Tüm dünyanın güvenliği için en büyük tehdit, Büyük Şeytan ABD’dir. Önceden de böyleydi, şimdi de böyle. Uzaktan kumandalı terör örgütleri, finansal saldırılar, ekonomik yaptırımlar derken ABD, Ortadoğu’ da tekrar büyük saldırı hazırlıklarına başladı.
Haziran ayı başında bir uçak gemisi ile nükleer kapasiteli bombardıman uçaklarını Körfez bölgesine göndermişti. Sonradan da, başka gemiler ve Patriot bataryası gönderdi. Ortadoğu’da parça parça askeri varlığını sürekli arttırıyor. KKTC’yi kuşatmaya alıyor. Balkanlarda askeri hareketlilik devam ediyor. Ege adaları füzelerle donatılmış bir vaziyette. Bilmem kaç tane Batılı Ülkelerin savaş gemileri Doğu Akdeniz’de cirit atıyor. PKK’ya 4 yılda 23 binden fazla tır ve yüzlerce uçak cephane gönderen ABD, en son 9 Haziran’da 27 tırlık askeri mühimmat, haberleşme sistemleri ve İHH’lar gönderdi.
Türkiye’ye S-400 ve F-35 krizleri çıkarıp iyice köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Büyük Şeytan’ın İran ile söz düellosu her an silahlı çatışmaya gebe. İran ile Arapları savaştırmak için Ortadoğu’da/Körfez çevresinde büyük bir oyun kuruyor. Büyük Şeytan’ın, şeytanlık hisleri iyice kabarmış vaziyette.
Umman Körfezinde bir ay içerisinde iki defa petrol tankerlerinde sabotaj düzenlendi. Japonya’ya petrol taşıyan iki tanker, Hürmüz Boğazında saldırıya uğradı. Tankerlerde patlamalar ve yangınlar oldu. Büyük şeytanın sponsorları Suud ve BAE, ABD ve İran gerginliğini sürekli destekliyor. Çünkü saltanatlarının bekasını Büyük Şeytana uşaklık yapmakta ve İsrail ile ilişkilerini genişletmekte görmekteler. AB ise olayı savsaklayarak seyrediyor.
Nihayetinde 19 Haziranda İran Devrim Muhafızları Ordusu Hava-Uzay Kuvvetleri, ülkenin güneyindeki Hürmüzgan eyaletinde ABD Hava Kuvvetleri'ne ait insansız hava aracını (İHA) düşürdüğünü duyurdu. ABD Başkanı Donald Trump, buna karşılık İran'da 3 farklı yere saldırı düzenleyeceklerini, ancak 150 kişinin hayatını kaybedebileceği bilgisini alınca saldırıdan 10 dakika önce vazgeçtiklerini açıkladı.
ABD ve şürekâsı, Ortadoğu’nun haritalarını yeniden çizmeye çalışıyorlar. Oyunlar üzerine oyunlar, kurgular üzerine kurgular yapılıyor. Bütün dünyayı etkileyebilecek çok tehlikeli senaryoları uygulamaya koyuyorlar. Sanki yüzyıllık hesaplaşmalar yapılacak gibi bir hava oluşturuluyor.
Bu oyunun bir parçası da, İran’dan Akdeniz’e yeni bir yapılanmaya gidilmesi. Fırat Kalkanı, Afrin hareketi ve PKK’ya karşı Kuzey Irak’ta başlatılan Pençe Harekâtı oluşturulmak istenen bu yapıyı engellenme hareketleridir. Bunlar da Büyük Şeytan’ın planlarını bozmakta ve oldukça rahatsız etmektedir.
ABD’nin, İran ve Türkiye arasındaki gerginlikleri Büyük Şeytan’ın, Ortadoğu’nun işgali için suni gerekçeler. Saldırı hazırlıkları için de yalan istihbarat bilgileriyle dünya da kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Irakta, Libya’da ve diğer işgal ettiği ülkelerde önceden yaptığı gibi. Bütün bunlara karşı İran’da meydan okumalara devam ediyor. En büyük kozlarından biri de Hürmüz Boğazını kapatmakla tehdit etmektedir.
Esas mesele, ABD’nin kılavuzu İsrail’in güvenliğini sağlamak ve kendi sömürgeci politikalarını sürdürmek. Bu idealleri uğruna yeryüzünü savaş, işgal ve göçe gark ederek, kan ve gözyaşıyla kirletiyorlar.
Büyük Şeytan’ın ve Batılı müttefiklerinin Ortadoğu’da uygulamaya koydukları senaryoya karşı S-400 lerin önemi daha iyi anlaşılıyor. Türkiye’nin savunma sanayi ihracatı iki milyar dolara çıktı. Savunma sistemlerinin bir an önce yerli ve milli olarak arttırılması son sürat yapılıyor. Bu aynı zamanda Büyük Şeytan’ı ürkütmekte ve tedirgin etmekte.
Dünyanın kabadayılığına soyunan ve haracını ben yiyeceğim diyen Büyük Şeytan’ın önünü almak ve burnunu kırmak için Asya’nın güçlü ülkeleri de artık harekete geçtiler. 14-15 Haziran’da Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de, İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (CICA) 5.Devlet ve Hükümet Başkanlar zirvesi toplandı.
Bilindiği gibi Türkiye bir NATO üyesidir. Uluslararası Askeri İttifak olan NATO, örgüt dışında kalan ülkelerden gelebilecek saldırılara karşı, ortak savunma yapmak amacı ile kurulmuş bir örgüttür.
NATO’nun en büyük ve en etkili üyesi ABD’dir. Üye ülkelerin güvenliğini sağlamak için kurulmuş bir örgütün, en büyük ve en etkili üyeleri, müttefikinin güvenliğini tehdit eden terör örgütlerini beslerse durum ne olur? Hiçbir ülke kendi altını oymaya çalışan bir kuruluşun üyeliğini sürdürür mü? Sahi, biz neden hala NATO’da duruyoruz?
Fatih ORUÇ