Allah’ın Evleri İçin Layık Gördüğümüz Yerler…

Dursun Ali Tökel

27-11-2013 08:58

Bir toplantı vesilesiyle öğretmen evindeyiz.

Vakit geçmek üzere ve biz mescidi arıyoruz. Bir görevliye sorduk, tarif etti.

Alt katlara, bodruma doğru bir yolculuğa çıktık (indik desek daha doğru olur).

Sonunda bulduk: Tavanından, yan duvarlardan atık su boruları geçen, karanlık, izbe bir yer. Bir köşeye atılmış paçavralar gibi, binanın en kuytusuna sıkıştırılmış yasak-savar bir oda müsveddesi!

Abdest mahalli yapılmış, tuvalet için üç kat yukarı!

Odanın girişi kıble cihetinde olduğundan namaz kılarken bile herkesle göz gözesin!

Şu kocaman binada, içeri ışık ve hava girebilen, girişi kıble yönünün aksi istikametinde bir oda yok mudur? Vardır da bu odalar daha önemli işler için mi müstameldir?

Neden resmi mahallerde mescitler böylesine karanlık, kuytu, havasız, rutubet kokulu yerlerdedir?

Neden insanlar en masum hakları olan ibadetlerini yapmak için, sanki suçluymuş gibi kimsenin bulamadığı izbe yerlere sürülürler?

Kantinler, kafeler, oyun mahalleri, düğün solanları, eğlence odaları ışıklar içinde, manzaraya sahip, ışıl ışıldır.

Mabetler, insanlar sağa sola dalmadan huşuyla ibadet yapsın diye mi karanlık, kuytu, ıssız yerlerdedir?

“İbadetin makbulü gizli olanıdır” diye uydurulmuş bir yalandan dolayı mı mescitler karanlık köşelere atılmıştır?

“Bu çağda ibadet mi olur? Bu kafaya ancak bu oda müstahaktır!” diye mi ibadet yerleri zemin katlarda farelerle arkadaş, rutubetli duvarlarla sırdaş,  burunları sızlatan ayakkabı kokularıyla yoldaştır?

Geçmişin Mabetleri

Öğretmenevi sadece bir örnek.

Resmi yerler böyle de özeller sanki daha mı iyi? Yeşilyurt AVM’ deki mescide bakınız, durum malum olur!

Tıp Fakültesinin mescidine bakınız, mesele hallolur!

Dünyanın diğer ülkelerindeki havaalanlarını görmedim ama eminim Ankara havaalanı kadar ferah, temiz, yüksek, aydınlık, insana güven hissi veren, düzenli ve hemen her şeyin görselliğine önem verilen bir havaalanı az bulunur. 

Fakat işte bu kadar övgüye değer bir yerin mescidini görmeniz lazım:

Ankara havalimanında en katta abdesthanesi bile olmayan bir mescit var, toplama kampları için herhalde ideal bir yer olurdu. İçeriye ışık ve hava girmiyor. Binlerce insanın her an giriş çıkış yaptığı bu yerin mescidine on kişi sığmıyor. Orayı mescit yapmak için eminim çok aramışlardır.

Böylesine devasa binada mescit için daha uygun bir yer yok muydu acaba?

Kafası ve gönlü mabede kapalı olanın, kapısı Allah’a açılmaz! Kapısı Allah’a açık olmayana da Allah bir hayır kapısı açmaz!

İstanbul’a bakıyorum, Süleymaniye, Sultan Ahmet, Yeni Cami vb. bütün camiler İstanbul’un en eşsiz mekânlarındadır.

Sadece İstanbul’un değil, hemen hemen bütün şehirlerin en güzel yerleri, Allah’ın en güzel evleriyle süslenmişlerdi.

O zamanlar, Allah’ın evleri Allah’ın arzının ziynetleriydi, süsleriydi. Mabetler mekâna şeref verirdi. Bir binanın en kıymetli mahalli, o binanın mescidi idi.

Sadece bizimle sınırlı değil; bütün dünyaya bir bakın, dünyanın en nadide, en eşsiz, en görkemli ve ihtişamlı eserleri daima mabetler olmuştur!

Yaşadığımız çağ hariç!

Mekân ve İman

Mekânlarımızı belirleyen bizim varlığa verdiğimiz önem sırasıdır.

Bir zamanlar evlerimizin en güzel mahalli misafir odalarıydı. Misafirlik kalkalı mı bu odalar kalktı; bu odalar kalktığı için mi misafirlikler kalktı, onu yoruma bırakmak gerekir.

Mescitler binaların süsü olmaktan çıktığı için mi binalar ruhsuzlaştı, binalar ruhsuzlaştığından mı mescitler oralara sığıntılaştı, bunu da yoruma bırakmak gerekir!

Allahın evlerinin kapatıldığı, Allahın evlerinin Allah’ın ittir ettiği mekânlara atıldığı, Allah’ın evlerinin Allah’ın kullarına çok görüldüğü yerlerde Allah’ın lütuf, bereket, inayet, ihsan, feyiz, rahmet, mağfiret ve bağışının ne işi olur?

Peygamberimiz Medeni’ye gelir gelmez ilk işi hemen bir mescit yapmak olmuştu!

Tarihte öyle insanlar yaşamıştır ki, bir yeri zaptettiği zaman ilk işi hemen bir mescit yıkmak olmuştur!

Mübarek atalarımız bir yere girdikleri zaman mabetlere dokunmazlar, ille de bir şey yapacaklarsa orayı mescide çevirilerdi. Bir mabetten diğer mabede!

Yaşadığımız ve bizim bile şahit olduğumuz çağda Sırpların Bosna’daki camilere ne yaptığı malumdur!

Kanuni, bir sarayda değil taş duvarlar içinde oturuyordu.

Topkapı’ya saray diyenler, Fransa, İngiltere veya Rusya’daki saraylara bir baksın!

Kanuni, dünyanın en kudretli sultanıydı. İsteseydi dünyanın en ihtişamlı sarayı yaptırabilirdi.

Ama o dünyanın en ihtişamlı mabetlerinden birini yaptırmayı tercih etti, kendisine saray yaptırmayı değil!

Oturduğu yer, dedelerinin oturdu yerdi. Amma yaptırdığı mabetler dedelerinin yaptırdıklarından kat be kat ziyade Allah’a ve O’nun kullarına yakışan yerler oldu!

Yahya Kemal’in en az Süleymâniye Camii kadar muhteşem o eşsiz Süleymaniye’de Bayram Sabahı şiirinde dediği gibi!

Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı
Adamış sevdiği Allah`ına bir böyle yapı.
En güzel mâbedi olsun diye en son dînin
Budur öz şekli hayâl ettiği mîmârînin.
Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi,
Seçmiş İstanbul`un ufkunda bu kudsî tepeyi;
……..

Ulu mâbed! Seni ancak bu sabah anlıyorum;
Ben de bir vârisin olmakla bugün mağrûrum;
Bir zaman hendeseden âbide zannettimdi;
Kubben altında bu cumhûra bakarken şimdi,
Senelerden beri rüyâda görüp özlediğim
Cedlerin mağfiret iklîmine girmiş gibiyim.

 

Mekânların düzenlenmesiyle imanlarımız arasında çok yakın münasebetler vardır!

Mescidinizin yeri kalbinizin yeridir!

Mescidinizin yeri sizin Allah’a olan mesafenizin yeridir.

Mabetleri layık gördüğünüz yerler Allah’ın sizi layık gördüğü yere çok yakın bir yerdir.

Allah’ın evlerini, kendilerine verilse on dakika duramayacakları yerlere yapanların yerlerinin Allah’ın indinde neresi olacağı…

 

DİĞER YAZILARI Cinnet Buğdayları 01-01-1970 03:00 Âlim Kime Derlermiş 01-01-1970 03:00 Cedel Ve Bedel 01-01-1970 03:00 Bana Geleneğini Söyle... 01-01-1970 03:00 Alâmet Kıyâmeti: Şeysiz Şeyler Üzerine 01-01-1970 03:00 Özgürlük Neyimizdir 01-01-1970 03:00 Kimi Seçelim 01-01-1970 03:00 Samsun Büyüyor, Ya Kütüphanesi? 01-01-1970 03:00 Bu Kadar Aktörü Olan Eğitimden Ne Çıkar? 01-01-1970 03:00 Din Ne Kadar Umûrumuzda? 01-01-1970 03:00 Bu Hastalar Niçin Gülüyor 01-01-1970 03:00 Edilgenliğe Sığınma Yahut Sezai Karakoç Ne Diyor Ki 01-01-1970 03:00 Vefa Bayrağı 01-01-1970 03:00 Gri Alan Münafıkları 01-01-1970 03:00 Bir Süper İnsan Tasarımı 01-01-1970 03:00 Câmilerimiz Ve Kaybolan Rûhâniyetimiz 01-01-1970 03:00 Devletimiz “Akıl”Lanıyor 01-01-1970 03:00 Ben Kendimin Neyi Olurum 01-01-1970 03:00 Balık yemiyormuşuz, peki ama niçin? 01-01-1970 03:00 Tarikat, Cemaat Yoldur Varana da… 01-01-1970 03:00 Aldatanlar kimlerdendir 01-01-1970 03:00 İstemek 01-01-1970 03:00 Türkün Alfabe İle İmtihanı 01-01-1970 03:00 Âkıl Adam Kimdir? 01-01-1970 03:00 Açlıkla Doymak 01-01-1970 03:00 Bir sapma: Ölüm güzellemesi 01-01-1970 03:00 Mandelalar, Harunlar Hayatını Kaybetti De... 01-01-1970 03:00 Sizi Silkeleyenler Var Mı? 01-01-1970 03:00 Ezan deyip geçmeyelim! 01-01-1970 03:00 Bırak (ma) bu hayalleri, bana bir hayal kur! 01-01-1970 03:00 Eğitilmiş İnsan Kimdir? 01-01-1970 03:00 Öğrenci evleri de... 01-01-1970 03:00 TV'lerde Ne Konuşursak Doğru Olur 01-01-1970 03:00 Edepte fukarâ isek hakikate bigâne oluruz 01-01-1970 03:00 BİR UTOPYA: Birlik ve Beraberlik! 01-01-1970 03:00 Ramazan biraz da annedir 01-01-1970 03:00 Ayaklarımız Bize Neyi Hatırlatıyor 01-01-1970 03:00 İbadetin Nihayeti Ne İçindir? 01-01-1970 03:00 İlahi-Yat 01-01-1970 03:00 Gökten Kitaplar Kar Gibi Yağınca… 01-01-1970 03:00 444 01-01-1970 03:00 Bu anneler hangi yarışı kaybediyor? 01-01-1970 03:00 Görenedir Görene, Köre Nedir Köre Ne! 01-01-1970 03:00 DersHâne-TestHâne-TesellîHâne 01-01-1970 03:00 Anne-babalık çok mu kolay ki… 01-01-1970 03:00 Öte Dünya Fikri 01-01-1970 03:00 Gerekimizi anlayanlar var! 01-01-1970 03:00 Salâlar kimin için okunuyor/ Çanlar kimin için çalıyor 01-01-1970 03:00 Ruhlardaki Cömertlik 01-01-1970 03:00 Çocuklara sadece isim mi veriyoruz(3) 01-01-1970 03:00 Ahlâka İhtiyacı Olmayan Kim 01-01-1970 03:00 Gençleri Anlamak 01-01-1970 03:00 Meyve Adlarını Da Kaybetmişiz 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 Dördüncü kişi olmaktan nasıl kurtuluruz? 01-01-1970 03:00 Kur’an da tercüme ediliyor da... 01-01-1970 03:00 Bana arşivini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim 01-01-1970 03:00 Güç" Kurdu "Öteki" Ağılına Girerse... 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 BU ANNELER HANGİ YARIŞI KAYBEDİYOR? 01-01-1970 03:00 ORDULU CANLI BOMBA (LAR) 01-01-1970 03:00 BİR İLACIMIZ BİLE YOKMUŞ! 01-01-1970 03:00 AÇLIK TOKLARDAN, YAZMAK BİLİNÇTEN 01-01-1970 03:00 İSTEMEK 01-01-1970 03:00