DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Dursun Ali Tökel
Dursun Ali Tökel
Giriş Tarihi : 14-08-2013 09:57

TV'lerde Ne Konuşursak Doğru Olur

 

Şeyh Galip, gizemini ve kudretini hâlâ koruyan o ünlü Hüsn ü Aşk adlı mesnevisinin girişinde Nâbî’yi Hayrâbâd adlı mesnevisinde edebe riâyet etmediği için eleştirir.

Nâbî, bu eserinde bir düğün gecesini tasvir etmiş, biraz ayrıntılı anlatmıştır. Şeyh Gâlib de buradaki tasviri âdâb’a aykırı bulur ve “erlik midir izdivâcı tasvir?” diye sorar.

Aynı tasviri Acem’lerin ünlü şâiri Nizâmî’nin de yaptığını söyleyenlere karşı Şeyh Gâlib’in verdiği cevap muhteşem ve bir o kadar da bize özgüdür:

O tarzı Acemdir olmaz icâb

 Rindan-ı Acem gözetmez âdâb.

 

Şeyh Gâlib cevaben “Nizâmî’nin bir Acem (İran) şairi olduğunu, her meselede onlara uymanın bir anlamının olmadığını, bu Acem milletinin âdâba riayet etmediğini” söylemektedir.

Ona göre, milletlerin olaylara yaklaşımında farklılıklar vardır. İranlılar için bir düğün gecesi tasviri yapmak normal karşılanabilir, oysa bize göre böylesi bir anlatım edepsizlik sayılır.

Şeyh Galip bu sözleriyle İran ve Türk şiirinin doğası üzerine de çok önemli sözler söylemektedir.

Bizde âdâb önemlidir, oysa onlarda bunun önemi yoktur.

 

Âdâb Ne Demek

 

Türk Dil Kurumu âdâb kelimesinin anlamını töre ve yol yordam olarak veriyor.

Hüsn ü Aşk üzerine Aşkın Okunmaz Kıyıları adıyla çok önemli bir eser hazırlayan Victoria Holbrook, bu değerli incelemesinde âdâb kelimesi ve kavramı üzerine ayrıntılı bir şekilde durmaktadır.

Holbrook göre Türkler âdâb kelimesini hayatlarının her alanında kullanmakta ve hatta bu kavrama göre yaşamaktadırlar. Bu kelimenin o kadar geniş anlamı vardır ki, İngilizce’ye tercümesi mümkün değildir.

Holbrook’u okuduğunuzda görüyorsunuz ki Türkler adeta bir âdâb medeniyetinde yaşamaktadır.

Bize göre yemenin, içmenin, konuşmanın, giyinmenin, oturup kalkmanın, insanlar arası ilişkilerin, hatta bakmanın, selamlaşma ve vedalaşmaların bir âdâbı vardır.

O.Veli Kanık’ın şu sözüne bakarak kullanım genişliği hakkında bilgi sahibi olabiliriz: "Edebiyatın da kendine mahsus adabı var.

Âdâb kelimesi edeb kelimesinin çoğulu olduğunu göre anlamının da edebler olduğu kesin!

Peki, o zaman hayatımızın hemen her alanında bizden uymamız beklenen bu edepler nedir, hatta şöyle soralım nedendir?

Milletlerin hayatlarında çok değişik evreler vardır ve bir dönemin hassasiyetlerinin bazen başka devirler için maalesef bir anlamı kalmamaktadır.

Oysa öyle insanlar vardır ki, tarihsel kopuşa aldırmazlar ve bazı hassasiyetleri her daim diri tutmak isterler, yaşadıkları çağla çelişse bile!

Tıpkı bir Tv programında hamile kadınların sokağa çıkmasının hoş olmadığının söylenmesinde olduğu gibi!

 

Hamileler ve Sokaklar

 

Ömer Tuğrul İnançer’in bir TV programında hamile kadınların sokakta gezmelerinin estetik açıdan hoş olmadığıyla ilgili sözleri basında, sosyal medyada kadın haklarına hakaret olarak algılandı ve hemen karşı söylemler taarruzu başlandı.

Bilhassa sanal medyada direnhamile başlıklı eleştiri metinleri ve eylemleri oluşturuldu, bazı hamile kadınlar sokaklara çıktı, bazı erkekler karınlarına yastık bağlayarak kadınlara destek verdi, Taksim'de yürüyüşler planlandı.

Eleştiri yapmak insana özgü bir eylem alanıdır, hayvanlar eleştiri yapmaz.

Eleştiriye karşı eleştiri de insana özgüdür ve doğal bir haktır.

Ömer Tuğrul İnançer'in hamile kadınların - o halde- sokaklara çıkmamaları gerektiğini söylemesi bu eylemin olumsuzluğun yönelik bir eleştiridir. İnançer, hamile bir kadının sokaklarda gezmesini edeben ve estetik olarak doğru bulmamaktadır.

Siz de Sayın İnançer'in bu görüşünü beğenmeyebilir ve ona karşı eleştiri getirebiliriniz.

Yani medeni bir tartışma ortamında olgular ve hatta olaylar karşılıklı tartışılır.

Ama öyle yapılmıyor. Hemen her eleştiride olduğu gibi bir linç hareketi devreye giriyor ve eleştiri yapanlar ebediyen susturulmak isteniyor.

Benim şahsi kanaatim Sayın İnançer’in bu eleştiriyi yukarıda bahsettiğim âdâb kavramı çerçevesinde yaptığıdır.

Oysa mesele bireysel alanlara müdahale, kadın haklarına taarruz olarak algılanmıştır.

Hele de İnançer'e başörülü bazı köşe yazarlarının yönettiği eleştiriler kanaatimce akıllara ziyandır.

 

Başörtülü Yazarlarımız Ne Diyor

 

Sayın İnançer'in daha ziyade tasavvufi konularda konuşması ve irfani-ahlaki-insani meselelerde taviz vermeyen bir dil kullanması başörtülü köşe yazarların onu eleştirmesine neden olmuş.

Getirilen önemli eleştirilerden biri TV'lerin tasavvufi konuşmalar için uygun olmaması.

Bu hanım yazarlarımıza göre tasavvufi konuşmalar mahrem konuşmalardır ve herkesi ilgilendirmemektedir. Oysa TV'leri herkes dinliyor ve dinleyiciler içinde bu konuyla hiç ilgilenmeyenler de olabilir.

TV dinleyenler içinde laik, çağdaş, modern dünya değerleriyle barışık, seküler hayat yaşayan insanlar da var. Onlar tasavvufi konuları yanlış anlayabilirler. Hatta bu meselede olduğu gibi tamamen ters yönde tevil de edebilirler.

Yani deniyor ki TV'lerde tasavvufi konuşmalar yapılmamalı!

Sayın İnançer’in konuşmasına en etkili ve tepkili yazıyı Ayşe Böhürler yazdı ve bazı tecrübelerinden de örnekler vererek "Televizyon derinlikli dini mevzuları anlatmaya uygun bir araç değil" dedi (Yenişafak 27.7.2013).

Nazife Şişman, "Herkese Konuşmak" başlıklı yazısında Böhürler’e katılarak TV'lerin tasavvufi konuları konuşmaya uygun olmadığını söyledi/ yazdı. Ona göre bu aygıtlar (TV'ler, sosyal paylaşım siteleri. vb. ) herkese açıktı. İnsanlar yanlış anlayabilirlerdi: "Tekrarlayacak olursak, tv, twitter gibi araçlar hem üslubu hem de muhtevayı dönüştürdüğünden tasavvufi terbiye için uygun değil, bu bir. İkincisi de muhatabın belirsizliği mesajı kırılmaya uğratıyor ve alıngan kimlik siyasetine kapı aralıyor." (Star Gazetesi, Açık Görüş Eki, 11.08.2013 Pazar).

Fatma Karabıyık Barbarosoğlu da köşesinde “Ekrandan Edeb Dersleri” başlıklı yazısında Ayşe Böhürler’e katıldığını belirterek “Ru be ru sohbet halkasında temas edeceğimiz konular, ekran söz konusu olduğunda maksadını aşan bir boyuta evrilir.”diyor! (Yeni Şafak, 29.07.2013)

Bunlar ne anlama geliyor?

Kadın yazarlarımızda şüphesiz kadınların doğalarına uygun; gizemli, örtülü, anlamı maksadını çoğaltan, ekseriyetle kinayeli, genellikle ironik, kapsamlı bir şekilde bakıldığında alıngan kimlik algısı üreten, çoğul göndermeli bir dil var.

 

Evliyalar Tv seyretmeyeceğine göre!

 

TV’ler her türlü eylem ve söylem için kullanılsın ama tasavvufi konularda kullanılmasın demek bir tercihtir ama bunu muhatabın belirsizliğine bağlamak akıl alır gibi değil!

Kutsal kitapların muhatapları kimdir?

Edebi eserlerin, hikmet dolu metinlerin, peygamber sözlerinin muhatapları kimlerdir?

Bunların muhatabı bütün insanlık olduğuna göre, “filancalar yanlış anlar!” deyip kutsal metinlerin sadece birilerinin okuması mı salık verilecektir?

Tv’den tasavvufi konuları dinlemek pek çok insan için bulunmaz bir nimettir. Sadece belirli halkalarda, belirli insanların dinleyebildiği o hikmetli dile herkesin ihtiyacı var!

Konuşulan konuları birileri yanlış anlayacak diye, konuşma kayıtlarından ve alanlarından kaldırmak zannımca kompleksin bir başka türü! “Bende rahatsızım ama bunu tam ifade edemiyorum!” tavrına benzer bir örtülü söylem.

Söyleyeni, söyleneni, söylenme biçimini eleştirelim, ama bunu dayandırdığımız gerekçeler çok önemli!

Yani sanki şöyle denmek isteniyor gibi:

Dini tasavvufi söylemi Tv’lerden kaldıralım, irfani ve ahlaki konular özeldir bunları Tv’lerle kirletmeyelim!

Dini konular çok hassastır aman Tv’leri buna bulaştırmayalım. Tasavvuf çok özel konuları irdeler ve inceler bunlar özel insanların işidir, bu konu tv’leri aşar, zinhar uzak duralım!

Tasavvufun normal insanla bir işi yoktur, onun işi evliyalarladır, evliyalar da tv seyretmeyeceğine göre tv’lerde bu konuları niye konuşalım!

Her insan âdâba ve ahlaka riayet etmeyebilir, muhataplarımız arasında bunlar da olacağına göre tv’lerde âdâb, erkân ve ahlâk’dan pek bahsetmemek gerekir! (tasavvufun konusu bu üç kelime-kavramla özetlenebileceğine göre).

Tv’leri bir terbiye ve ahlak empoze edici olarak kullanmak doğru değildir, buna karşı çıkanlar da vardır!

O zaman bizler, tv’leri bir günah membaı olarak görenlere niye kızıyoruz ki!

Tasavvufun kendisinden uzak tutulmak istendiği yerde, tasavvufun bulaşmamasıyla erdemli kılınan hangi hal vardır ki, tasavvuf oraya bulaşmamakla iyi edecektir!

 

 

 

 

NELER SÖYLENDİ?
@
Dursun Ali Tökel

Dursun Ali Tökel

DİĞER YAZILARI Cinnet Buğdayları Âlim Kime Derlermiş Cedel Ve Bedel Bana Geleneğini Söyle... Alâmet Kıyâmeti: Şeysiz Şeyler Üzerine Özgürlük Neyimizdir Kimi Seçelim Samsun Büyüyor, Ya Kütüphanesi? Bu Kadar Aktörü Olan Eğitimden Ne Çıkar? Din Ne Kadar Umûrumuzda? Bu Hastalar Niçin Gülüyor Edilgenliğe Sığınma Yahut Sezai Karakoç Ne Diyor Ki Vefa Bayrağı Gri Alan Münafıkları Bir Süper İnsan Tasarımı Câmilerimiz Ve Kaybolan Rûhâniyetimiz Devletimiz “Akıl”Lanıyor Ben Kendimin Neyi Olurum Balık yemiyormuşuz, peki ama niçin? Tarikat, Cemaat Yoldur Varana da… Aldatanlar kimlerdendir İstemek Türkün Alfabe İle İmtihanı Âkıl Adam Kimdir? Açlıkla Doymak Bir sapma: Ölüm güzellemesi Mandelalar, Harunlar Hayatını Kaybetti De... Sizi Silkeleyenler Var Mı? Ezan deyip geçmeyelim! Bırak (ma) bu hayalleri, bana bir hayal kur! Eğitilmiş İnsan Kimdir? Öğrenci evleri de... Edepte fukarâ isek hakikate bigâne oluruz BİR UTOPYA: Birlik ve Beraberlik! Ramazan biraz da annedir Ayaklarımız Bize Neyi Hatırlatıyor İbadetin Nihayeti Ne İçindir? İlahi-Yat Gökten Kitaplar Kar Gibi Yağınca… 444 Bu anneler hangi yarışı kaybediyor? Görenedir Görene, Köre Nedir Köre Ne! DersHâne-TestHâne-TesellîHâne Anne-babalık çok mu kolay ki… Öte Dünya Fikri Gerekimizi anlayanlar var! Salâlar kimin için okunuyor/ Çanlar kimin için çalıyor Ruhlardaki Cömertlik Çocuklara sadece isim mi veriyoruz(3) Ahlâka İhtiyacı Olmayan Kim Gençleri Anlamak Meyve Adlarını Da Kaybetmişiz Körsel Vaazdan Görsel Vaaza Dördüncü kişi olmaktan nasıl kurtuluruz? Allah’ın Evleri İçin Layık Gördüğümüz Yerler… Kur’an da tercüme ediliyor da... Bana arşivini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim Güç" Kurdu "Öteki" Ağılına Girerse... Körsel Vaazdan Görsel Vaaza BU ANNELER HANGİ YARIŞI KAYBEDİYOR? ORDULU CANLI BOMBA (LAR) BİR İLACIMIZ BİLE YOKMUŞ! AÇLIK TOKLARDAN, YAZMAK BİLİNÇTEN İSTEMEK
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA