Âkıl Adam Kimdir?

Dursun Ali Tökel

10-04-2013 12:10

Akıl kelimesinin anlamı ne? Âkıl kime derler?

Son günlerde en çok konuştuğumuz konuların başında “âkıl adam”lar geliyor.

Âkıl adamların kim olduğuna dair pek çok görüş ileri sürüldü.

Herkesin âkıl adamı kendisine. Çünkü herkes kendi adamının en âkıl olduğu konusunda fevkalade iddialı.

Birisinin âkıl adamı diğerinin delisine tekabül ediyor veya tam da câhiline.

Buradan anlaşılıyor ki âkıl adamın kim olduğuna dair ortak bir kanaat yok.

Size sorsalar “âkıl adam kimdir?” diye ne cevap verirdiniz?

 

Akıl da Ne ki

 

Akıl, insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerin başında geliyor.

Aklı olmayanın dini de olmayacağına ve dolayısıyla hesaba da dâhil olmadığına göre akıl, insan olmanın en önemli kıstaslarından birisi.

Peki, akıl kelimesinin anlamı ne?

Hayvanın belli bir dairenin dışına çıkmaması yani kaybolmaması için  bir kazıkla yere bağlanmasına denirmiş. O, aradaki ipin adı âkıle imiş. O zaman akletmek bağlanmak demek.

Bu anlamda akıl, insanın bir yere bağlanması demek, yani özgürlüğünün elden gitmesi.

O zaman akılın hiç de olumlu bir anlamı yok gibi geliyor.

Akıl kelimesi bu anlam alanından çıkmış ve insanın dilinde bambaşka kavramları karşılar hale gelmiş.

Akıllı olmak kimi zaman övülürken kimi zaman yerilmiş. Salt akılla hakikatin kavranacağını iddia edenlerin iddiası karşısında olmuş bu yergi.

Fuzuli, Leyla vü Mecnûn’unda Mecnun’u küçümseyip aklı ön plana çıkaranları şöyle eleştiriyor:

Akl meydânını zindân-ı belâ bilmez henüz

Kim ki bir müddet cünûn mülkini seyrân etmedi 

 

Bir müddet olsun delilik mülkünü seyran etmeyenler, akıl meydanın bir bela zindanı olduğunu bilmezler?

 

Bağlarını özgürlükleri sanan bu akıllıları Fuzuli’nin eleştirdiği gibi aynı çağın büyük dehalarından biri olan Erasmus da eleştiriyor:

 

 

“Aklın hâkimiyetine giren insan mekanik bir hal almıştır. Hâlbuki en mutlu varlıklar kendi doğal akışlarında yaşayan, akla ihtiyaç duymayan canlılardır. Örneğin arılar hem bahtiyardır hem de insandan daha başarılıdır. Çünkü aklın kuşatıcılığı altında hırsa ve intikama dalmaz”.

(Deliliğe Övgü’den)

O zaman anlaşılıyor ki bir kavramı mutlaklaştırmadan sakınmak gerekir.

Türkçemizdeki “atın iyisine doru, yiğidin irisine deli derler” sözü bu manada deliliğe ayrı bir övgüdür.

 

Âkıl Oldur ki

 

Hemen her kültür de hemen her bilge insan akıllı kavramına kıyıdan köşeden bir şekilde değinmiştir.

Bizim kadim kültürümüz de akıllı adamın kim olduğuna dair pek veciz kelam-ı kibar ile doludur.

Büyük fikir ve devlet adamımız Gelibolulu Âlî’nin akıllı adamı şudur:

Âkılün kârı degüldür tacîl

Sabr ile mümkin olur her tahsîl

 

Akıllı adam acele etmeyen adamdır. Her türlü kazanım ancak sabır ile mümkün olur.

 

Bir din büyüğümüz akıllı adamı şöyle niteler:

 

Akıllı, nefsini hesaba çeken; Dünya onu terk etmeden o dünyayı terk eden kişidir.

 

 

Yine önemli devlet adamlarımızdan biri olan ünlü şairimiz Azmi-zade Hâletî akıllı şöyle tanımlar:

İder mi ‘âkil olan kimse hiç muhâli taleb

Akıllı insan hiç imkansız olan hayaller peşinde koşar mı?

 

Şairler sultanı olan şair Bâki’ye göre ise akıllı kişi vahdet ehli olanlardır. Bunlar bütün kâinatın en akıllı ve bilge insanlarıdır:                                       

 

Ehl-i vahdet kâ’inâtuñ câkil ü dânâsıdur   

 

Şeyhülislamlardan biri olan Esad Efendi’ye göre ise akıllı olan kişi Allah’ın rahmet ve mağfiret kapısının açık olduğunu bilen ve bundan dolayı asla ümitsizliğe kapılmayan kişidir:

Olur mu muztarib Es‘ad cihânda ‘âkil olan

Ne gam küşâde iken bâb-ı Hazret-i Gaffâr

Büyük şâirlerimizden Hayali’ye göre akıllı olan kişi, bu fani âlemin mutluluklarıyla iftihar etmeyen kişidir. Bu âlemin geçici hazlarını asıl mutluluk sanan kişiler, kullanılmış elbiselerle övünen krallara benzerler:

Eylemez âkil bu fânî devlet ile iftihâr

Ârdur merd olana Şâhâ libâs-ı müsteâr

 

Hayret’i ise Hayalî’ye katılarak bu dünyanın kimseye kalıcı yurt olmadığını, dolaysıyla akıllı kişinin bu geçici yurdu kalıcı hale getirmeye çalışmayan kişi olduğunu söyler:

 

Dâr-ı dünyâ çün degüldür kimseye dârü'l-emân

'Âkil isen gel emîn olma bu evde zînhâr

           

Hayreti devamla şunları söyler: kuruyup gitmiş bağlarda ne taze yaprak olur ne de bir meyve. Akılı kişiye göre bu dünyada böyle bir yerdir. Öyleyse akıllı için bu köhnemiş bağı gülü dikendir, dikeni de gül!                                

Berg u bâr-ı râhat umma gel bu köhne bâğdan

'Âkile her bir gül-i ter hârdur her berg bâr

 

                                                          

Şâir Kâmî daha somut bir örnekle katılır tartışmaya ve akıllı adamların rütbeler ve makamlar peşinde koşmayan insanlar olduğunu söyler. Verdiği somut örnek de şudur: Güneş tam zirveye çıktığı vakit “yaşasın zirvelere ulaştım artık!” diye sevinmeye başlar. Hâlbuki bilmemektedir ki, zirveye ulaşmak aynı zamanda inişe geçmenin de başlangıç noktasıdır:            

 

‘Âkil ider mi rütbe-i vâlâyı ârzû

Mihrüñ kemâl-i rif‘ati gör kim zevâl olur  

 

Hamdî’ye göre ise bu dünyada gülenler gafiller, ağlayanlar ise akıllılardır:

 

Gülenler dehr işinden gafil idi

Velîkin aglayanlar ‘âkıl idi

                                  

Önemli şairlerimizden biri olan Lâmiî ise akılla söz dinlemeyi özdeşleştirmeye çalışmıştır. Ona göre cahiller söz dinlemezler. Akıllılar ise nasihat dinleyen kişilerdir:

 

Velî bî-‘akl olan söz mi işidür

Nasîhat diŋlemek ‘âkıl işidür

                      

              Fuzûlî Leyla vü Mecnun'un bir başka yerinde akıllı kişinin dûr-bîn kişi olduğunu söyler. Yani uzak görüşlü kişilerdir bunlar:

 

Âkil kişi dûr-bîn gerekdür

Dünyâya ümîd bir direkdür

               

 

Klasik şiirimiz çok fazla örneğini verceğimiz yukarıdaki özlü tespitlerle doludur.

Bu şiiri hayattan ve hakikatten kopuktur diye bir köşeye attığımız için onlardaki güzellikleri de göremiyoruz.

Sevgili Yunusumuz akıllı kişiyi kimseye ziyanı dokunmayan kişi olarak tanımlamış.

Dünyâ içre ‘âkil kişi degmez kimseye ziyânı

 

Âkıl mı Âkil mi

Ben listelerde adı ilan edilen âkıl adamlardan biri değilim.

Bu listede adım yok diye kendimi deli adam ilan edecek halim de yok.

Lokman Hekim’e sormuşlar “Akıllı kimdir?“ diye. Cevabı şu olmuş:

“Akıllı başkalarının yaptığı hatalardan ders alan ve onları yapmayan kişidir“.

Sadece bu nasihata kulak versek büyük bir iş yapmış oluruz.

Bir de kelimenin yazımı meselesi var:

Âkıl akıl sahibi demektir; âkil ise yemek yiyen…

Şimdi kafamızı ellerimizin arasına koyup düşünmeliyiz âkıl mıyız, yoksa âkil mi?

 

  (2b) kim: ki S.

DİĞER YAZILARI Cinnet Buğdayları 01-01-1970 03:00 Âlim Kime Derlermiş 01-01-1970 03:00 Cedel Ve Bedel 01-01-1970 03:00 Bana Geleneğini Söyle... 01-01-1970 03:00 Alâmet Kıyâmeti: Şeysiz Şeyler Üzerine 01-01-1970 03:00 Özgürlük Neyimizdir 01-01-1970 03:00 Kimi Seçelim 01-01-1970 03:00 Samsun Büyüyor, Ya Kütüphanesi? 01-01-1970 03:00 Bu Kadar Aktörü Olan Eğitimden Ne Çıkar? 01-01-1970 03:00 Din Ne Kadar Umûrumuzda? 01-01-1970 03:00 Bu Hastalar Niçin Gülüyor 01-01-1970 03:00 Edilgenliğe Sığınma Yahut Sezai Karakoç Ne Diyor Ki 01-01-1970 03:00 Vefa Bayrağı 01-01-1970 03:00 Gri Alan Münafıkları 01-01-1970 03:00 Bir Süper İnsan Tasarımı 01-01-1970 03:00 Câmilerimiz Ve Kaybolan Rûhâniyetimiz 01-01-1970 03:00 Devletimiz “Akıl”Lanıyor 01-01-1970 03:00 Ben Kendimin Neyi Olurum 01-01-1970 03:00 Balık yemiyormuşuz, peki ama niçin? 01-01-1970 03:00 Tarikat, Cemaat Yoldur Varana da… 01-01-1970 03:00 Aldatanlar kimlerdendir 01-01-1970 03:00 İstemek 01-01-1970 03:00 Türkün Alfabe İle İmtihanı 01-01-1970 03:00 Açlıkla Doymak 01-01-1970 03:00 Bir sapma: Ölüm güzellemesi 01-01-1970 03:00 Mandelalar, Harunlar Hayatını Kaybetti De... 01-01-1970 03:00 Sizi Silkeleyenler Var Mı? 01-01-1970 03:00 Ezan deyip geçmeyelim! 01-01-1970 03:00 Bırak (ma) bu hayalleri, bana bir hayal kur! 01-01-1970 03:00 Eğitilmiş İnsan Kimdir? 01-01-1970 03:00 Öğrenci evleri de... 01-01-1970 03:00 TV'lerde Ne Konuşursak Doğru Olur 01-01-1970 03:00 Edepte fukarâ isek hakikate bigâne oluruz 01-01-1970 03:00 BİR UTOPYA: Birlik ve Beraberlik! 01-01-1970 03:00 Ramazan biraz da annedir 01-01-1970 03:00 Ayaklarımız Bize Neyi Hatırlatıyor 01-01-1970 03:00 İbadetin Nihayeti Ne İçindir? 01-01-1970 03:00 İlahi-Yat 01-01-1970 03:00 Gökten Kitaplar Kar Gibi Yağınca… 01-01-1970 03:00 444 01-01-1970 03:00 Bu anneler hangi yarışı kaybediyor? 01-01-1970 03:00 Görenedir Görene, Köre Nedir Köre Ne! 01-01-1970 03:00 DersHâne-TestHâne-TesellîHâne 01-01-1970 03:00 Anne-babalık çok mu kolay ki… 01-01-1970 03:00 Öte Dünya Fikri 01-01-1970 03:00 Gerekimizi anlayanlar var! 01-01-1970 03:00 Salâlar kimin için okunuyor/ Çanlar kimin için çalıyor 01-01-1970 03:00 Ruhlardaki Cömertlik 01-01-1970 03:00 Çocuklara sadece isim mi veriyoruz(3) 01-01-1970 03:00 Ahlâka İhtiyacı Olmayan Kim 01-01-1970 03:00 Gençleri Anlamak 01-01-1970 03:00 Meyve Adlarını Da Kaybetmişiz 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 Dördüncü kişi olmaktan nasıl kurtuluruz? 01-01-1970 03:00 Allah’ın Evleri İçin Layık Gördüğümüz Yerler… 01-01-1970 03:00 Kur’an da tercüme ediliyor da... 01-01-1970 03:00 Bana arşivini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim 01-01-1970 03:00 Güç" Kurdu "Öteki" Ağılına Girerse... 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 BU ANNELER HANGİ YARIŞI KAYBEDİYOR? 01-01-1970 03:00 ORDULU CANLI BOMBA (LAR) 01-01-1970 03:00 BİR İLACIMIZ BİLE YOKMUŞ! 01-01-1970 03:00 AÇLIK TOKLARDAN, YAZMAK BİLİNÇTEN 01-01-1970 03:00 İSTEMEK 01-01-1970 03:00