BİR İLACIMIZ BİLE YOKMUŞ!

Dursun Ali Tökel

23-01-2013 13:21

Bir soruyla başlayalım:

Dünyaca ünlü bir otomobil firmasının vahşi hayvanları anlatan bir belgeselle nasıl bir ilişkisi olabilir?

Firma sahipleri hayvanları çok mu seviyorlar? Belgesele mi meraklıdırlar? Acaba bilimsel araştırmalara destek vermek için mi sponsorluk yapmaktadırlar? Yoksa kültürel bir faaliyette mi bulunuyorlar?

Pek çok soru sorabiliriz. Ama aklınıza gelen hiç biri değil!

Belgeselde hayvanlar âleminin en hızlısı çitalar anlatılıyor. Bu hayvanın hızı bazen yüz kilometreyi geçebiliyormuş.

Çitanın garip bir avlanma tekniği var: Önce peşinde olduğu hayvana gizlice yaklaşıyor sonra birden hızlanıyor. Korkan hayvan da kaçmaya başlıyor.

Çita, aslanlar veya diğer yırtıcılar gibi hemen avının üstüne atlamıyor; ilginç bir şekilde onunla beraber yan yana koşuyor. Zavallı av avcının sanki kendisinin peşinde olmadığını düşündüğü bir anda çita birden avının önünde duruyor.

İşte bütün mesele burada: Çita yüz kilometre hızla giderken o hızla bir metrede duruyor ve işin garibi hiç savrulmuyor. Bir insan o hızla giderken birden dursa paramparça olurdu.

Peki, böylesi yüksek bir hızda giden bu hayvan nasıl oluyor da bir tarafa uçup gitmiyor? Bu nasıl bir mekanizma ki olduğu yerde bir mıh gibi durabiliyor?

İşte otomobil firmasının bir belgesele sponsor olmasının sebebi buymuş:

Firma, belgeseli yapacak bir bilim adamı grubuna kendi bilim insanlarını da katıyor ve şu sorunun cevabının peşine düşülüyor:

Acaba biz de yüz kilometre hızla giderken frene bastığımız anda bir metrede durabilecek bir otomobil tasarlayabilir miyiz?

En mükemmel arabaların bile 15-17 metrede durabildiği günümüzde böylesi bir otomobil şu an için tam bir hayal!

Ama o hayalin gerçekleşmesi için gereken milyon dolarlar harcanmaya devam ediyor. İnsan merakı ve kazanma hırsı o ideal için araştırmaktan geri durmuyor!

Bugün insan hayatını kolaylaştıran pek çok icat doğadaki benzerlerini taklitle yapıldı ve bu arayış ilanihaye devam edip gidecek!

 

Ağaç Üstünde Balık Ağları

Başka bir belgeseldeyiz. İnsanlar amazonlarda devasa ağaçların tepelerine helikopterlerle çok tehlikeli bir şekilde ağlar döşüyorlar.

Zannederseniz balık avlayacaklar!

Ağaçların tepesine ağlar serilmesine önce bir anlam veremiyorsunuz.

Orman koruma programı dâhilinde bir faaliyet olabilir mi? Ağaç sağlığı için araştırma mı yapıyorlar? Bilinmeyen bir türün mü peşindeler? Bilimsel bir keşif mi planlıyorlar?

Aklınıza gelen hiç biri değil!

İnsanın kazanma merakının nihayetsiz çabalarından biri.

Ağaç tepelerinde gezen ve oralara ağlar seren dünyaca ünlü bir ilaç firmasının adamları! Ne mi arıyorlar?

Bu ağaçların tepesinde çok özel bir böcek yaşıyormuş ve bu hayvan bilmem ne ilacının yapımı için kullanılıyormuş!

Düşünebiliyor musunuz? Görseniz iğreneceğiniz bir böceği toplamak için ne muazzam harcamalar yapıyorlar?

O ilacın fiyatı kaç liradır ki böylesi devasa bütçeli araştırmalara değmektedir?

Bunların ne kadar kazandığına küçük bir örnek vermek istiyorum.

Dünyanın ne büyük ilaç firması, haksız işlemleri için sık sık cezalara çarptırılmakta ve çok yüksek meblağlarda cezalar ödemektedir. Ne kadar mı? Mesela iki buçuk milyar dolar! Peki bu olağanüstü para ilaç firması için ne ifade ediyor muş biliyor musunuz?

“Bu cezalar firmaların çok da umurunda değil, çünkü USA’da Adalet Bakanlığı tarihinde sağlıktaki en büyük dolandırıcılığı kapatmak için ödenen 2.3 milyar dolar Pfizer’ in 3 haftalık ilaç satışından daha düşük bir rakam”. (Prof.Dr.Ahmet Rasim Küçükusta’dan)

O akıl almaz araştırmalar için gereken muazzam paraların nereden geldiği anlaşılıyor!

İlaç firmaları kaz, hatta öküz gelecek yerden tavuk esirgemiyorlar!

 

Bir İlacımız Bile Yok!

 

Dünyayı avucunun içine almış on büyük ilaç firmasından bahsediliyor! Bütün dünyanın ilaçları bu on büyük firma tarafından üretiliyor, pazarlanıyor, satılıyormuş!

Bunlar da iki üç bölgeye ait devasa şirketler.

Merak edenlere işte istatistik:

“Pazardaki paylar, dünyada üç bölgenin ilaç sektöründe öne çıktığını göstermektedir. 2004 yılında pazarın, %40,3’ünü Kuzey Amerika, %32’sini Avrupa ve %11,7’sini de Asya/Afrika/Avustralya bölgesi oluşturmaktadır.” (http://petrol-is.org.tr/sites/default/files/ilacsektoru-subat_2010.pdf)

Görüyor musunuz? Dünya ilacının yüzde yetmiş üçünü Kuzey Amerika ve Avrupa üretiyor!

Peki dünyanın diğer ülkeleri ne yapıyorlar?

Ne yapacaklar, hazır ilaçları alıp satıyorlar! Tatlı ve zahmetsiz bir para kazanma yolu!

 

Yerli İlacımız Yok mu?

 

Bendeniz bunları niye yazıyorum?

Sayın başbakanımız,  geçen yıl “yerli otomobil istiyorum” dediği gibi şimdi de “yerli ilaç istiyorum!” demiş!

Ben bu beyanı okuyunca açıkçası şaşırdım kaldım.

Ne yani, bizim yerli ilacımız yok muydu?

Ülkemizde adlarını hemen her gün yanı başımızdan uçarcasına giden motosiklet üzerlerinde gördüğüm pek çok ilaç firması var!

Yol kenarlarında, şehir merkezlerinde devasa binaları depo olarak kullanan ilaç firmalarımız var!

Hemen her yıl Türkiye’nin en zenginleri listelerinin en tepelerinde adları geçen ilaç firmalarımız var!

Şirketlerinin yaşı neredeyse Cumhuriyetimizle yaşıt ilaç firmalarımız var!

Türkiye’de pek çok batılı sanat ve müzik gruplarını destekleyen, sosyete camiasının gözde yıldızları arasında adları hiç eksik olmayan şet sosyetik ilaç firması sahipleri var!

Bunlar ne yapıyorlar? On yıllardır ilaç satıyorlar da bir tane bari olsun ilaç üretmemişler mi?

Üretmemişler!

Beyana buyurun: "Türkiye'de patenti Türk'e ait olan bir ilaç yok!”

Bunu kim diyor? Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri Harun Kızılay. (Akşam Gazetesi, 19 ocak 2013, s. 6.)

Yani belki de en yetkili ağız!

Peki, başbakanın dediği olursa ve yerli bir ilaç üretmek için hemen kolları sıvarsak ne zaman bize ait bir ilacımız olacakmış biliyor musunuz?

Onun cevabı da aynı kişiden: “Bugün araştırmaya başlanırsa, ilk ilaç 5 yıl sonra ortaya çıkmış olur."

Yerli otomobil startı verileli bir yıl oldu. Ama önümüzdeki yılda yerli oto işinin tamam olduğu söyleniyor.

Ama yerli ilaç için tam beş yıl gerekliymiş!

On yıllardır bu milletin kanını, canını, malını, cebini, hayatını emenler bu oransız kazançlarını acaba ne yaptılar, o paralarını nerelere harcadılar?

Yeni bir ilaç yapmak için üç kuruş bile harcamadıklarına göre!

 

DİĞER YAZILARI Cinnet Buğdayları 01-01-1970 03:00 Âlim Kime Derlermiş 01-01-1970 03:00 Cedel Ve Bedel 01-01-1970 03:00 Bana Geleneğini Söyle... 01-01-1970 03:00 Alâmet Kıyâmeti: Şeysiz Şeyler Üzerine 01-01-1970 03:00 Özgürlük Neyimizdir 01-01-1970 03:00 Kimi Seçelim 01-01-1970 03:00 Samsun Büyüyor, Ya Kütüphanesi? 01-01-1970 03:00 Bu Kadar Aktörü Olan Eğitimden Ne Çıkar? 01-01-1970 03:00 Din Ne Kadar Umûrumuzda? 01-01-1970 03:00 Bu Hastalar Niçin Gülüyor 01-01-1970 03:00 Edilgenliğe Sığınma Yahut Sezai Karakoç Ne Diyor Ki 01-01-1970 03:00 Vefa Bayrağı 01-01-1970 03:00 Gri Alan Münafıkları 01-01-1970 03:00 Bir Süper İnsan Tasarımı 01-01-1970 03:00 Câmilerimiz Ve Kaybolan Rûhâniyetimiz 01-01-1970 03:00 Devletimiz “Akıl”Lanıyor 01-01-1970 03:00 Ben Kendimin Neyi Olurum 01-01-1970 03:00 Balık yemiyormuşuz, peki ama niçin? 01-01-1970 03:00 Tarikat, Cemaat Yoldur Varana da… 01-01-1970 03:00 Aldatanlar kimlerdendir 01-01-1970 03:00 İstemek 01-01-1970 03:00 Türkün Alfabe İle İmtihanı 01-01-1970 03:00 Âkıl Adam Kimdir? 01-01-1970 03:00 Açlıkla Doymak 01-01-1970 03:00 Bir sapma: Ölüm güzellemesi 01-01-1970 03:00 Mandelalar, Harunlar Hayatını Kaybetti De... 01-01-1970 03:00 Sizi Silkeleyenler Var Mı? 01-01-1970 03:00 Ezan deyip geçmeyelim! 01-01-1970 03:00 Bırak (ma) bu hayalleri, bana bir hayal kur! 01-01-1970 03:00 Eğitilmiş İnsan Kimdir? 01-01-1970 03:00 Öğrenci evleri de... 01-01-1970 03:00 TV'lerde Ne Konuşursak Doğru Olur 01-01-1970 03:00 Edepte fukarâ isek hakikate bigâne oluruz 01-01-1970 03:00 BİR UTOPYA: Birlik ve Beraberlik! 01-01-1970 03:00 Ramazan biraz da annedir 01-01-1970 03:00 Ayaklarımız Bize Neyi Hatırlatıyor 01-01-1970 03:00 İbadetin Nihayeti Ne İçindir? 01-01-1970 03:00 İlahi-Yat 01-01-1970 03:00 Gökten Kitaplar Kar Gibi Yağınca… 01-01-1970 03:00 444 01-01-1970 03:00 Bu anneler hangi yarışı kaybediyor? 01-01-1970 03:00 Görenedir Görene, Köre Nedir Köre Ne! 01-01-1970 03:00 DersHâne-TestHâne-TesellîHâne 01-01-1970 03:00 Anne-babalık çok mu kolay ki… 01-01-1970 03:00 Öte Dünya Fikri 01-01-1970 03:00 Gerekimizi anlayanlar var! 01-01-1970 03:00 Salâlar kimin için okunuyor/ Çanlar kimin için çalıyor 01-01-1970 03:00 Ruhlardaki Cömertlik 01-01-1970 03:00 Çocuklara sadece isim mi veriyoruz(3) 01-01-1970 03:00 Ahlâka İhtiyacı Olmayan Kim 01-01-1970 03:00 Gençleri Anlamak 01-01-1970 03:00 Meyve Adlarını Da Kaybetmişiz 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 Dördüncü kişi olmaktan nasıl kurtuluruz? 01-01-1970 03:00 Allah’ın Evleri İçin Layık Gördüğümüz Yerler… 01-01-1970 03:00 Kur’an da tercüme ediliyor da... 01-01-1970 03:00 Bana arşivini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim 01-01-1970 03:00 Güç" Kurdu "Öteki" Ağılına Girerse... 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 BU ANNELER HANGİ YARIŞI KAYBEDİYOR? 01-01-1970 03:00 ORDULU CANLI BOMBA (LAR) 01-01-1970 03:00 AÇLIK TOKLARDAN, YAZMAK BİLİNÇTEN 01-01-1970 03:00 İSTEMEK 01-01-1970 03:00