Çocuklara sadece isim mi veriyoruz(3)

Dursun Ali Tökel

24-10-2012 09:11

Eskiden inançlı bir kişi, hangi durumdan bunaldıysa, bildiği bütün yollar tıkandığında içindeki duruma uygun bir esmâyı kendisine vird edinir ve çıkış yolu ararmış.

 

Bir türlü hastalıklardan kurtulamıyor musunuz Yâ-Şâfî sizin virdiniz olur, sabah akşam bunu tekrarlarsınız; ne yaptıysanız fakirlikten kurtulamıyor musunuz, Yâ Rezzâk dilinizden düşmeyecek demektir; günahkâr Yâ Tevvâb, çıkış yolu arayanlar Yâ Müfettihü’l-Ebvâb elfazını kendilerine vird edinirlermiş, eskiler böyle demişlerdir.

 

Yani isimlerle çağırdığınızda o ismi taşıyan tecelli eder. Bu yüzden bazı isimleri anmayız: iyi saatte olsunlar deriz, üç harfliler deriz; adı lazım değil, bazen bunalır adı batsın, adı batasıca deriz. Çünkü biliriz ki adı anılan şey gelir ve bizi bulur; o adla bazı hoş olmayan çağrışımlar da gelir ve ortamı yüceltir veya bulandırır.

 

            Çocuklarımıza bütün ömürleri boyunca anlamları peşini bırakmayacak isimler veriyoruz. Bu isimlerin anlamca hayata etki etmemesi düşünülemez.

 

Eğer siz birisine Zeynep diyorsanız; Zeynep süslü, değerli taş demektir. Zeynep adını verdiğiniz çocuğunuzun süsü seven, aynayla fevkalade barışık, kendine güveni fazla, asi ruhlu, dik kafalı olmasını da kabul ediyorsunuz demektir. Yani bu ismi verirken böyle olmasını da kabul edeceksiniz.

 

Çocuklara verdiğimiz isimler, onları fazla yük altına sokmamalı, onlardan çok şey beklememeli, anne-baba anlamca iler gidip aşırı temennilerde bulunmamalı; çocuğuna Kübra diyen bir anne baba çocuğun nasıl olup da en büyük olacağını da hesaplamalı. Yoksa çocuğunun sıra dışı bir ismi olduğu için sıra dışı bir karakteri olacağını da hesaba katmalı.

 

İsimlerin anlamı tevazu taşımalı, bizim alçak gönüllülüğümüzü göstermeli, çocuklarına Allahverdi, Tanrıverdi, Hüdaverdi, Hediye, Lütfiye, Selim/Selime, Ahmed, Hakkı, Halil, Hanefi, Hâmit vb. isimler verenler çocukları değil, vereni yüceltmektedirler, bu çocuklarda normallik olağan bir haldir.

 

Çocuklarına Elif, Ahsen, Kübra, Elzem, Biricik, Efdal, Bâkî, Bilge, Birol, Hünkar, Demirhan, Fâtih vb. isimleri verenler vereni değil verileni yüceltmekte ve çocuklarından nerdeyse imkansız bir fiili gerçekleştirmelerini beklemektedir. Bu eylemler bu çocukları çizgi dışı davranışlar içine itmesi (yaramazlık, kararsızlık, tatminsizlik vb. ) ise sıradan bir iş olacaktır.

 

Âhû, Mehtâp, Begüm, Melike, Ece, Bûse, Biricik vb. isimler taşıyanlarını mağrur olmaya, süse ve süslenmeye düşkünlüğe, her zaman bir tatminsizlik duygusu içinde olmaya itecek demektir.

 

Çocuğuna Nazlıcan, Sûdenaz, İlgisu, Minel, Ecrin, Aleynâ vb. edat, tuhaf ikilemeli, zarf, anlamsız bölünmeli kelimeleri isim diye verenler bunun karşılığını genellikle çocuklarının maraziyetiyle alacaklar demektir.

 

Doğduğumuz mevsimlerin karakterimiz üzerinde etkisi vardır. Bahar aylarında doğanlar genellikle tıpkı bahar mevsimindeki tabiat gibi aşırı hareketli, ele avuca sığmaz olurlar. Bunun aksine kışın doğanlar da kış tabiatı gibi daha ziyade ağır ve hareketsiz olurlar.

 

Ülkemizde Ekim/Kasım ve Mart ayları genellikle mevsimlerin geçiş zamanı olduğu için bu ay doğumlular tıpkı bu zamandaki tabiat gibi kararsız, ikircikli bir tabiata sahip olurlar. Eylül doğumluların nispeten romantik olacağı hesaba katılmalı ve çocuklara isim verirken bütün bu doğum zamanları dikkate alınmalıdır.

 

İnsan gibi çok karmaşık bir canlının eylem alanları, eylem biçimleri hiçbir zaman tekil nedenlerle açıklanamaz. Bizim bu yazımızdan kişinin isminin kişiyi şöyle veya böyle bir kişiliğe büründürdüğü anlamı çıkmamalıdır. Bu büyük ve saçma bir iddia olurdu.

 

Kişilik, genetik yapı, çevre ve eğitim faktörleri, anne baba tutumu vb. pek çok değişkene bağlı olan insan davranışları üzerinde -bunların yanında- ismi de etkili olmaktadır. Yani ismimiz davranışlarımıza nispeten etki etmektedir. Bu etki de pek çok faktöre bağlıdır.

 

Ülkemizde laik ve batılı yaşam biçimini katı bir şekilde savunanların çocuklarına özellikle verdiği isimler; belli ideolojik gruplara mensup insanların favori isimleri; bazı sinema filmlerinde, TV dizilerinde özellikle ve üzerine bin bir türlü vurgulanarak alaya alınan kimi isimler, anıldıkları zaman hemen akla modern dışı olduğu iddiasıyla köylülük, banallik, muhafazakarlık, dindarlık gibi alanları çağrıştıran ve cüzzamlı hale getirilen isimler… daha doğmadan kavgaları doğan, ansiklopedi ansiklopedi, site site gezdiren/dolaştıran; gelini kaynanaya, damadı anne-babaya düşüren isimler…

 

Bütün bunlar gösteriyor ki çocuğa sadece isim olarak birkaç harften ibaret kelimeler vermiyoruz. İsimle beraber başka kavgalar, başka tercihler, başka hayatlar da veriyoruz.

Şöyle bir dua vardı: “İsmiyle yaşasın!” Çocuğumuza verdiğimiz ismin hakikaten kendisiyle yaşamasını bir dua temennisiyle istediğimiz bir isim olduğundan emin misiniz?

DİĞER YAZILARI Cinnet Buğdayları 01-01-1970 03:00 Âlim Kime Derlermiş 01-01-1970 03:00 Cedel Ve Bedel 01-01-1970 03:00 Bana Geleneğini Söyle... 01-01-1970 03:00 Alâmet Kıyâmeti: Şeysiz Şeyler Üzerine 01-01-1970 03:00 Özgürlük Neyimizdir 01-01-1970 03:00 Kimi Seçelim 01-01-1970 03:00 Samsun Büyüyor, Ya Kütüphanesi? 01-01-1970 03:00 Bu Kadar Aktörü Olan Eğitimden Ne Çıkar? 01-01-1970 03:00 Din Ne Kadar Umûrumuzda? 01-01-1970 03:00 Bu Hastalar Niçin Gülüyor 01-01-1970 03:00 Edilgenliğe Sığınma Yahut Sezai Karakoç Ne Diyor Ki 01-01-1970 03:00 Vefa Bayrağı 01-01-1970 03:00 Gri Alan Münafıkları 01-01-1970 03:00 Bir Süper İnsan Tasarımı 01-01-1970 03:00 Câmilerimiz Ve Kaybolan Rûhâniyetimiz 01-01-1970 03:00 Devletimiz “Akıl”Lanıyor 01-01-1970 03:00 Ben Kendimin Neyi Olurum 01-01-1970 03:00 Balık yemiyormuşuz, peki ama niçin? 01-01-1970 03:00 Tarikat, Cemaat Yoldur Varana da… 01-01-1970 03:00 Aldatanlar kimlerdendir 01-01-1970 03:00 İstemek 01-01-1970 03:00 Türkün Alfabe İle İmtihanı 01-01-1970 03:00 Âkıl Adam Kimdir? 01-01-1970 03:00 Açlıkla Doymak 01-01-1970 03:00 Bir sapma: Ölüm güzellemesi 01-01-1970 03:00 Mandelalar, Harunlar Hayatını Kaybetti De... 01-01-1970 03:00 Sizi Silkeleyenler Var Mı? 01-01-1970 03:00 Ezan deyip geçmeyelim! 01-01-1970 03:00 Bırak (ma) bu hayalleri, bana bir hayal kur! 01-01-1970 03:00 Eğitilmiş İnsan Kimdir? 01-01-1970 03:00 Öğrenci evleri de... 01-01-1970 03:00 TV'lerde Ne Konuşursak Doğru Olur 01-01-1970 03:00 Edepte fukarâ isek hakikate bigâne oluruz 01-01-1970 03:00 BİR UTOPYA: Birlik ve Beraberlik! 01-01-1970 03:00 Ramazan biraz da annedir 01-01-1970 03:00 Ayaklarımız Bize Neyi Hatırlatıyor 01-01-1970 03:00 İbadetin Nihayeti Ne İçindir? 01-01-1970 03:00 İlahi-Yat 01-01-1970 03:00 Gökten Kitaplar Kar Gibi Yağınca… 01-01-1970 03:00 444 01-01-1970 03:00 Bu anneler hangi yarışı kaybediyor? 01-01-1970 03:00 Görenedir Görene, Köre Nedir Köre Ne! 01-01-1970 03:00 DersHâne-TestHâne-TesellîHâne 01-01-1970 03:00 Anne-babalık çok mu kolay ki… 01-01-1970 03:00 Öte Dünya Fikri 01-01-1970 03:00 Gerekimizi anlayanlar var! 01-01-1970 03:00 Salâlar kimin için okunuyor/ Çanlar kimin için çalıyor 01-01-1970 03:00 Ruhlardaki Cömertlik 01-01-1970 03:00 Ahlâka İhtiyacı Olmayan Kim 01-01-1970 03:00 Gençleri Anlamak 01-01-1970 03:00 Meyve Adlarını Da Kaybetmişiz 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 Dördüncü kişi olmaktan nasıl kurtuluruz? 01-01-1970 03:00 Allah’ın Evleri İçin Layık Gördüğümüz Yerler… 01-01-1970 03:00 Kur’an da tercüme ediliyor da... 01-01-1970 03:00 Bana arşivini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim 01-01-1970 03:00 Güç" Kurdu "Öteki" Ağılına Girerse... 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 BU ANNELER HANGİ YARIŞI KAYBEDİYOR? 01-01-1970 03:00 ORDULU CANLI BOMBA (LAR) 01-01-1970 03:00 BİR İLACIMIZ BİLE YOKMUŞ! 01-01-1970 03:00 AÇLIK TOKLARDAN, YAZMAK BİLİNÇTEN 01-01-1970 03:00 İSTEMEK 01-01-1970 03:00