Bırak (ma) bu hayalleri, bana bir hayal kur!

Dursun Ali Tökel

12-12-2012 10:05

Üniversitedeki birinci sınıf öğrencilerinin dersindeyim. O günkü konumuz paragraf kurma teknikleri.

Öğrencinin birine “bana bir hayalini söyle” dedim. Anlatacağı hayali bir paragraf halinde yazdırmayı düşünüyordum. Ama önce hayalini dinlemek istedim.

“En büyük hayalim Türkçe öğretmeni olmak” diye cevap verdi. Şaşırdım kaldım.

“Oğlum” dedim, “Buradan mezun olunca zaten Türkçe öğretmeni olacaksın. Bunun nesi hayal!”

Yüzüme bakarak “Hocam, nasıl bir hayal kurmamı istiyorsunuz ki?” diye bir soru sormasın mı? Bu sefer daha da afalladım.

Bu gençler hayal kurmanın ne olduğu bilmiyor olabilirler mi? Yoksa ben mi hayal kurmaya farklı bir anlam yüklüyorum?

“Arkadaşlar” diye seslendim sınıfa.

“Bildiğim kadarıyla hayal kurmak, insanın ulaşamayacağını düşündüğü şeylere ulaştığını farz etmektir. Bir hedef vardır, siz onu elde edemeyeceğiniz inanmışsınız, ama hayal kurarak onu elde edebilirsiniz, buna bir mani yoktur!

Mesela arkadaşınızın, “Hocam ben bu bölümde kalmayı ve bir profesör olmayı düşünüyorum” demesi hoş bir hayal olurdu. İmkânsız mı, hayır! Kolay mı, ona da hayır!

Ama işte hayal böyle bir şeydir. Pek çok şey bugün hayatımızda varsa bir zamanlar birinin kurduğu hayal sayesindedir.

Hayal kurmak, beynin çalışmasına, zinde kalmasına katkı sağlıyormuş. Bunun için deniyor ya “En büyük mucitler, en çok hayal kuranlardır.”

 

Bırak (ma) Bu Hayalleri!

 

Gördüm ki çocuklarımızın hayallerini bile çalmışız!

Onların bir hayal kurmasına bile fırsat vermemişiz!

Onların yerine hayallerini de biz kurmuşuz!

Onlar ne mi okuyacaklar, biz zaten bilmişiz, kararımızı vermişiz! Hangi bölü mü kazanmaları gerekiyor, biz zaten biliciyiz; en iyi hangi işi yapabilirler; hangi mesleği mi icra edecekler, onu dahi ayarlamışız!

Onları, kendi hayallerini değil ama bizim hayallerimizi inşa edecek birer robota dönüştürmüşüz!

Küçükten beri pek çoğumuz şu seslere âşinâyızdır:

“Bırak bu hayalleri, hayal peşinde koşma, hâlâ hayâl âlemindesin, hayalle bu iş olmaz, sen hâlâ hayâl kur!..”

Bugün Amerika’daki zenciler, geçmiş zamanların aksine büyük bir özgürlük içinde yaşıyorlarsa bunda Martin Luther King’in çok büyük bir rolü vardır.

Onun “Bir hayâlim var!” hitabıyla başlayan nutkunu herkesin okuması (dinlemesi) gerekir.

Zencilerin üçüncü, beşinci sınıf vatandaş sayıldığı zamanlarda King’in sözleri birer hayaldi. Ama o haklar o hayaller kurularak ve kurulduktan sonra da nice hayatlar pahasına mücadele edilerek kazanıldı.

John Lennon’un İmagine (hayâl et!) adlı ütopik sözleriyle hâlâ en çok tartışılanlar arasında olan solo şarkısı bugün dünyada en çok dinlenilen eserler arasındaymış.

 Lennon, bir ara ABD’de çalınması bile yasaklanan bu şarkısında tamamen ütopya olan bir dünya hayal ediyor!

Ama onun bu ve benzeri şarkılarıyla Batı dünyasında, hele de insan hakları bağlamında Amerika’da neleri değiştirdiğini görmek için Lennon belgeselini seyretmek gerekiyor.

Bugün insan hayatını kolaylaştıran pek çok icat bir hayalin peşine düşmekle mümkün olmuştur.

Patenti yapılan her buluş, ilk önce “bırak bu hayalleri” alayıyla karşılanmıştır.

Filmin birinde çok genç ama muazzam bir servete sahip olan bir adama bu serveti nasıl kazandığı soruluyordu.

Adamın cevabı şu olmuştu: “Bir uzay filmi seyrediyordum, orada insanların ellerinde kablosu olmayan telefonlarla konuştuğunu görmüştüm. ‘Neden olmasın!’ dedim ve cep telefonunu icat ettim!”

Şüphe yok ki önce alayla karşılanmıştı.

“Hadi canım sen de...” demişlerdi.

 

Bana Bir Hayâl Kur!

 

Artık çocuklarımıza “bırak bu hayalleri!”, “hayal kurma!”  demeyelim.

Aksine “kızım, oğlum hadi bana bir hayal kur, bana bir hayalinden bahset!” diyelim bakalım ne olacak!

Çocuğumuza vereceğimiz o engin güven hissi, bakın o çocuğu nasıl uçuracak.

Sonra da kurduğu o hayali tartışın, olabilirliğine dair imkânları gözden geçirin, bırakın hayalin mümkün olup olmadığına o karar versin, tartışmanız sonucunda.

Hayalin gerçek ile temasından doğacak sonuçların neler olacağını kendi cümleleriyle anlatmaya çalışsın!

Bir gün bunu denedim. Küçük oğluma “Mustafa bana bir hayalini anlat!” dedim. Bana, bir gün Hat-mak yapacağını söyledi.

Onun ne olduğunu sordum.

Bana “İnsanlar yaşlandıkça hatıralarını unutuyorlar, bir gün bir makine yapacağım, o makineyi başlarına takınca hemen geçmişlerini hatırlayacaklar” dedi. Hat-Mak da Hatırlama/Hatırlatma Makinesi’nin kısaltmasıymış.

Hatta geçen akşam Leylâ ile Mecnun dizisinde bunun bir hapla yapıldığı gösterilince “baba bak ya, benim hayalimi çalmışlar!” dedi.

Sonra bana kısaltması Is-So olan bir icadından daha bahsetti. Bu da eline aldığında ısıtma-soğutma sağlayacak bir makine olacakmış.

Bu makineler üzerine uzun uzun tartıştık. Hatta ona bunların hayâlî çizimleri bile yaptırdım.

 Sonra makinelere, fen bilgisine, bilimlere, bilim adamı olmaya dair hayallerini anlattı bana, hâlâ da anlatıyor.

Benim tartışmalarımda onu susturma, onu alaya alma cümleleri yok. En nihayet yapacağım, o hayalin gerçekleşmesinin zorluğuna dair bir kaç ifade-i kelam olacaktır, o da onu ümitsizliğe düşürmeden!

Keşke okullarda böyle kampanyalar başlatılsa. “Bana hayalini anlat, çiz!” projeleri.

Sonra bunlar uzmanlar tarafından incelense, en orijinalleri ayrılsa; bunları çizen, anlatan çocuklar bir araya getirilse, bunların hayalleri üzerinde çalışılsa.

Kim bilir bu projelerden ne dehalar, ne eşsiz hayal-hakikatler çıkardı.

 

Çalınan Gelecektir!

 

Bugün çocuklar adına kararları biz verebiliriz; ya biz yok olup gidince veya onların yanında olmayınca ne olacak?

Kendi adına kararların alınmasına alışmış o insan yavrusu bu sefer bir başka karar vericiye yaklaşıyor. Bunun sonunun hangi örgütte, hangi camiada, hangi grupta sonuçlanacağını kestiremezsin!

 Çocuklarımız adına karar vermeyelim; onların hayallerini çalmak, onların geleceğini çalmaktadır; onların geleceğini çalmak, milletin geleceğini çalmaktır.

Geleceği çalınan milletler de geleceğini kuran milletlerin oyuncağı oluyor, başka bir şey değil!

DİĞER YAZILARI Cinnet Buğdayları 01-01-1970 03:00 Âlim Kime Derlermiş 01-01-1970 03:00 Cedel Ve Bedel 01-01-1970 03:00 Bana Geleneğini Söyle... 01-01-1970 03:00 Alâmet Kıyâmeti: Şeysiz Şeyler Üzerine 01-01-1970 03:00 Özgürlük Neyimizdir 01-01-1970 03:00 Kimi Seçelim 01-01-1970 03:00 Samsun Büyüyor, Ya Kütüphanesi? 01-01-1970 03:00 Bu Kadar Aktörü Olan Eğitimden Ne Çıkar? 01-01-1970 03:00 Din Ne Kadar Umûrumuzda? 01-01-1970 03:00 Bu Hastalar Niçin Gülüyor 01-01-1970 03:00 Edilgenliğe Sığınma Yahut Sezai Karakoç Ne Diyor Ki 01-01-1970 03:00 Vefa Bayrağı 01-01-1970 03:00 Gri Alan Münafıkları 01-01-1970 03:00 Bir Süper İnsan Tasarımı 01-01-1970 03:00 Câmilerimiz Ve Kaybolan Rûhâniyetimiz 01-01-1970 03:00 Devletimiz “Akıl”Lanıyor 01-01-1970 03:00 Ben Kendimin Neyi Olurum 01-01-1970 03:00 Balık yemiyormuşuz, peki ama niçin? 01-01-1970 03:00 Tarikat, Cemaat Yoldur Varana da… 01-01-1970 03:00 Aldatanlar kimlerdendir 01-01-1970 03:00 İstemek 01-01-1970 03:00 Türkün Alfabe İle İmtihanı 01-01-1970 03:00 Âkıl Adam Kimdir? 01-01-1970 03:00 Açlıkla Doymak 01-01-1970 03:00 Bir sapma: Ölüm güzellemesi 01-01-1970 03:00 Mandelalar, Harunlar Hayatını Kaybetti De... 01-01-1970 03:00 Sizi Silkeleyenler Var Mı? 01-01-1970 03:00 Ezan deyip geçmeyelim! 01-01-1970 03:00 Eğitilmiş İnsan Kimdir? 01-01-1970 03:00 Öğrenci evleri de... 01-01-1970 03:00 TV'lerde Ne Konuşursak Doğru Olur 01-01-1970 03:00 Edepte fukarâ isek hakikate bigâne oluruz 01-01-1970 03:00 BİR UTOPYA: Birlik ve Beraberlik! 01-01-1970 03:00 Ramazan biraz da annedir 01-01-1970 03:00 Ayaklarımız Bize Neyi Hatırlatıyor 01-01-1970 03:00 İbadetin Nihayeti Ne İçindir? 01-01-1970 03:00 İlahi-Yat 01-01-1970 03:00 Gökten Kitaplar Kar Gibi Yağınca… 01-01-1970 03:00 444 01-01-1970 03:00 Bu anneler hangi yarışı kaybediyor? 01-01-1970 03:00 Görenedir Görene, Köre Nedir Köre Ne! 01-01-1970 03:00 DersHâne-TestHâne-TesellîHâne 01-01-1970 03:00 Anne-babalık çok mu kolay ki… 01-01-1970 03:00 Öte Dünya Fikri 01-01-1970 03:00 Gerekimizi anlayanlar var! 01-01-1970 03:00 Salâlar kimin için okunuyor/ Çanlar kimin için çalıyor 01-01-1970 03:00 Ruhlardaki Cömertlik 01-01-1970 03:00 Çocuklara sadece isim mi veriyoruz(3) 01-01-1970 03:00 Ahlâka İhtiyacı Olmayan Kim 01-01-1970 03:00 Gençleri Anlamak 01-01-1970 03:00 Meyve Adlarını Da Kaybetmişiz 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 Dördüncü kişi olmaktan nasıl kurtuluruz? 01-01-1970 03:00 Allah’ın Evleri İçin Layık Gördüğümüz Yerler… 01-01-1970 03:00 Kur’an da tercüme ediliyor da... 01-01-1970 03:00 Bana arşivini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim 01-01-1970 03:00 Güç" Kurdu "Öteki" Ağılına Girerse... 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 BU ANNELER HANGİ YARIŞI KAYBEDİYOR? 01-01-1970 03:00 ORDULU CANLI BOMBA (LAR) 01-01-1970 03:00 BİR İLACIMIZ BİLE YOKMUŞ! 01-01-1970 03:00 AÇLIK TOKLARDAN, YAZMAK BİLİNÇTEN 01-01-1970 03:00 İSTEMEK 01-01-1970 03:00