık. Hemen hatırlatmakta yarar var; Bir kişinin mason olabilmesi için masonik geleneklere göre hazırlanıp Tekris edilmesi yani inisyasyon törenine tabi tutulması, bunun yanında bir mason locasına üye olması şarttır. Bu locanın bir dernek çatısı altında yasal tescilli olup olmaması, masonların localara üye olduklarına dair bilginin resmi otoritelerle paylaşılması masonik kurallara göre şart değildir. Önemli olan düzenli bir locada Tekris olmaktır, locanın resmi olup olmaması gerekli değildir. Bugün İngiltere’deki “gizli loca” tartışmasının kaynağını da bu keyfiyet oluşturuyor. İngiltere büyük locasına bağlı bir locanın, devletin bilgisi dâhilinde çalışma zorunluluğu yoktur. Eğer soru dernek çatısı altında olmayan fakat bir büyük loca şemsiyesi altına girmiş localar olabilir mi? Şeklindeyse; Cevabı “Bal gibi Olur”
Türkiye’de gizli locaların varlığı ispatlanmış olmamakla beraber, tahminlerimiz masonluğun görünürdeki HÜR VE KABUL EDİLMİŞ MASONLAR DERNEĞİ’ n den ibaret olamayacağı, bu kadar ciddiyetsiz işlerle uğraşmadığı yönünde. Belki de dışarıya “işte masonluk budur, hep beraber loca adını verdiğimiz yerlerde geyik yapıyoruz, içki içiyoruz” imajı vererek hedef saptırmak amacı güdülüyor olabilir. Bunlar somut delillere dayanmamakla birlikte, onları tanıdığınız takdirde tahmin etmesi hiç de zor olmayan konular. Öte yandan Türkiye sınırları dışında faaliyet gösteren, Türkçe çalışan locaların varlığı biliniyor. Ancak bu localardaki üye profilinin tam olarak bilinmesinin mümkün olmadığını düşünmekteyim. Çünkü bu locaların bünyesine kattıkları Türk vatandaşlarının isimlerini tam olarak faaliyette bulundukları ülkelerin resmi makamlarına vermediğini düşünüyorum. Hatta bu yasal zorunluluğun Türkiye’deki mason derneklerinde herkes için olmasa bile bazı kişiler için istisnai olarak atlandığını, devletin üyeler konusunda tam olarak bilgilendirilmemiş olabileceğini düşünmekteyim. Yakın zamana kadar mason derneklerine üye olan ve üyelikten ayrılanlara yazılı belge verilmediğini ve Süleyman Demirel’in mason olmasına rağmen, bunun tam aksine kendisine “mason değildir” belgesi verilmesi de locaların bazı üyelerini devlet nezdinde sakladıklarını düşündürüyor.
Bu bağlamda; Herhangi bir ülkede gizli mason locaları olabileceği gibi, başka devletlerin sınırları içinde hedef ülke vatandaşlarını kabul eden locaların varlığından söz edilebileceği, halen ülkemizde yasal zeminde çalışan mason derneklerinin de bazı üyelerini devlete bildirmeyi unutmuş olabileceği ihtimal dâhilindedir. Tekrar belirtmeliyiz ki; Bir kişinin mason olabilmesi için, ülkesi içinde veya dışında herhangi bir locaya bağlı olması zorunluyken, locanın o ülkede tescilli bir mason derneğine kayıtlı olması veya üye isimlerini resmi otoritelere bildirilmiş olması masonik bir zorunluluk değildir.
Özhan KIZILTAN