İftara yaklaştığımız saatlerde, pide almak için bir fırının "önünde"yim.
Fırın o kadar kalabalık ki içeri girmek için bir savaşı göze almak gerekiyor. Bu yüzden fırının "önünde"yim diyorum.
İçeriden bağrışmalar geliyor, onu itilip kakışmalar takip ediyor peşinden küfürler ve kavga.
İftar sofrasında sıcak bir pide yemek için şu fırında yaşanılanları anlamak, hele hele de birisine anlatmak imkânsız.
İftarında sıcak pide yemek için kavga ettiğimiz orucu biz niye tutuyoruz?
Yemenin, içmenin afetlerinden bir müddet uzak olmak için nefislerimize bir zırh olarak geçirilen oruç bize niye farz kılındı?
Fırınlarda sıcak ekmek kavgası etmek, sıralarda insanları bir pide için kırmak, tokluğumuzu orucumuzu yücelten açlığımıza üstün tutmak için mi?
Orucun kendisini tutmadığı insanlar oruç tutsalar ne, tutmasalar ne?
Oruç sadece mideye tutturulan bir ibadet mi? Oysa onu farz kılan Allah orucu bütün azalarımıza tutturmamızı istiyor, sadece midemize değil!
Onun bize farz olduğunu söyleyen Hz. Peygamber "oruçluyken biri size sataşırsa 'ben oruçluyum' deyip onu savuşturun" buyuruyor.
Ama bunlar sadece kutsal kitaplarda yazılı sözler olarak kalıyor; bu kutsal, ruhlarımıza, eylemlerimize bir türlü sirayet edemiyor.
Yazının devamı için tıklayınız:
http://www.akasyam.com/kose-yazisi/631/ibadetin-nihayeti-ne-icindir.html