DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Dursun Ali Tökel
Dursun Ali Tökel
Giriş Tarihi : 06-11-2013 13:17

Devletimiz “Akıl”Lanıyor

Hayatı boyunca hep “bana akıl verme, para ver!” sözüne muhatap olan bir birey bir gün “bana akıl ver, para verme!” sözünü duysa ne yapar?

 

30 Ekim 1 Kasım tarihleri arasında Antalya’nın Kemer ilçesindeydik.

 

Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın düzenlediği gençliği konu olan bir çalıştay için bu güzel beldemize davet edilenler arasındaydık.

 

Devletimiz, ülkemizin pek çok üniversitesinden bilim adamlarını bir araya getirerek gençlikle ilgili çalışmalar hakkında bilgi almak istiyordu.

 

Bir genel müdürün ağzından toplantının amacı şu şekilde ifade edildi:

 

“Biz, Gençlik Bakanlığı olarak gençliğin eğitimi, sanata ve bilime yönelmesi, zararlı akım ve fikirlerden korunması, kültürel yozlaşmanın önüne geçilmesi, gençlik arasında okuma oranlarının artırılması ve benzeri konularda üzerimize düşen görevleri daha bilimsel metot ve yöntemlerle yapmak istiyoruz. Bu yüzden siz değerli bilim insanlarını bir araya getirdik. Sizden istirhamımız şudur: Bize akıl verin!”

 

Akıl ve Para

 

Bendeniz elli küsur yaşındayım ilk defa bir devlet yetkilisinin “bize akıl verin” dediğini duydum.

 

Klasik anlamda devlet algımız nasıldır?

 

Âmirdir, buyurgandır, akıl almayı asla sevmez, aksine akıl verir; ders almaktan hoşlanmaz, tersine ders vermeye bayılır; bilimi işlerinde etkin kılmayı zül sayar, bilim adamı ders veren bir memurdan öte bir şey değildir!

 

Bu algı kafamızdayken, duyduğumuz cümleden hayli etkilendik: Devlet “bana akıl verin!” diyordu.

Önce işkillenmedik değil, zira devlete akıl veren nicelerinin hali malumdu, “bir oyuna filan gelmeyelim” dedik.

 

Baktık ki genel müdür hayli ciddiydi, bizim için uçak biletlerinde, bu beş yıldızlı otellerde pek çok masraf yapıldığı da aşikârdı. “Herhalde espri yapmıyor! Dedik.

 

Oysa biz, devleti bir yana, büyükleri tarafından hep “bana akıl verme, para ver!” hikmetli (!) sözüyle büyütülmüş bireylerdik.

 

Bugünlerde sık sık duyduğumuz “Artık devlet eski devlet değil, büyük değişimler yaşanıyor!” sözünü hakkel yakin yaşamış olduk.

 

Peki, akıl nasıl verilirdi?

 

Akıl ve İlerleme

 

Batı medeniyetinin hep bir “akıl medeniyeti” olduğunu söyler dururuz.

 

Zaten Batı’daki büyük değişimleri başlatan o muazzam aydınlanma çağının slogan sözü de buydu: “ İnsan, sorunlarını artık salt kendi aklına danışarak çözecek!”

 

Çözüp çözmediği bir yana aklın kılavuzluğunun Batı’yı nereye getirdiği malum.

 

Bizim kültürümüzde aklın küçümsenmesi, aklı küçüklerin marifetinden başka bir şey değil!

 

Aklı önemsemek ile aklı putlaştırmak bir birine karıştırılmamalı. Her türlü putlaştırma gibi, her türlü küçümseme de bir felaket habercisidir.

 

“Putlaştırmayalım” derken küçümsediğimiz anlaşılıyor. Sonuç malumdur ve ortadadır.

 

Dini, ilmi, akli, dünyevi her türlü ilerleyişin temel mihveri akıldır. Zira aklı olmayanın dini de yoktur.

 

Bilime değer verilmeyiş sonucunda geldiğimiz, getirildiğimiz yer gözler önündedir.

Oysa bizler “dünyayı isteyen ilme sarılsın, âhireti isteyen ilme sarılsın, her ikisini isteyen ilme sarılsın!” diyen bir Peygamberin ümmeti değil miydik?

 

Başlangıçta öyleydik, sonra terk edince böyle olduk.

 

Ama bu toplantı vesilesiyle öğrenmiş olduk ki devletimiz yine akıl ve bilime dönmenin yollarını arıyor.

 

Raporlar ve Sonuçlar

 

Onlarca bilim adamı, çeşitli gruplar halinde gençlikle ilgili çok farklı konuları tartışmak üzere bir araya geldik.

 

Bütün bir gün boyunca her bilim grubu kendisine düşen konular hakkında müzakereler ve tartışmalar yaptı.

 

Sonuçta bu tartışmaları bir proje halinde rapora dönüştürdük ve diğer bir gün de bu teklif ve projelerin sunumunu yaptık.

 

Gençliğin eğitilmesi, spora, sanata, bilime yönlendirilmesi, okuma alışkanlıklarının artırılması ve gençlerin zararlı akımlardan korunması; kaybolmuş gelenek ve göreneklerin ihyası ve bunların gençliğin eğitiminde kullanılması vb. konularda o kadar ilginç projeler ve teklifler sunuldu ki şaşırmamak mümkün değil!

 

Meğerse bu konularda zaten ne çalışmalar, projeler, araştırmalar, sunumlar, anket değerlendirmeleri, saha çalışmaları yapılmış, hazırlanmış!

 

Ama bütün bunlar tozlu raflardan bir türlü uygulama alanlarına inememiş.

 

Bendeniz de çok faklı alanlarda bilim adamlarını dinleme, izleme fırsatı buldum.

 

Gördüm ki, sorun olan şeylerin zaten çözümleri de sunulmuş.

 

Ama bunların bir devlet projesi olarak destek bulmadığı sürece uygulanması da mümkün değil!

Şimdi devlet “bana akıl verin!” dediği için bu projeler karanlık odalardaki tozlu raflardan iniyor ve uygulanacağı anları bekliyor.

Bakanlığın daha önce yaptığı/yaptırdığı ve çok güzel neticeler aldığı çalışmalara,

Sadece bizler gibi sosyal bilimcilerin değil; son dönemde Tübitak’taki fen bilimcilerin dünyanın gıpta ile baktığı faaliyetlerine,

O üç gün yapılan çalışmalara, sunulan tekliflere, eğer onlar uygulanırsa gelecek nesillerimiz adına ne kadar hayırlı işlere imza atılmış olacağı gerçeğine,

Bütün o davetli bilim insanlarının tecrübeyle ve büyük bir içtenlikle verdiği “akıl”lara bakıyorum da...

Devletimiz gerçekten “akıl”lanıyor!

 

 

 

 

NELER SÖYLENDİ?
@
Dursun Ali Tökel

Dursun Ali Tökel

DİĞER YAZILARI Cinnet Buğdayları Âlim Kime Derlermiş Cedel Ve Bedel Bana Geleneğini Söyle... Alâmet Kıyâmeti: Şeysiz Şeyler Üzerine Özgürlük Neyimizdir Kimi Seçelim Samsun Büyüyor, Ya Kütüphanesi? Bu Kadar Aktörü Olan Eğitimden Ne Çıkar? Din Ne Kadar Umûrumuzda? Bu Hastalar Niçin Gülüyor Edilgenliğe Sığınma Yahut Sezai Karakoç Ne Diyor Ki Vefa Bayrağı Gri Alan Münafıkları Bir Süper İnsan Tasarımı Câmilerimiz Ve Kaybolan Rûhâniyetimiz Ben Kendimin Neyi Olurum Balık yemiyormuşuz, peki ama niçin? Tarikat, Cemaat Yoldur Varana da… Aldatanlar kimlerdendir İstemek Türkün Alfabe İle İmtihanı Âkıl Adam Kimdir? Açlıkla Doymak Bir sapma: Ölüm güzellemesi Mandelalar, Harunlar Hayatını Kaybetti De... Sizi Silkeleyenler Var Mı? Ezan deyip geçmeyelim! Bırak (ma) bu hayalleri, bana bir hayal kur! Eğitilmiş İnsan Kimdir? Öğrenci evleri de... TV'lerde Ne Konuşursak Doğru Olur Edepte fukarâ isek hakikate bigâne oluruz BİR UTOPYA: Birlik ve Beraberlik! Ramazan biraz da annedir Ayaklarımız Bize Neyi Hatırlatıyor İbadetin Nihayeti Ne İçindir? İlahi-Yat Gökten Kitaplar Kar Gibi Yağınca… 444 Bu anneler hangi yarışı kaybediyor? Görenedir Görene, Köre Nedir Köre Ne! DersHâne-TestHâne-TesellîHâne Anne-babalık çok mu kolay ki… Öte Dünya Fikri Gerekimizi anlayanlar var! Salâlar kimin için okunuyor/ Çanlar kimin için çalıyor Ruhlardaki Cömertlik Çocuklara sadece isim mi veriyoruz(3) Ahlâka İhtiyacı Olmayan Kim Gençleri Anlamak Meyve Adlarını Da Kaybetmişiz Körsel Vaazdan Görsel Vaaza Dördüncü kişi olmaktan nasıl kurtuluruz? Allah’ın Evleri İçin Layık Gördüğümüz Yerler… Kur’an da tercüme ediliyor da... Bana arşivini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim Güç" Kurdu "Öteki" Ağılına Girerse... Körsel Vaazdan Görsel Vaaza BU ANNELER HANGİ YARIŞI KAYBEDİYOR? ORDULU CANLI BOMBA (LAR) BİR İLACIMIZ BİLE YOKMUŞ! AÇLIK TOKLARDAN, YAZMAK BİLİNÇTEN İSTEMEK
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA