Mandelalar, Harunlar Hayatını Kaybetti De...

Dursun Ali Tökel

11-12-2013 10:15

Bazı cümleler, bittiğini işaret eden yüklemini çok çok aşan anlamlara sahiptir.

“Mandela hayatını kaybetti” cümlesini bir gazetede okuduğumda, bu “kaybetti” kelimesiyle beraber zihnime o kadar değişik ve karmaşık ifadeler üşüştü ki!

İlk önce bir üzüntü kapladı.

O inanılmaz derecede güçlü mücadele adamının ölümü, onun verdiği insanlık savaşını haklı ve anlamlı bulan herkesi derinden üzmüştür.

Sonra kendi kendime “kimler hayatını kaybetmedi ki, kimler hayatını kaybetmeyecek ki?” sorularını sordum. Bu soruların cevapları belliydi: Herkes bir gün hayatını kaybedecekti.

Bu sorunun peşinden asıl hayret verici olan şu ifade düşünce âlemimde derin bir yankı buldu: “Hayatını kaybetti ama, neleri kazanarak...”

 

Galip Mağluplar

 

Pek çoğumuz hiç bir kazanca denk gelmeyen, hiç bir kazanç doğurmayan kayıplardayızdır.

Çoğunluğumuz mağluplardanızdır; bazıları gibi mağlup da olsa galip olanlardan değil!

Her insan bir gün Mandela gibi hayatını kaybedecektir; fakat acaba onun kazandıklarını kazanabilecek midir?

Dünyada kaç insan milletine özgürlüğe giden yolların kapılarını açmıştır, kendi hayatını, o uzun en verimli yıllarını hücre hapislerinde çürüterek.

Mandela hapishanede, yıllarca beş metrekarelik bir hücrede kalmış.

Ömrünün o yılları taş ocaklarında taş kırmayla geçmiş.

Ona gazete okuma şansı vermiyorlarmış. Ama bir kötü haber olunca da hemen ulaştırıyorlarmış.

Altı ayda bir beş yüz kelimeyi geçmeyen bir mektup yazmasına müsaade ediliyormuş.

1975'te eşinin kendisine yazdığı beş sayfalık bir mektubun sadece birinci sayfasının bir kısmı kendisine vermişler.

Yani zihinsel, ruhsal, psikolojik işkence ve zulüm bedensel olanı kat kat geçmiş.

Ama işte o adamda bütün bunlara rağmen intikam hayalleri kurmayan bir yüce ruh barınmaktaymış ki şu sözü söyleyebilmiş:

“Ben yalnız beyazların hâkimiyetine karşı savaşmıyor, siyahların da hâkimiyetine karşı savaşıyorum. Benim tek istediğim, herkesin eşit ve aynı haklara sahip olduğu, birlikte uyum içinde yaşayan bir toplumdur.'

Hapishanede, “dışarı çıkarsam beyazlardan intikamımı alacağım” diyen dava arkadaşına “intikam almak yok” demiş, “şiddet şiddeti doğurur zira; bu mücadele, hakları almanın mücadelesidir!”

 

Affeden Galiptir

 

Hayatını kaybeden kaç insan, onun gibi özgürlük mücadelesi vermenin ardından, düşmanlarına galip geldiğinde affetmenin erdemini gösterme yüceliğini kazanmıştır?

Dediği gibi yapmış; bir zamanlar yöneticileri tarafından pislik muamelesi gördüğü bir devletin başkanı olmuş, intikam peşinde koşmak yerine birbirlerini aşağılayan toplumların nasıl beraber yaşayacağını çok güzel göstermiştir.

Karşımızdakini incitmeden affetmeyi nasıl becerebileceğimizi şu sözüyle öylesine güzel formüle etmiştir ki... “Arkadan önderlik edin, bırakın diğerleri önde olduklarını sansınlar."

Hayatını kaybettiği halde, şarkılara ilham kaynağı olma, adına eserler bestelenme şansını kaç kişi kazanmıştır?

Mandela, aynı zamanda adına en çok şarkı bestelenen politikacı olarak da tarihe geçmiş. Amy Winenhouse'nin  "27 yıl hapis; ayakkabıları ayağına dar geliyor, çünkü ona işkence yapmışlar, ama ruhu hep özgür" sözleri onu ne kadar etkili anlatmış!

Hapishanelerinde 27 yıl çürümeye terk edilmiş bu adam bir gün o devletin başına başkan olunca, toplumun kaynaşması için eğitimin fırsatları en yücesi bilmiş.

“Başa ne gelirse cehaletten!” sözünün hakikatine inanmış bu adamın eğitime dair şu sözü onun sihirli etkilerinin adeta formülüdür:

"Eğitim, dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silahtır".

Türkçemizde “tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış” diye bir atasözüne sahibiz.

Küsmeyle, dargınlıkla değiştireceğimiz ne vardır?

Küsmeyle başarı hanesine kaydedeceğimiz hangi etkili eylemi aktif kılmış oluruz?

Mandela’nın şu sözü, bu zehirli davranışın aslında ne kadar tehlikeli ve yararsız olduğunu çok güzel ortaya koymaktadır:

"Dargınlık, zehiri içmek ve başkalarını öldüreceğini ummak gibidir."

 

Bembeyaz Simsiyah

 

Bir zamanlar Güney Afrika’daki ırkı rejimin dehşetini anlatan çok etkileyici bir fıkra dinlemiştim:

Beyaz adam limuzininin arka koltuğuna oturmuş, elinde bir taraftan yudumladığı viskisi gazetesini okuyormuş.

Bir ara “küt!” diye bir ses duymuş ve hemen şoförüne “Ne oldu?” diye sormuş telaşla. Şoför sakince cevaplamış: “Önemli değil efendim, bir zenciye vurduk.”

Yola devam etmişler. Biraz sonra bir “küt!” daha; az sonra bir “küt!” daha. Şoför hep aynı cevabı veriyormuş: “Önemli değil efendim; bir zenciye daha vurduk!”

Biraz daha yol almışlar ve birden ardı ardına “küt, küt, küt!” sesleri gelmeye başlamış. Beyaz efendi telaşla “Bu sefer ne oluyor?” diye sorunca şoför aynı sakinlikle “önemli değil efendim” demiş, “şehre girdik”.

İşte o şehirlerde bugünlerde dünyanın en geniş katılımlı cenaze törenine hazırlanılıyor!

Beyazların bütün kışkırtmalarına rağmen, beyaz olmayı reddeden bir adamın cenaze töreni.

Bir siyah beyaz olabilir mi?

Hem de nasıl? Beyazlaşan siyahlar vardır, hatta çamaşır suyuyla yıkanmışçasına bembeyazlaşanlar.

Bunların nasıl kişiler olduğunu merak edenler Quentin Tarantino’nun 2012 yapımı  Django Unchained (Zincirsiz) filmindeki Samuel L. Jackson’un oynadığı Stephen rolüne baksınlar.

“Beyazın kendisine yaptığı muameleyi, ona yapmayı kendine ilke edinenler beyazdan daha beyaz olurlar” demiş demek ki Mandela!

Onları kendilerine yaptığı zulümleri, onlara yapmayı ilke edinmemiş.

Affederek, yok sayarak almış demek ki intikamı!

Dünyada en geniş katılımlı cenaze töreni Mandela için yapılacakmış. Katılımın genişliği gidişin hüznünü ifade etmektedir.

Hayatını kaybeden bu adamın, kaybettiklerinden ziyade kazandıklarına odaklanmalıyız.

Zira bu, hiç de küçümsenecek bir kazanç değil!

 

Ya Harunlar

 

Güney Afrika'da ırkçılığa karşı savaşanlar sadece Mandela ve arkadaşları değildi.

Bir de İmam Harun vardı. Barney Desai'nin 1978'de kaleme aldığı İmamın Öldürülüşü eserinin kahramanı İmam Harun.

1969'da gözaltına alınarak, aylarca süren işkence sonucu şehit düşen İmam Harun.

Şu sözleriyle; affetmenin, iyiliği istemenin, iyiliği zafere giden yolun mimarı kılmak isteyen ve bu davranışıyla hiç de Mandela’dan aşağı kalmayacak bir erdem gösteren İmam Harun:

“Biliyorum ki, duanın gücü dağları yerinden oynatabilir. Halkı inançlı olmaya çağırmalıyız. Eğer seçilmiş bir günde, bütün halkı diz çöküp dua etmeye çağırırsak, Allah beyaz halkın yüreğine bir değişiklik verecektir mutlaka. Böylesi bir yürek değişikliğini dileyebiliriz, eminim bundan.”

Dualara mücadelesini de eş kılan, ömrünü Güney Afrikalı siyah adamın özgürlük mücadelesine adayan ve dayanılmaz işkencelerin ardından bir gün “Beni öldür artık, bedenimi özgür kıl; halkımı özgür kıl!” diye dua etmekten başka silahı kalmayan İmam Harun’u.

Onun mücadelesini bizlere kim anlatacak?

 

DİĞER YAZILARI Cinnet Buğdayları 01-01-1970 03:00 Âlim Kime Derlermiş 01-01-1970 03:00 Cedel Ve Bedel 01-01-1970 03:00 Bana Geleneğini Söyle... 01-01-1970 03:00 Alâmet Kıyâmeti: Şeysiz Şeyler Üzerine 01-01-1970 03:00 Özgürlük Neyimizdir 01-01-1970 03:00 Kimi Seçelim 01-01-1970 03:00 Samsun Büyüyor, Ya Kütüphanesi? 01-01-1970 03:00 Bu Kadar Aktörü Olan Eğitimden Ne Çıkar? 01-01-1970 03:00 Din Ne Kadar Umûrumuzda? 01-01-1970 03:00 Bu Hastalar Niçin Gülüyor 01-01-1970 03:00 Edilgenliğe Sığınma Yahut Sezai Karakoç Ne Diyor Ki 01-01-1970 03:00 Vefa Bayrağı 01-01-1970 03:00 Gri Alan Münafıkları 01-01-1970 03:00 Bir Süper İnsan Tasarımı 01-01-1970 03:00 Câmilerimiz Ve Kaybolan Rûhâniyetimiz 01-01-1970 03:00 Devletimiz “Akıl”Lanıyor 01-01-1970 03:00 Ben Kendimin Neyi Olurum 01-01-1970 03:00 Balık yemiyormuşuz, peki ama niçin? 01-01-1970 03:00 Tarikat, Cemaat Yoldur Varana da… 01-01-1970 03:00 Aldatanlar kimlerdendir 01-01-1970 03:00 İstemek 01-01-1970 03:00 Türkün Alfabe İle İmtihanı 01-01-1970 03:00 Âkıl Adam Kimdir? 01-01-1970 03:00 Açlıkla Doymak 01-01-1970 03:00 Bir sapma: Ölüm güzellemesi 01-01-1970 03:00 Sizi Silkeleyenler Var Mı? 01-01-1970 03:00 Ezan deyip geçmeyelim! 01-01-1970 03:00 Bırak (ma) bu hayalleri, bana bir hayal kur! 01-01-1970 03:00 Eğitilmiş İnsan Kimdir? 01-01-1970 03:00 Öğrenci evleri de... 01-01-1970 03:00 TV'lerde Ne Konuşursak Doğru Olur 01-01-1970 03:00 Edepte fukarâ isek hakikate bigâne oluruz 01-01-1970 03:00 BİR UTOPYA: Birlik ve Beraberlik! 01-01-1970 03:00 Ramazan biraz da annedir 01-01-1970 03:00 Ayaklarımız Bize Neyi Hatırlatıyor 01-01-1970 03:00 İbadetin Nihayeti Ne İçindir? 01-01-1970 03:00 İlahi-Yat 01-01-1970 03:00 Gökten Kitaplar Kar Gibi Yağınca… 01-01-1970 03:00 444 01-01-1970 03:00 Bu anneler hangi yarışı kaybediyor? 01-01-1970 03:00 Görenedir Görene, Köre Nedir Köre Ne! 01-01-1970 03:00 DersHâne-TestHâne-TesellîHâne 01-01-1970 03:00 Anne-babalık çok mu kolay ki… 01-01-1970 03:00 Öte Dünya Fikri 01-01-1970 03:00 Gerekimizi anlayanlar var! 01-01-1970 03:00 Salâlar kimin için okunuyor/ Çanlar kimin için çalıyor 01-01-1970 03:00 Ruhlardaki Cömertlik 01-01-1970 03:00 Çocuklara sadece isim mi veriyoruz(3) 01-01-1970 03:00 Ahlâka İhtiyacı Olmayan Kim 01-01-1970 03:00 Gençleri Anlamak 01-01-1970 03:00 Meyve Adlarını Da Kaybetmişiz 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 Dördüncü kişi olmaktan nasıl kurtuluruz? 01-01-1970 03:00 Allah’ın Evleri İçin Layık Gördüğümüz Yerler… 01-01-1970 03:00 Kur’an da tercüme ediliyor da... 01-01-1970 03:00 Bana arşivini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim 01-01-1970 03:00 Güç" Kurdu "Öteki" Ağılına Girerse... 01-01-1970 03:00 Körsel Vaazdan Görsel Vaaza 01-01-1970 03:00 BU ANNELER HANGİ YARIŞI KAYBEDİYOR? 01-01-1970 03:00 ORDULU CANLI BOMBA (LAR) 01-01-1970 03:00 BİR İLACIMIZ BİLE YOKMUŞ! 01-01-1970 03:00 AÇLIK TOKLARDAN, YAZMAK BİLİNÇTEN 01-01-1970 03:00 İSTEMEK 01-01-1970 03:00