Dünyanın en demokratik ülkelerinden biri olan ABD’nin demokratik partili, 1997 – 2001 tarihleri arasında dışişleri bakanlığı yapan Madeleine Albright: “Irak’ta 500 bin çocuk öldürdük. Zafer için gerekliydi, buna değdi.” dedi.
7 Ağustos 2003 yılında The Washington Post gazetesinde, 2005-2009 yılları arasında görev yapan yine ABD'nin eski dışişleri bakanı Condoleezza Rice tarafından kaleme alınan köşe yazısında “22 ülkenin sınırlarının değişeceğini buna Türkiye’nin de dâhil olduğunu” söyledi.
Sömürgeci kimlikleriyle tanınan “İngiliz Sömürge İmparatorluğu” en sinsi ve vahşi Avrupalı olarak nam salmıştır. Yüzyıllarca Afrika’da, Hindistan’da ve Ortadoğu’da tabiat zenginliklerini sömürdü, bir vampir gibi insanların kanını emdi. Ortadoğu’ya fitne ateşini sokup, kargaşayı başlatan ülke.
Avrupa’nın da en demokratik ülkelerinden biri olarak da bilinen Fransa, İngiliz Sömürge İmparatorluğunun ardından dünyanın ikinci büyük sömürge imparatorluğu. Bilhassa Batı Afrika’ya adeta çökmüş.
Nijer’de her 100 kişiden 48’i, Çad’da 49’u, Kongo’da 54’ü, temiz su içemiyor. Bu ülkeler, Fransa’nın yıllarca sömürdüğü ve halen de 14 eski sömürgesinden milyarlarca dolar “koloni vergisi” adı altında haraç aldığı ama temiz su içme imkânını bile onlara çok gördüğü ülkeden bir kaçı.
ABD, İngiltere ve Fransa küresel çetelerin önde giden elebaşları.
Bir de “Yeni Dünya Düzeni” içerisinde kendisine yer açmak ve eski imparatorluk dönemine kavuşmak için ellerini uzak bölgelere uzatmaya başlayan bir Rusya var. Batıyla soğuk savaş dönemlerini geri getirmeye çalışıyor. Bilhassa Ortadoğu’da katliamlar üzerine katliamlar yapıyor.
Ayrıca Almanya var, o da ayrı bir dert. Müslümanların hep aleyhine oynuyor. Terör örgütlerine her fırsatta kucak açıyor. Göçmenler konusunda ikili oynamaktan imtina etmiyor.
Yeryüzü kaynaklarının paylaşılmasını istemeyen küresel güç temsilcilerinin birkaç utanç verici açıklamaları ve eylemleri. Devletlerinin sınırlarını, uluslararası çıkarlarının ulaştığı sınırlar olarak inanan sakat zihniyetler.
Bunlar binlerce kilometrelerden gelip bölge halklarını katleden, ekmeklerini ellerinden alan akbabalar ve çakallar. Dünyanın geri kalmış ülkelerini iliklerine kadar sömürmek için planlar kurgulayan açgözlü çıyanlar, engerekler.
Petrol için Misket bombalarıyla misket oynayan çocuklar katlediyorlar. Başkalarının acısından zevk/haz alan sadistler çetesi. İslâm coğrafyasında dünya ölçeğinde ezeli ve ebedi bir savaş veriliyor.
Kan gölüne çevrilen İslam coğrafyası. Kan dökülmeyen tek bölge nerdeyse yok.
Artık Ortadoğu, savaşlar, işgaller, katliamlar, açlık, sefalet ve göçlerle birlikte anılır oldu.
Küresel elitler zenginliklerine zenginlik katmak için hiçbir hak, hukuk ve kural tanımıyorlar.
Tek düşünceleri, böl, parçala ve mideye indir.
Emperyalizm tarafından işgal edilip, sömürülen ülkelerin sadece toprakları parçalara ayrılmıyor, aynı zamanda kimlikleri de yok ediliyor. Bu ne düşmanlıktır Ya Rabbi!
Kuzeyden güneye, doğudan batıya dünyada Müslümanlardan başka bu denli eziyet gören, sömürülen, kıyılan kimse yok. Çünkü kurmayı düşündükleri “Yeni Dünya Düzeni” ne İslâm’dan başka alternatif yok.
Son yıllarda bunları yaparlarken de, demokrasi, insan hakları ve özgürlük kavramlarını utanmadan kullanabiliyorlar. Özgürlük savaşçısı batılılar, özgürlükleri acımasızca katlediyorlar.
Geçen hafta yine Libya'da göçmenleri taşıyan botun batması sonucu 90 kişi hayatını kaybetti.
Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği (UNHCR) sözcüsü William Spindler, 2016 yılında Akdeniz'i geçip Avrupa'ya ulaşmaya çalışan göçmenlerden 3 bin 800'ünün yaşamını yitirdiğini önceki hafta duyurmuştu. 2015’te Akdeniz’de ölenlerin ve kaybolanların sayısı 3 bin 771 olarak belirtilmişti. Ekim ayı dolmadan 2016’da ölenlerin sayısı, önceki seneleri geçmiş oldu.
Yine geçen hafta sonu, Rus uçakları tarafından Suriye'nin İdlib kentinde bir okula art arda düzenlenen saldırılar sonucu, 22 çocuk ile 6 öğretmenin hayatını kaybettiği bildirildi.
BM Küresel Eğitim Özel Temsilcisi Gordon Brown, Suriye’de son iki yılda 98 okulun bombalandığını bildirdi.
Pakistan’dan Yemen’e kadar küresel iblis çeteleri, leş kargaları ve akbabalar tepemizde dolanıp duruyorlar.
VALLÂHİ DE BİLLÂHİ DE BUNLARIN HESABI BİR GÜN MUTLAKA SORULACAK.
Fatih Oruç