Ruhlardaki Cömertlik

Dursun Ali Tökel

13-12-1901 23:45

Ramazan okumalarımız, ramazanın genel bereketi gibi pek çok zengin inşirahlara yol açıyor.

Çoğu zaman “o kadar övülen bir haslet olmasına rağmen insan neden cömert olamaz?” diye bir soru aklıma takılırdı.

Bir ayetin meali bu sorunun cevabına giden hakikate yol açtı!

Cömertlik üzerine yazılan her söz eksik, cömertliği anlatan her vecize yavan, cömertliğe düzülmüş her methiye kurudur.

Allah'ın kutsal kitaplarda nihayetsiz övdüğü bir hali insan ne kadar da yüceltmeye kalksa kutsal sözün derinliğine inemeyecek demektir.

Bir zamanlar okuduğum, beni derinden etkilemiş bir sözü paylaşmak istiyorum:

Bir bilgeye sormuşlar "İnsan tanrı olabilir mi?" diye. O da " Yaratılan ve muhtaç olan yaratan olamaz. Fakat eğer olma imkânı olsaydı ancak vererek (cömertlikle) olurdu." Demiş.

Cömertlik herkesin gıpta ettiği, cimrilik de kimsenin sevmediği bir huy olduğuna göre -imkanı varsa- bir insan gıpta edilen cömertliği neden tercih etmez?

 

Niye Cömert Olamıyoruz?

 

"Allah'ın rızasını kazanmak ve ruhlardaki cömertliği kuvvetlendirmek için mallarını hayra sarf edenler..." (Bakara 265)

Bu ayeti okuyunca cömert olamayanları çok daha iyi anladım.

Allah, ruhlardaki cömertliği kuvvetlendirmekten bahsediyor. Demek ki cömertlik ruhlarda kök salmış bir ulu ağaç.

Demek ki cimriler, ruhlarında cömertlik ağacı kurumuş bahtsızlar.

Bu cimriler neden veremiyorlar? Ruhlarında cömertlik yer almadığı için.

 Neden veremiyorlar? Tükenir, eksilir diye.

Bunlar Müslüman bile olsalar şu ilahi ikazdan nasipsizler:

"Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve lütuf vadeder." Bakara 268.

Bir Müslüman bu ayeti okur da nasıl cimri olabilir? Nasıl olur da şeytanın oyuncağı olduğunun farkına varmaz! Nasıl olur da "verirsen azalır, malın tükenir" diye kendini korkutanın sessiz şeytanın sahtekâr fısıltısı olduğunu idrak edemez?

Veremeyen bir Müslüman Allah'ın şu apaçık vaadine de mi inanmaz, güvenmez:

"Hayır olarak harcadığınız kendi iyiliğiniz içindir... Hayır olarak verdiğiniz ne varsa, karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız." Bakara-272.

"Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık hayra sarf edenler var ya, onların mükâfatı Allah katındadır. Onlara korku yoktur, üzüntü de çekmezler." Bakara-274.

Kutsal metinlerdeki anlatılar, kullanılan metaforlar, alışılmadık benzetmeler, keskin ve derin varlık tasvirleri metafizik algılama mekanizmamıza yeni kapılar açıyor.

Yukarıdaki ayetten anlaşılıyor ki cömertlik ruhlarda yer alan bir duygudur. Ama bunun kuvvetlenmesi, pekişmesi lazım. Peki, bunun için ne yapmak gerekiyor?

Ayet bunun da cevabını vermiş: Ruhlardaki cömertlik hissini kavileştirmek içim vermek gerekiyor.

Oysa insan her zaman alma taraftarıdır. Harcama değil, biriktirme taraftarıdır.

Bu taraftarlıktaki bencillik bizi şeytanın vehimleriyle esir alır.

Okuyup anlayanlar için kutsal metin her türlü insani zaafı ayrıntılı tarif ediyor.

“Cömert olamıyorsunuz, çünkü şeytan sizi fakirlikle korkutur” diyor.

Biz sanki bu ayeti duymamış gibi cömertliği değil de vermemeyi yüceltiyoruz. Verenleri iğneliyor onları, kerizlikle itham ediyoruz.

 

Zekat Malın kaçta kaçı?

 

Kutsal anlatılarda kullanılan benzetmeler, ruhani kişilerin anlatılarındaki alışılmadık anlatım teknikleri, beş duyu ile algıladığımız gerçek dünyanın algı yollarına yepyeni arklar açıyor.

Zengin ama cimri adamın birisi şeyh efendiye gelerek “Hocam malımın yüzde kaçını zekât olarak vereceğim?” diye bir soru sormuş.

Adamın cevabı çok iyi bildiğini bilen şeyh efendi, “senin şeriatına göre şu kadar versen olur!” diye geçiştiren bir cevap vermiş.

Bunun üzerine adam “fesuphanallah hoca efendi, senin şeriatın benim şeriatım diye bir şey mi olur. Peki o zaman sana göre bir malın kaçta kaçı zekat olarak verilmeli?” diye tekrar sormuş.,

Bu sefer şeyh efendi “bize göre malın tamamı zekat olarak verilir” deyince bu sefer öfkelenen adam “Allah Allah bu kimin şeriatı bakalım” deyince şeyh efendi “Ebu Bekir şeriatı!” cevabını vermiş.

Şeyh efendinin bu sözünde Hz. Ebubekir’in Allah için yardım istendiği bir sefer de elde avuçta neyi varsa Allah yolunda vermesi, “Eve ne bıraktın?” diye sorulunca da “Allah ve Resulünü!” cevabı vermesine gönderme var!

İnsanlardaki nihai cömertlik Hz. Ebubekir’in seviyesine çıkmalı, ideal olan bu!

Onda Allah’a olan sonsuz güvenin itminanı var. Demek ki bizlerde bu güvenden eser kalmamış ki Allah’ın kesin vaadi bile bizi cömert olmaya sevk edemiyor!

Oysa; hayrın, iyiliğin zirvesi, Allah’ın rahmeti, rızası ve cenneti anlamlarına gelen Birr’e ermek için ne yapmamız gerektiği Allah o kadar açık söylemiş ki. Birr’e ermenin yolu harcamaktan geçiyor:

“Sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça Birr’e eremezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.” Al-i İmran 92.

 

İçsel Deneyim Pratikle Desteklenmezse

 

 Kutsal izah ve yorum içsel deneyimi taşkın bir hale getirmeyi hedefliyor. İçsel deneyim imanı, dışa yansıyan ameli görünür kılıyor. Bu ikisinin birliktesizliği de doğrudan ikircikliği ve güvensizliği doğuruyor.

Demek ki amelin ve pratiğin desteklemediği bir içsel döngü fasit bir döngü olmanın ötesine gidemiyor.

İlahi hitapla hararetle tavsiye edilen bu haller bedensel akıla düşünüldüğünde zor geliyor, makul gelmiyor!

Oysa bedensel akla zor gelen bu haller özünde kişiyi baskıcı dünyanın cenderesinden bir an olsun kurtarmakta, ruhun özgürleşmesine katkılar sunmakta ve gönül âlemine ilahi nefesler bahşetmektedir. 

Bu hali de ancak yaşayanlar biliyor olacak ki, deneyimlerini içtenlikle tavsiye etmekten geri kalmıyorlar.

Ama bilmenin, anlamanın, anlatmanın bütün yollarını kullansak bile bazen Mevlana’nın dediği şu hal muhatapta en etkin konum haline gelir ve bizi çaresiz bırakır:

"Okumayanlar için hiç bir kitap yazılmamış, dinlemeyenler için hiç bir söz söylenmemiştir."

Bazen bu hal okuyanlar ve hatta dinleyenler için bile böyledir.

O zaman ne yapmalı?

Bizi ideal bir insan olma yoluna çağıran ve biz uygulamasak bile bu yolun şifrelerini bahşedenden bize özel lütuflar ihsan etmesini dilemeliyiz.

Özlü bir şekilde denildiği gibi:

Vermek istemediklerine istemeyi vermez.

Ruhlardaki cömertliği muhkem kılmak için önce;

Bize istemeyi vermesini istemek düşüyor.

 

 

 

 

  

DİĞER YAZILARI Cinnet Buğdayları 01-01-1970 03:00 Âlim Kime Derlermiş 01-01-1970 03:00 Cedel Ve Bedel 01-01-1970 03:00 Bana Geleneğini Söyle... 01-01-1970 03:00 Alâmet Kıyâmeti: Şeysiz Şeyler Üzerine 01-01-1970 03:00 Özgürlük Neyimizdir 01-01-1970 03:00 Kimi Seçelim 01-01-1970 03:00 Samsun Büyüyor, Ya Kütüphanesi? 01-01-1970 03:00 Bu Kadar Aktörü Olan Eğitimden Ne Çıkar? 01-01-1970 03:00 Din Ne Kadar Umûrumuzda? 01-01-1970 03:00 Bu Hastalar Niçin Gülüyor 01-01-1970 03:00 Edilgenliğe Sığınma Yahut Sezai Karakoç Ne Diyor Ki 01-01-1970 03:00 Vefa Bayrağı 01-01-1970 03:00 Gri Alan Münafıkları 01-01-1970 03:00 Bir Süper İnsan Tasarımı 01-01-1970 03:00 Câmilerimiz Ve Kaybolan Rûhâniyetimiz 01-01-1970 03:00 Devletimiz “Akıl”Lanıyor 01-01-1970 03:00 Ben Kendimin Neyi Olurum 01-01-1970 03:00 Balık yemiyormuşuz, peki ama niçin? 01-01-1970 03:00 Tarikat, Cemaat Yoldur Varana da… 01-01-1970 03:00 Aldatanlar kimlerdendir 01-01-1970 03:00 İstemek 01-01-1970 03:00 Türkün Alfabe İle İmtihanı 01-01-1970 03:00 Âkıl Adam Kimdir? 01-01-1970 03:00 Açlıkla Doymak 01-01-1970 03:00 Bir sapma: Ölüm güzellemesi 01-01-1970 03:00 Mandelalar, Harunlar Hayatını Kaybetti De... 01-01-1970 03:00 Sizi Silkeleyenler Var Mı? 01-01-1970 03:00 Ezan deyip geçmeyelim! 01-01-1970 03:00 Bırak (ma) bu hayalleri, bana bir hayal kur! 01-01-1970 03:00 Eğitilmiş İnsan Kimdir? 01-01-1970 03:00 Öğrenci evleri de... 01-01-1970 03:00 TV'lerde Ne Konuşursak Doğru Olur 01-01-1970 03:00 Edepte fukarâ isek hakikate bigâne oluruz 01-01-1970 03:00 BİR UTOPYA: Birlik ve Beraberlik! 01-01-1970 03:00 Ramazan biraz da annedir 01-01-1970 03:00 Ayaklarımız Bize Neyi Hatırlatıyor 01-01-1970 03:00 İbadetin Nihayeti Ne İçindir? 01-01-1970 03:00 İlahi-Yat 01-01-1970 03:00 Gökten Kitaplar Kar Gibi Yağınca… 01-01-1970 03:00 444 01-01-1970 03:00 Bu anneler hangi yarışı kaybediyor? 01-01-1970 03:00 Görenedir Görene, Köre Nedir Köre Ne! 01-01-1970 03:00 DersHâne-TestHâne-TesellîHâne 01-01-1970 03:00 Anne-babalık çok mu kolay ki… 01-01-1970 03:00 Öte Dünya Fikri 01-01-1970 03:00 Gerekimizi anlayanlar var! 01-01-1970 03:00 Salâlar kimin için okunuyor/ Çanlar kimin için çalıyor 01-01-1970 03:00 Çocuklara sadece isim mi veriyoruz(3) 01-01-1970 03:00 Ahlâka İhtiyacı Olmayan Kim 01-01-1970 03:00 Gençleri Anlamak 01-01-1970 03:00 Meyve Adlarını Da Kaybetmişiz 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 Dördüncü kişi olmaktan nasıl kurtuluruz? 01-01-1970 03:00 Allah’ın Evleri İçin Layık Gördüğümüz Yerler… 01-01-1970 03:00 Kur’an da tercüme ediliyor da... 01-01-1970 03:00 Bana arşivini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim 01-01-1970 03:00 Güç" Kurdu "Öteki" Ağılına Girerse... 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 BU ANNELER HANGİ YARIŞI KAYBEDİYOR? 01-01-1970 03:00 ORDULU CANLI BOMBA (LAR) 01-01-1970 03:00 BİR İLACIMIZ BİLE YOKMUŞ! 01-01-1970 03:00 AÇLIK TOKLARDAN, YAZMAK BİLİNÇTEN 01-01-1970 03:00 İSTEMEK 01-01-1970 03:00