Kimi Seçelim

Dursun Ali Tökel

01-01-2014 12:47

“Seni belediye başkan adayı olarak görmek istiyorum, hadi bakalım partimizin yerel politikalarını bir eleştir!”

 

Şu âlemde; alkıştan, övgüden, pohpohlanmaktan ölenlerin sayısı oktan, kılıçtan, kargıdan, mızrak veya hançerden yahut da kurşundan, bombalardan ölenlerden daha az değildir.

Hepimiz doğamız gereği takdir görmekten, iltifat edilmekten hoşlanırız. İnsanın bu zaafı aynı zamanda en zayıf yanıdır da…

Birileri bizlerden bir menfaat devşirecekse hemen bu yanımıza yatırım yapmaya başlar. Doğal olarak en zayıf yönümüze ateş edilir.

 Övgü tam da aşil topuğumuzdur; oradan vurulduğumuzda bir daha iflah olmayız!

Herkeste vardır bu zaaf, kimi kontrol edebilir; insanların çoğunluğu ise bu durumda tamamen kontrolsüzdür.

Bilhassa liderlik kadrolarını işgal eden insanların etrafına baktığınızda bol miktarda görürüz böylesi menfaat devşirme yalakalarını.

Yönetenler tarihe bir baksalar, geçmiş yöneticilerin hemen çoğunun bu pohpohlayıcılar yüzünden mahvolup gittiğini rahatlıkla görecektir.

Fakat heyhat, asla bu yana bakmazlar, baksalar bile görmezler, görseler bile anlamazlar, anlasalar bile “bana bir şey olmaz, ben farklıyım!” derler.

Hâlbuki tarihin dipsiz karanlığı ağzına kadar “ben farklıyım canım”cılarla doludur.

Bu neden böyle olur, insan neden kendisini bile bile aldatır, sonunu hazırlar?

Çünkü tarihin tekerrür edesi vardır ve tekerrür etmesine müsaade etmeyenlere müsaade etmek istemez!

Ancak ve ancak tarihi de aşan insanlar bu tekerrüre mani olurlar; tarihin kuyruğuna sıkışmışlarsa oturup kendi elceğizleriyle bu tekerrürün tekrarına alkış tutarlar!

Ben de Senin Gibi…

Peygamberimiz birisi kendisini öveceği zaman “Ben de senin gibi kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum!” der ve muhatabının kendisini zayıf düşürmesine müsaade etmezmiş!

Bugün o insana “benim peygamberim” diyen kaç insanda övgü karşısında bu yüceliği görüyoruz?

Etrafımızdaki yöneticilere bir bakalım, bir de onların etrafındaki tabakaya, acaba içlerinde kaç tane övücü var, kaç tane “yerici!”

Saymaya ne gerek var? Bir yöneticinin etrafında yerici bulamazsınız, oysa mebzul miktarda şakşakçısı vardır!

Neden?

Övülünce nefsimiz kabarır, ruhumuz azap görür; eleştirilince ruhumuz şad olur, nefsimiz kudurur!

O kuduruk nefse hâkim olamazsak bizlere çok kuduruk işler yaptıracaktır.

Yöneticilerimizi hataya iten işte o kuduruk nefislerinin dizginleri ele almasıdır.

Etraflarında, onları zaman zaman eleştirerek ruhlarını besleyen Âkıllar barındırmak yerine, sürekli ruhlarını karartıp nefis yılanlarını besleyen yağcılar yığmaları onların gözlerini ve gönüllerini kör eder.

Onlar iyi niyetlidirler belki ama etraflarındaki hiç de iyi niyetli değillerdir.

Bunu anladıklarında ise tarihin tekerrürünün kaçınılmaz olduğu an gelmiştir; zamanın karanlığına terk edilmişlerdir!

Övmenin Kolaylığı, Eleştirinin Zorluğu

Yöneticilerin, liderlerin, cemaat reislerinin etrafındaki yağcılar grubu en kolay olanı yaparlar!

Sınırsızca bir övgü mekanizmasını onlar için sonsuz bir enerjiyle çalışmaya başlar!

Övmek kolaydır, çünkü ekstra şeyler bilmenizi gerektirmez; bir iki sıfat, bir iki zarf işinizi görür. O sıfat ve zarflarla avınızı avlamak o kadar kolaydır ki!

Hâlbuki eleştirmek o kadar kolay mıdır?

Tabii ki hayır!

Eleştirmek için çok şey bilmeniz gerekir. Sıfatlar ve zarflar işinize yaramaz; eylemler, özneler, olgular, sujeler hakkında da derinlemesine bilgi ve daha da ötesi ilgi sahibi olmanız gerekir.

Bu gereklilik çoğu insanın gözünü yıldırır.

Öven, yapılanın güzelliğiyle yapanı avlama hevesindedir, eleştiren ise daha yapılacak çok şeyin var olduğu savıyla eyleyeni kamçılama ve dolayısıyla rehavete kapılmasını engelleme arzusundadır.

Yaptıklarımızın övülmesi koltuklarımızı kabartır; yapacak daha çok işimiz olduğunu söylenmesi ise öfkemizi kabartır!

Doğal olarak yöneticiler birinciyi tercih ederler! Yapılanları ön plana çıkarır, hep onu anlatırlar; kendilerini bu yönüyle öveni de severler ve tutarlar.

Bu, tarihin çöplüğünün daha da kabarmasının en basit ve kolay yoludur.

Tarihin takdirler ve hizmetler hanesine baktığınızda ise o kadar az detay görürsünüz ki!

Çünkü onlar “ Ben de senin gibi kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum” diyenin safındadırlar!

Kendisini menfaat devşirecek saflara yatıran uyanıkların değil!

Bana Eleştir!

Bir sistem; milletvekili, belediye başkan adayı, bir müdür, bir amir, bir yönetici, bir idareci seçerken acaba nasıl davranır?

Görünen o ki, kendisine en yakın kişiden seçilir bu insanlar. Seçenin güzel, doğru yaptığını söyleyen ve övenlerden!

Şöyle olur mu acaba?

“Seni milletvekili olarak görmek istiyoruz, buyurun partimizin yönetim anlayışını, parti politikalarını bir eleştirin!”

“Seni belediye başkan adayı olarak görmek istiyorum, hadi bakalım partimizin yerel politikalarını bir eleştir!”

“Seni bakanlığımızda bir yönetici olarak görmek istiyoruz, fakat önce bakanlığımızın icraatlarını ve bakanımızı bir eleştirin!”

“Seni genel müdür olarak atamak istiyoruz, fakat önce başbakanımızı ve söylemlerini eleştirmeni isteyeceğiz!”

Böyle olur mu?

Böyle olsaydı böyle olmazdı!

 

Halkın Gönlü, Hakkın Gözü Yeter Bize

 

Elli yıllık dostları, elli yıllık dostlarını tam suyu karşıya geçerken bırakıveriyorsa böyle olmadığı anlaşılıyor!

Elli yıllık dostları elli yıllık dostlarını en ufak bir korku, panik, vehim, çıkar karşısında arkadan hançerlemekten zerre kadar imtina etmiyorsa böyle olmadığı anlaşılıyor!

Etrafımızdaki insanları bizleri övenlerden değil, hakikate bulanmış dikkatlerle yerenlerden seçersek böyle olmaz!

Övenin, iktidarla ilişkisi hep kazanmaya ilişkindir, kazanamayacağını anladığında hemen satar!

Yerenin iktidarla ilişkisi kazandırmaya ilişkindir, bu yüzden kaybedeceği bir şey olmadığından asla arkadan hançerlemez, zira daima önden konuşur!

Gücü elinde bulunduranlar etraflarında daima güçsüz insanlar isterler, bu yüzden güçleri de hayatlarıyla sınırlı olur!

Hâlbuki gücü elinde bulunduranlar etraflarında kendileri kadar olmasa da güçlü insanlar barındırsa, sistemleri ilânihaye payidar olur!

Hz. Ömer Peygamberimize görüşlerini apaçık söylemekten çekinmezdi, peygamberin icraatlarının aleyhine olsa bile!

Ama peygamber de etrafından Ömerleri, Ebu Bekirleri, Osmanları, Alileri yok etmeye çalışmadı, aksine onları daha da korudu ve artırdı.

Tarih bunun ne değerli bir şey olduğunu gösterdi ama örneğini de maalesef aşikar kılmadı!

Yaptıklarımızın, kendileri için yaptıklarımızdan takdir görmemesi bizi üzüyor ve şevkimizi kırıyorsa takdire karşı zaafımız;

Yaptıklarımızın, kendileri için yaptıklarımızdan takdir görmemesi bizi ilgilendirmiyor ve şevkimize zerre kadar halel getirmiyorsa takdire karşı lakaytlığımız var demektir.

Bu lakaytlık bizi yüceler katında yüceltir.

Düşman kuyunu kazacak, köpekler havlamaya devam edecek, dost bildiklerin dualarını bedduaya, kalemlerini hançere, tebessümlerini zehirli suretlere çevirecek, yaptıkların takdirden ziyade kusur addedilecek, övenlerin yerenlere devşirilecek…

Sen tebessüme devam edeceksin! Tebessümü bir an bırakmayacaksın! Çünkü suratını azıcık astığında bütün o düşman suretleri sevindirmiş olacaksın!

Bütün bunları yapman için, icraatlarını sağlama yapacak bazı sağlayıcılara ihtiyacın var!

Kanaatimin hakikatim olduğuna eminim!

Çünkü sadece kendileri için yaşayanların hayatları, ölümlerine kadardır!

Ötekiler için yaşayanların ve yaşatanların hayatı ötekiler var olduğu müddetçe devam eder.

Kim olursak olalım, hangi mevkii işgal edersek edelim şu sorunun cevabı daima zihinlerimiz meşgul etsin:

Bizi överek öldürenleri, bizi eleştirerek yaşatacak olanlara tercihin sebebi ne?

 

 

DİĞER YAZILARI Cinnet Buğdayları 01-01-1970 03:00 Âlim Kime Derlermiş 01-01-1970 03:00 Cedel Ve Bedel 01-01-1970 03:00 Bana Geleneğini Söyle... 01-01-1970 03:00 Alâmet Kıyâmeti: Şeysiz Şeyler Üzerine 01-01-1970 03:00 Özgürlük Neyimizdir 01-01-1970 03:00 Samsun Büyüyor, Ya Kütüphanesi? 01-01-1970 03:00 Bu Kadar Aktörü Olan Eğitimden Ne Çıkar? 01-01-1970 03:00 Din Ne Kadar Umûrumuzda? 01-01-1970 03:00 Bu Hastalar Niçin Gülüyor 01-01-1970 03:00 Edilgenliğe Sığınma Yahut Sezai Karakoç Ne Diyor Ki 01-01-1970 03:00 Vefa Bayrağı 01-01-1970 03:00 Gri Alan Münafıkları 01-01-1970 03:00 Bir Süper İnsan Tasarımı 01-01-1970 03:00 Câmilerimiz Ve Kaybolan Rûhâniyetimiz 01-01-1970 03:00 Devletimiz “Akıl”Lanıyor 01-01-1970 03:00 Ben Kendimin Neyi Olurum 01-01-1970 03:00 Balık yemiyormuşuz, peki ama niçin? 01-01-1970 03:00 Tarikat, Cemaat Yoldur Varana da… 01-01-1970 03:00 Aldatanlar kimlerdendir 01-01-1970 03:00 İstemek 01-01-1970 03:00 Türkün Alfabe İle İmtihanı 01-01-1970 03:00 Âkıl Adam Kimdir? 01-01-1970 03:00 Açlıkla Doymak 01-01-1970 03:00 Bir sapma: Ölüm güzellemesi 01-01-1970 03:00 Mandelalar, Harunlar Hayatını Kaybetti De... 01-01-1970 03:00 Sizi Silkeleyenler Var Mı? 01-01-1970 03:00 Ezan deyip geçmeyelim! 01-01-1970 03:00 Bırak (ma) bu hayalleri, bana bir hayal kur! 01-01-1970 03:00 Eğitilmiş İnsan Kimdir? 01-01-1970 03:00 Öğrenci evleri de... 01-01-1970 03:00 TV'lerde Ne Konuşursak Doğru Olur 01-01-1970 03:00 Edepte fukarâ isek hakikate bigâne oluruz 01-01-1970 03:00 BİR UTOPYA: Birlik ve Beraberlik! 01-01-1970 03:00 Ramazan biraz da annedir 01-01-1970 03:00 Ayaklarımız Bize Neyi Hatırlatıyor 01-01-1970 03:00 İbadetin Nihayeti Ne İçindir? 01-01-1970 03:00 İlahi-Yat 01-01-1970 03:00 Gökten Kitaplar Kar Gibi Yağınca… 01-01-1970 03:00 444 01-01-1970 03:00 Bu anneler hangi yarışı kaybediyor? 01-01-1970 03:00 Görenedir Görene, Köre Nedir Köre Ne! 01-01-1970 03:00 DersHâne-TestHâne-TesellîHâne 01-01-1970 03:00 Anne-babalık çok mu kolay ki… 01-01-1970 03:00 Öte Dünya Fikri 01-01-1970 03:00 Gerekimizi anlayanlar var! 01-01-1970 03:00 Salâlar kimin için okunuyor/ Çanlar kimin için çalıyor 01-01-1970 03:00 Ruhlardaki Cömertlik 01-01-1970 03:00 Çocuklara sadece isim mi veriyoruz(3) 01-01-1970 03:00 Ahlâka İhtiyacı Olmayan Kim 01-01-1970 03:00 Gençleri Anlamak 01-01-1970 03:00 Meyve Adlarını Da Kaybetmişiz 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 Dördüncü kişi olmaktan nasıl kurtuluruz? 01-01-1970 03:00 Allah’ın Evleri İçin Layık Gördüğümüz Yerler… 01-01-1970 03:00 Kur’an da tercüme ediliyor da... 01-01-1970 03:00 Bana arşivini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim 01-01-1970 03:00 Güç" Kurdu "Öteki" Ağılına Girerse... 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 BU ANNELER HANGİ YARIŞI KAYBEDİYOR? 01-01-1970 03:00 ORDULU CANLI BOMBA (LAR) 01-01-1970 03:00 BİR İLACIMIZ BİLE YOKMUŞ! 01-01-1970 03:00 AÇLIK TOKLARDAN, YAZMAK BİLİNÇTEN 01-01-1970 03:00 İSTEMEK 01-01-1970 03:00