DersHâne-TestHâne-TesellîHâne

Dursun Ali Tökel

20-11-2013 09:32

Şu içinde yaşadığımız çağda okulların, eğitim kurumlarının amacı sadece çocukların/gençlerin eğitimi midir?

Bugünkü okul algısı eski zamanların okul algısıyla aynı mıdır?

Tabii ki değil!

Benim çocukluğumda ülkemiz nüfusunun yarısından çoğu köylerde yaşıyordu, kasabaları da bir nevi köy hayatı ile içli dışlı sayarsak bu nüfus belki daha da fazlaydı.

Okul ile hayat birbirini kesen noktadaydı. Yani okula giden çocuk köy işlerinin aksamasına neden olurdu. Bu yüzden pek çok köyde zorunlu olmasa çocuklar ilkokula gönderilmezdi.

İlkokul bitince de köylerde okuyan çocuklar daha üst okullara gidemiyordu, çünkü okula gitmek bir iş kaybı sayılırdı.

Okullar sabah başlar ve öğleden sonra devam ederdi. Saat üç civarında okuldan çıkanlar doğruca köy işleriyle uğraşırdı.

Hafta sonları, tatil günleri, bayram izinleri tatil olarak düşünülmez, köydeki pek çok iş sahası için iş gücü kazanmak anlamına gelirdi.

 

Şehirleşme ve Eğitim Kurumları

 

Bugün ise nüfusun büyük çoğunluğu şehirlerde yaşıyor. Yerleşik nüfusun kalabalıklığı, okul sayısının azlığı, eğitimi sabahçı ve öğlenci olmak üzere ikili yapmaya mecbur kılıyor.

Öğrencilerinizi bütün gün okutacak bir okul imkânına sahip değilseniz ne yapacaksınız?

İkili eğitim öğrencinin (çocuğun) yarım gün evde olması demek. Bu yarım gün çocuk evde ne yapacaktır?

Bir de anne-babanın çalıştığını ve çocuğun evde yalnız kaldığını düşünürseniz, bu yalnızlığın nasıl bir sonuca yol açacağını kestiremezsiniz.

Bugün eğitim kurumları aynı zamanda çocukları, okul dışında bir işi ve meşgalesi olmayan çocukları avutma kurumudur!

Bugün hemen bütün dünyada eğitim kurumlarının asıl işlevlerinden biri de çocukları, gençleri yirmili yaşlara kadar belli bir disiplin altında tutma kurumlarıdır.

Eğer bütün gün eğitim yapıyorsanız çocukların bir meşgalesi var demektir. Peki, yarım gün eğitim olan okullarda çocuklar eve gelince ne yapacaklar?

Şehirdesiniz; dışarısı yok, bahçe yok, tarla-tapan yok, avluda oynamak yok, arkadaşa gitmek, tarlada çalışmak, mal peşinde kırlara uzanmak yok!

Sadece evde televizyon var, bilgisayar var, tabletler, cep telefonları var! Bunlarla meşguliyeti ne kadar tasvir ediyorsunuz?

Dershane ve Boş zaman Kâbusu

 

Çocuğun kendi başına kalacağı anlar o kadar etkili programlamak gerekiyor ki!

Biz okul dışında kalan zamanda çocuklarımızı hangi alanlarla koruyoruz?

Genellikle dershanelerle, etüt merkezleriyle!

Dershanelere biraz da buradan bakalım:

Anne baba işteler. Çocuk sabahçıysa saat 12 civarında eve geliyor. Bu çocuk evde ne yapacaktır?

Çocuğu yalnız bırakmaktan korkan ebeveynler için, okul dışı eğitim kurumları dersaneler, etüt merkezleri ve sair yerler bir can kurtarıcıdır.

Çocuk okuldan gelecek ve dershaneye gidecektir. Orada ödev yapacak, test çözecek, eğitim görüyormuş gibiyken aslında bir şekilde anne baba gelinceye kadar oyalanacaktır!

Modern eğitim kurumlarının biraz da böyle bir işlevi var.

Şehir hayatında, eğitim dışında bir işi olmayan milyonlarca genci olası tehlikelere düşmekten korumak için okul adı altında yirmi küsur yıl oyalamak!

Okul yıllarını hemen bütün dünyada zorunlu olarak onlu yıllara çıkaranlar bütün çocuklarını okumasını beklediği için mi bunu yapıyor, bu ne kadar makuldür?

Dershanelere çocuklarını gönderenler bu çocukları oralara sadece iyi bir eğitim alması için mi göndermektedir, dershaneler eğitim mi vermektedir?

 

Varlık Boşluk Kabul Etmez.

 

Meşru bir hattın boş bıraktığı bir alan, doğrusu var oluncaya kadar gayrı meşru bir hat tarafından muhakkak doldurulur.

Kültürünüzü yaşamazsanız, başkasını kültürünü yaşarsınız; kendi yemeğinizi yemezseniz başkalarının yemeğini yersiniz; tarihinizi inkâr etmekle o tarihten kurtulamaz, gayri meşru bir tarih dolgusuyla idare edersiniz/idare ettirilirsiniz.

İnkâr, inkâr edileni ortadan kaldırmaz. İnkârla sadece sahtesinin kendi yerine konulmasına zemin hazırlanmış olur.

Dershaneler meselesinde konuşurken onların yaratılan hangi boşluğu doldurduğu üzerinden konuşmak gerekiyor.

Bugünkü dershaneler bir test-hane olmanın ötesinde bir anlam ifade etmiyor.

Oralar test çözme becerisini kazanamayan bireyin, test çözme teknikleri hakkında pratik bilgi edindiği bir yer!

Peki, birey neden test çözmek zorunda kalıyor, çözmese ne olur?

 

Sadece test-hane mi?

 

Birey, eğer test çözme becerisini geliştirmezse kazanmak zorunda kaldığı bir sınavı kazanamayacak ve bir üst sistemin parçası olamayacak demektir.

Okullarda test çözme becerisi verilemiyor mu? Demek ki verilemiyor ki insanlar dersanelere akın ediyorlar.

Eğer sınavlar test üzerinden yapılmasa dersanelere gerek kalır mı?

İşte bu soru zurnanın zırt dediği yerdir.

Dershanelerin varlığını sadece test sistemine bağlamak büyük bir yanılgı olacaktır. Çünkü bütünün kendisinden bakıldığında dershaneler hiç de bir test-hane görülemeyecek kadar çok işlevli yerler olup çıkmıştır.

Dershanelerde yapılan eğitimin, verilen bilgilerin saçmalığı ve yüzeyselliği buraların amacını belirleyen ilkelerin varlığını sorgulamayı gerektiriyor, dershanelerin varlığını değil!

Üniversitede, öğrencilere sıfat fiilleri soruyorum, hepsi ezbere söylüyorlar: anası mezar dikecekmiş!

Yani an, ası, mez, ar, dik, cek, miş Türkçedeki sıfat fillerdir.

Sıfat fiiller bundan mı ibaret? Diye soruyorum, “evet!” diyorlar.

“Peki” diyorum: “Güleç adam”daki eç¸ “konuşkan kişi”deki kan (ken), “yanık ekmek”deki ık (ik,uk,ük) sıfat fiil değil mi? Bunlar  neden o formülde yer almaz?

Bunlar o formülde yer almaz çünkü ÖSYM bunları sormaz.

ÖSYM bunları sormadığı için dershanelerde bunlar öğretilmez!

Divan şiiriyle ilgili bir tane olsun olumlu sıfat söylemeyen öğrenci bunları ÖSYM’de kabul görmediği için bilmez, dershanede öğretilmez!

Öğrenci dershanede ne öğrenmişse üniversitede tersi bir bilgiyle karşılaşır.

O testler, o bilgiler o kadar gereksiz ve lüzumsuz zaman, insan, belge israfıdır ki, insan bunu bir türlü anlamaz!

Dershanelere “neden bu gereksiz, lüzumsuz, yalan, hakikat dışı bilgileri öğrencilere öğretiyorsunuz” diye sorsanız “ÖSYM” böyle istiyor derler.

Peki, ÖSYM neden böyle ister?

Neden hiçbir işe yaramayan bilgileri edinmek için öğrencilerin yıllarını boşa harcamasına sebep olur? İşte orası bir muammadır!

Dershaneler ÖSYM canavarını beslemek için uydurulmuş daha küçük canavarlardır!

Zamanla bu işlevlerini daha da geliştirmişler ve anne babaların çocuklarını sokakta, bilgisayar başında, kafe köşelerinde, serseri yerlerde ve ellerde kalmalarındansa kendisine emanet ettiği ömür törpülerine dönüşmüşlerdir.

Dersaneler yedi başlı ejderhaya benzemektedir, bir başını kesseniz altı başı daha var!

Dahhak’ın omzundaki yılanlar gibidir, onları doyurmak için her gün iki insanın taze beynine ihtiyaç vardır.

Bugün milyonlarca anne baba için oralar bir eğitim kurumu olmanın yanında, yavrularını elleriyle teslim ettikleri bir teselli-hânedir.

O tesellihaneleri de kapattığınızda hangi güvenhaneleri açacaksınız?

Oraları kapattığınız zaman çocukları da mı kapatacaksınız?

 

 

 

 

DİĞER YAZILARI Cinnet Buğdayları 01-01-1970 03:00 Âlim Kime Derlermiş 01-01-1970 03:00 Cedel Ve Bedel 01-01-1970 03:00 Bana Geleneğini Söyle... 01-01-1970 03:00 Alâmet Kıyâmeti: Şeysiz Şeyler Üzerine 01-01-1970 03:00 Özgürlük Neyimizdir 01-01-1970 03:00 Kimi Seçelim 01-01-1970 03:00 Samsun Büyüyor, Ya Kütüphanesi? 01-01-1970 03:00 Bu Kadar Aktörü Olan Eğitimden Ne Çıkar? 01-01-1970 03:00 Din Ne Kadar Umûrumuzda? 01-01-1970 03:00 Bu Hastalar Niçin Gülüyor 01-01-1970 03:00 Edilgenliğe Sığınma Yahut Sezai Karakoç Ne Diyor Ki 01-01-1970 03:00 Vefa Bayrağı 01-01-1970 03:00 Gri Alan Münafıkları 01-01-1970 03:00 Bir Süper İnsan Tasarımı 01-01-1970 03:00 Câmilerimiz Ve Kaybolan Rûhâniyetimiz 01-01-1970 03:00 Devletimiz “Akıl”Lanıyor 01-01-1970 03:00 Ben Kendimin Neyi Olurum 01-01-1970 03:00 Balık yemiyormuşuz, peki ama niçin? 01-01-1970 03:00 Tarikat, Cemaat Yoldur Varana da… 01-01-1970 03:00 Aldatanlar kimlerdendir 01-01-1970 03:00 İstemek 01-01-1970 03:00 Türkün Alfabe İle İmtihanı 01-01-1970 03:00 Âkıl Adam Kimdir? 01-01-1970 03:00 Açlıkla Doymak 01-01-1970 03:00 Bir sapma: Ölüm güzellemesi 01-01-1970 03:00 Mandelalar, Harunlar Hayatını Kaybetti De... 01-01-1970 03:00 Sizi Silkeleyenler Var Mı? 01-01-1970 03:00 Ezan deyip geçmeyelim! 01-01-1970 03:00 Bırak (ma) bu hayalleri, bana bir hayal kur! 01-01-1970 03:00 Eğitilmiş İnsan Kimdir? 01-01-1970 03:00 Öğrenci evleri de... 01-01-1970 03:00 TV'lerde Ne Konuşursak Doğru Olur 01-01-1970 03:00 Edepte fukarâ isek hakikate bigâne oluruz 01-01-1970 03:00 BİR UTOPYA: Birlik ve Beraberlik! 01-01-1970 03:00 Ramazan biraz da annedir 01-01-1970 03:00 Ayaklarımız Bize Neyi Hatırlatıyor 01-01-1970 03:00 İbadetin Nihayeti Ne İçindir? 01-01-1970 03:00 İlahi-Yat 01-01-1970 03:00 Gökten Kitaplar Kar Gibi Yağınca… 01-01-1970 03:00 444 01-01-1970 03:00 Bu anneler hangi yarışı kaybediyor? 01-01-1970 03:00 Görenedir Görene, Köre Nedir Köre Ne! 01-01-1970 03:00 Anne-babalık çok mu kolay ki… 01-01-1970 03:00 Öte Dünya Fikri 01-01-1970 03:00 Gerekimizi anlayanlar var! 01-01-1970 03:00 Salâlar kimin için okunuyor/ Çanlar kimin için çalıyor 01-01-1970 03:00 Ruhlardaki Cömertlik 01-01-1970 03:00 Çocuklara sadece isim mi veriyoruz(3) 01-01-1970 03:00 Ahlâka İhtiyacı Olmayan Kim 01-01-1970 03:00 Gençleri Anlamak 01-01-1970 03:00 Meyve Adlarını Da Kaybetmişiz 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 Dördüncü kişi olmaktan nasıl kurtuluruz? 01-01-1970 03:00 Allah’ın Evleri İçin Layık Gördüğümüz Yerler… 01-01-1970 03:00 Kur’an da tercüme ediliyor da... 01-01-1970 03:00 Bana arşivini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim 01-01-1970 03:00 Güç" Kurdu "Öteki" Ağılına Girerse... 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 BU ANNELER HANGİ YARIŞI KAYBEDİYOR? 01-01-1970 03:00 ORDULU CANLI BOMBA (LAR) 01-01-1970 03:00 BİR İLACIMIZ BİLE YOKMUŞ! 01-01-1970 03:00 AÇLIK TOKLARDAN, YAZMAK BİLİNÇTEN 01-01-1970 03:00 İSTEMEK 01-01-1970 03:00